"Olaylara elçilikler üzerinden başlandı"
ANGİAD Başkanı Abdullah Değer, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna ilişkin, olaylara çok uzun zaman önce elçilikler üzerinden başlandığını iddia etti
ANKARA - Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Abdullah Değer, yolsuzluk, rüşvet ve ihaleye fesat karıştırma çerçevesinde gelişen olaylara çok uzun zaman önce elçilikler üzerinden başlandığını belirterek, "Bizi de elçiliklerden ziyaret edenler oldu. 'AK Parti hükümetine karşı lobi oluşturduklarını ve katılıp katılmayacağımızı' sordular. Biz net bir şekilde katılmayacağımızı dile getirdik" ifadelerini kullandı.
Açıklamaya göre Değer, burada yaptığı konuşmada, bakan çocukları, iş adamları ve banka müdürlerinin gözaltına alındığı operasyonun, Türkiye'nin üzerine oynanan bir oyunun sonucu olduğunu ileri sürdü. Türkiye'nin, her ülkenin olduğu gibi hem dışarıda hem de içeride parametrelerinin olduğuna işaret eden Değer, "Türkiye'de yaşanan bu olaylarda hala suçu kesinleşen kimse yoktur. Suçu kesinleşene kadar da herkes masumdur" ifadelerini kullandı.
"Hükümet yıkıldığında her şeyin iyi olacağını sanıyorlar ancak yanılıyorlar"
Değer, "11 Eylül" olaylarında dünyanın değişmeye başladığını, Amerika'nın o gün bir şeyleri değiştirmek için düğmeye bastığını ve amacına ulaştığını savunarak, Amerika'nın kendi menfaatleri yönünde ülkeleri haritadan sildiğini, savaşlar çıkardığını ve bu ülkelere sahip olduğunu iddia etti.
Kendilerinin de zamanında "Amerika sayesinde bir şeyler düzelecek, bu ülkelere demokrasi gelecek" sandıklarını belirten Değer, "Çok yanıldık. İran da Suriye de inandı ama maalesef öyle oldu. Hala ülkemizde buna inanan insanlar var. Hatta ülkemizde olan bazı büyükelçiler şu anki olayları 'hükümdarlık yıkılıyor' diye yorumluyorlarmış. Bunlar çok yanlış. Çünkü vatandaşlarımızdan da böyle düşünenler var. Bu hükümdarlık dedikleri hükümet yıkıldığında her şeyin iyi olacağını sanıyorlar ancak yanılıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"Bazı elçiliklerden bize geldiler ve dediler ki…"
Görüşlerinin kesinlikle yanlış anlaşılmaması gerektiğini ve ANGİAD'ın tüm siyasi partilere eşit mesafede olduğunu vurgulayan Değer, şöyle devam etti:
"Ben bu toplantıdan önce tüm yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımın fikirlerini aldım. Hepsi farklı şeyler söyledi. Biz bu durum karşısında yorum yapmak zorundaydık. Çünkü bu işten en çok zarar görecek olan kişiler bizleriz. Biz iş dünyası içinde tarafız, iş dünyasının ve ülkemizin menfaatlerini düşünürüz. Her zaman da iş dünyası için taşın altına elimizi koyarız. Bu olaylar yüzünden, dövizdeki ve faiz oranlarındaki artış yüzünden batacak olan arkadaşlarımız olacaktır. Bu işten en çok halkımız zarar görecektir. Gezi olaylarına rağmen Türkiye yüzde 5 oranında büyüyecek diye görünürken şimdi geriye gitmeye başlıyoruz. Bu olaylara çok uzun zaman önce elçilikler üzerinden başlandı. Bizi de elçiliklerden ziyaret edenler oldu. 'AK Parti hükümetine karşı lobi oluşturduklarını ve katılıp katılmayacağımızı' sordular. Biz net bir şekilde katılmayacağımızı dile getirdik. 'Eğer hükümetten halkımız memnun değilse gereken cevap sandıkta verilir' dedik. Halkımızı cahil olarak nitelendiriyorlar. Halkımız cahil değil, dağdaki çobanımızın bile bir fikri var. Kimse 'çobandır, o cahildir' diyemez. Fırsat kolluyorlardı, bu fırsatı yakaladılar."
"Şimdi direnmemiz lazım"
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Değer, hukuk devletinde de devlet içinde devlet olamayacağının altını çizdi. Abdullah Değer, şunları kaydetti:
"Biz bu olaylar sonucunda devletimizin içinde cemaat yapılanmasından oluşan bir devlet daha olduğunu gördük. Din adamları beddua etmezler. Allah'tan ancak iyilik isterler. Görüntüler için montaj dediler. Biz de öyle düşünmek istiyoruz artık. Çünkü devletten daha üst bir yapı yoktur.
Dış güçlerin oyununa gelmememiz lazım. Faiz farkımız yıllarca teröre gitti, silaha gitti. Kalkınma ajansında konuşurken öğrendim ki son 10 yıldır yapılan yollar, okullar, hastaneler hep faiz farkından ülkemizde kalan paralar sayesinde yapılmış. Avrupa'da, Amerika'da kriz varken, Türkiye gerçekten iyi bir şekilde ilerliyordu. Ülkemizin üzerinde bu oyunların döneceği aşikardır. Amerika Türkiye'ye, 'İran'la ticaret yapamazsın' diyor, ambargo koyuyor ve 'eğer ticaret yaparsan ceza keserim' diyor. Ülkemizin ticaretinin önünü kesiyor. Sonuç olarak biz dış güçlerin oyununa gelmeyelim. Onlar yarattıkları bu kaosla alacaklarını çoktan aldılar ancak biz bundan sonra daha mantıklı davranarak bu olayların önünü keselim. Oluşturulan lobinin oyununa gelmeyelim. Bu operasyonların sonunda eğer suçları kesinleşirse biz de o zaman bir şey söylemeyiz ama şu anda linç operasyonu yapılmasına karşıyız."