Sabancı da 'tasarruf' dedi
Güler Sabancı, 2011 yılını değerlendirdiği ve 2012 beklentilerini dile getirdiği yeni yıl mesajında cari açığın önüne ancak tasarrufla geçilebileceğine işaret etti.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, "Türkiye'nin net sermaye ithal eden ve dolayısıyla cari açık veren bir ülke olması doğaldır. Ancak hedefimiz, bu açığın makul düzeyde tutmak olmalı. Cari açığın önüne daha fazla tasarrufla geçilebilir. Bu önümüzdeki yıllarda birinci ulusal önceliğimiz haline gelmelidir" dedi.
Sabancı, 2011 yılını değerlendirdiği ve 2012'ye ilişkin beklentilerini dile getirdiği Topluluk çalışanlarına yönelik yeni yıl mesajında, geride bıraktıkları 2011'in tam anlamıyla "olağanüstü" bir yıl olduğunu ifade ederek, 2010 yılında başlayan dünya ekonomisindeki iyileşmenin, gelişmiş ülkelerde durakladığını ve gelişmekte olan ekonomilerdeyse yavaşladığını, Türkiye'nin ise büyümenin yüksek hızda devam ettiği ve istihdamın önemli ölçüde artış gösterdiği birkaç ülkeden biri olduğunu, bu gelişmelere ek olarak, Türkiye'nin cari işlemler açığının da rekor bir seviyeye geldiğini kaydetti.
Dünya tehlikeleri hafife almamalı
Yılın en büyük olaylarından birinin Euro Bölgesi'nde gerçekleşen kriz olduğuna işaret eden Sabancı, Yunanistan ve İrlanda'da patlak veren krizin, Portekiz, İspanya ve İtalya'ya yayıldığını ve artık Fransa gibi çekirdek ülkeleri bile etkileyebilecek bir tehdit haline geldiğini belirterek, "Birbiri ardına gerçekleşen ve krize çözüm arayan birçok AB zirvesini nefesimizi tutarak izledik, giderek sorun AB'nin varlığını tehdit eder hale geldi. Görülüyor ki, Euro Bölgesi eğer içinde olduğu borç krizini çözemezse, popülizm, mikro-milliyetçilik ve korumacılık gibi olumsuz dinamikler doğabilir. Mevcut kriz, 1930'lar buhranını çağrıştırıyor. Dünya tehlikeleri hafife almamalı ve tarihin derslerinin farkında olmalıdır. Kuvvetle umuyorum ki, en sonunda AB, euroyu sağlamlaştıracak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için ortak para politikasını yöneten güçlü kurumlar inşa edecektir" dedi. 2011 yılında bir başka büyük gelişmenin de Arap uyanışı olduğunu ifade eden Sabancı, otoriter rejimlerin yerini kaos değil, demokrasinin alması gerektiğini, özgürlükler konusunda cesaret gösteren Arap halklarının, Arap iş dünyasıyla birlikte kararlılıkla daha bağımsız ve girişimciliğe önem veren bir sisteme geçmelerini umduklarını kaydetti.
Türkiye'nin gösterdiği ekonomik başarı gerçekten kayda değer
Güler Sabancı, Türkiye'nin, krizdeki Euro Bölgesi ve sarsıntılar içindeki Arap dünyasının tam ortasında yer aldığını, Arap Baharı ve AB'deki gelişmelerin son 6 ayda tüm dünyayı ve Türkiye'yi etkilemiş olmasına rağmen, 2011 yılında Türkiye'nin, çevresinin aksine yüzde 8'in üstünde büyüme gerçekleştirdiğini, bu başarının temelinde yatan ekonomik ve siyasi istikrarla tüm dünyaya örnek olduğunu belirterek, "Hem Avrupa ve hem de Arap dünyasının Türkiye için önemli ekonomik ortaklar olduğu göz önüne alındığında, bu başarı özellikle etkileyicidir. Türkiye'nin büyümesi, çok büyük oranda iç talebe dayalı bir büyümedir. Dünya biraz daha sürdürülebilir büyümeyi yakaladığı vakit, bunun Türkiye'ye ilave katkısı kuvvetli olacaktır" dedi.
Cari açığın önüne daha fazla tasarrufla geçilebilir
Zor geçen 2009 yılından sonra, 2010 ve 2011'de Türkiye'nin gösterdiği ekonomik başarının gerçekten kayda değer olduğunu ifade eden Sabancı, şu görüşleri dile getirdi:
"Bu başarıda, ülkemizdeki olağanüstü girişimci ruh, ekonomimizin dinamik ve esnek doğası, esnek döviz kuru uygulamaları, istikrarlı maliye politikası ve bunların sonucunda yaratılan güven ortamının payı büyüktür. Komşumuz olan ülkelerin, Türkiye'den çıkartacakları çok ders vardır. Türkiye'nin üstün kalkınma performansı, çok daha güçlü bir bölgesel nüfuz kazanmamızı da sağlamış ve tüm Türkiye için bir gurur kaynağı haline gelmiştir. Bu başarının sürdürülebilirlik kazanması için daha çok çalışmaya ve tasarrufa ihtiyaç vardır. Bu, hem şirketler hem de ülkeler için geçerlidir. Türkiye ekonomisinin kırılganlık göstermeye açık yönleri de bulunmaktadır. Türkiye'nin net sermaye ithal eden ve dolayısıyla cari açık veren bir ülke olması doğaldır. Ancak hedefimiz, bu açığın makul düzeyde tutulması ve uzun vadeli dış yatırımlarla finanse edilebilmesi olmalıdır. Cari açığın önüne daha fazla tasarrufla geçilebilir. Bireyler, şirketler ve hükümet olarak hepimiz daha fazla tasarruf etmeliyiz. Bu önümüzdeki yıllarda birinci ulusal önceliğimiz haline gelmelidir."
AB, dünyanın en zengin bloku olmaya devam edecek
Sabancı, "Önümüze bazı liderler tarafından çıkartılan bütün engellere ve yaşadığımız hayal kırıklıklarına rağmen, Avrupa bizim için temel bir çıpa olmaya devam etmelidir. Her ne kadar kimse 5 veya 10 yıl sonra nasıl bir Avrupa'yla karşı karşıya olacağımızı tahmin edemese de, AB'nin gireceği şekil ne olursa olsun, en kötümser ekonomik tahminler bile göstermektedir ki AB, önümüzdeki yıllarda da dünyanın en zengin bloku olmaya devam edecektir. Türkiye'nin Avrupa ailesinin güçlü, etkili ve saygın bir üyesi olması gerekmektedir. Bu hedeften kesinlikle sapmamalıyız çünkü Avrupa'da etkili olmak hem uluslararası arenada hem de ekonomik açıdan bizim için çok önemlidir. Avrupa da, elbette, Türkiye'nin desteğinden faydalanabilir" ifadesini kullandı.
Bu konularda ilginizi çekebilir