Sanayici ilk yarıdan umutlu

İşletmeler, 2011'in ilk yarısının tüm göstergelerde 2010 yılı ikinci yarıya göre daha olumlu geçmesini bekliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odasının (İSO) Ekonomik Durum Tespit Anketi'ne göre, işletmeler, bu yılın ilk yarısının tüm göstergelerde 2010 yılı ikinci yarıya göre daha olumlu geçmesini bekliyor.

Özel sektör imalat sanayinin içinde bulunduğu koşulları, sorunları, beklenti ve öngörülerini tespit edebilmek, çözüm önerileri geliştirebilmek amacıyla İSO üyeleri arasında gerçekleştirilen anketin 2010 yılı ikinci 6 ayını kapsayan sonuçları ile 2011 beklentileri, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük tarafından basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. 

Ankete göre, işletmelerin, 2011 yılı ilk yarıya yönelik beklentileri oldukça iyimser. İşletmeler, bu yılın ilk yarısının tüm göstergelerde 2010 yılı ikinci yarıya göre daha olumlu geçmesini bekliyor. 2011 ilk yarıda, üretimlerinde daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 8,1, iç satışlarında daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 9, dış satışlarında daralma bekleyen işletmelerin oranı yüzde 10,2, yeni siparişlerinde daralma bekleyen işletmelerin oranı da yüzde 8,4, istihdamlarında daralma bekleyen işletmelerin oranı ise yüzde 6,7 oldu. Tüm göstergelerde daralma bekleyen işletmelerin oranı ortalama olarak yüzde 8,5 civarında seyretti.

Ankette yer alan endeksler 0 ile 200 arasında değerler alıyor. Endeksin 100'den büyük olması olumlu, 100'den küçük olması ise olumsuz gelişmeye işaret ediyor.

Üretim endeksi yükseldi

Krizin en ağır olarak hissedildiği 2008 ikinci ve 2009 ilk yarıda son derece düşük değerler alan üretim endeksi, ekonomideki toparlanmaya paralel olarak 2010 ilk yarıda 130,4'e, ikinci yarıda ise 135,6'ya kadar yükseldi. 2010 ikinci yarıda üretim endeksi küçük ölçeklilerde 129,2, ortalarda 141,3 ve büyüklerde de 137,5 oldu. 2011 yılı ilk yarısı için üretim beklenti endeksi 155 olurken, bu değer işletmelerin büyük bölümünün bu yılın ilk yarısında üretimde daha iyimser beklentilere sahip olduklarını gösterdi. Ölçekler itibarıyla bakıldığında 2011 ilk yarı için üretim endeksi beklenti değerinin küçüklerde 153,3, ortalarda 154,5 ve büyüklerde ise 160,2 ile 2010 ikinci yarı gerçekleşmelerinin epeyce üzerinde oldu. Söz konusu tablo, ölçek büyüdükçe iyimserliğin de arttığını gösterdi.

Üretim endeksi gibi iç satışlar endeksi de kriz dönemindeki düşük değerlerinden sonra 2010 ilk yarıda 128,8'e, 2010 ikinci yarıda ise 134,7'ye yükseldi. Ölçeklere bakıldığında 2010 ikinci yarıda küçüklerde 129, ortalarda 138,3 ve büyüklerde de 140,7 seviyelerinde gerçekleşti. 2011 ilk yarı için iç satışlar beklenti endeksi 151,7 oldu. Küçük ölçeklilerde 155,1 olan iç satışlar beklenti endeksi, ortalarda 144,2, büyüklerde de 160,5 ile oldukça olumlu. Üretimde olduğu gibi iç satışlarda da büyük ölçekli işletmelerin beklentisi diğer ölçeklere kıyasla daha olumlu çıktı.

Dış satışlar endeksi çıkışa geçti

Genelde Türkiye dış ticaretindeki trende göre hareket eden dış satışlar endeksi, dış ticaretin hareketlenmeye başladığı 2009 ikinci yarı ile birlikte çıkışa geçmişti. 2009 ilk yarıda 73,2 ile düşük bir seviyede olan dış satışlar endeksi, 2009 ikinci yarıda 109,5'e, 2010 ilk yarıda 118,6'ya, 2010 ikinci yarıda ise 124,9'a yükseldi. Ölçekler bazında ise 2010 ikinci yarı dış satışlar endeksi küçüklerde 109,3, ortalarda 129,5 ve büyüklerde de 148,1 ile 100 değerinin oldukça üstünde gerçekleşti.

2011 ilk yarı beklentileri dış satışlarda da olumlu. Toplam işletmelerde dış satışlar beklenti endeks değeri 149,3 oldu. Ölçekler itibarıyla bakıldığında dış satışlar beklenti endeksinin küçüklerde 148,5, ortalarda 148,1 ve büyüklerde de 153,8 olarak gerçekleşti. Büyük ölçekli işletmeler, küçük ve orta ölçeklilere göre daha iyimser bir tablo ortaya koydu.

2009 ilk yarıdaki krizle birlikte 68,1 gibi düşük bir seviyeye gerileyen yeni siparişler endeksi, 2009 ikinci yarıda 111,8, 2010 ilk yarıda 126,3, 2010 ikinci yarıda ise 130,9 gibi oldukça yüksek bir seviyeye yükseldi. 2010 ikinci yarıda, yeni siparişler endeksi küçük ölçekli işletmelerde 126,3, ortalarda 130,5 ve büyüklerde de 143,2 oldu. Orta ölçekliler hariç diğer ölçeklerde 2010 ikinci yarı yeni sipariş endeks değerleri, 2010 ilk yarıya göre daha yüksek. 2011 ilk yarı için toplam işletmelerde, yeni siparişler beklenti endeksi değeri 156,4 oldu. Ölçekler bazında ise beklenti endeksi küçüklerde 157,8, ortalarda 151,3, büyüklerde ise 164,7 olarak gerçekleşirken, yeni siparişlerde en iyimser beklentiler büyük ölçekli işletmelere ait. 

İstihdam endeksi geriledi

Kriz esnasında oldukça düşük seviyelerde gerçekleşen istihdam endeksi, 2010 ilk yarıda 123,7'ye yükseldi, 2010 ikinci yarıda ise 122,1'e geriledi. 2010 ikinci yarıda elde edilen 122,1'lik endeks değeri, anketin yapılmaya başlandığı 1998 yılından beri elde edilen ikinci en yüksek değer oldu. Ölçekler bazında istihdam endeksinin en yüksek olduğu grup 127,6 ile orta ölçekliler olarak gerçekleşti. Küçüklerde 115,2 olan endeks değeri, büyük ölçeklilerde ise 125,9 oldu. 2011 ilk yarıya yönelik istihdam beklenti endeksi 137,6. Ölçeklere bakıldığında, istihdam beklenti endeksi küçüklerde ve ortalarda 135,2, büyüklerde 148,8 oldu. İstihdamda da en olumlu beklenti büyük ölçekli işletmelerde gerçekleşti.

2011'de çalışmaya katılan işletmeler kurlar da artış bekliyor

Çalışmaya katılan işletmelerin 2011 yılı GSYH büyüme hızı beklentisi yüzde 5,5 oldu. Bu oran, ekonomik programda öngörülen yüzde 4,5'lik büyüme hedefinin üzerinde bulunuyor.

İşletmelerin 2011 ÜFE ve TÜFE tahmini ortalaması yüzde 6,9 ile aynı. ÜFE tahmini 2010 yılı gerçekleşmesinden daha düşük olmasına karşın, TÜFE tahmini 2011 ekonomik programında yüzde 5,3 olarak öngörülen tahminin üzerinde.

2011 yılında çalışmaya katılan işletmeler kurlar da az da olsa bir artış bekliyor. 2011 yıl sonu ABD doları kur tahmini 1,61 TL, Euro kur tahmini 2,10 TL oldu. İşletmelerin bu tahminleri, 2010 Aralık TCMB döviz alış kuru 1,50 TL'ler düzeyinde olan ABD dolarına göre, TL'nin 2011 yıl sonuna kadar yüzde 7 düzeyinde değer yitireceği beklentisini ortaya koyarken, Euro kurunda önemli bir değişim beklemediklerini gösterdi.

İşletmeler kar etti

Ankete göre, 2010'un ikinci yarısında ankete katılan işletmelerin yüzde 27'si bir önceki yılın aynı dönemine göre daha fazla kar ettiklerini belirtti. 2010'un ilk yarısında ise bu oran yüzde 31,1 olmuştu. İki yarı arasındaki farklılık, 2009'un ilk yarısının karlılık açısından son derece olumsuz bir dönem olmasıyla ilgili baz etkisinden kaynaklandı.

Geçen yılın aynı dönemine göre karları azalan işletmeler oranı 2010'un ilk yarısında yüzde 30,3 olurken, ikinci yarıda yüzde 34,8'e yükseldi. Burada da baz etkisi söz konusu oldu. 2010'un ikinci yarısında önceki yılın aynı dönemine göre karlılığının azaldığını veya zarar ettiğini belirten işletmelerin oranı ise yüzde 41,2 olarak gerçekleşti. 2010 yılının ilk yarısındaki yüzde 41,3'e göre 0,1 puanlık bir iyileşme söz konusu. 2010'un ikinci yarısında ilk yarıya göre nispi bir olumsuzluk söz konusu olsa da, 2009 verilerine göre de nispi bir iyileşme gerçekleşti. Ankete yanıt verenlerin yüzde 41,2 gibi büyük bir bölümünün karlarının geçen yılın altında olduğunu ya da zarar ettiklerini belirtmesi, işletmelerin halen küçümsenemeyecek bir kaynak sıkıntısı içinde olduğunu ortaya koydu.

Satış hedefi gerçekleşme oranı yüzde 72.8

2010'un ilk yarısında yüzde 69,9 olan satış hedefi gerçekleşme oranı, 2010'un ikinci yarısında yüzde 72,8'e çıktı. Satış hedefi gerçekleşme oranı, tüm ölçeklerde bir önceki döneme göre iyileşti.

Ankete göre, kriz dönemlerinde bozulan finansal dengeler nedeniyle vadeli işlemler karşılığı verilen çek ve senetlerin karşılıksız çıkma ve protesto olma olasılıkları artıyor. 2009'un ilk yarısında yüzde 71 olan karşılıksız çek ve protestolu senetle karşılaşan işletmeler oranı, aynı yılın yarısında yüzde 77,9 gibi çok yüksek bir düzeye çıktı. 1998 yılından bu yana en yüksek karşılıksız çek ve protestolu senet oranı ile karşılaşılan 2009'un ikinci yarısını takiben, ekonomideki nispi toparlanmayla birlikte söz konusu oran 2010'un ilk yarısında yüzde 49,1'e, ikinci yarısında yüzde 45,9'a geriledi.

Karşılıksız çek ve protestolu senetlerle karşılaşan işletmeler oranı azalırken, karşılıksız çek ve protestolu senetlerin satışlara oranı da düştü. Krizin başlangıcı olan 2008'in ikinci yarısında, karşılıksız çek ve protestolu senetlerin satışlara oranı yüzde 7,7 gibi oldukça yüksek bir seviyede iken, bu oran, büyük bir düşüşle 2010'un ilk yarısında yüzde 2,6'ya, ikinci yarısında ise yüzde 2,5'e geriledi.

Yurt içi ve dışında yatırım yapmayı planlayanlar arttı

Ankete göre, kriz, yatırım eğilimini son derece olumsuz etkiledi. 2010'un ikinci yarısında işletmelerin yüzde 50,2'si sabit sermaye yatırımı yapmadıklarını belirtirken, bu oran aynı yılın ilk yarısında yüzde 52,8 olarak gerçekleşmişti. Yatırım yapmadığını belirten işletmeler oranında 2010 ilk yarıda 1,4, ikinci yarıda ise 2,6 puanlık bir iyileşme söz konusu. 2010'un ikinci yarısında iyileşme hızı nispeten artsa da, yatırımlardaki artış hızının halen ihtiyaç duyulanın altında olduğu belirtildi.

Yurt içinde yatırım yapmayı planlayan işletmelerin oranı 2010'un ilk yarısında yüzde 39,5 iken, ikinci yarıda ise yüzde 39,8 olarak gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısı için beklenen oran ise yüzde 51,4 ile oldukça yüksek bir seviyeye çıktı. 2010'un ilk yarısında işletmelerin yüzde 9,6'sı yurt dışında yatırım yapmayı planladıklarını belirtirken, bu, ikinci yarıda yüzde 11,6'ya yükseldi. 2011'in ilk yarısı için beklenti ise yüzde 13,7 oldu. 

İşletmeler ürün kalitesini yükseltti

Ankete göre, 2010'un ilk yarısında girdi/çıktı oranlarının arttığını belirten işletmelerin oranı yüzde 46,9 iken, azaldığını belirtenlerin oranı yüzde 11,7 olarak gerçekleşti. İkinci yarıda ise girdi/çıktı oranının arttığını belirtenlerin oranı yüzde 47,6'ya yükseldi, azaldığını belirtenlerin oranı da yüzde 14,9'a çıktı.

2010'un ikinci yarısında işletmelerin yüzde 46,6'sı ürün kalitesini yükselttiklerini belirtti. Ankete katılan işletmelerin rekabet açısından karşılaştıkları en önemli sorunlar arasında ilk sırayı yüzde 15,3 pay ile kayıt dışı ekonomi ve bunun neden olduğu haksız rekabet ortamı alırken, ikinci sırada yüzde 13 ile ham madde maliyetlerinin yüksekliği, üçüncü sırada ise yüzde 9,7 ile enerji maliyetlerinin yüksekliği yer aldı. Söz konusu 3 sorun yüzde 38 gibi büyük bir ağırlığa sahip. Bu sorunların dışında karlılık oranlarının düşmesi, vergi oranlarının yüksekliği ve alacakların zamanında tahsil edilememesi gibi sorunlar da sıralamada ön plana çıktı.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir