Seçim ekonomisi uygulamayacağız
İSTANBUL - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2013 bütçesini ve orta vadeli programı seçimle bağlantılı olarak yapmadıklarını belirterek, "Seçimlerin iş alemine, ekonomiye yansımasını minimum seviyede tutmamız lazım. Seçim ekonomisi uygulamayacağız. Türkiye'nin uzun vadeli geleceğine yatırım yapıyoruz. Başbakanımızın söylediği gibi, popülizm tuzağına düşmeyeceğiz" dedi.
Bakan Şimşek, Ritz Carlton Otel'de düzenlenen Türkiye İş adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) yönetim kurulu toplantısına katıldı.
Toplantı sonrası basına bilgi veren Bakan Şimşek, reel sektör aktörleriyle, işi sahada yapan iş adamlarıyla bir araya gelip, birinci elden gözlemlerini dinlemenin kendileri için çok önemli olduğunu kaydetti.
"Biz kendilerine çok önem veriyoruz. TUSKON, Türkiye'nin dünyaya açılmasında, yatırımların gelişmesine öcü olmuş bir STK'dır, çalışmalarını yakından takip ediyoruz" diyen Şimşek, toplantı vesilesiyle ekonomik gidişat konusunda işadamlarını bilgilendirdiklerini dinlediklerini ve bilgilendirdiklerini söyledi.
Şimşek, "Bizim attığımız adımların, reformların anlatılması konusunda bizim için de fırsat oldu. Sahada bu işi yapan kardeşlerimizle diyalog çok önemli. Politikaları oluşturma anlamında çok faydalı oldu. Gündeme gelen bütün hususları inceliyoruz. Sektörden ilgili arkadaşlarla da paylaşıyoruz" diye konuştu.
"Bütçe açığının beklenin üzerinde çıkabileceğini söylemiştiniz. elektrik ve doğalgaza bir zam var mı?" sorusuna ise Şimşek, "Şu anda 2013-2015 Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Plan ve 2013 Bütçesi üzerindeki çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son bir hafta bu konuda epey açıklamada bulunduk. Ona ilave söyleyecek bir şey yok" şeklinde cevapladı.
Şimşek, bütçeye ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:
"Ülkemizin altyapısının geliştirilmesine çok öncelik verdik. Karayolları ve havayollarında son 10 yılda Türkiye inanılmaz bir mesafe katetti. 30 milyara yakın yatırım yapıldı devlet eliyle. İnsana, alt yapıya ve Ar-Ge'ye yapılan yatırımları önemsiyoruz. Bu yatırımlara kaynak ayırmaya devam edeceğiz.
Bunları yaparken ülkenin imkanlarını mümkün olduğunca gözetmemiz lazım. Özel sektör dinamizminden yararlanmamız lazım. Biz şuanda 2013 Bütçesini ve Orta Vadeli Programı seçimle bağlantılı olarak yapmıyoruz. Çünkü neredeyse her yıl seçim olmuş. Dolayısıyla seçimlerin iş alemine, ekonomiye yansımasını minimum seviyede tutmamız lazım. Seçim ekonomisi uygulamayacağız. Çünkü bu tür yakalaşımlar geçmişte Türkiye'ye çok faydalı olmadı.
AK Parti hükümetlerinden önce çok sıklıkla seçim yapılıyordu. Seçim ekonomisinin zararını bu ülke çok yaşadı. Bu dönemin seçim ekonomisi ile heba edilmesi bizim gündemimizde değil. O konuda hassasız. Geçmişte de bir irade koyduk. Kafalarda bir tereddütün oluşmaması lazım.
Seçimin bütçemize yansıması sadece siyasi partilere yapılacak yardımla ilgilidir. 400 milyar civarında bir bütçenin 140 milyon lirasından bahsediyorsunuz, çok küçük bir rakam yani. O, kanunun bir emri, yani seçim yardımı... Esas olan seçim ekonomisi konusundaki tavrımızdır. Türkiye'nin uzun vadeli geleceğine yatırım yapıyoruz. Başbakanımızın söylediği gibi, popülizm tuzağına düşmeyeceğiz."
Bir gazetecinin, vergi arttırımına ilişkin sorusu üzerine Şimşek, bütçede bir açık hedefinin bulunduğunu, son iki yıla bakıldığında açık hedeflerini tutturmakla kalmayıp, Türkiye'nin alt yapısına ve eğitimine ilave kaynaklar aktardıklarını kaydetti.
Şimşek, hedeflenen açığın neredeyse yarısı düzeyindeki sonuçla söz konusu yılların kapandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Bu sene gerek büyümenin kompozisyonu gerekse diğer bir takım faktörlerden ötürü 'açık öngörülen hedefin üzerinde olacak' dedim. Tabii ki oturup mali disiplini korumaya yönelik bir tedbir çabamız söz konusu, ama bunu hemen şu ya da bu şekilde değerlendirmek de her zaman doğru sonuçlar vermeyebilir.
Biz çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ekonominin içinden geçtiği konjonktürü tabii ki dikkate alıyoruz. İş aleminin rekabet gücü, Türkiye'nin rekabet gücü bizim açımızdan çok önemli. En son 2-3 gün önce Dünya Ekonomik Forumu, rekabet gücü sıralamasını ülkeler için açıkladı. Türkiye, rekabet gücünü en fazla arttıran ikinci ülke olmuş. 16 basamak yukarı çıkmıştır. Biz bunu önemsiyoruz."
"Mali disiplin de rekabet gücünün artırılması kadar önemli"
İş ortamının iyileştirilmesine ve rekabet gücünün artmasına önem verdiklerini anlatan Şimşek, "Ama mali disiplin de bir o kadar önemli. Mali disiplin olursa ülkemizin kaynakları milletimize hizmet olarak gider. Mali disiplinde eğer zemin kaybedersek, geçmişte olduğu gibi milletten topladığımız faize gider. 2002 yılında 100 liralık vergi gelirinin 86 lirası faize gidiyordu. Çok şükür bizim çabalarımızla 2011 yılında 100 liralık vergi gelirinin 84 lirası hizmete gidiyor. Faizi biz epey aşağı çektik. Bu kazanımların korunması hepimizin lehinedir" diye konuştu.
"AB'nin son adımı oldukça radikal bir adım"
Şimşek, dünya ekonomisinin küresel kriz sonrası dönemde büyüme açısından sürekli bir şekilde potansiyelinin altında bir patikada gittiğini dile getirerek, "Bir istihdam yaratamadı. Hele Euro Bölgesi, çok ciddi bir kriz içinde. Bu sene Avrupa'da büyük bir daralma söz konusu. Avrupa ekonomisi bırakın büyümeyi, şu anda küçülmede, işsizliğin bırakın azalması, işsizlik oranları yükseliyor. Avrupa Birliği, maalesef bu sıkıntıları aşmak için zamanında hareket etmedi. Güçlü siyasi irade ortaya konulmadı. Sorunlar büyüdü" değerlendirmesini yaptı.
Avrupa Birliği'nin attığı son adımın oldukça radikal bir adım olduğunu ifade eden Şimşek, "Daha önce haritası çizilmemiş alanlara geçilmesi gibi bir şey ama önemli. Ümit ediyorum ki, güvenin sağlanmasına, piyasaların yeniden işlemesine ve Avrupa'daki ekonominin canlanmasına katkıda bulunur" temensisinde bulundu.
"Euro Bölgesi'nin ekonomisinin sağlığı bizim için çok önemli"
"Avrupa bizim için çok önemli bir pazar" diyen Şimşek, pazar çeşitlemesi yapmasına ve özellikle iş adamları sayesinde Afrika ve Orta Doğu'da büyük başarılara ulaşmasına rağmen AB'nin Türkiye için önemli bir bölge olduğunu vurguladı.
Şimşek, "Euro Bölgesi'nin ekonomisinin sağlığı bizim için çok önemli. ABD'de üçüncü fasıl parasal genişleme gündemdeydi. O anlamda büyük bir sürpriz yaşanmaz. Bütün bu adımlar sayesinde dünya ekonomisi bir miktar güçlenirse, tabii ki bize de olumlu yansımaları olur. Özellikle AB'nin tekrar büyümeye başlaması, iç talebin canlanması kritik öneme sahip. Yatırımlar, finansman ve ihracat kanalı çok önemli. Yakından takip ediyoruz. Ümit ediyorum ki uzun süredir seyreden güven bunalımı, yerini tekrar kararlı doğru politikalara bırakır. Avrupa'nın reforma ihtiyacı var. Biz nasıl reform yaptıksak, Avrupa'nın da evini düzene koymasına büyük ihtiyaç var" diye konuştu.
"Suriye'de devlet devlet olmaktan çıkmış, terör mekanizmasına dönüşmüştür"
Şimşek, başka bir soru üzerine ise, "Biz Dünya Ticaret Örgütü'nün bir üyesiyiz ve dünya ticareti için çok açık ve net kurallar var. İhracatın desteklenmesi, ithalatın sıfırlanması bu kurallar çerçevesinde oluyor. İlgili bakanlık haksız rekabet söz konusuysa geçici tedbirler alabiliyor. Onun dışında gündemimizde bir husus yok" dedi.
Bakan Şimşek, Suriye'ye ilişkin soruya da şu karşılığı verdi:
"Suriye'de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Devlet devlet olmaktan çıkmış terör mekanizması haline dönüşmüştür. Orada da huzurun oluşması bizim en büyük dileğimizdir. Suriye, bizim için sıradan bir ülke değil. Tabii ki ister istemez Suriye'deki krizin ülkeye ve bölgeye yansımaları oluyor. Doğrudan etkisi ortada. Mülteci kardeşlerimiz için harcanan para ortada. Dolaylı etki de önemli. Bu jeopolitik risklerin özellikle İran ile ilgili boyutu, bölgeyle ilgili boyutu ortaya çıkınca emtia ve enerji fiyatlarını vurabiliyor. Esas önemli etki dolaylı etki."
Şimşek, vergi barışına ilişkin soruyu da, "6111 sayılı yasanın uygulanması devam ediyor. Bununla ilgili yeni bir şey söz konusu değil" diyerek yanıtladı.