"AKP ve CHP'ye hodri meydan"

MHP'li Vural, "MHP olarak AKP ve CHP'ye 'hodri meydan' diyoruz. Eğer HSYK ile ilgili bir değişiklik önerisi söz konusuysa gelin seçimlerden sonra Türkiye'nin ihtiyacı olan anayasa değişikliklerini gündeme getirelim" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, HSYK ile ilgili anayasa değişikliğine ilişkin, "MHP olarak bu konuda  AKP ve CHP'ye 'hodri meydan' diyoruz. Eğer HSYK ile ilgili bir değişiklik önerisi söz konusuysa gelin hep beraber seçimlerden sonraki bir dönem içerisinde Türkiye'nin ihtiyacı olan anayasa değişikliklerini gündeme getirelim" dedi. 

Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören kanun teklifini eleştirdi. 

Bunun çıkması halinde HSYK ve ve yargı teşkilatının hükümetin sopası haline geleceğini, hiçbir muhalif fikir ve siyasal hareketin nefes alamayacağını iddia eden Vural,  "Benim iktidara tavsiyem bu yasa çıkarma zahmetlerine hiç girmesin, tek bir yasayla Sayıştay, Yargıtay, Danıştay, HSYK, Anayasa Mahkemesi başkanlarını görevden alarak Başbakan Erdoğan'ı bu kurulların başına getirsin. Hatta kurulların ismini de değiştirebilir. Yargıtayyip, Danıştayyip, Sayıştayyip diyebilir. Böylelikle meseleyi çözmüş olurlar" ifadelerini kullandı. 

Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının bahane kılınarak Başbakanlığın asma kesme makamı haline getirilmek istendiğini savunan Vural, "İşine gelmeyen kararları yok saymak, kendini soruşturan  mahkemeyi, savcıyı tehdit etmek ve korkutmak. Erdoğan'ın yeni Türkiyesinde artık tek adam, tek ses özlemi olduğu gayet açık ve nettir. Astığını asan, kestiğini kesen, çaldığı yanına kar kalan bir tek parti iktidarı, özlemi içerisinde olduğu gayet açık ve nettir" diye konuştu. 

Vural, Başbakan'ın HSYK ile ilgili anayasa değişikliği önerisini yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını örtme ve yargı, yürütme ile yasamanın tek adamda toplanma manevrası olarak gördüklerini söyledi. Vural, şöyle devam etti: 

"Kim, hangi parti Başbakan'ın bu önerisine yeşil ışık yakarsa yaksın, biz ayakkabı kutularıyla, kese kağıtlarıyla mümeyyiz hale gelen rüşvetçilerin ve kara paracıların bu manevralarla adaletten kaçırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu yönde atılacak adımlara olumlu yaklaşmayacağız. Buna  dönük hiçbir yasal düzenleme için kılımızı kıpırdatmayacağız. İşbirliği yapmak için prensipte anlaşan partilerin amacı ve hedefi de Recep Tayyip Erdoğan ve şurekasını yargıdan kaçırmaya destek olmaktan öteye bir anlam taşımayacaktır. Bu rüşvet ve yolsuzlukta, iç edilen parada tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. MHP olarak onlara halel getirecek hiçbir girişimi desteklememiz mümkün değildir." 

"Ey AKP, CHP, BDP bu anayasayla ilgili HSYK'yı neden  değiştirmek istiyorsunuz? Bugün HSYK acaba bu yargı sisteminin çalışması konusunda hangi sıkıntıları doğurdu da AKP ile CHP, BDP biraraya geliyorlar" diyen Vural, bu dönem içerisinde böyle bir değişikliğin yapılmasının doğru olmadığını kaydetti. Vural,  "MHP olarak bu konuda  AKP ve CHP'ye hodri meydan diyoruz. Eğer HSYK ile ilgili bir değişiklik önerisi söz konusuysa gelin hep beraber seçimlerden sonraki bir dönem içerisinde Türkiye'nin ihtiyacı olan anayasa değişikliklerini gündeme getirelim" dedi. 

"Başbakan yine sapla samanı karıştırmıştır" 

[PAGE]

"Başbakan yine sapla samanı karıştırmıştır" 

Başbakan'ın HSYK için RTÜK modeli önerisini de eleştiren Vural, "RTÜK yürütmede, HSYK yargıda. Yani bunu teklif eden birinin devletten, yargıdan, kuvvetler ayrılığından bihaber olduğu gayet açık ve net. Başbakan yine sapla samanı karıştırmıştır" şeklinde konuştu. 

Türkiye'nin ihtiyacı olan bir anayasa değişikliği ile ilgili MHP olarak önerilerinin her zaman ortada olduğunu belirten Vural,  Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan kaçanların anayasa değişikliği önerdiğini söyledi. 

"Devlet kimsenin oyuncağı değildir, devleti yönetmek evcilik değildir" diyen Vural, şöyle devam etti: 

"Başbakan ve AKP hükümetine tavsiyemiz,  anayasaya, vicdanlara aykırı olan adaletin canına ot tıkayacak bu HSYK düzenlemesini şartsız şurtsuz bir an önce çekmelidir. Başbakan şunu iyi bilmelidir ki şeriatın  kestiği parmak acımaz. Bu yüzden 'evladım olsa yolsuzluğa prim vermem' teranesini bırakıp, zanlıların soruşturulmasının önünü açmalıdır. Başbakan hala 'yargının bir örgüt tarafından teslim alınarak tarafsızlığını yitirme meselesidir' diyerek, yolsuzluk olayını hükümete darbe, yargı içinde çete, dış güçler, haşhaşiler gibi birtakım komplo teorileriyle aslı astarı olmayan sözlerle sulandırmak, hedef saptırmak istiyor.  

Zemzemle yıkansalar da  temizlenmeyecek olanların parfümle kara para aklamasına kim göz yummuştur? Maalesef kendilerine aslan muhafazakar demokrat diyen bu arkadaşlar bir taraftan Seyyid Kutub'un 'Yoldaki İşaretler' kitabını okurken, öbür taraftan Usame Kutub ile 'yolsuzluktaki maharetler' kitabını yazıyorlarmış." 

"Haşhaşi benzetmesi" 

Vural, gazetecilerin, Meclis Başkanı'nın HSYK'nın Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi için bir yazı gönderdiğini belirtmeleri üzerine, "anayasaya aykırılık iddiasını orada da dile getireceğiz. Her yönüyle mücadelemiz devam ediyor" diye konuştu. 

İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanmasına ilişkin bir soruya Vural, "İlker Başbuğ'un anayasa çerçevesinde  Yüce Divan'da yargılanması gerekiyordu. Başbuğ'un doğrudan doğruya anayasadan kaynaklanan Yüce Divan'da yargılanması bilfiil yürütme tarafından engellenmiştir. Çıkacak kanunu bilmiyoruz ama AKP bugüne kadar yanlışların üzerini örtüp, başkalarını sorumlu kılma gayretine girmiştir" karşılığını verdi. 

Başbakan'ın "haşhasi" benzetmesine yönelik bir soruya da Vural, şu yanıtı verdi: 

"Eğer gerçekten böyle bir şey varsa Başbakan bunu delilleriyle ortaya koymalıdır. Kalksın, tespit etsin, söylesin. Şimdi de kendisi Tayyiban örgütünü oluşturuyor. Eğer böyle bir örgüt olduğunu düşünüyorsan bunu hukukun önüne getirecek, hesabını soracaksın. Böyle flu ifadelerle bunları ortaya koymak, bunları yapmak topyekün bir kötülemeye götürmek haksızlıktır, doğru değildir. Bugün bu süreç içerisinde rüşvet ve yolsuzluğu bütün AKP'ye mal etmemiz doğru değildir ama bu şekilde bir yaklaşımla meseleye bakmak, bu şekilde ele almak AKP'nin doğrudan doğruya hedef saptırma taktiğinden öte bir anlam taşımıyor. Bu tartışma da bu ifade de bir hedef saptırma gayretidir." 

Bu konularda ilginizi çekebilir