Siyah Kuğulara Alışma Zamanı

Öngörülemeyen riskler olsa da, toplumların daha güçlü olması için alabilecekleri önlemler mevcut.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 

Risk, hepimizin hayatında gerek kişisel gerekse profesyonel anlamda karşı karşıya geldiğimiz bir kavram. Aldığımız her karar, attığımız her adım beraberinde riskler getirir. Riskler gelecekle ilgili bilinmezliğin doğal bir parçasıdır. Ancak, modern toplum risklerden doğacak zararları minimuma indirmek için çeşitli önlemler almamızı mümkün kılar. Kazandığımız paralarla yatırım yaparken farklı finansal mekanizmalar kullanarak risklerimizi çeşitlendiririz, böylece yatırım yaptığımız bir finansal araç düşerken diğerinin yükselmesinden zarar etmemiş, hatta kazancımızı koruyor veya arttırıyor oluruz. Bir şirket yöneticisiyseniz, operasyonel riskleri başarıyla yönetmeniz gerekir. Bu riskler, personel, sistemler ve süreçlerin yetersiz kalması veya başarısız olmasından kaynaklanan risklerdir. Ayrıca, hukuki riskler, yolsuzluk riskleri ve çevresel riskler de şirket yönetiminde oldukça önemli yer tutar. Yönetici olarak tüm bu iş alanlarındaki riskleri öngörme ve giderme mekanizmaları geliştiririz. Kişisel hayatımızda bizi en çok etkileyen risklerden biri sağlığımızın bozulmasıdır. Hertürlü sağlık tetkiki ve hastalıkların önceden teşhisi için sağlık sigortası yaptırır, düzenli doktor kontrollerine gideriz.

Aslında, bireysel olarak risk almaya yatkınlığımız genç yaşlarda  kendini gösterir. Örneğin, ağızdan ağıza dolaşan üniversite efsanelerinden biri; ders notunu belirleyecek bir sınavda cesur bir öğrencinin aldığı riski anlatır. Sınavda tek soru vardır: 'Risk nedir?' Öğrencilerin hepsi riskle ilgili ne biliyorlarsa hızla yazmaya başlarlar. Aralarından bir öğrenci ise, boş kağıda 'Risk budur Hocam' yazar ve sınav kağıdını teslim eder. Riski, kendi davranışıyla en etkili şekilde tanımlayan bu öğrenci sınavdan en yüksek notu alır.

Modern insan riski yönetebilir mi?

Zaman içinde deneyimlerimiz ve bilgi birikimimiz arttıkça, aldığımız risklerin sonuçlarını öngörmemiz hayatımızı yönlendirmede önem kazanır. Gillian Tett'in Financial Times'daki makalesinde yazdığı gibi, riskleri öngörmek ve yönetmek modern insanı tarihteki insandan ayıran önemli bir özellik haline gelmiştir. Bundan 15 yıl önce, ekonomist ve tarih bilimci Peter Bernstein 'Against the Gods' (Tanrılara Karşı) adında olasılık teorisi üzerine bir kitap yazmıştır. Kitapta, en kilit çıkarımlardan biri, modern insanların geçmişteki insanlara göre riski algılama konusunda farkılılıklarıdır. Geçmişte insanlar riski öngörmek ve sonuçlarını yönetmek konusunda sistematik bir çözüm üretememişlerdir, çünkü gelişmiş sistemler ve matematik formüllerinden haberdar değildiler. Bu nedenle, yaşamın kaprisli tanrılar ve doğal süreçler sonucunda şekillendiğine inandılar. Modern toplumlarda ise, riskleri metodik olarak ölçmemiz ve her riske göre strateji geliştirmemiz mümkündür.  Bernstein'e göre, modern zamanlarla geçmişi ayıran sınır tam da riskin belirlenmesi ve engellenmesi için çözümlerin gelişitirilmesinde saklıdır.

Belki de çok yakın zamana kadar özellikle Amerika ve Avrupa'da yaşayan insanlar dünyanın stabil olduğuna ve risklerin ölçülebilir hatta kontrol edilebilir hale geldiğine inanmaktaydı. Batı dünyası 20. yy'ın sonu ve 21. yy'ın başında bunun tersini gösterecek ekonomik veya çevresel anlamda büyük ölçekli krizlerle karşılaşmadı. Herşey ölçülü ve kontrollü bir şekilde ilerledi.

Öngörülemeyen Riskler - Siyah Kuğular

2007'nin başında Lübnan asıllı Amerikalı yazar Nassim Nicholas Taleb 'The Black Swan' (Siyah Kuğu) adındaki kitabında öngörülemeyen yıkıcı sonuçları olan riskleri ele aldı. Siyah kuğular adını verdiği bu riskler herkes için öylesine yeni bir fikirdi ki, kitap kısa sürede çok satanlar listesine girdi.

Taleb'in söz ettiği riskler birkaç yıl içinde yaşanan küresel krizler ve doğal felaketlerle birbir gerçekleşmeye başladı.  Hemen kitabın yayınlanmasının ardından Batı dünyasını derinden sarsan finansal kriz patlak verdi. Bankalar akıl almaz bir şekilde çökmeye başladı, öyle dönemler yaşandı ki, herkes birkaç gün içinde işsiz, parasız ve kocaman borçların altında kaldı. İzlanda, Yunanistan ve Irlanda'nın ekonomileri tam bir kaosa sürüklendi. Birçok doğal felaket yaşandı. Bu yıl Arap ülkelerinde halklar 30 yıllık diktatörlerine başkaldırdı, Mısır, Tunus, Libya… etkileri daha hangi çevre ülkelerde görülecek zaman gösterecek.

Japonya korkunç bir depremin ve tsunaminin ardından radyoaktivite kriziyle mücadele ediyor. Sistemleri ne kadar gelişmiş, önlemleri ne kadar sağlam olursa olsun, bu siyah kuğu Japonya'nın öngördüğü risklerin ve önlemlerin çok üstünde görünüyor.

Taleb'e göre, bu tür öngörülemeyen riskler var olsa da, toplumların daha güçlü olması için alabilecekleri önlemler mevcut. En önemli önlem, birbiriyle bağlantılı, komplike sistemler inşa edileceğine, daha basit sistemler tasarlamak. Böylece, bir felaket meydana geldiğinde bu basit sistemler kendi kendine yeten küçük ünitelere bölünebilecek. Bu sayede, bir sistemin zarar görmesiyle bu zararın diğer sistemlere bulaşması engellenebilir. Bu tür yöntemleri Taleb 'siyah kuğulara dayanıklı dünya' yaratmak için gerekli görüyor.

 

Siyah Kuğulara Dayanıklı Bir Dünya için 10 Prensip

2007 yılında Taleb, Financial Times'da yayınlanan bir makaleyle siyah kuğulara dayanıklı bir dünya yaratmak için gereken formülü 10 maddede özetlemiştir:

1. Kolay kırılabilir olan henüz küçükken kırılmalıdır.

Hiçbirşey kırıldığında çok büyük olmamalıdır. Ekonomik yaşamda hızlı büyüme gizli riskleri en çok olanda, yani en kırılgan olanda gerçekleşir. Yapı büyüdükçe içindeki riskler de büyür ve birgün kırıldığında bu görünmeyen risklerin etkileri çoğunluk tarafından hissedilir.

2. Kayıpların kamulaştırılması ve kazançların özelleştirilmesi.

Hangi şirketlerin veya sektörlerin sübvanse edilmesi gerekiyorsa kamulaştırılması, hangilerinin desteğe ihtiyacı yoksa özgür, küçük ve riske açık bırakılması gerekir. Zaman içerisinde kapitalizm ve sosyalizmin en kötü taraflarını birleştirdik. 1980'lerde Fransa'da sosyalistler bankaların kontrolünü ele aldı. 2000'lerde Amerika'da bankalar hükümetin kontrolünü…

3. Okul otobüsünü gözleri bağlı olarak kullanan ve kaza yapanlara asla yeni bir otobüs verilmemelidir.

Ekonomi kurumları (üniversiteler, ekonomiyi düzenleyen kurumlar, merkez bankaları, hükümet görevlileri) sistemlerin çökmesiyle meşruluğunu kaybetti. Bu karmaşadan bizleri çıkarmaları için aynı uzmanlara güvenmek sorumsuzluk ve hatta delilik anlamına gelir. Onun yerine, yeni düzenin tasarlanmasını daha önce böyle büyük hatalar yapmamış akıllı insanlara bırakın.

4. Teşvik primi alan kimsenin bir nükleer santralı ya da finansal risklerinizi yönetmesine izin vermeyin.

Prim alan yönetici şirketinin karlılığını gösterebilmek için, muhtemelen güvenlik alanındaki harcamalardan keserek yıllık kazancın iyi olduğunu gösterecektir. Prim sistemleri kazançları ödüllendirir ancak gizli riskleri dikkate almaz hatta bu riskler patladığında bile prim sistemine negatif bir yansıma olmaz. Finansal krizin bu kadar büyümesinin en önemli sebebi prim sistemindeki asimetrik uygulamalardır. Oysa, kapitalizmde hem ödüller hem de cezalar mevcuttur, sadece ödüller değil.

5. Karmaşıklığı basitlikle dengeleyin.

Küreselleşme ve birbirine sıkı sıkıya bağlı ağlarla yönetilen ekonomik yaşam basit finansal enstrümanlarla dengelenmelidir.

6. Çocukların eline dinamit vermeyin – dinamitlerin üstünde uyarılar olsa bile.

Kompleks derivatifler yasaklanmalıdır çünkü kimse bu kompleks entrümanları anlamamaktadır ve sadece çok az sayıda insan bu durumun farkındadır. Vatandaşlar bu tür finansal araçlardan korunmalıdır.

7. Sadece saadet zinciri gibi işleyen Ponzi scheme'ler güvene dayalıdır.

Hükümetlerin hiçbir zaman yeniden güven kazanması gerekmemelidir. Finansal dedikoduların yapılması kompleks bir sistemin ürünüdür. Bu tür dedikodular karşısında güçlü olmayı öğrenmeliyiz.

8. Bir uyuşturucu bağımlısına uyuşturucunun etkisinin geçmesinden dolayı acı çekiyor diye farklı ilaçlar vermeyin.

Borçlanma problemini çözmek için farklı araçlar üstünden borçlanmak bir çözüm değil, yalnız durumu inkar etmektir. Borç krizi geçici bir problem değildir, yapısal bir problemdir. Bu alanda rehabilitasyona ihtiyacımız olduğunu kabul etmeliyiz.

9. Vatandaşlar finansal varlıklara veya yanılma payı yüksek uzman görüşlerine göre emeklilikleriyle ilgili yatırım kararı vermemelidir.

Finansal piyasaları değer yaratan depolar gibi kullanmaktan vazgeçmeliyiz. Piyasalar ortalama vatandaşın ihtiyaç duyduğu garantileri barındırmamaktadır. Vatandaşlar kendi kontrollerindeki işletmeleriyle ilgili endişe duyabilirler ancak kontrol edemedikleri yatırımları için endişe duymamalıdırlar.

10. Kırılmış yumurtalarla omlet yapın.

Bu kriz ufak tefek düzenlemelerle yoluna koyulacak gibi değil. Nasıl gövdesi zarar görmüş bir gemiyi geçici yamalarla düzeltemezseniz, gövdeyi yeni materyeller kullanarak inşa etmeniz gerekirse, finansal problemleri çözmenin de yolu sistemi yeniden tasarlamaktan geçiyor. Gönüllü olarak Kapitalizm 2.0'a geçelim, nelerin yok olması gerekiyorsa, onların hızla yok olmasına yardım edelim, borcu sermayeye dönüştürelim, ekonomi ve işletme okullarını bir kenara itelim, ekonomi dalında Nobel'i kaldıralım, bankacıları ait oldukları yere gönderelim ve insanlara az sayıda kesinliklerin olduğu bir dünyada nasıl yaşanması gerektiğini öğretelim!

Ancak o zaman ekonomik yaşamın biyolojik çevreye daha yakınlaştığını göreceğiz. Küçük şirketlerin daha zengin ekolojide borçlanma üstüne yatırım araçları olmadan var olduğu bir çevre.

Bankacıların değil, girişimcilerin risk aldığı ve şirketlerin hergün doğduğu ve öldüğü ancak manşetlerde yer almadığı bir dünya. Diğer bir deyişle, siyah kuğulara daha dayanıklı bir yer….

www.datassist.com.tr

 

Bu konularda ilginizi çekebilir