”Özür dilenmezse kriz derinleşir”

Çelik, İsrail'in Gazze yardım gemilerine saldırısı konusunda özür dilememesi ve uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun kurulmasına izin vermemesi ihtimalini değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
WASHINGTON - AK Parti'nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İsrail'in Gazze yardım gemilerine saldırısı konusunda özür dilememesi ve uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun kurulmasına izin vermemesi halinde, iki ülke arasındaki krizin daha da derinleşeceği ve iki ülkenin uluslararası her siyasi ve hukuki platformda karşı karşıya geleceği uyarısında bulundu.
Çelik, Washington temaslarının ardından AK Parti heyetiyle birlikte düzenlediği basın toplantısında, Washington'daki temaslarının amacına ulaştığını düşündüklerini ve bu formattaki ziyaretleri artırmayı planladıklarını söyledi. Çelik, ABD'ye bu tür seyahatleri artırmayı, hatta değişik ekiplerle İngiltere, Almanya ve diğer ülkelere bu gezileri yapacaklarını kaydetti.
Washington'da biraraya geldikleri kişilerin Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde "hayır" oyu vermesinin anlamını ve bunun krize işaret edip etmediğini sorduklarını belirten Çelik, Türkiye'nin İran ile yürüttüğü müzakerelerden ve Tahran anlaşmasından muhataplarının sürekli haberdar olduğunu, görüşmelerinde ABD Başkanı Barack Obama'nın 20 Nisanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupla anlaşmanın içeriğinin yüzde 100 uyumlu olduğunu anlattıklarını söyledi.
Bunun yanında Türk-Amerikan ilişkilerine yönelik perspektiflerini dile getirdiklerini belirten Çelik, "Türkiye ile ABD arasında kriz var diyen muhataplarımıza, iki ülke arasında belli olaylarda yöntem farklılığı olduğunu ama esasa ilişkin bir kriz olmadığını söyledik" dedi.
Türkiye'nin dış politikasının önceki dönemlere çok daha dinamik ve boyutlu hale geldiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:
"Geçenlerde bir muhalefet lideri, Sayın Başbakan'ın Brezilya'ya gidişini, 'haritalarda yerini bile bulamayacağınız ülkelerde ne işiniz var" diye sordu. Halbuki Brezilya haritada çok kolay görünüyor. Bizim dış politika anlayışımıza göre ise esasında sorgulanması gereken bunca yıllar boyunca bu ülkelerin neden ihmal edildiğidir."
İsrail özür dilemezse
İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine saldırarak 9 Türk vatandaşını öldürmesini "Tük tarihinin en trajik olaylarından bir tanesi" olarak nitelendiren Çelik,, "Bizim bunu hiçbir şekilde unutmamız ya da bu olayın ağırlığını hafifletmemiz mümkün değil" dedi.
Türkiye'nin net pozisyonunu görüşmelerde muhataplarıyla açık şekilde paylaştıklarını ifade eden Çelik, "Eğer İsrail özür dilemezse ve uluslararası bağımsız soruşturma komisyonunun kurulmasına izin vermezse, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki kriz daha da derinleşecektir ve Türkiye ve İsrail uluslararası her siyasi ve hukuki platformda karşı karşıya gelecektir" diye konuştu.
Geminin Türk makamları tarafından bütün suç unsurları ve hukuk açısından en ayrıntılı şekilde arandığına dikkati çeken Çelik, geminin tamamen insani yardım gemisi olduğunu ifade etti.
Gemidekilerin terör örgütleriyle bağlantısının kurulmaya çalışıldığını hatırlatan Çelik, "Böyle birşey olsaydı zaten İsrail makamlarının bu kişileri serbest bırakmayacağına" işaret etti.
Çelik, Türk hükümeti ve devletinin bu geminin sponsoru veya destekleyicisi olmadığını, geminin devlet tarafından gönderilmediğini anımsattı.
Türkiye'nin de insani bir yardım gemisini engellemeye hakkı olmadığını belirten Çelik, "Hatta BM'nin insani yardım gemilerini teşvik ettiğine" dikkati çekti.
"Devlet korsanlığı"
İsrail makamlarıyla yapılan görüşmelerde de geminin kendi karasularına girdiği takdirde Aşdod limanına çekileceğini ve insani yardım malzemesini boşaltacağını söylediklerini ifade eden Çelik, "Bu olay herhangi bir olay, kaza değildir" diyerek, İsrail'in uluslararası sulardaki bu tutumunun "devlet korsanlığı" olduğunu söyledi.
İsrail askerlerinin gemilerdekileri infaz ettiğini, gemide herhangi bir çatışma olmadığını ifade eden Çelik, "gemideki insanlar, üzerlerine silahla gelen İsrail askerlerine karşı, kendilerini pet şişelerle korudular diye İsrail kara propaganda yapıyor" dedi.
"Bu çatışma değil infaz"
Çelik, yapılan incelemeler sonucunda "bütün öldürülenlerin 2 metrelik mesafeden ve sadece iki silahtan kafalarına kurşun sıkıldığını, bunun çatışma değil, infaz olduğunu" kaydetti.
Çelik, "Bir devlet, başka bir devlete bu kadar açık bir saldırı olmasa bile herhangi bir sebeple, istenmeyen bir sebeple bile olsa bir başka devletin vatandaşlarından 9 kişinin ölümüne sebebiyet veriyorsa, özür dilemesi bu kadar zor mudur, bu kadar büyük bir mesele midir, burada özür dilemiyorsa demek ki kötü niyet vardır" dedi.
"NATO'daki müttefiklerimiz olumlu tavır sergilemedi"
Türkiye'nin NATO'daki müttefikleriyle dünyanın her yerinde fedakarlık yaptığını, ortak değerler uğruna mücadele ettiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Bugün açık denizlerde Türk insanları saldırıya uğramış ve öldürülmüştür, ama maalesef uluslararası bir soruşturma komisyonunun kurulmasına destek verme konusunda NATO'daki müttefiklerimiz olumlu bir tavır sergilememişlerdir. İsrail'in kendi kendine kuracağı bir komisyonun da bizim açımızdan hiçbir kredibilitesi yoktur. 'İsrail, açık bir demokrasidir, gelişmiş kurumları vardır' deniyor. 'Kendi kendine soruşturma yapacak kuvvete sahiptir' deniyor. Türkiye çok daha gelişmiş bir demokrasidir, çok daha gelişmiş kurumlara sahiptir, sadece kendi milli mekanizmalarıyla değil, başka uluslararası mekanizmalarla da işbirliği yaparak bu soruşturmayı yapabilecek kabiliyete Türkiye de sahiptir ama biz Türkiye ve İsrail'in iki ayrı soruşturma komisyonuyla bu işi yürütmesinin sağlıklı olmadığını düşünüyoruz. BM Genel Sekreteri'nin gözetiminde bağımsız ve kredibilitesi yüksek bir komisyon kurulmalıdır. Kongre'deki muhataplarımıza, diğer yerlerdeki Türkiye uzmanlarına bu bağımsız komisyonun kurulması noktasında destek vermelerini istedik. Aksi takdirde Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmesine hizmet etmiş olmazlar. Tam tersine daha da kötü duruma gelmesine katkı sağlamış olurlar ve Orta Doğu barışına da çok ciddi zarar vermiş olurlar"
"Devrimden bu yana ilk anlaşma"
Çelik, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımlar oylamasında "hayır" oyu kullanarak, kendi müttefiklerine karşı İran'dan yana bir tercih kullanmadığını söyledi.
Şimdiye kadar hiçbir yaptırım kararının sonuç alamadığını, tek yolun İran'ı uluslararası toplumla açık bir müzakere masasına oturtmak olduğunu belirten Çelik, "Devrimden bu yana ilk defa İran'ın bu konuda taraf olduğu tek anlaşmanın Tahran Bildirisi olduğunu hatırlattı.
"Biz bu diplomatik müzakere yolunu bu kanallara açarken, bütün Batılı ülkeler desteklerini vermişlerdir" diyen Çelik, Türkiye'nin verdiği oyla yön değiştirdiği veya eksen kayması yaşadığı yönündeki sözlerin sadece "retorikten ibaret" olduğunu, içeriğinden söylenenlerin hepsinin "boş ve boşa çıkacak" olduğunu kaydetti.
"Eksen yerli yerine oturdu"
Türkiye, Suriye ile diyaloğu geliştirmeye başladığında da aynı sözlerin söylendiğini, ancak sağlanan ilerlemeyle gelinen noktada ABD'nin de Suriye'ye büyükelçi atadığını ifade eden Çelik. "Dolayısıyla Türkiye'nin bütün girişimleri, esasında sahip olduğumuz ortak değerlere hizmet etmektedir, ortak amaçları gözetmektedir. Bu açıdan baktığınızda eksen kaymasından değil, tam tersine eksenin yerli yerine oturmasından bahsedebiliriz. Eksen yerli yerine oturmuştur, omurgadaki bazı disk kaymaları tedavi edilmektedir"
Türkiye'nin Orta Doğu ile ilişkilerini geliştirmesine hiç kimsenin itiraz etmesinin mümkün olmadığını anlatan Çelik, Türkiye'nin bu girişimlerinin AB'ye üyelik perspektifiyle de yüzde 100 uyumlu olduğunu söyledi.
Bu konularda ilginizi çekebilir