"Türkiye'yi en çok İsrail-Filistin çatışması endişelendiriyor"
Bakan Babacan, güven tesis etmenin uzun sürdüğünü, ancak tesis edildikten sonra kolayca korunabildiğini söyledi.
İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, siyasi olarak Türkiye'yi en çok endişelendiren konunun İsrail-Filistin çatışması olduğunu belirterek, "Bu, bölgedeki en önemli endişe kaynağı" dedi.
Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen "2. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu"na katılanlar onuruna Conrad Otel'de verilen akşam yemeğinde katılımcıların sorularını yanıtlayan Babacan, "Bölge riskli bir bölge. İran, Irak var. Muhtemel sorunlar çıkabilir. Sizi en çok ne endişelendiriyor?" yönündeki soruya, "Ekonomik görünüme bakıldığında bizi en çok endişelendiren AB'deki durum, euro bölgesindeki durum. Çok büyük bir kamu borçlanması ortaya çıktı kriz boyunca. Avrupa genelinde de demografik yapıda bir bozulma var. AB ile o kadar iç içeyiz ki hem ticaret hem finans bakımından neredeyse bir bütün haline geldik. Dolayısıyla AB'deki bütün sorunlar bizi de etkiliyor. Ayrıca ABD'deki olacaklar da bizi etkiler. Ani batışlar ve ekonominin istikrarı, dünyada ABD ekonomisine çok bağlı. Dolayısıyla bu da bizi endişelendiriyor. Mali olarak ABD'de olan her şey hem AB'yi hem de Türkiye'yi etkileyecektir" yanıtını verdi.
Babacan, Türkiye'nin kendisini farklı senaryolara göre hazırladığını, belli önlem ve paketleri bulunduğunu belirterek, senaryolara göre hazırladıkları önlemleri uygulayacaklarını söyledi.
Ali Babacan, "Siyasi olarak bizi en çok endişelendiren İsrail-Filistin çatışmasıdır. Bu, bölgedeki en önemli endişe kaynağı. Ayrıca İran'ın nükleer programıyla ilgili süregelen tartışmalar da bizi endişelendirir. İran endişe kaynağı. İran'ın nükleer programı pek çok tartışmanın merkezinde yer alıyor. Yapılanlar, uygulanan politikalar, bugünkü durum, şu anda gittiğimiz yol bizi endişelendiriyor. Çünkü sorun çözmenin en önemli yolu diplomasidir. Ancak diplomasinin yeterince çalışmadığını gözlemliyoruz. Yaptırımlar ve bir savaş ihtimali bizi endişelendiriyor. Bundan dolayı da Türkiye diplomasinin daha aktif olması için çalışıyor. Diplomatik yolları deniyoruz. Çünkü diğer yollar çok tehlikeli" diye konuştu.
Güvenin tesisi
Babacan, "Güvenin nasıl tesis edildiği" yönündeki bir soruya karşılık da güven tesis etmenin uzun sürdüğünü, ancak tesis edildikten sonra kolayca korunabildiğini söyledi.
Önce halkın kendi elindekini harcayabileceğine güven duyması gerektiğini ifade eden Babacan, ancak o zaman halkın harcama yapacağını, şirketlerin güven duymaya başladığında yatırım yapmaya, bankaların da kredi vermeye başladığını söyledi.
Kredi verecek kadar güçlü bankaların olması gerektiğini, Türkiye'nin kredi hacminin bir yıllık dönemde üçte bir oranında arttığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Güvenin tesis edilmesi nasıl oluyor? Verdiğiniz sözleri tutarak oluyor. İnandırıcı hedefler belirleyip, bunları yerine getirerek oluyor. Aynı zamanda devamlılıkla da oluyor. Sıkça hükümet değiştirdiğinizde ya da sık seçim yapıldığında devamlılıkta sorun oluyor. Çünkü sözlerin yerine getirilmesi için de vakte ihtiyaç var. Bundan dolayı borsa referandum sonuçlarına çok iyi bir yanıt verdi. 2011'de yapılacak seçimlerde de tek parti hükümeti olarak devam etmemiz çok yüksek. Hükümet değişikliği ihtimali olunca, siz ne söz verirseniz verin, yerinize gelecek iktidar bunu tutmayabilir. O nedenle devamlılık çok önemli. Seçim beyanlarımızın hepsinde devamlılığın işaretlerini bulursunuz. Özel sektör ile çok iyi bir güven ilişkimiz var. Özel sektör, hükümetin kendisini desteklediğini biliyor. Bürokrasinin azaltılması ve politikaların eşit şekilde uygulanması önem taşıyor."