"Türkiye sanayi liginden düştü"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin geçmişte sanayi üretiminde ilk 15'in içerisinde olduğunu belirterek,"Bizimle beraber yola çıkan Çin, Arjantin, Brezilya, Hindistan gibi ülkeler 6,4 oranında büyüdükleri için bizi geçiyorlar"dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) 25. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, yaşanan süreçte, bir işveren için hükümeti eleştirmenin ne kadar zor olduğunu bildiğini söyledi.

"CHP Genel Başkanı olarak değil, bu ülkenin sade bir yurttaşı olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum" diyen Kılıçdaroğlu, TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik'in sivil bir anayasadan bahsettiğini anımsattı. Sivil bir anayasanın herkesin hoşuna gittiğini belirten Kılıçdaroğlu, "darbecilerin yaptığı anayasada basın hürdür, sansür edilemez" diye bir maddesi bulunmasına karşın, yeni bir anayasa yazılsa da bu maddenin aynı şekilde yazılacağını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Peki bugün medyanın özgür olduğunu düşünen birisi var mı? Demek ki olay anayasanın ötesinde bir olay. Olay bir kültür olayıdır, önce bunu kabul etmemiz lazım. Güçler ayrılığı ilkesi var, yasama, yargı, yürütme, neden? Bunu demokrasi kabul etmiş. Çünkü demokrasiyi kazanmak çok zor ama kaybetmek çok kolaydır. Kolay kaybedilmesin diye bütün güç bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştırılmamıştır. Halk adına konuşan, soru soran bir medyaya özgürlük vermezseniz, o toplumu özgür kılamazsınız" diye konuştu.  

TBMM'de bütçe görüşmelerinin yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Sayıştaş raporların hem geçen yıl hem de bu yıl Meclis'e gelmediğini dile getirdi.

"Bir kişi ülkedeki yaşam tarzlarının güvencesi olamaz"

Halkın ilgisini çekmek için "Vatandaş vergisini veriyorsa Hükümet hesabını verecek" şeklinde afişler hazırlattıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, "Bizim bu duyurumuz yayımlanmadı. Yasaklandı. Hangi çağdaş ülkeden, hangi demokrasiden söz ediyoruz. Bir kişi ülkedeki demokrasinin güvencesi olamaz. Bir kişi ülkedeki yaşam tarzlarının güvencesi olamaz. Güvence hukuktur. Hukukun üstünlüğüdür" dedi. 

Vergi denetimi yapılan bir meslekten geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Aramalı inceleme dediğimiz, yani polis nezaretinde inceleme, olağanüstü dönemlerinin incelemeleridir. Ben 12 yılda bir kez yaptım. Şimdi siz kalkıyorsunuz, kızdığınız holdinge polis eşliğinde aramalı inceleme yaptırıyorsunuz. Davul zurna ile medyaya haber veriyorsunuz. Bunlar doğru değildir" ifadelerini kullandı.  

Yeni anayasa çalışmaları

Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarından bahseden ve "Anayasa değişikliği niye gerçekleşmedi" diye soran Kılıçdaroğlu, dört siyasi partinin 60 maddede uzlaştığını anımsattı.

Kılıçdaroğlu, "Ama siz 'başkanlık rejimi getireceğim' derseniz, daha fazla uzlaşma olmaz. Bizim 150 yıllık parlamento geleneğimiz vardır. Aksaklıkları olabilir, bunlar zaman içinde tamir edile edile geliyor. 'Kamuoyunda tartışılmayan, ne olduğu belli olmayan bir başkanlık sistemi getireceğiz.' Bu ne demektir? Anayasa değişikliklerini sabote etmek demektir" iddiasında bulundu.  

Kılıçdaroğlu, anayasası değişen bir ülkede üniversitelerin konuşmamasının da yanlış olduğunu söyledi.

Kudatgobilik'in "orta gelir tuzağı"ndan bahsettiğini ve bunun aşılması gerektiğini söylediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bunların temelinde tek bir unsur yatar, o da eğitimdir. Aklın özgürleşmesini sağlamazsanız, eğitimle insanların daha kaliteli sorular sormasına olanak vermezseniz bu ülke büyüyemez. Onun yolu tartışmadır, siz hiç demokrasisi gelişmemiş bir ülkenin büyüdüğü örneğini gördünüz mü" diye konuştu. 

"Türkiye sanayi liginden düştü"

Türkiye'nin Güney Kore'den önce kendi otomilini ürettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şimdi Güney Kore'nin dünya çapında 3 otomobil markası olduğunu belirtti. 

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İlk 20'nin içindeyiz, 2023'te ilk 10'a gireceğiz. Türkiye'de 1984'te kaçıncı sıradaydı biliyor musunuz? 14. sırada. Bugün 17. sıradayız. Biz 14'teyken Güney Kore 20'nin dışındaydı. Bugün bizim önümüzde. Bu gerçeklerin temelinde yatan nitelikli eğitimdir. Mal üretiyoruz, ihraç ediyoruz, hiç itirazım yok. Ama bir gerçeğin iyi bilinmesi gerek. Türkiye sanayi liginden düştü. İlk 15 ülke arasındaydı sanayi üretiminde ama sanayi liginden düştük. Bir büyüme mucizesidir gidiyoruz. Devletin verileri; 1946–2002 arasında ortalama büyüme yüzde 5,1. Darbeler oldu, 5 sente muhtaç olduğumuz dönemler oldu hep ortalama büyüme 5,1. Doların bol olduğu, mucizeler yarattığımızı söylediğimiz  2003–2013 ortalama büyüme yüzde 4,8. Devletin rakamları. Hangi mucizeden söz ediyoruz? İlk 20'ye mi gireceğiz? Bir birimizi kandırmayalım. Bu yöntemle ilk 20'ye asla giremeyiz. Elbette girmek istiyoruz. 4,8 küçük mü? Hayır, asla. İyi bir büyümedir ama bizimle beraber yola çıkan ülkelerle kıyaslarsak iyi değil. Bizimle beraber yola çıkan Çin, Arjantin, Brezilya, Hindistan gibi ülkeler bu dönemde 6,4 oranında büyüdüler. Onun için bizi geçiyorlar."

Demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesinden söz ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, yargı bağımsızlığı konusunun da çok önemli olduğunu söyledi. 

Yargı bağımsızlığı konusunda Küresel Rekabet Endeksinin açıkladığı verilerden alıntı yapan Kılıçdaroğlu, "2005'te yargı bağımsızlığında 148 ülke arasında 64'ncü sıradaydık. 2012'de 21 sıra gerileyip 85'nci sıraya düşmüşüz" dedi.

2001 krizinden sonra Kemal Derviş ve arkadaşlarının gelerek yeni bir program ve bağımsız kurullar oluşturduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, buradaki amacın günlük sıcak siyasetin ekonomiye müdahale etmesini önlemek olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, Hükümetin ilk yaptığı işlerden birinin ise bu kurullara siyasetin müdahalesine izin vermesi olduğunu savundu. 

İşverenlerin ödedikleri verginin hesabını soramadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, bunun bir demokrasi açığı olduğunu kaydetti. 

[PAGE]

"Merkez Bankası gerçek anlamda özerk olmalı"

Merkez Bankasının gerçek anlamda özerk olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası para politikalarıyla ilgili karar alırken 'Önce gideyim Başbakan'dan izin alayım' dediği andan itibaren o Merkez Bankası bütün dünyada itibarını kaybeder" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bağımsız ekonomi kuruluşlarının, ekonomiyi denetleyen, gözetleyen kuruluşların günlük siyasi müdahalelere kapalı olmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması, Kamu İhale Yasası'nın gerçek anlamda, kamu kaynaklarının sağlıklı harcandığını gösteren bir yasa pozisyonunda, objektif olması gerektiğini söyledi. 

"Bir ülkenin başbakanı 'ben şu kadar buzdolabı üretiyorum' diye övünmez"

Gelir İradesi Başkanlığının da özerk olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Vergi denetiminin sıcak siyasetten çok uzak olması lazım. Siyasal partilerin, sivil toplumun denetlendiği gibi  mükellefler denetlenebilir ama bu denetimin objektif olması lazım" değerlendirmesini yaptı.

Teşvik sisteminin değişmesi gerektiğini de vurgulayan Kılıçdaroğlu, katma değeri yüksek ürün üretmenin önemini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bir ülkenin başbakanı 'Ben şu kadar buzdolabı üretiyorum' diye övünemez. Çünkü buzdolabı 1800'lerde bulunan bir ürün. 'Çamaşır makinası şu kadar üretiyorum' diye övünemez. O da 1800'lerde bulunan bir ürün. Siz Güney Kore'nin ürettiği Samsung gibi bir markayı üretiyorsanız o zaman çıkıp 'Bütün dünyaya satıyorum' diye övünürsünüz."

Üniversite-sanayici işbirliğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, üniversiteleri özgür ve özerk olmayan bir ülkenin bilim üretemeyeceğini savundu. CHP Lideri, "Üniversite bilim üretmiyorsa kimse kusura bakmasın biz buzdolabı, halı, tekstil üretmeye devam ederiz ve bununla da övünürüz" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin son yılda ihraç ettiği ürünlerde, katma değeri yüksek ürünlerin payının 6.4'ten 2.6'ya düştüğünü de ileri sürdü.

Eğitim sistemini de "kalitesi bozuk" olduğu iddiasıyla eleştiren Kılıçdaroğlu, "Trabzon'da, Of'ta, bir değerli Bakan çıktı şunu söyledi, 'Biz Müslüman bir ülkeyiz, bizden mucit çıkmaz. Biz ancak ara eleman yetiştiririz.' Olmaz. Doğru değil söylediği. Siz nasıl kendi çocuklarınızı böyle dar bir alana hapsedebilirsiniz" dedi.

"Öyle bir yere de koymuşlar ki E cetveline, kimse fark etmesin diye"

Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen 2014 yılı bütçesinde, Maliye Bakanlığına, belediyelere verilmek üzere 15 milyar 802 milyon 919 bin TL ödenek konulduğunu belirtti. Bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

"2014 bütçesine 15 milyar lirayı, eski parayla 15 katrilyon lirayı belediyelere vermek üzere niye koyuyorsunuz? Yerel seçimler var. Benim
vergimle, benim ödediğim vergimle, benim aleyhime olacak bir seçim sonucu elde etmek için para koyuyorsunuz oraya. İnsanda biraz vicdan
olur. Hadi ahlakı bir tarafa bıraktık. Böyle bir şey olabilir mi? Öyle bir yere de koymuşlar ki E cetveline, kimse fark etmesin diye. Bunlar
doğru değil, ahlaki değil. Biz de her alanda başarıya imza atan çok sayıda insanımız var, romancımız var, tiyatrocumuz, sinemacımız, cerrahımız, bilim
insanımız, sinemacımız var, her alanda. Ama eksik olan bir alanımız var, başarıya imza atan siyasetçimiz çok ama çok az. Yapmamız gereken ilk iş siyasi ahlak yasasını parlamentodan geçirmektir. Bizim siyasetin etik değerleri yok, ahlaki değerleri yok."

"Rejim sorunu yoktu"

Kılıçdaroğlu, geçmişte siyasetçilerin, siyasette rekabet yaptığını ve sadece aralarında bir iktidar mücadelesi olduğunu anlattı. 

"CHP vardı, Demokrat Parti vardı, ANAP vardı... Aramızda bir rejim sorunu yoktu" diyen Kılıçdaroğlu,  "Bir iktidar kavgası, bir iktidar mücadelesi vardı. Şimdi sorun, bir rejim sorununa dönüşüyor. Sorunumuz bu. Gelecek güvencemizi, hukukun üstünlüğü üzerine inşa ettiğimiz bir Türkiye'ye
ihtiyacımız var, işçimiz de işverenimiz de böyle düşünmeli" ifadesini kullandı. 

Konuşmasını İstanbul'a hareket etmek üzere erken ayrılacağını belirterek bitiren Kılıçdaroğlu, "Ben Sayın Bakanımı dinleyemeyeceğim. Sayın Bakanım kusura bakmayın. İstanbul'a yetişmek zorundayım" ifadesini kullandı.

Bu konularda ilginizi çekebilir