"Türkiye ve İsrail süratle katı birer düşmana dönüşüyor"
Zekeriya, "Ankara'nın, fiziksel ve tarihi açıdan Avrupa ile bağlarına rağmen giderek kendisini bu köklerden uzaklaştıran bir rol oynadığını" savundu.
WASHINGTON - İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısının ardından Amerikan medyası Türkiye ve Türk dış politikasını mercek altına alan yazılar ve televizyon programlarını sürdürüyor.
Tanınmış gazeteci-yazar Ferid Zekeriya, "Orta Doğu'nun en başarılı iki ülkesi" olarak tanımladığı Türkiye ve İsrail'in, "bir zamanlar müttefikken şimdi süratle katı birer düşmana dönüşmekte olduğunu" ve bunun gelecek için iyi bir işaret olmadığını savundu.
Zekeriya, CNN televizyonundaki "Ferid Zekeriya GPS" programında, "herkesin Amerikan dış politikası ve bu politikanın tek taraflılığından bahsettiğini" ancak İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla, diğer ülkelerin de benzer şekilde olumsuz sonuçları olan benzer eğilimlerinin bulunduğunun görüldüğünü söyledi.
"İsrail'in, gemi filosuna baskınıyla, kendisi için siyasi açıdan felaket bir şey yaptığını" belirten Zekeriya, "bu ülkenin on yıllardır, siyasi açıdan en iyi çözülebilecek sorunlara askeri çözümler getirme yönünde ilerlediğine" dikkati çekti. Zekeriya, "filoya baskının da, bir işe yaramayan tek taraflı askeri eylemlerin son örneği olduğunu" kaydetti.
İsrail'in geçmişteki büyük çaplı askeri operasyonlarından örnekler veren Zekeriya, bunların hiçbirinin İsrail'in acil sorunlarını çözmediğini, aksine yeni zorluklar yarattığını belirtti. Zekeriya, "Batı Şeria ve Gazze'nin İsrail tarafından ilhakının da, son 40 yılda İsrail'e sorundan başka bir şey getirmediğini" savundu.
Ferid Zekeriya, "Gazze'ye giden konvoy da bir sorundu ancak bu, öldürücü bir askeri operasyonla değil müzakerelerle çözülebilirdi. İsraillilerin hayatına yönelik, askeri eylemi gerektirecek derecede yakın tehdit yoktu. Ancak öyle görünüyor ki İsrail, ilk atışı kendisinin yaptığı, ardından bunun sonuçlarıyla uğraştığı, kendi kendini baltalıyıcı döngüye alışmış" diye konuştu.
"Türkiye'de yeni ve tehlikeli bir oyun oynanıyor"
Türkiye'nin "yeni ve potansiyel olarak tehlikeli bir oyun oynadığını" ileri süren Zekeriya, "Ankara'nın, fiziksel ve tarihi açıdan Avrupa ile bağlarına rağmen giderek kendisini bu köklerden uzaklaştıran bir rol oynadığını" savundu.
Zekeriya, "Bir zamanlar ABD'nin güçlü müttefiki, NATO'nun kurucu üyesi Türkiye'nin şimdi çoğu zaman bir dosttan çok sorun yaratıcı olarak göründüğünü" öne sürdü.
"Türkiye'nin AB üyesi olma isteğiyle, Brüksel tarafından konulan her koşulu yerine getirdiğini ancak Avrupa tarafından defalarca ters yanıt alarak küçük düşürüldüğünü" savunan Zekeriya, "dolayısıyla şimdi Türkler kendi yollarında gitme kararı almış görünüyor" dedi.
Zekeriya, ABD'nin de, özellikle önceki başkan George W. Bush zamanında Türkiye ile ilişkilerini iyi yönetemediğini, Bush'un ekibinin Türkiye'ye "tepeden bakan" bir tavırla yaklaştığını belirterek, "Şimdi Türkiye'nin Batıdan uzaklaşmakta olduğunu ve bir Orta Doğu ve Orta Asya gücü olarak yeni bir rol arayışı peşinde koştuğunu" savundu.
Ferid Zekeriya, "(Türkiye), İslamcı bir harekette kökleri bulunan bir hükümet altında, ekonomik açıdan güçlü, siyasi açıdan istikrarlı ve ideolojik olarak kendine güvenen bir ülke. Tüm bunların sonucunda, bir zamanlar müttefik olan Orta Doğu'nun en başarılı iki ülkesi (Türkiye ve İsrail), süratle katı birer düşmana dönüşüyor ve bu gelecek için iyi bir işaret değil" dedi.
"Türkiye'de yaşananlar, İsrail ve ABD'nin laik dostu imajına aykırı"
Washington Post gazetesinde Mary Beth Sheridan imzasıyla yayımlanan analizde de önceki gün İstanbul'da düzenlenen İsrail karşıtı gösteride, bazı göstericilerin kafalarına "Hamas bantları" taktığı, "intifada" nakaratlı şarkılar söylendiği belirtilerek bunun, Türkiye'nin uzun süredir Batıda sahip olduğu, "İsrail ve ABD'nin laik dostu" imajına aykırı olduğu savunuldu.
Yazıda Türk hükümetinin, "komşularla sıfır problem" politikasına işaret edildi ve "Ankara'nın Suriye ve İran ile ilişkilerini geliştirmesi, Türk ekonomisindeki hızlı büyüme, komşularla ticaretteki artış ve hükümetin küresel çapta daha büyük rol oynama arzusu doğrultusunda attığı adımlar" anlatıldı.
"Son yıllarda İsrail'e sert eleştirilerde bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, son gemi baskınıyla ilgili bu ülkeye yönelik suçlamalarının ardından Gazze sokaklarında fotoğraflarının ellerde taşındığına" dikkat çekilen yazıda, "AK Parti'nin dini kökleri bulunuyor ancak serbest pazar politikaları ve AB'ye üyelik yolunda demokratik reformları geçirme çabasıyla muhafazakar girişimcileri ve liberalleri de kendisine çekiyor" ifadesi kullanıldı.
Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinin "çarpıcı biçimde" gerilediği savunulan yazıda, uzmanların, "Türkiye'nin, komşularıyla ilişkilerini geliştirdikçe, İsrail'in desteğine artık ihtiyaç duymadığı" şeklindeki görüşüne yer verildi.
Türkiye'nin yine de Batı ile güçlü bağlarını sürdürdüğü, AB'nin ülkenin en büyük pazarı olmaya devam ettiği ve Türk askerlerinin Afganistan'daki NATO operasyonlarında önemli rol oynadığı ifade edilen yazıda, Başbakan Erdoğan'ın, "Biz, hem Batı hem de Doğu ile bağlarını sürdürmek isteyen bir ülkeyiz. Bir taraftan kopup diğer bir tarafa doğru yön değiştirme gibi bir şey söz konusu değil" sözlerine yer verildi.