"Paralel Yapı kiminle iş tuttuysa kaybetti"
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Bu yapı (Paralel Yapı) kiminle iş tuttuysa kaybetti. Bu bir kaybet-kaybet işbirliğidir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan "Gülen grubunun gönüllüleri HDP'ye oy verir mi?" sorusuna verdiği cevapta, "İstediklerine versinler. Bu yapı kiminle iş tuttuysa kaybetti. Bu bir kaybet-kaybet iş birliğidir. Yerel seçimde kaybettiler, cumhurbaşkanlığında kaybettiler. Bu anlayışla devam ederlerse yine kaybedecekler. Millet bunu görüyor, bir oyun olarak okuyor ve içine sindiremiyor. 7 Haziran'da da gereken cevabı vereceğini düşünüyorum. Güneydoğu insanının özellikle vereceğini düşünüyorum. Çünkü Güneydoğu insanı, hem darbeci, vesayetçi cephenin kendilerine neler yaptığını biliyor hem de bu anlayışın neler yaptığını biliyor" ifadelerini kullandı.
"Çözüm Süreci devam ediyor"
Akdoğan, Çözüm Süreci'ne ilişkin, "Seçimden sonra aynı şekilde süreç devam eder. Yani bu şu anlama gelmesin; her şey durdu, dondu anlamına gelmesin. Yapılması gereken işleri ilgili kurumlar yapıyorlar ve süreç devam ediyor. Gündemin birinci maddesi olmayabilir ama gereken birimler gereken çalışmaları yapıyorlar. Durmuş bir şey yok. Bunu çok somut bir şekilde söylüyorum" dedi.
NTV'de katıldığı "Meydanların Sesi" programında soruları yanıtlayan Akdoğan, seçim sürecinde tartışmalar yaşanabileceğini belirterek, "Çözüm süreci var, bir araya geliyorsunuz, niye eleştiriyorsun?' diye soruyorlar. Selahattin Demirtaş ve başka kişiler, 'çok az konuşsun, çok konuşuyor' gibi laflar etmiş. Bunlar yakışıksız şeyler. Bu siyasi rekabet. Burada insanlar elbette birbirini eleştirecek" diye konuştu.
HDP'nin milletvekili listesini o partinin yapmadığını ifade eden Akdoğan, Ağrı'da AK Parti'nin mitingine gidenlerin engellendiğini, Van'da seçim otobüslerinin her gün taşlandığını söyledi.
Akdoğan, "Bu süreç eğer varsa, toplumsal bir destek varsa, güven varsa, bu Tayyip Erdoğan'a, AK Parti'ye, Ahmet Davutoğlu'na duyulan güvenin neticesidir, HDP'ye duyulan güvenin neticesi değildir" ifadelerini kullandı.
Burada birtakım dış faktörlerin de etkin olduğu kanaatini taşıdığını vurgulayan Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Silah bırakma fikriyatı, silah bırakmaktan önce fikriyatın gelişmesi önem taşır. 2013 Nevruzunda aslında Öcalan bu mesajı vermişti. 'Artık bu iş silahla olmaz, diğer yöntem öne çıkmalıdır'. PKK sözünde durmadı, Türkiye'yi terk etmedi. 'Eylemsizlik' dedi, karakol basmanın dışında her türlü baskıyı ve şiddeti bölgede uyguladı. Kobani olayları oldu. Hükümet mecburen İç Güvenlik Paketi çıkarmak zorunda kaldı. Böyle baktığımızda sürekli bir ayak direme durumu vardı. Bunun birkaç dış etkiyle olduğunu düşünüyorum. Bir tanesi, süreci sabote etmek isteyen birtakım odaklar ve çevreler var. 'PKK devre dışında kalırsa bu döner beni vurur, yani Türkiye bu sorunu çözmemeli. Bu başka tarafların başını ağrıtmamalı' düşüncesinde olan bazı yapılar. İkincisi, 'denklemden çıkarsa PKK, bölgede enstrüman olarak kullanıyorum, mesela IŞİD'e karşı, denklemden çıkmamalı PKK' diye düşünen yapılar var. Üçüncüsü, 'Türkiye bu sorunu kendi imkan ve kabiliyetiyle çözecek, ben de bunun parçası olmalıyım'. Kandil'e bu açıdan etki yapmaya çalışanlar var."
"HDP ile Paralel Yapı iş birliği içinde"
Bir soru üzerine Akdoğan, HDP ile Paralel Yapı'nın ciddi bir iş birliği içinde olduklarının anlaşıldığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Açıkçası bunu çok da gizlemiyorlar. Seçim süreçlerinde herkes birbiriyle iş birliği yapabilir ama ilkesel zemini kaybetmemek lazım. Ben burada ilkesel zeminin kaybolduğu kanaatindeyim. Çözüm Süreci'ne karşıtlık üreten her türlü yaklaşım içinde olan bir yapı, yani çözümün düşmanı olan bir yapıyla sen kol kola giriyorsun, flört ediyorsun bir tane daha fazla oy alabilmek için. Ben bunu bir terslik olarak görüyorum. Bu benim bile içime sinmiyor, HDP seçmeninin içine nasıl sinecek bilmiyorum. Düne kadar her türlü kötülüğü yapan bu yapıyla bu ilişkiyi nasıl kaldıracaklar, hazmedecekler bilmiyorum."
Akdoğan, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı üzerine kurgulanan bir anlayışın Çözüm Süreci'ne katkı sunamayacağına vurgu yaparak, "Çözüm Süreci'ni başlatan kişidir Tayyip Erdoğan, sürecin sahibidir. Tayyip Erdoğan 2005'te bu süreci başlattığında ne HDP vardı, ne barajı geçmişti, ne Meclis'teydi, ne vekili vardı." şeklinde konuştu.
"AK Parti şu anda anketlerde yüzde 44-47 bandında"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti'nin şu anda anketlerde yüzde 44-47 bandında gezdiğini belirterek, son yaptıkları kampanya ve mitinglerle biraz daha toparlanma, canlanma durumu olduğunu, teşkilatların canlandığını, bu kampanya ile oy oranlarının yüzde 50'ye doğru gideceğini söyledi.
Mitinglerin ve seçim kampanyalarının canlanmada payı olduğunu, son haftalarda yaptıkları kampanya ile oy oranlarının yüzde 50'ye doğru gideceğini ifade eden Akdoğan, son durumun bir hafta 10 gün sonra daha iyi şekilleneceğini, kararsızların biraz daha azalacağını anlattı.
"Cumhurbaşkanı'nın kendisini savunma hakkı vardır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açılışlara katılmasının muhalefet partilerince eleştirilmesi konusunun hatırlatılması üzerine Akdoğan, Erdoğan'ın seçilmesi halinde sürekli halk içinde olacağını ve halka ulaşacağını vadettiğini, bu vaadini halkı Cumhurbaşkanlığı'na çağırarak ve şehir programları yaparak hayata geçirdiğini dile getirdi.
Akdoğan, "Bu seçimlere endeksli bir planlama değil. Bundan sonra da bu etkinlikler devam edecek" dedi.
Erdoğan'ın muhalefete durup dururken birtakım sözler söylemediğini dile getiren Akdoğan, şöyle devam etti:
"Siz hedef tahtasına Cumhurbaşkanı'nı oturtursanız, kampanyanızın hedefe koyduğu temel aktör Cumhurbaşkanı olursa, her gün bir sürü laf söylerseniz, o da kendisini savunur. Kendisini savunmasından tabii bir şey yoktur. 'Siyasete bu şekilde söylemlerle müdahale etmesin' diyorsanız, ben bunu bir müdahale olarak görmüyorum, o zaman siz doğru kişiyi hedef alacaksınız. Yani siyasi rakibinizi belirleyeceksiniz, Cumhurbaşkanı'nı hedefe koymak yerine AK Parti Genel Başkanı'na laf söyleyeceksiniz. Cumhurbaşkanı'na söylerseniz, Cumhurbaşkanı da kendisini savunur. Bunu herkes de biliyor. Bunu kimse de engelleyemez."
"Başarı, hedefle ölçülen bir şey"
Başarının, siyasi partilerin belirlediği hedefle ölçülen bir şey olduğunu dile getiren Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim için sadece birinci parti olmak başarı değil. İktidarı güçlü bir şekilde korumak, anayasayı değiştirmek için çoğunluğa uluşmak gibi farklı kategoriler var. Neticede birinci olmak ve iktidarı korumak en önemli siyasi başarıdır. 'Birinci oldum ama milletvekili az', bu başarı olarak sayılmaz. Bu geriye gidiş olarak görülür. Bizim iktidarı korumamız, amacımıza ulaştığımız anlamına gelir. Anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşmamız da hedeflerimizin gerçekleşmesi anlamına gelir. CHP ve MHP, 'bir puan daha fazla alabilir miyim, geriye düşmeyeyim de yeniden liderlik kavgası başlamasın' derdinde. Bunların bütün derdi bu. HDP için de baraj meselesi bu."
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, seçimlerde merak edilen iki konu olduğunu ifade ederek, bunlardan birinin; 'AK Parti ne kadar güçlü çıkacak, iktidarı koruyacak mı?' sorusunun cevabı, diğerinin de HDP'nin baraj sorunu olduğunu kaydetti.
Akdoğan, "Ben AK Parti'nin güçlü bir şekilde devam edeceğini, HDP'nin ise barajı geçemeyeceğini düşünüyorum" dedi.