Rahat para, sıkı maliye politikası

Volkan ÖZSOY

İSTANBUL - Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Kıdemli Danışmanı Kemal Derviş, Euro kriziyle zora düşen ihracatçıya destek için, 'sıcak para'yı caydırıcı önlemlerin düşünülmesi gerektiğini savundu.

İPM Kıdemli Başdanışmanı Kemal Derviş DÜNYA'nın sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin kapısını 23 yıl önce çaldığını anımsatan Derviş, bu kadar uzun bir sürecin artık sonuna gelinmesi gerektiğini vurguladı.

Derviş, "23 yıl nişanlı kalınmaz. Bunun sonu ya evlilik, ya ayrılık olur" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin krizden çıkış nedenini düşük borçlanmaya bağlayan Derviş, bunun da geçmişte alınıp, uygulanan maliye politikaları nedeniyle yaşandığını dile getirdi.

Türkiye'nin önündeki en önemli sorunlardan birinin 'işsizlik' olduğunu savunan Kemal Derviş, büyümeye rağmen bu sorunda istenilen duruma gelinemediğine dikkat çekti.

Avrupa'da yaşanan 'Euro' krizine de değinen Derviş, bu durumun nedeninin 'zayıf halkalar' olduğunu iddia etti.

Derviş, Almanya gibi fazla veren bir ülkenin parasının değer kaybetmesinin son derece dikkat edilmesi gereken bir husus olduğunun altını çizerek, "Bu kabul edilesi bir durum değil" ifadelerini kullandı.

Son günlerde sürekli sorulan "1 Euro = 1 dolar olur mu?" sorusunun cevabının çok zor olduğunu belirten Derviş, "Bunu cevaplamak zor Her türlü senaryo üretilebilir. Bu tamamen ekonomik politikalara bağlı ama, eğer AB gerekli önlemleri almazsa, durumun daha da kötüye gideceği aşikar" diye konuştu.

Avrupa'nın Euro'daki ateşi söndürmek için mutlaka parayı toparlaması gerektiğine işaret eden Derviş, birliğin ortak bir parayı yürütebilecek kurumları ve maliye politikalarını geliştirmesinin kaçınılmaz olduğunu savundu.

Derviş, "Buna hakikaten ihtiyaç var. Eğer bu kurumlar oluşturulmaz, bu ortak maliye politikası yürütme çabasını Avrupa göstermezse o zaman Euro alanının sağlıklı devamı mümkün değil" ifadelerini kullandı.

İhracatçının sorununu Merkez Bankası çözemez

Son günlerde Euro nedeniyle zor günler yaşayan ve Merkez Bankası'na çağrı yapan ihracatçının durumuna da değinen Derviş, Türkiye Merkez Bankası'ndan, (MB) Avrupa'daki para bunalımını çözmesinin beklenemeyeceğini savundu.

Derviş, şöyle devam etti:

"Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, dünyanın her hangi bir yerindeki olay dünyanın her yerini ve Türkiye'yi de etkileyebilir. Örneğin BDDK nasıl global yanlışları önleyemez ise ve kriz piyasaları vurunca başta ihracat olmak üzere Türkiye'de zarar gördü ve MB bir şey yapamadıysa, bugün de Euro sorununu halledemez ve dolayısıyla bu kurumdan yapamayacağı bir şeyi istemek doğru olmaz."

İhracatçının sıkıntılarını çok iyi anladığının altını çizen Derviş, "Euro'nun bu değer kaybı Avrupa'ya ihracat yapan tüm ülkeleri rahatsız ediyor. Dolayısıyla öncelikle AB'nin kendi sorunlarını halletmesi şart" ifadelerini kullandı.

Kendisinin uzun zamandır sıcak paranın yarar sağlamadığını savunduğunu da hatırlatan Derviş, ekonomi yönetiminin, sıcak parayı mümkün olduğu kadar caydıran önlemleri her zaman düşünmesi gerektiğine işaret etti.

Sıkı bir 'maliye' ve rahat 'para' politikası

Türk ihracatçısı üzerindeki 'kur' baskısını önleyebilmek için sıkı bir maliye ve rahat bir para politikası izlenmesi gerektiğini vurgulayan Derviş, "Yani para ile maliye politikaları arasındaki bileşimde, kur açısından sıkı bir maliye politikası ve biraz daha rahat bir para politikasının ihracatçıyı daha destekler hale getireceğine inanıyorum" diye konuştu.

Türkiye'de şu anda sıcak para ve enflasyon açısından faiz sorunu bulunduğunu iddia eden Derviş, enflasyon ve sıcak para ile, faizi yükseltmek durumunda kalındığını söyledi.

Derviş, "Ama buradan baskı gelmediğinde faizi düşürebilirsiniz. Maliye politikası ne kadar sıkıysa, ve bunda ne kadar güçlüyseniz, faiz politikasında o kadar rahat olursunuz. Faiz politikasında rahat davranmakta sıcak parayı caydırır. Yani o bileşimde maliye politikalarının asıl ağır görevi yapması, ihracatçının lehine olur" şeklinde konuştu.