"Siyasi riskler azalacak"

Babacan, Avrupa ve dünyanın çok üzerinde olan et fiyatlarının normal seviyeye inene kadar ithalatın devam edeceğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, anayasa değişikliğiyle Türkiye'deki siyasi risklerin önemli ölçüde azalacağını belirterek, "Bundan sonraki dönemde, bu anayasa değişikliğiyle beraber 2007 ve 2008 yılında yaşadığımıza benzer garip olaylar Türkiye'de artık yaşanmayacak" dedi.

Bakan Babacan, kanal 24'te, anayasa değişikliği paketi ve işsizlik rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Bir ülkenin ekonomik istikrarının siyasi istikrarla bire bir bağlı olduğunu belirten Babacan, "Bir ülke kesinlikle siyasi açıdan ne kadar öngörülebilir ise, o ülkedeki siyasi gelişmeler ne kadar demokratik çerçeve içinde gerçekleşiyorsa ve ne kadar bir hukuk devleti içinde olması gereken şekilde gerçekleşiyorsa o ülkenin ekonomisi o kadar sağlam bir zemine oturmuş olur" dedi.

Babacan, Anayasa değişikliği çalışmalarının başlamasıyla beraber bunun özellikle sermaye piyasalarında olumlu tepkilerini anında aldıklarını ifade etti.

Anayasa değişikliği paketini ilk olarak 22 Mart'ta duyurduklarını anımsatan Babacan, bu tarihte Türkiye'deki sermaye piyasasının en önemli göstergesi olan borsa endeksinin dünya ve diğer gelişmekte olan ülkelerle paralel gittiğini söyledi. Babacan, "Ancak 22 Mart tarihinden sonra kopuyoruz ve ayrılıyoruz" dedi.

"Garip olaylar artık yaşanmayacak"

Babacan, Türkiye'de 2007 yılında bir e-muhtıranın konuşulduğunu, demokrasinin devamlılığının biraz şüpheye düştüğünü, yine 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Anayasa Mahkemesinin son derece sıkıntılı kararlarıyla karşı karşıya kaldıklarını, 2008'de bir parti kapatma davası yaşadıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Dışarıdan bakan ya da konuyu siyasi ya da ideolojik yaklaşımlardan sıyırıp objektif olarak değerlendiren herkes şunu görüyor ki, bu anayasa değişikliğiyle Türkiye'deki siyasi riskler önemli ölçüde azalacak. Bundan sonraki dönemde bu anayasa değişikliğiyle beraber 2007 ve 2008 yılında yaşadığımıza benzer garip olaylar Türkiye'de artık yaşanmayacak.

HSYK'nın yeni yapısı önemli

Mecliste bugün, anayasa değişiklik paketi kapsamında görüşülecek olan ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yeni yapısıyla ilgili adımlarının çok önemli olduğunu vurgulayan Babacan, "Çünkü orada çok daha demokratik, havuzu genişleten ve bir bakıma hakim ve savcılarımızın geniş tabanının görüşünü, yaklaşımını daha iyi ifade eden bir yapıya doğru işi götürecek. Ki bu da yine Türkiye'de yargı reformu adına son derece önemli adım. Peki biz bu anayasa değişikliğini yapınca artık mükemmele ulaşıyor muyuz? Hayır. Bundan sonraki dönemde çok daha köklü işler yapmamız lazım" dedi.

"Et ithalatı fiyatlar normale ininceye kadar sürer"

Et ithalatıyla ilgili soru üzerine Babacan, et fiyatlarında Ocak ayından bu yana ciddi artış yaşandığını, şu an fiyatların Avrupa ve dünya fiyatlarının çok üzerinde kaldığını anlattı.

Fiyatların makul seviyeye çekilmesi için ithalat kararı alındığını belirten Ali Babacan, 14 yıldır Türkiye'ye et ithali yapılmadığına dikkati çekerek, kararın önemini vurguladı.

"Türkiye'de canlı hayvan konusunda gümrük kapılarımızı açtık" diyen Babacan, ithalatın Bulgaristan, Romanya gibi seçtikleri 4-5 ülke ile yapılacağını ve canlı hayvan öncelikli olacağını belirterek, kesimlerin hem katma değer hem de buradaki usullere uygun olması isteğiyle Türkiye'de yapılacağını kaydetti.

İthalatın ne kadar süreceği ile ilgili soru üzerine Babacan, Et ve Balık Kurumunun işe başladığını, son 3-4 ayda oluşan köpüğün alınmasının ve fiyatları "normal, makul seviyeye indirmenin" amaçlandığını belirterek,  "Normal seviye indiği zaman da bu kapılar yine kapanır. Eğer fiyatlar düşmezse devamı gelecek, miktar da yükselir" dedi.

Babacan, bu arada fiyatların maliyetin altına inmemesine de önem vereceklerini, ülkedeki hayvancılık sektörünü zarara uğratmayacaklarını belirtti.

"Stand-by düzenlemesi yok"

Babacan, IMF ile ilişkilere yönelik soru üzerine de, Çin, ABD gibi diğer üye ülkeler Fon ile nasıl çalışıyorsa Türkiye'nin de şu an öyle çalıştığını belirterek, "Özel bir programımız yok, stand-by düzenlememiz yok. Önümüzdeki dönemde bir ihtiyaç da görünmüyor. Bugün itibariyle ileriye doğru baktığımızda böyle bir ihtiyaç görünmüyor" dedi.

İlişkilerin gayet iyi olduğunu ifade eden Babacan, "Ayın 12'si-13'ünde 4. madde kapsamında bir heyet İstanbul'dan başlayacak. Sonra 17'sinde Ankara'ya gelecek. Görüşmeler, aşağı yukarı ay sonuna kadar devam edecek. Bir stand-by gözden geçirmesinde ne yapılıyorsa buradaki gözden geçirmenin içeriği de aşağı yukarı aynı. Onlar bir rapor hazırlayacaklar, kendi değerledirmelerini yapacaklar sonra ayrılacaklar. Şu an için kredi unsuru taşıyan herhagi bir program öngörmüyoruz" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Babacan, başka bir soruyu yanıtlarken de, dün Reel Kesim Güven Endeksinin 118,8 düzeyinde açıklandığına işaret ederek, bunun krizden önceki dönemlerin üzerinde olduğunu, hafif ticari araç satışlarının, kurulan şirket sayısının, elektrik tüketiminin arttığını ifade etti ve "Bütün bu sinyaller, Türkiye'de toparlanmanın güçlü işaretleri" dedi.

Kıdem tazminatı

Babacan, kıdem tazminatıyla ilgili olarak, çalışanların, işçilerin haklarını geri çekecek bir adımı bu noktada atamayacaklarını ifade ederek, "Bunun bilincindeyiz. Ama bunu yaparken 'işveren üzerindeki yükü, riskleri nasıl azaltabiliriz', 'işçinin haklarını daha iyi nasıl koruyabiliriz' ile ilgili şu anda bir çalışma içindeyiz, yakında tamamlayacağız" dedi.

Babacan, istihdama yönelik bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin, işçilerin haftalık çalışma süresinin en uzun tutulduğu ülkelerden biri olduğunu, işverenlerin yeni işçi almak yerine mevcut işçileri daha uzun süreli çalıştırmaya yönelebildiğini anlattı. Babacan, özetle şunları kaydetti:

"Bu da katılıklarla alakalı, yeni işe almanın işverene getirdiği maliyetlerle alakalı. Tam bu noktada kıdem tazminatı önem taşıyor. Kıdem tazminatıyla ilgili yaptığımız çalışmalarda, işçilerimizin haklarına en ufak bir zarar getirmeyecek, tam tersine onların haklarını daha da çok koruyacak, hatta devlet güvencesi altına alacak bir model üzerinde şu anda çalışıyoruz.

Artık hem kıdem tazminatımız var hem de işsizlik sigortamız var. Biz bu kıdem tazminatıyla ilgili, çalışanlarımızın, işçilerimizin haklarını geri çekecek, geri düşürecek bir adım, bu noktada yapamayız, bunun da bilincindeyiz. Ama bunu yaparken işveren üzerindeki yükü nasıl azaltabiliriz, işverenlerin üzerindeki riskleri nasıl azaltabiliriz, aynı zamanda işçinin haklarını daha iyi nasıl koruyabiliriz, bununla ilgili şu anda bir çalışma içerisindeyiz, onu yakında tamamlayacağız."

Bu konularda ilginizi çekebilir