SGS Avrupa'ya test ihraç ediyor
İstanbul'a, Avrupa'nın en büyük gıda dışı laboratuvarını kuran SGS, Avrupa'ya test ihraç ediyor. Şirketin 2012 hedefi 30 milyon lira ihracata ulaşmak.
Uğur YILMAZ
[email protected]
İSTANBUL - Gıdada beş, gıda dışında bir olmak üzere Türkiye'de altı laboratuvar ile hizmet veren SGS Türkiye, Avrupa'ya test ihraç ediyor. İstanbul'a, Avrupa'nın en büyük gıda dışı laboratuvarını kuran şirket, 2012'de 130 milyon liralık ciro hedefinin 30 milyon lirasını ihracattan elde etmeyi bekliyor.
DÜNYA'nın sorularını yanıtlayan SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölüm Müdürü Mehmet Cem Özen İstanbul'da kurdukları modern laboratuvar ile Avrupa'daki pazarı Türkiye'ye kaydırmayı amaçladıklarını söyledi. Ülkedeki her limanda bir laboratuvar kurmayı hedeflediklerini bildiren Özen, İstanbul, Hatay, Mersin ve Antalya'dan sonra son olarak İzmir laboratuarlarını faaliyete geçirdiklerini kaydetti.
'Avrupa'dan ucuz ve hızlıyız'
Limanlardaki gıda laboratuarları dışında İstanbul'a Avrupa'nın en büyük gıda dışı laboratuarını kurduklarını dile getiren Özen, Avrupa'dan daha hızlı sonuç verip, daha ucuza iş yaptıklarını belirtti. Özen "Almanya kalite anlamında burnundan kıl aldırmaz ama bize test edelim diye analiz gönderiyorlar. Aynı analiz Almanya'da 15 günde yapılırken biz burada üç günde üçte biri fiyata sonucu teslim edebiliyoruz" diye konuştu.
Gümrükler sektörü zorluyor
Türkiye'nin test hızı önündeki en büyük engelin gümrükler olduğunu söyleyen Özen, "Gümrükteki insanlara numuneyi anlatmakta zaman zaman zorlanıyoruz. Diyelim ki, bir konfeksiyon ürününü test edeceğiz. Bunun bir analiz ürünü olduğunu anlatmak için kıyafetin ortasını kesiyoruz. Yani giyilmesi mümkün olmayan bir hale getiriyor, yine de gümrüğe takılıyor. Bizim en büyük avantajımız zaman ama gümrükler nedeniyle bu avantajımızı kaybediyoruz. Bayram dolayısıyla gümrükler kapandı 4 gün, biz de mecburen durmak zorunda kaldık. Ticaret artık durabilecek bir şey değil, havayolları hastaneler gibi sürekli devam etmeli. Avrupa içinde dolaşım kolay ama bize numune bize gelirken yaşanan gecikmeler sektörü tehdit ediyor" dedi.
'70 laboratuar var ama 700 olsa yetmez'
[PAGE]'70 laboratuar var ama 700 olsa yetmez'
Türkiye'deki denetim kriterlerinin Avrupa'ya göre daha sert ancak uygulama sıklığının daha az olduğunu öne süren Özen, gıda maddelerinde birçok hilenin yapıldığını söyleyerek denetimlerin artması gerektiğinin altını çizdi. Özen "Her şeyin denetimini artıralım. İnsanlar sağlıklı ürünler yesinler, sektör de büyüsün. Şu anda Türkiye'de 70'e yakın gıda kontrol laboratuvarı var ama yetmiyor. 700 tane olsa da yetmez. Örneğin nüfusu yaklaşık 5 milyon olan Belçika'da SGS büyüklükte 3'üncü sırada ama yılda 200 bin mikro biyoloji numunesi çalışıyor. Türkiye'de ise bütün laboratuarların toplamı belki bu kadar çalışıyordur"diye konuştu.
Sektörünün önünün açık olduğunu söyleyen Özen "2010'da, 2014'e kadar iki kat büyüme planlamıştık ama ertesi yıl bu hedefi yakaladık. Bu yüzden biz de 2017'ye kadar bir kat daha büyüme hedefi koyduk. 2008'de 42 kişi olan ekibimiz şu anda 650 kişiye çıkmış durumda" dedi.
'İhraç fazlası ürünleri yakıyoruz'
Tekstilde Avrupa'nın kabul etmediği sorunlu ürünlerin içeride "ihraç fazlası" olarak satıldığını bildiren Özen, "İhraç fazlası diye bir şey yok. Karşı taraf ürünü reddettiği takdirde ihraç fazlası olur. Bunun nedeni ürünün kalitesinin uygun olmaması ya da kanserojen olmasıdır. Biz Avrupa'daki müşterilerimizin satın almaktan vazgeçtikleri ürünü yakarak imha ediyoruz. Böylece o marka etiketi ile insan sağlığına zararlı ürünlerin piyasaya çıkması engelleniyor" dedi.
Nihai tüketici hangi riskler ile karşı karşıya?
[PAGE]Nihai tüketici hangi riskler ile karşı karşıya?
Çocuk oyuncaklarına dikkat!
Çocuklara oyuncak alırken dikkatli olunması gerektiğini belirten Özen, "Bazı oyuncaklarda fitalat bulunuyor. Bu bir nevi kanserojen madde. Oyuncakta fitalat varsa çocukta cinsiyet değişimine bile yol açabiliyor. Hormon dengesini bozarak cinsel eğilimini bile değiştirebiliyor. Herkes 'Çin malı ise almam' diyor, ama belki Çin malı daha sağlıklı. Test etmek gerekiyor. Ayrıca fitalata en çok silgide rastlanıyor" diye konuştu.
Tekstilde en büyük risk azo boyar madde
Tekstildeki en büyük riskin azo boyar maddeler olduğunu dile getiren Özen, "Bu kanserojen madde boyama yapılırken elyafın içine işleyip kalıyor, insan sağlığı için çok tehlikeli. Terlediğiniz anda bu kimyasalı çözündürüyorsunuz. Çözünen saf kimyasalı olduğu gibi vücudunuza alıyorsunuz" dedi.
En kolay sahtecilik balda
"Türkiye'nin gıdada asıl sorunu pestisit, denetimleri sıklaştırmak gerekiyor. En sorunlu ürün ise bal. Çok kolay tağşiş edilebilen özel bir ürün, öyle ki laboratuvar analizini bile yanıltabilirsiniz. Dünya bunu çözemedi. Sahte olduğunu kanıtlamak laboratuarlar için bile zor. Tavukçuluk sektörü oldukça bilinçli denilebilir. Geçmiş yıllarda yaşanan kötü deneyimler sonrasında artık yem ve ilaçlar çok iyi analiz ediliyor. TÜRKLAB diye bir organizasyonumuz var. Türkiye Laboratuvarlar Derneği. Bütün laboratuvarlar oradayız. Kötü ürünlere savaş açtık" dedi.
'GDO'nun ne olduğuna hala karar verilemedi'
Özen, "GDO dünyanın ne olduğuna karar veremediği bir kavram. Kansere ya da başka bir şeye yol açıp açmadığını görebilmek için 15-20 yıl beklemek gerekiyor. Burada amaç biliyorsunuz üretim kalitesini artırmak. GDO'da Türkiye'nin kabul limitleri Avrupa'nın çok üzerinde. Avrupa'da eşik beş ise biz de dokuz. Bizde bakış daha sert ama daha az ürüne bakıyoruz"diye konuştu.