Piyasada ek tedbir beklentisi arttı

60 milyar doların üzerine çıkan yıllık cari açık, piyasalardaki ek tedbir beklentilerini artırdı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Mart ayında rekor artışla yıllık bazda 60 milyar doların üzerine çıkan cari açık, piyasada 'ek tedbir' beklentilerini artırdı. Cari açık, mart ayında, dış ticaret açığındaki artışın etkisiyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 128 artarak aylık bazda rekor seviye olan 9.77 milyar dolar olurken, ocak-mart dönemindeki açık 22.12 milyar dolar olarak gerçekleşti.

DÜNYA'ya beklentilerini aktaran analistler beklentilerin üzerinde 9.77 milyar dolar olarak gerçekleşen aylık ve 60.5 milyar dolara ulaşan yıllık cari açığın endişe verici seviyelere yükseldiğine dikkat çekerek, bu tablonun sürdürülmesinin mümkün olmadığı görüşün dile getirdiler.

Cari açığın finansman kalitesindeki bozulmanın da devam ettiğini belirten ekonomistler, yılın kalanında TCMB'nin cari açığa karşı alacağı önlemlerin yanı sıra BDDK ve Maliye Bakanlığı'nın önlemlerinin de masada olacağını belirtiyorlar.

Cari açığın endişe verici boyutlara ulaşması kimi ekonomistler tarafından 'kur düzeltmesi' yapılmasının zorunlu olduğu yorumlarına da neden oldu.

Sadece Merkez yetmez

Mart ayı cari açık verisinin daha sıkı bir politika ihtiyacını yeniden gözler önüne serdiğini aktaran analistlere göre zorunlu karşılık artışları yılın sonuna kadar devam edecek. Ayrıca zorunlu karşılık uygulanan varlıkların kapsamı da genişletilecek. Ve/veya BDDK ile Maliye Bakanlığı'nın belirli kredi türlerini hedef alarak yeni adımlar atacak. Analistler, Maliye Bakanlığı'nın önümüzdeki dönemde harcanabilir geliri azaltıcı yönde (ÖTV artışı ya da enerji fiyatlarında ayarlamalar yapılması) düzenlemeler yapması ihtimalini de güçlü görüyor.

DÜNYA SORDU, EKONOMİSTLER YANITLADI

1: Türkiye cari açıkta nereye gidiyor?

Prof. Dr. Taner Berksoy: Cari açık bu hızda büyümeyi sürdürmesi halinde 2011 yılının sonunda cari açığın 80-85 milyar dolara ulaşcağı ve nisbi olarak da yine yüzde 10 bandında olacağı tahmin edilebilir. Bu tabii mutlaka bu sayılara ulaşılacağı anlamına gelmiyor. Yılın ikinci yarısında cari açığın artış hızını yavaşlatacak gelişmeler olması olası. Ancak, buna rağmen, 2011 açığının 60 milyar doların üzerinde olacağını öngörmek iyi bir tahmin sayılır.

Tuğrul Belli: Bu sene ise, hala 2008 ihracat hacimlerine tam olarak ulaşamamış olmamıza rağmen açığın aylık bazda geçen senenin 3-5 milyar dolar arası daha üzerinde seyrettiği görülüyor. Yılın 2. yarısında ekonomide önemli bir soğuma olmadığı takdirde, Mart sonu itibarıyle 60 milyar doların üzerine çıkmış bulunan 12 aylık açığın sene sonunda 80 milyar doların üzerine çıkması sürpriz olmayacaktır. Bu da yaklaşık olarak milli hasılanın %10'una tekabül etmektedir.

Özgür Altuğ - BGC Partners: 2011 için GSYİH büyüme tahminimizi yüzde 4.7'den yüzde 5.5'e ve ortalam petrol fiyat tahminimizi 95 dolardan 105 dolara revize ettik.  Buna bağlı olarak, bizim konsensüs dışında kalan cari hesap açığı tahminimizi 65 milyar dolardan (tahminen GSYİH'nin yüzde 8.2'sinden), 75 milyar dolara (tahminen GSYİH'nin yüzde 9.3'üne) revize ettik. Konsensüs ise 55 milyar dolar. Bu, hem reel hem de GSYİH'ye oranı bakımından Türkiye'nin tarihinde gördüğü en büyük cari hesap açığı olacak.

Serhat Gürleyen - İş Yatırım: Sıkı bir fren yapılmazsa cari açığın 2011 yılında 70 milyar dolara (milli gelirin %8.5'ine)  ulaşmasını bekliyoruz.

Haluk Bürümcekçi - EFG Yatırım: Mart sonu itibarı ile son 12 aylık cari açığın 60 milyar doları aşması ve milli gelire oranla % 8'e yaklaşması, bu eğilim korunduğu müddetçe daha da yüksek seviyelerin görülebileceğini düşündürüyor.

Banu Kıvcı Tokalı - Destek Menkul: Cari açıkta son dönemde ortaya çıkan ivmelenmenin aynı hızla devam etmesini beklememek için bir dizi unsur mevcut. Cari açıkta son verilerde gözlenen hızlanma ile ilgili durum önümüzdeki dönem trendi açısından belirleyici değil. Ayrıca, özellikle reel sektörün uzun vadeli borçlanmasında son iki aydır gözlenen artış, daha sağlıklı finansman açısından yeterli olmasa da cesaret verici bir gelişme. Yıl sonunda milli gelirin % 8'i civarında oluşabilecek cari açık öngörümüzde çok ciddi bir değişiklik bulunmuyor.

2: Mevcut gidişat nasıl bir tablo yaratacak?

Prof. Dr. Taner Berksoy: Cari açık döviz talep fazlası demektir. Talep fazlası etkin olduğu zaman döviz fiyatını yükseltir, ulusal paranın değer kaybetmesine yol açar. Bunun teknik deyimi paranın devalue olmasıdır. Yani cari açık potansiyel bir devalüasyon riski taşır. Muhtelif kanallardan olan sermaye girişleri talep fazlasını kısmen veya tamamen karşılayabilir ve potansiyel devalüasyon baskısının gerçekleşmesini engelleyebilir. Bu durumda risk ortadan kalkmaz ama fiilen gerçekleşmesi engellenir. Sermaye girişi azalır ya da ters dönerse talep baskısı etkili olur ve ulusal paranın değer kaybı gerçekleşir. Sermaye girişinin aniden ve çok sert biçimde ters dönmesi halinde döviz kurunda çok sert bir düzeltme olur. Bu büyük boyutlu devalüasyon demektir. Sermaye girişinin yavaşlaması düzeltmenin de yumuşak ve düzenli olmasını sonucunu doğurur.

Tuğrul Belli: Bir noktada sıcak para girişinin bu açığı kapamada yetersiz kalmaya başlayacağını öngörebiliriz. Özellikle sene sonuna doğru gelişmiş ekonomilerde faiz artırımı ve parasal genişlemenin geri çekilmesi söz konusu olduğu takdirde, bugünkü faiz seviyeleri yabancı yatırımların risk iştahını karşılamakta yetersiz kalacaktır. O noktada, kurlardaki potansiyel bir hareketlenme ile birlikte enflasyon risklerinin de artması Merkez Bankası'nın döviz alımlarına son vererek, döviz satımına yönelmesine yol açacaktır. Eşzamanlı olarak, TL faizlerde de daha belirgin bir artış söz konusu olacaktır.

Özgür Altuğ - BGC Partners: Açığın finansmanında şimdilik sorun yok gibi görünse de finansmanın kalitesinde bozulma sürecek.

Serhat Gürleyen - İş Yatırım: Cari açıktaki patlama ekonomi yönetiminin "talep cephesinin  aşırı ısındığı" endişesini doğruluyor. Türkiye ekonomisi iç talebe ve dış finansmana dayalı büyüme modelini uygulamaya devam ediyor. Söz konusu model küresel likiditenin bol olduğu mevcut konjonktürde çok sorun yaratmaz. Ancak önlem alınmazsa orta vadede vahim sonuçlara yol açabilir. Ekonomi yönetimi kredi büyümesini yavaşlatarak ekonomik büyümede yumuşak iniş sağlayabilirse  cari açığın sürdürülebilir seviyelere çekilmesi sağlanabilir. Türk lirasında yaşanacak sınırlı bir değer kaybı dış dengenin onarılması sürecini destekler.

Haluk Bürümcekçi - EFG Yatırım: Yüksek cari açıkta bir olumsuz taraf da, enerji dışı cari açıkta da kötüleşme işaretleri alınmasıdır. Önceki zirvesi % 1.3 civarında olan enerji-dışı cari açık Mart sonunda % 3'e dayanmış bulunmaktadır. Bu ise açılmanın sadece yüksek enerji fiyatlarından kaynaklanmadığını göstermektedir. Kurdaki sıçrama cari açık görünümü çok iyi olsa, ya da finansman kalitesi çok iyi olsa da, ufak bir portföy çıkışı ile de gerçekleşebilir içinde bulunduğumuz dalgalı kur rejiminde...

Banu Kıvcı Tokalı - Destek Menkul: Bu açık rakamı da, dış dengenin sürdürülebilirliği açısından endişelerin devam etmesine neden olacak boyutta. Özellikle, "yatırım yapılabilir" not seviyesine ulaşmada önemli bir kırılganlık unsuru olarak kalmaya devam edecektir. Bu kırılganlık kaynağının kur tarafındaki baskılarının sınırlı kalmasını ise, finansmanıyla ilgili olumlu gelişmelerin yaşanması sağlayacaktır. Özellikle, uzun vadeli borçlanma açısından son aylarda gözlenen olumlu gelişmelerin devam etmesi ve doğrudan yatırımların özellikle seçimleri sonrasında tekrar hız kazanması, açık finansmanı açısından endişelerin azalmasını sağlayacaktır. 

Erkin Işık - TEB: Cari açıkta Mart ayındaki sürpriz yükseliş, tek sefere mahsus olarak, yurtdışına kar transferlerinden kaynaklanıyordu.

3: Hangi tedbirler gündeme gelebilir?

Prof. Dr. Taner Berksoy: Cari açık açısından kısa vadede en etkili tedbir kuşkusuz doğrudan ithalata müdahale etmektir. Bugünün dünyasında bunu yapmak söz konusu dahi olmaz. Bunun dışındaki tedbirler dolaylıdır ve etkili olması zaman alır. Örneğin büyümenin yavaşlatılması ithal talebini gerileterek açığı azaltır ama bunun etkili olması zaman alır. Aynı şekilde döviz kurunu baskılayan sermaye girişlerini azaltacak bazı müdahaleler yapılabilir ama bunun etkili olması da zaman alır.

Tuğrul Belli: Cari açığı bugünkü  şartlarda kontrol altına almanın 2 yolu vardır: Türk Lirası'nda ciddi bir değer kaybına yeşil ışık yakmak, ve/veya ekonomik aktiviteyi ciddi bir biçimde soğutmak. Birinci tedbir MB'nın döviz alımlarına başlamasıyla kolaylıkla sağlanabilir. Ancak, kurlardaki olası bir artış, böyle bir senaryo olmadan bile %7 civarında bulunan enflasyon beklentilerini (ve de piyasa faizlerini) ciddi şekilde artıracaktır. MB böyle bir gelişmeyi göze alamaz. Diğer tedbir olan ekonomik aktiviteyi soğutmakta ise zorunlu karşılık artışlarının şu ana kadar yetersiz kaldığı bariz. Politika faizinin artırılması ise Başbakan'a takılmış vaziyette. Bu şartlar altında yapılabilecek olan tüketici kredileri başta olmak üzere cari açığa en çok etki yapan kredilerin üzerindeki KKDF ve benzeri kesintilerin yüksek oranda artırılması olacaktır. Tabii, bu da aslında kredi kullanan kesimin üzerindeki yükün artması, diğer bir ifadeyle gizli faiz artırımı anlamına gelir.

Özgür Altuğ - BGC Partners: Kısa vadede Türkiye'nin cari hesap açığı beş senaryoya göre yalnızca geçici olarak iyileşebilir. 1) Yeni bir kürsel finans krizi, 2) Küresel enerji ve enerji dışı emtia fiyatlarında çöküş, 3) Küresel enerji fiyatlarında, küresel resesyonla sonuçlanacak bir keskin yükseliş, 4) Türkiye'de keskin bir kur düzeltmesi, 5) Kredi faizlerinde keskin bir yükseliş (en azından yüzde 50 artış gerekli).

Serhat Gürleyen - İş Yatırım: Ekonomide yumuşak iniş sağlanması için BDDK genel karşılık oranlarının artırılması, kredi teminatlarının yükseltilmesi, kredi kartı kullanımının sınırlanması gibi önlemler alabilir. Maliye kredi kullanımının maliyetini artıracak ek vergiler gündeme getirebilir.

Haluk Bürümcekçi - EFG Yatırım: Büyüme hızını potansiyel büyüme hızına yaklaştıracak her türlü tedbir alınmalıdır bence. Burada önemli olan unsur, tedbirlerin dengeleri gözeterek alınması ve kesinlikle sıkı bir koordinasyon içinde gerçekleştirilmesidir.

Banu Kıvcı Tokalı - Destek Menkul: Cari açığın dizginlenmesi için alınması olası tedbirler arasında, zorunlu karşılık oranlarının artırılmaya devam edilmesi ve uygulandığı varlıkların kapsamının genişletilmesi, kredi kullanımında ve özel tüketim ürünlerinde vergi artışları yapılması, kredi kullanımının yavaşlatılması için banka bazında önlemler alınması gibi iç talebin sınırlanması ve TL'nin değerlenmesinin önlenmesine yönelik kararlar akla ilk gelenler.

Erkin Işık - TEB: Para politikası ile ilişkili bir durum olmadığı için Merkez Bankası'nın, dövizde zorunlu karşılık artışı gibi, ek bir tedbir almasını getireceğini düşünmüyorum. Zaten kurlarda daha fazla yükselişe yol açabilecek bir uygulamanın, enflasyon riski yaratacağı için ihtimali az.

SORU 4: Ne yapılmalı?

Prof. Dr. Taner Berksoy: Kısa vadede yapılacak akıllı iş sermaye girişini sürdürecek ortam devam ederken, yani devalüasyon olasılığı düşükken, örneğin büyümeyi yavaşlatıp cari açığı kontrol altına almak gibi bir düzenleme olabilir.

Tuğrul Belli: Yapılması gereken bu gelişmeleri daha öncesinden öngörerek Türkiye'ye sıcak para girişini azaltmak amacıyla yabancı para girişlerinden vadesine uygun olarak vergi alınması ve/veya giren paranın bir kısmının karantina altına alınmasıydı. Ancak, bu konuda asıl yetkili olan Hükümet bugüne kadar böyle bir karar almamayı tercih etti. Giren sıcak para miktarının gün be gün artmakta olduğu dikkate alınırsa, bu tedbirlerin alınmasında gecikilen her gün bizatihi bu tedbirlerin de ekonominin parasal dengesini bozma riskini artırmaktadır. Bazı tedbirlerin alınmasında şimdiden geç kalınmış bile olabilir.

Özgür Altuğ - BGC Partners: TCMB cari hesap açığına karşı ne yapabilir?: a) TL hesaplarında zorunlu karşılık oranlarını artırmak, b) Döviz hesaplarında zorunlu karşılık oranlarını artırmak, c) Zorunlu karşılık oranı politikasını bankaların diğer yükümlülüklerine yaymak, d) 1 haftalık repo ihaleleri aracılığıyla TCMB'nin TL fonlamasını azaltması, e) Politika faizini yükseltmek, f) Günlük döviz alım ihaleleri ya da doğrudan müdahaleler ya da diğer araçlarla döviz rezervini ÇoK daha hızlı artırmak. BDDK cari hesap açığına karşı ne yapabilir?: a) Resmi bir gelir/kredi oranı belirlemek, b) Bankaların bilanço dışı kalemlerinin artmasını sınırlayacak önlemler, c) Kredi/değer oranını düşürmek, d) İkinci mortgage için peşin ödemeleri yükseltmek, e) Bankalar için daha sıkı likidite ve sermaye yeterlilik oranları belirlemek. Hükümet ne yapabilir? a) Tüketici kredilerinden KKDF kesintisini büyük oranda yükseltmek, b) Tüketici elektroniği ve ev aletlerinden alınan ÖTV'yi yükseltmek, d) Demir-çelik sektörüne daha yüksek ithalat vergisi getirmek, e) Faiz dışı fazlayı daha da artırmak.

Serhat Gürleyen - İş Yatırım: Kredi büyümesini yavaşlatmak için Merkez Bankası'nın bugüne kadar aldığı faiz dışı önlemler yeterli olmadı. Önümüzdeki aylarda Merkez Bankası faiz silahını çekmek zorunda kalacak. Seçimlerden sonra maliye politikasının sıkılaştırılması durumunda faiz artırımları 100 baz puan gibi sınırlı ölçekte kalabilir. 

Haluk Bürümcekçi - EFG Yatırım: İlk akla gelen tedbirler genellikle kısa vadeli çözümlerden oluşurken, Türkiye için büyük ölçüde yapısal olan cari açık sorununu orta-uzun vadede çözüme ulaştıracak çözümler başka taraflarda (kur ve para politikası dışındaki alanlarda) aranmalıdır. En hızlı sonuç ise, ara malı ithalatı bağımlılığını azaltmakla sağlanabilecektir.

Banu Kıvcı Tokalı - Destek Menkul: Cari açıktaki yapısal sorunları çözebilecek, enerji maliyetinin azaltılması, ithal ara malı kullanımını cazip olmaktan çıkarıcı, dış ticaret yapısını değiştirici önlemlerin ise yakın gelecekte alınması konusunda çok ümitli değiliz.

Erkin Işık - TEB: Cari açık konusunda kalıcı bir düzelme olması için yüksek ara malı ve enerji ithalatı konusunda yapısal tedbirler alınması lazım.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir