"Özerklik, BDP'nin resmi projesidir"
BDP Genel Başkanı Demirtaş, özerklik konusunun çarpıtılmasının iyi niyetli olmadığını belirterek,"Özerklik, BDP'nin resmi projesidir. Biz özerkliği savunuyoruz, sonuna kadar da savunacağız ama '30 Mart akşamı özerklik ilan edilecek' demek yanlış" dedi
TUNCELİ - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecine ilişkin, "Hükümet artık bu saatten sonra lafla peynir gemisinin yürümediğini görmeli ve somut adımlar atarak süreci ilerletmelidir. Gelinen noktada süreç tek taraflı ilerliyor" dedi.
Demirtaş, partisince Tunceli merkez Moğultay Mahallesi Cumhuriyet Caddesi'nde düzenlenen aday tanıtım toplantısında, parti otobüsü üzerinden vatandaşlara hitap etti.
"Bizden hesap sormak isteyen mahkemeler, hakimler varsa hesap vermekten kaçmadık, halen hazırız. Halka karşı hesap vermekten kaçmadık, halen hazırız" diyen Demirtaş, "Anlımız açıktır, başımız diktir. Nerede ne söylediysek arkasında durduk. Nerede ne yaptıysak her yerde arkasında durduk. Herkes bunu yapabilecek mi merak ediyorum. Yarın hepimizi mahkemenin karşısına çıkarsınlar, AKP'lileri de BDP'lileri de CHP'lileri de devrimcileri de mahkemenin karşısına çıkarsınlar" ifadelerini kullandı.
Demirtaş, "Zaten bütün suçlarımız konuşmayla ilgilidir. Bütün mal varlığımız, dilimizdir. Ne yaptıysak konuşarak yaptık. Hesabını vermeye de hazırız" dedi.
Konuşması alkışlar ve sloganlarla sık sık kesilen Demirtaş, aday tanıtım toplantısının ardından Tunceli Belediye Başkanlığını ziyaret etti. Belediye Başkanı Edibe Şahin ve partililerle görüşen Demirtaş, belediye binası girişinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Selahattin Demirtaş, çözüm sürecine ilişkin bir soru üzerine, "Arkadaşlarımızın dün İmralı'da yapılan son görüşmeye dair verdiği detaylar, durumun hakikatken iç açıcı olmadığını gösteriyor. Sürecin geldiği noktada ilerleyebilmesinin artık hangi koşullara bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Yine arkadaşlarımızın Parlamento'ya sunduğu yasa taslağı da, barışın ve müzakerenin nasıl olması gerektiğine dair yasa taslağı da hükümetin meseleye ciddiyetini ortaya koyacaktır. Hükümet artık bu saatten sonra lafla peynir gemisinin yürümediğini görmeli ve somut adımlar atarak süreci ilerletmelidir. Gelinen noktada süreç tek taraflı ilerliyor. Başbakan çıkıp meydanlarda barışı getirdiklerinden, süreci sahiplenmeden söz ediyor ama buna dair tek bir somut adım atmıyor. Bunun siyasetini yapıyorsan en azından vicdanen, ahlaken gereğini de yap bari" diye konuştu.
"Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ihtiyacı var"
"Sürecin ilerlemesi için ilk olarak neler yapılabilir?" şeklindeki soru üzerine Demirtaş, İmralı'ya başka heyetlerin gidişinin sağlanması için adımların hızlı atılması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bununla birlikte müzakerelerin yasal altyapısını oluşturacak parlamento ayağının mutlaka hayata geçmesi lazım ve insani bir konu olarak da cezaevindeki hasta tutukluların acilen serbest bırakılması lazım. Hangi davadan olursa olsun, içeride ölümcül hastalıkla boğuşan mahkumların acilen serbest bırakılması lazım. Bunlar, pratik olarak belki sürecin ilerleyebilmesi konusunda sürece yeniden can, ruh verebilir ama sürecin bütün beklentisi bundan ibaret de değil tabii ki. Yani Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ihtiyacı var. Bunun için de atılması gereken çok adım var. Şu anda AKP bu adımları atmayı bir tarafa bırakın, kendi güvenliği için, kendini korumaya almak için, hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin üstünü örtmek için yasalar çıkarıyor, atamalar yapıyor. İşte devlet içi müdahaleler yapıyor ama barış için tek bir adım, tek bir yasa çıkarmayı maalesef ki AKP göze almıyor. Durum budur."
Yeni Demokratikleşme Paketi
BDP Genel Başkanı Demirtaş, "Meclis'e sunulacak demokratikleşme paketinin barışa bir katkısı olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine, şunları söyledi:
"Bu son '5. paket' olarak ifade edilen paketin olumlu yönleri de var olumsuz yönleri de var ama tek başına süreci doğrudan ilerletecek bir paket değil. Paketin olumsuz yanlarına mutlaka karşı çıkacağız. Olumlu olarak gördüğümüz kısımlarını destekleriz ama bu paket de bu haliyle, basına yansıdığı kısmıyla son derece yetersiz, korkak, ürkek bir pakettir. Daha çok, AKP'nin ihtiyaçlarından yola çıkarak hazırlanmış bir pakettir. Halkın, sokağın ihtiyacını ifade eden bir paket değil. HSYK düzenlemesi de öyle. Yani, biz anayasada bağımsız, tarafsız, gerçekten de yargının ihtiyaçlarını karşılayacak bir HSYK'yı destekleyeceğimizi belirttik. Anayasal düzeyde bu değişikliği yapalım dedik ama AKP'nin sunduğu tasarı kesinlikle yargıyı AKP'ye bağlamak, bakana bağlamak üzere kurgulanmış bir tasarıdır. O tasarı genel kurula inerse biz BDP Grubu olarak kesinlikle muhalefet edeceğiz. Çıkmaması için de elimizden gelen gayreti göstereceğiz."
"Konuyu çarpıtmanın hiçbir anlamı yok"
Demokratik özerklik konusundaki sözlerinin hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Ne söylediğimiz belli, cümlelerimiz ortada. Onlarca kameranın çekim yaptığı bir ortamda, konuyu çarpıtmanın hiçbir anlamı yok. Bazı gazeteler, bazı demeyeyim cemaatin gazeteleri, ulusalcıların yayın organları... Onlar dışında da konuyu çarpıtan olmadı. Özerklik ilan edecekmişiz, yıllardır özerkliği inşa ediyoruz. Özerklik dediğimiz şey, halkın yerelde öz yönetimle kendini yönetmesidir. Şimdi bugün belediye başkanı, Başbakan olan kişiler, şahıslar, partimizin dışındaki partilerde tek başına bütün kararları almaya yetkilidir. Orada yaşayan halkın diliyle, kültürüyle, inancıyla hiçbir alakaları yok. Belediyeler sadece rant alanlarına dönmüş durumda" diye konuştu.
Demirtaş, şöyle devam etti:
"Biz demokratik özerklik inşa edeceğiz derken, kültüre, dile, inanca saygılı, halkın iradesine saygılı, yereldeki bütün halkın karar alma mekanizmalarına katılabileceği öz yönetimden söz ediyoruz. Öz erk demek zaten yani özerk demek, öz yönetim, öz güç demektir. Şimdi birileri bunun üzerinden nasıl fırtınalar koparabilirim diye sahte manşetler atmaya kalkıyor. Kusura bakmasınlar biz özerklikten geri adım atacak, korkacak değiliz ama öyle '30 Mart'tan sonra özerklik ilan edilecek, başka bir şeye dönüşecek, dönüştürülecek' gibi paranoyalarla seçimi, tabanı, kitleleri yönlendirmeye dönük hamleleri de çok çirkin buluyoruz. Özellikle cemaat medyası kendisine şunu sorsun? Allah'a gerçekten inanıyorlarsa yalan atmasınlar, yalan söylemesinler. Allah'tan korkuyorlarsa bunu yapmasınlar. Allah varsa ki vardır onlar da dindar olduğunu söylüyorlar, bu kadar bariz bir yalanı manşetlerine çekmesinler. Hesabını verirler. Biz soramazsak gücümüz yetmezse öbür dünyada Allah ondan hesabını sorar."
"Özerklik, BDP'nin resmi projesidir"
"Yapılan haberleri kasıtlı görüyor musunuz?" sorusunu Demirtaş, "Tabii ki çok kasdidir. Özerklik, BDP'nin resmi projesidir. Biz elbette ki özerkliği savunuyoruz, sonuna kadar da savunacağız ama '30 Mart akşamı özerklik ilan edilecek, bilmem gizli hazırlıklar var, gizli kapaklı işler yapılıyor' gibi konuyu çarpıtarak vermenin de iyi niyetle hiçbir alakası olamaz. Özerklik dediğimiz; kimse çalmasın, çırpmasın. Bizim özerklik dediğimiz şey; paralar ayakkabı kutusuna doldurulmasın. Kimse tek başına bu ülkeyi yönetmeye kalkmasın. Bir Başbakan çıkıp tek başına bir cümleyle ülkenin kaderini belirlemesin. Biz işte buna özerklik diyoruz. Kimse başka türlü anlamlar yükleyerek 'Efendim Türkiye bölünüyor, işte bunun karşısında bir milliyetçi cepheyi, milliyetçiliği kaşıyarak örgütleyelim, bunu fırsat bilip faşizmi hortlatalım' diye düşünüyorlarsa o da kendi bilecekleri iştir. Halk artık bu yalanları da yutmuyor" diyerek cevapladı.
Demirtaş, belediye ziyaretinin ardından, Mazgirt ilçesine bağlı Akpazar beldesine karayoluyla hareket etti.