"Borsa kumardır, almasaydınız hisseyi satsaydınız anlayışı"
"Borsa kumardır, almasaydınız hisseyi satsaydınız anlayışı" şirket yönetimine istediği gibi davranma hakkını verir mi?
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ahmet ARSLAN / CPA, SMMM
Geçenlerde bedelli sermaye artırımı yapan bir borsa şirketinin yatırımcıların yeterli bilgi ve iştiraki olmadan böyle bir işlemde bulunduğu şeklindeki tartışmalarda zarar ettiğini iddia eden birkaç yatırımcının görsel medya yoluyla sorumlulardan hesap sorma talebine söz konusu şirketle ilgili birisinin; "borsanın kumar olduğunu biliyorsunuz, size kim şirketimizin hissesini alın dedi, satsaydınız zamanında, bize ne" şeklindeki açıklamasını duyunca ülkemizde sermaye piyasasında bilgi noksanlığı ve şeffaflığın ne kadar geride olduğuna vakıf oldum.
İlk olarak, borsanın kumar olduğu şeklindeki yanlış anlayışın bir nedeni esasında borsada hisse senetlerine yatırım yapmanın riskli olduğu yani getirinin sınırsız olduğu ancak yatırılan paranın tamamının da kaybedilme ihtimalinin bulunduğu gerçeğinden ileri gelmektedir.
Borsada yatırım yapmayı kumara benzeten yanlış anlayışın bir diğer dayanağı ise borsanın sıfır toplamlı bir oyun olduğu yani bir tarafın kazanırken diğer tarafın kaybetmek zorunda olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Bu düşünce de yanlıştır, çünkü hisse senetlerine yatırım yapmanın amacı şirket kazancından pay elde etmeye dayanmaktadır. Sektörel ve kurumsal olarak iyi durumda bulunan şirketler sürekli olarak faaliyetlerini ve hacimlerini artırarak hissedarlarına kar payı dağıtmaya devam edebilirler. Bu nedenle zaman içinde hisse senedi fiyatı yeterince yükselmese dahi yeterli kar payı kazancı minimum düzeyin üzerinde getiri sağlayarak yatırımcısını memnun edebilir.
Dünyada sermaye piyasasında ampirik çalışmalara sermaye piyasası aracını uzun süre elinde tutanın kazançlı çıktığı gerçeğini göstermiştir. Borsaların asırlık geçmişlerine bakıldığında borsaların genelde ortalama olarak birçok yatırım aracından daha fazla kazandırdığı görülmüştür. Borsada yatırım yapmanın kumardan ayıran bu durum özellikle piyasa mekanizmasına dayandığından karar vermek için doğru ve yeterli bilgiye sahip olmak bu piyasanın etkinliği için gerekli bir şarttır. Nitekim, etkin piyasa (efficient market) teorisinin geçerli olabilmesi için alıcı ve satıcıların hisse senedinin ilgili olduğu şirket hakkında yeterli ve doğru bir şekilde bilgilenmeleri ile mümkündür.
Sermaye piyasasında şirket yöneticilerinin temel görevi şirketin piyasa değerini maksimize etmeye yönelik çalışmak olarak düşünülmektedir. Şirketin yönetim kurulu ise şirket yöneticilerin şirket hissedarlarının menfaatleri doğrultusunda hareket edip etmediğini gözetmektir. Sermaye artırımı, birleşme, bölünme, yeni yatırım kararı, üst düzey yöneticilerin atanması gibi şirketle ilgili stratejik kararlar şirketin yönetim kurulunda alınır. Bu nedenle, yönetim kurulunun tüm şirket hissedarların menfaatleri doğrultusunda dengeli kararlar vermesi beklenir.
Bununla birlikte, şirkette belli bir sermaye payına sahip olan veya şirketin kontrolünü elinde bulunduranların atomize olmuş bireysel yatırımcılara karşı bilgi ve operasyonel avantajları bulunmaktadır. Söz konusu avantajlar yönetim kurulunun yapısı ve kararlarında kendini göstermektedir. Bu avantajların bireysel yatırımcıların aleyhine kullanılmasının önüne geçmek için birçok ülkede kurumsal yönetim ilkeleri bağlamında yönetim kurulunda bağımsız üye bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde de sermaye piyasası tebliğleri geçiş süreciyle birlikte ile belli bazı şirketlere bu tür zorunluluklar getirilmiştir.
Tabi ki hisse senedine yatırım yapmış olan bir yatırımcının piyasadaki fiyat değişiminden dolayı zarar etmesinden şirket yönetimi münhasıran sorumlu tutulamaz. Hisse senedinin fiyatı piyasada oluşan arz ve talep koşullarına bağlı olarak değişir. Yanlış zamanda veya yanlış hisseye yatırım yapmış olan birisinin zarar etme olasılığı yüksektir. Ama yatırımcının hisseyi ne zaman veya hangi fiyat düzeyinden aldığı şirket yönetimini ilgilendiren bir husus değildir. Şirket yönetiminden beklenen şirketin piyasa değerini artırmaya yönelik olarak çalışmak ve önemli kararlarda hissedarlarının iştirakini sağlamaktır.
Sermaye piyasası hukukunun temelinde tasarrufların yatırıma dönüştürülmesi, sermaye piyasasının güven açıklık içinde işlemesi ve yatırımcıların menfaatlerinin korunmasını sağlamak bulunmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde yatırımcıların şirket bilgilendirilmesini sağlamak üzere Kamuoyu Aydınlatma Platformu (KAP) oluşturulmuş olup bir hissesinin değerini ve dolayısıyla yatırımcının kararlarını etkiyebilecek her türlü bilginin bu platformda açıklanması zorunluluğu getirilmiştir.
Borsada doğru ve yeterli bilgiye dayanarak işlem yapıldığında dahi pozitif getiri elde etmek garanti değildir ama şirket yöneticilerin görevi hissedarın kararlarını sorgulamak değil şirket değerini maksimize edecek şekilde çalışmaktır.
Tartışma konusu şirkette ne olup bittiğini bilmiyoruz ama bu tür durumlarda yatırımcıyı suçlamak yerine şirket yönetiminin üstüne düşen görevi yerine getirip getirmediğini göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim, insider trading (içerden öğrenenlerin ticareti) söz konusu ise veya yeterli bilgilendirme yoksa zaten cezai yaptırım gerektiren söz konusu fiilleri yetkili makamlar soruşturacaktır.
Maalesef ülkemiz sermaye piyasasında yönetim kontrolünü elinde bulunduran hissedar grubunun bireysel yatırımcıların yeterince katılımı sağlanmadan sermaye artırımı, birleşme, bölünme, şirketin yapısının veya faaliyet konusunun değiştirilmesi gibi konularda kararlar aldığı ve bu nedenle hissenin değerini etkiyebilecek bilgi sızmalarının da olduğu görülmektedir.
Gerçekten tasarrufların yatırımları dönüşmesini sağlamak ve sermaye piyasasının güven ve açıklık içinde işlemesini sağlamak için düzenleyici ve denetleyici otoritelerin daha sıkı şekilde hareket etmesinde fayda bulunmaktadır.
Şirket yönetimlerine cezai yaptırımlar bir yana sermaye piyasası hukukumuzda şirket yönetiminden kaynaklanan nedenlerle zarar eden yatırımcılara tazminat ödenmesine ilişkin müessesinin geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Yeni yasama yılında yasalaşması beklenen yeni Sermaye Piyasası Kanunu tasarısının yukarıda belirtilen sorunları gidermesi ve daha şeffaf ve güvenilir bir sermaye piyasasına katkıda bulunması temennisiyle.
Bu konularda ilginizi çekebilir