"Sürecin devamı için üç mekanizma şart"
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde kapsamlı görüşmelere başlanabilmesi için Öcalan'ın dış dünyayla temas etmesi gerektiğini belirtti.
WASHINGTON - Selahattin Demirtaş, ABD temasları kapsamında BDP'nin başkent Washington'daki temsilciliğinde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Temasları hakkında bilgi veren Demirtaş, ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Victoria Nulland ile görüştüklerini belirtti. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin verimli geçtiğini ifade eden Demirtaş, görüşmede Türkiye'deki çözüm süreci, Suriye ve Rojava'daki gelişmelere ilişkin BDP'nin görüşlerini aktardıklarını söyledi. Demirtaş, ABD Kongresi'yle herhangi bir temaslarının olmadığını dile getirdi.
"Sürecin hızlanması için 3 mekanizme devre sokulmalı"
Demirtaş, Türkiye'deki çözüm sürecinin dünyanın her yerinde yakında takip edildiğine değinerek, ABD'nin de süreci yakından izlediğini vurguladı.
Çözüm sürecinde tıkanıklığa işaret eden Demirtaş, kapsamlı görüşme sürecine geçilebilmesi için üç ayrı mekanizmanın devreye sokulması gerektiğini savundu. Demirtaş, "Sayın Öcalan'ın dış dünya ile temasının kolaylaştırılması bu mekanizmalardan biridir. Gözlemci güç olarak sivil bir inisiyatifin ortaya çıkması ikincisidir. Üçüncüsü de hükümetin bir proje şeklinde takvimlendirilmiş, başlıkları belirlenmiş şekilde masaya gelmesidir. Bütün bunlar gerçekleşirse tıkanıklığın ben aşılacağına ve sürecin hızlanacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Demirtaş, şöyle devam etti:
"Özellikle medya mensuplarının, avukatlarının, ailesinin, BDP heyetinin ve başka siyasi heyetlerin de adaya gidişinin kolaylaştırılması, gidişine izin verilmesine kolaylık sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Abdullah Öcalan'ın dışarıyla temasının bugün Türkiye'de diğer mahkumlarla karşılaştırıldığında kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz."
"Gözlemci sıfatıyla sivil komisyon sürece dahil olmalı"
Türkiye'de oluşturulacak, akil insanlar komisyonuna benzer bir komisyonun gözlemci sıfatıyla sürece müdahil olması gerektiğini iddia eden Demirtaş, şunları söyledi:
"Şu anda tartıştığımız mevzu Türkiye'de akil insanlar komisyonuna benzer, Türkiye içinden bir komisyonun gözlemci sıfatıyla oluşması ve sürece müdahil olmasıdır. Bu aşamada sivil bir kurul olarak devreye girerse süreçte önemli bir rol oynayabilir. Ama sonraki aşamalarda, özellikle silahsızlanma aşamasına geçilirse belki bu durumda üçüncü devletlerin veya uluslararası mekanizmaların devreye girmesi tartışılabilir. Bugün konuştuğumuz Türkiye içinden üçüncü bir sivil gözlemci olmasıdır."
Demirtaş, Kürt sorunu tartışıldığında sürekli "Bölünecek miyiz?" sorusunun gündeme getirildiğini belirterek, yeni sınırlar çizmeden de çözümün sağlanabileceğini anlattı. "Türkiye'deki Kürtlerin bölüp parçalama gibi bir niyeti yok" diyen Demirtaş, "Tam tersine Kürdistan dört parçaya ayrılmış durumda ve Kürdistan'ı dört parçaya ayıran sınırların giderek anlamsızlaşması gerekiyor. Esnek sınırlara dönüşmesi gerekir. Avrupa Birliği'ne benzer modellerin tartışılması lazım. Yoksa biz yeni sınırlar çizerek veya sınırları değiştirerek Kürt sorununu çözme niyetimiz yok" ifadesini kullandı.
"Umutsuz olunmaması gerekiyor"
AK Parti hükümetinin süreçte attığı adımları yetersiz bulduklarını savunan Demirtaş, hükümetin sürece oyalama veya kandırma amacıyla başlamadığını dile getirdi.
"Eğer hükümet pratik adım atmazsa süreç kendiliğinden bitmiş olur" yorumunda bulunan Demirtaş, umutsuz olunmaması gerektiğini anlattı. Demirtaş, "Müzakereler tabi ki sonsuza kadar sürmez. Makul süre diye bir şey vardır ve bu süre ülkenin ve bölgenin şartlarına göre kendiliğinden ortaya çıkar. Bizim bölge koşullarında işin uzama şansı yok, çünkü Suriye ve Irak'ta hızlı gelişmeler yaşanıyor. Çok uzun sürdürme opsiyonuna sahip değiliz. Ama çok kısa sürede de yüzyıllık sorunu çözmenin imkansız olduğunu biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"Keşke Ahmet Kaya sağken yapılabilseydi"
Ahmet Kaya'ya verilen Cumhurbaşkanlığı ödülünün sorulması üzerine Demirtaş, bu konuda geç kalındığını söyledi. Demirtaş; "Aradan bunca yıl geçtikten sonra Cumhurbaşkanlığı makamının aslında özür mahiyetine gelebilecek bir yaklaşımla sevgili Ahmet Kaya'yı yılın sanatçısı ilan etmesi ve ödül vermesi anlamlı olmuştur. Gecikmiş de olsa bir devlet özrü olarak görülmelidir. Keşke daha erken yapılabilseydi, sağken yapılabilseydi" diye konuştu.