"AKP Grubu artık suç ortağıdır"
CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu, TBMM çatısı altında yolsuzlukları bütün delilleri ile ortaya konan dosyanın AKP Grubu tarafından kapatıldığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "TBMM çatısı altında yolsuzlukları bütün delilleri ile ortaya konmuş dosya, AKP Grubu tarafından kapatıldı. Artık Adalet Kalkınma Partisi Grubu, suç ortağıdır. Olayın aydınlatılmasını değil, kapatılmasını istemiştir. Yolsuzluk yapanların Divan'da yargılanmasını değil, yargılanmamasını sağlamıştır, artık suç ortağıdır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasının başında son günlerde partisine ilişkin basın yayın organlarında çıkan bazı haberlere atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Son zamanlarda gazetelerde okuyorsunuz, 'şu geldi, bu gitti'. Bunların tamamı asparagas, yok öyle bir şey. Gerçek olan bir şey var, 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; hepinizin oyunu istiyorum. Öyle uzun süreli değil, denemek için, 4 yıl için yetki istiyorum. Göreceksiniz Türkiye nasıl yönetiliyor, kul hakkı nasıl korunuyor, rüşvetçilerden nasıl hesap soruluyor. Size söz veriyorum" diye konuştu.
"AKP müzik kutusu gibidir, kim parayı atarsa onun müziğini çalar"
CHP olarak herkese eşit mesafede olduklarını, Türkiye'nin geleceğini çocukların geleceği olarak gördüklerini ve sahip çıktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"O kadar azdılar ki cumhuriyete, '90 yıllık parantez' söylemini dillerine almaya cesaret ediyorlar. Cumhuriyet olmasaydı sen TBMM'de olacak mıydın? Cumhuriyet olmasaydı sen milletvekili olacak mıydın, kadın olarak oy kullanabilecek miydin, seçilebilecek miydin? Bunun adı nankörlüktür, bunun adı Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanettir. Sonra anladık ki bu parantez başka parantez, lale paranteziymiş. Bütün yurttaşlarıma, mütedeyyin, dindar, muhafazakar yurttaşlarıma sesleniyorum; unutmayın Adalet ve Kalkınma Partisi müzik kutusu gibidir, kim parayı atarsa onun müziğini çalar. 400 milyarlık para attılar bir kutuya, milletvekili kutusuna, şimdi kalkıyor cumhuriyete parantez açıyor. Neden? 400 milyar için. 400 milyar değil, hayatımız pahasına cumhuriyeti koruyacağız."
"Aynı ihanetin içinde sen de varsın"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti milletvekilinin cumhuriyete ilişkin sözlerine sessiz kaldığını savunan Kılıçdaroğlu, cumhuriyete parantez açana, ihanete kalkışana ne söylediğini çıkıp açıklıkla ifade etmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Söyleyemez. Söyleyemezsen aynı ihanetin içinde sen de varsın derim. Kimse kusura bakmasın" dedi.
Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu cinayetinin üzerinden 22 yıl geçtiğini ve faillerinin bulunamadığını belirten Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin verdiği sözü tutmalarını ve cinayetin aydınlatılmasını beklediklerini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Seni unutmayacağız, unutturmayacağız" diye konuştu.
Tunceli Baro Başkanı'nın da 6 yıl 3 ay hapse mahkum edildiğini, bir baro başkanının hangi gerekçe ile mahkum edildiğini öğrenmek istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu durumun kabul edilemez olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, "Bu mahkumiyet sadece Baro Başkanı'na verilmiş bir mahkumiyet değildir. Tunceli halkına verilmiş bir mahkumiyettir. Takip edeceğiz, sonlandırılıncaya kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, kürsüden Uğur Mumcu'nun darbeci generallere karşı yargı bağımsızlığına ilişkin yazdığı bir yazıdan da bölüm okudu.
"Parlamentoya gelirken elinizi cebinizden çıkarmayın. Ne olur, ne olmaz""
Türkiye'de son 5 yılda 155 kez yayın yasağı getirildiğini, yayın yasağı getirilen olaylar arasında Deniz Feneri ve Uludere davaları, işadamı Rıza Sarraf'ın davası, Meclis Soruşturma Komisyonu çalışmaları gibi pek çok konu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şimdi bağırıyorlar ya 'KPSS soruları çalındı diye, onun için de 2011'de yayın yasağı getirmişlerdi" dedi.
Salonda bulunan bir kişinin "Hırsız var, hırsız" diye bağırması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Hırsızın olduğunu biliyoruz. Öyle hırsız uzağımızda falan değil. Parlamentoya gelirken elinizi cebinizden çıkarmayın. Ne olur, ne olmaz" karşılığını verdi.
"Sen başbakanlık koltuğuna oturtulan 23 Nisan çocuğusun"
Dört eski Bakan ile ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu ve ardından Meclis Genel Kurulu'nda yapılan Yüce Divan oylamasına da değinen Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dört eski Bakan'ı çağırarak, Yüce Divan'a gönderilmelerini kendilerinin talep etmelerini istediğini ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Onlar dediler ki 'Biz önce ağabeyimize danışacağız, ona gideceğiz'. Gittiler, dediler ki 'Biz gidersek birileri de gelecek bizimle beraber, Bilal oğlanı unutmayın sakın' dediler. Tablo değişti. Şimdi ben Ahmet Davutoğlu'na sormak istiyorum; sen ne söyledin, onlar ne yaptılar? Ben sana vesayet altındasın derken gerçeği söylüyorum. Sen başbakan değilsin ki, başbakanlık koltuğuna oturtulan 23 Nisan çocuğusun. Bir Başbakan adı yolsuzluğa bulaşmış, görevlerinde de istifa etmiş dört bakanı çağırıp, 'Yüce Divan'a gideceksiniz. Siz isteyin' dedikten sonra geri adım atmamalı. Atarsa onun başbakanlığı tartışma konusu olur.
Meşhur bir fıkra var ya Sayın Davutoğlu yabancı bir ülkede bir yere gidiyor kapıda görevliler soruyor; 'nereye gideceksiniz?'. 'Toplantıya katılacağım'. 'Adınız ne?'. 'Ahmet Davutoğlu'. 'Ne iş yaparsınız?'. 'Devlet dairesinde başbakanım'. Aynı pozisyon. Ülkeyi yönetemiyorsunuz Sayın Davutoğlu. Yürekli değilsin, sözünün arkasında durmuyorsun. Dört bakanı çağırdın, bunları söylediysen, arkasında duracaksın."
"Git sabah akşam cumhurbaşkanı ile kavga et gibi bir düşüncem yok"
Başbakan Davutoğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile uyum içinde çalıştıklarına ilişkin açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, uyum içinde olduklarını kendilerinin de iyi bildiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Git sabah akşam cumhurbaşkanı ile kavga et gibi bir düşüncem yok. Devlet yönetiminin uyum içinde olması lazım. Ama halkın çıkarları paralelinde uyum içinde olması lazım. Hırsızların çıkarları paralelinde uyum içinde olursa karşında CHP'yi görürsün" şeklinde konuştu.
17 ve 25 Aralık soruşturmalarından sonra iktidar yetkililerin olayın bir darbe girişimi olduğunu savunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Meclis Soruşturma Komisyonu'nun raporu ile tarih önünde önemli bir çizginin çizildiğini, çizginin bir tarafından adalete inananların, diğer tarafında ise yolsuzlukları savunanların olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "TBMM çatısı altında yolsuzlukları bütün delilleri ile ortaya konmuş dosya, AKP Grubu tarafından kapatıldı. Artık Adalet Kalkınma Partisi Grubu, suç ortağıdır. Olayın aydınlatılmasını değil, kapatılmasını istemiştir. Yolsuzluk yapanların Divan'da yargılanmasını değil, yargılanmamasını sağlamıştır, artık suç ortağıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Olayın bir darbe girişimi olmadığını, Başbakan Davutoğlu'nun Yüce Divan oylamasına gelmeye bile gerek görmemesinin bunun bir kanıtı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, dört eski Bakan'ın Yüce Divan'a gitmesi yönünde oy kullanan AK Parti'li milletvekilleri olduğuna da dikkati çekti. Bu durumun AK Parti Grubu'nun da darbe olduğu konusunda ikna edilemediğine işaret ettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"İki AKP milletvekili, birisi Yüce Divan'a gönderilmesi yönünde oy kullanan 40 AKP milletvekili için 'içimizdeki hainler bunlar' diyor. Yüce Divan lehine oy kullanan AKP'nin o değerli milletvekillerine seslenmek istiyorum; vicdanınızın sesini dinlediniz ve oy kullandınız. Ama arkadaşınız size 'hain' dedi. O hain ile yan yana aynı sırada oturacak mısınız? Asıl soru bu."
AK Parti Genel Başkanı Mehmet Ali Şahin'in Yüce Divan oylaması sonrasında eski bakanlara ilişkin eleştirilerine de değinen Kılıçdaroğlu, "Olay bittikten sonra niye konuşuyorsun? Bunları baştan söyleyecektin. Olay bitmiş, şimdi konuşuyorsun. Vicdanını temizlemek istiyor. Sen de en az onlar kadar kirlisin" ifadelerini kullandı.
"Recep Tayyip Erdoğan ile dalga geçseydi aklanır mıydı? Asla aklanmazdı"
Dört eski Bakan'ın AK Parti Grubu tarafından Meclis'te aklandığını öne süren Kılıçdaroğlu, durum böyle iken bu eski bakanların görevlerine iade edilmeye isteyebileceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Adamlar haklılar. Ben yardımcı olsun diye Sayın Davutoğlu'na katkıda bulunmak istiyorum. Dört bakanla ilgili bakanlık buldum. Muammer Güler, mükemmel bir Maliye Bakanı olur. Yeri gelir birisinin önüne yatar, yeri gelir Hazine'yi boşaltır. En iyi Maliye Bakanı olur. Zafer Çağlayan, Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı. Yürütme konusunda kimse eline su dökemez. Egemen Bağış Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan Sorumlu Devlet Bakanı. Tam uyar. Bakara, makara diye her cuma bir ayet sallar. Erdoğan Bayraktar talimat almakla meşhur. Ona da Kamu İhale Kurumu'ndan sorumlu Bakan. Neden. 'Oğlum ihaleyi şuraya ver' diyecekler, verecek. 'Oraya değil, buraya ver' diyecekler, verecek. Neden öneriyorum, biliyor musunuz? Hala yolsuzluk yapılmadığına inanan vatandaşlarımız var. 'Olur mu bu bir darbeydi, yolsuzluk yoktu'. Lütfen Sayın Davutoğlu, bunları görevlendir, devleti tamamen soysunlar, o vatandaşımız da baksın öğrensin artık. Ne yapalım? Başka çaremiz yok.
Egemen Bağış'a bir bakanlık önerdik ama, Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeki milletvekillerine sesleniyorum; Egemen Bağış 'Bakara makara' deyip, Kur'an-ı Kerim ile dalga geçti aklandı, ben merak ediyorum, Recep Tayyip Erdoğan ile dalga geçseydi aklanır mıydı? Asla aklanmazdı. Ben bu soruyu soruyorum, onlar ne olur aynanın karşısına geçip kendilerine bu soruyu sorsunlar. Asıl soru budur. Allah'ın Kelamı ile dalga geçeni aklayacaksın, Recep Tayyip Erdoğan'a laf söyleyen adamı partiden atacaksın. Bütün mütedeyyin yurttaşlarıma sesleniyorum; bunların sakın unutmayın."