Sertifikalı tohumla buğday üretiminde kaliteyi yakalayacağız
Muhammet Uğur KALELİ / Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı
Gerek coğrafi özellikleri, gerek iklim özellikleri itibariyle çok zengin bir tarımsal ürün çeşitliliğine sahip olan ülkemizde, ağırlıklı tarımsal ürünü tahıllar oluşturuyor. Toplam ekilen alanlar içinde yüzde 35 ile en çok ekimi yapılan buğday, Türkiye Tarım Havzaları Destekleme Modeli'nde de tüm havzalarda desteklenerek, önemini gösterdi. Ülkemiz, kurak yıllar harici yılda yaklaşık 20 milyon ton buğday üretimi ile kendine yeterli ülkeler arasında. Buğday üretimimizde kalite yıllara göre değişmekle birlikte, ne yazık ki istenilen standarda ulaşamamıştır. Son 20 yıl içerisinde ülkemize giren 30 milyon ton ithal buğdayın en büyük nedeni kaliteli buğdaya olan ihtiyacımızdır. Buğday kalitesi hem çiftçiler, hem de sanayiciler için önemli. Kaliteli buğday, kaliteli un demektir. Dünya un ihracatında Kazakistan'la birlikte ilk 2 sırada yer alan Türk un sanayisi kaliteli ürün için, kaliteli hammadde ihtiyacını ülke kaynaklarından karşılama çabasında.
Bakanlığımız da sertifikalı tohumluğu teşvik ederek ve süne ile mücadelenin yaygınlaştırılmasını hedefleyerek kalite sorunlarını asgariye indirmeye çalışıyor. Bu konuda geçmişe nazaran önemli yol kat edildi. Sertifikalı tohum kullanımı da, özel sektörün devreye girmesi ile birlikte arttı fakat henüz istenilen düzeyde değil. Sertifikalı tohumluk kullanım oranımız yüzde 20'ler civarında. Konya'da geçen dönemde 18 bin 500 ton olan sertifikalı tohum kullanımı bu dönem 41 bin ton çıksa da yetersiz. Sertifikalı tohum kullanılan yerlerdeki kalitenin artması ve devletin 2004'te uygulamaya başladığı "Mahsul Fiyatına Tohumluk Projesinin" hemen akabinde, buğday ve buğdaya dayalı ürün ihracatının artması da bu tespiti destekliyor. Sertifikalı tohum üretiminin artırılması ve teşvik edilmesiyle buğday üretiminde kalite sorunu büyük oranda çözülür.
Süne ile mücadele
Süne ile etkin mücadele buğday kalitesini önemli oranda artırmaktadır. Borsamız süne ile mücadeleye büyük önem veriyor. Bu dönemde Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan laboratuvarda üretilen 7 milyon süne parazitoitin doğaya salımı yapılarak, önemli mesafeler alınmıştır. Ancak çiftçimizin kimyasal mücadeleyle artıracağı buğday kalitesinin getirisini, tarlaya vereceği zararla bir görüyor. Bu durum, kaliteye verilecek destek primlerinin artırılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Konya Ticaret Borsası olarak, buğday üreticilerinin eğitimini amaçlayan "Buğday Yetiştiriciliğinde Kalite" projesi ile eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerini başlattık. Tarım İl Müdürlüğü ve Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin ortaklığı ile yürütülen projemiz, başta Konya'da çiftçilerimize, sanayicimize ve bölge halkına katkı sağlayacak. Proje kapsamında tarım danışmanlarına, önder çiftçilere, köy muhtarlarına ve buğday üreticilerine eğitim verilerek bölge insan kaynaklarının da gelişimi amaçlanıyor. Projemiz AB mevzuatlarında tarımdaki en önemli konu olan bilinçli ve kaliteli üretime geçişte bir örnek olacak. Proje ile birkaç sezon içinde kalitede artışlar sağlamak, tüccar ve sanayicimizi
ülke dışı havzalara muhtaç etmemek.
Üreticimizin dünya buğday ticaretinde söz sahibi olabilmesi dünya standartlarında kaliteli buğday üretimi, doğru sınıflandırma ve doğru fiyat politikaları ile gerçekleşir. Bu yıl sınıflandırmanın önemi daha çok ortaya çıktı. TSE'nin mevcut buğday kalite sınıflandırması, gıda ve un sanayicileri tarafından yeterli bulunmuyor. ABD, AB ve Kanada gibi ülkelerde ise buğday kalite, standart ve ekimine ilişkin politikalar büyük ölçüde sektör temsilcilerinden oluşan birlikler tarafından belirleniyor. Türkiye'de buğday alımında TMO, kalite standartlarında ise TSE yetkili. Dolayısıyla un sanayi, TSE tarafından oluşturulan kalite standartlarından ve TMO tarafından düzenlenen buğday piyasasındaki şartlardan doğrudan etkileniyor.
Kaliteye dayalı alım sistemi
TMO alımlarında şu an fiziksel kalite kriterlerine dayalı bir politika uygulanıyor. Henüz analitik kalite analizlerine geçilmedi. Yüksek kaliteli ürün, yüksek fiyatla alınmadığı için, üretici de kaliteyi yükseltici çalışma yapmak yerine, verimi artırıcı uygulamaları seçiyor. Bu da düşük kalitede ürünlere yol açıyor.
Konya Ticaret Borsası ve özel sektör kaliteyi esas alan alımlara başlasa da, TMO'nun alım sistemi belirleyici olma özelliğini koruyor. Çeşide dayalı alım sisteminin bir mahsuru da depolama ve pazarlama sorunudur. Hasat dönemi sonunda üretici mahsulunü hemen satma yoluna gidiyor. Çoğu üreticimiz, ürününü belirli bir süre depolayıp, daha sonra pazara sunacak yeterli finansmana sahip değil. Bu sorunun çözümüne dönük olarak, lisanslı depoculuk ve vadeli işlem borsacılığının hukuksal alt yapısı oluşturulmuş fakat çeşide dayalı alım sistemi uygulamaya geçilmesini zorlaştırmıştır. Çünkü onlarca çeşide dayalı alımda (kalite grupları da düşünüldüğünde) ekonomik bir depoculuk yapmak güç.. Bu sistem TMO'nun de depolama sistematiğinin oluşturulmasına engel olacak ve depolama kapasitesinin ekonomik bir şekilde kullanılmasını engelleyecektir. Kaliteye dayalı alım sistemi ile hem kalite sorunu kökünden halledilmiş olacak, hem de üreticinin ürününü pazara istediği zaman çıkarmasını sağlayacaktır. Bu sisteme mutlaka TMO'nun öncülük etmesi gerekli.