Orta sınıfın 'sorunları' ve 'fırsatları' nelerdir?
Bir hesaplamaya göre dünyadaki orta sınıf 2000 yılında 430 milyon insanı kapsarken 2030 yılında 1.5 milyar insana ulaşacak.
Bir hesaplamaya göre dünyadaki orta sınıf 2000 yılında 430 milyon insanı kapsarken 2030 yılında 1.5 milyar insana ulaşacak. Bu artışın 3'te 2'sini Çin ve Hindistan yaratacak. Dünya Bankası analizlerine göre orta sınıfın en
az yüzde 52'si Çin'de yüzde 12'si Hindistan'da ortaya çıkacak.
Orta sınıfın hareketlenmesi sadece "Arap Baharı" ile sınırlı kalsaydı bugünkü kadar yaygın ilgi alanı olmazdı. Mısır'dan ABD'ye, İsrail'den Tunus'a, Libya'dan Yunanistan'a kadar çok değişik özellikteki ülkelerde orta sınıfın hareketlenmesi, tartışmaların yoğunlaşması ve yaygınlaşmasını sağladı. Mısır'da insanların sıkıntılarını meydanlara taşıdığı günlerde Amr Şalakani'nın Radikal'de çevrilen "Her şey yeni başlıyor" başlıklı yazısında, "Mübarek orta sınıfa öyle bir saldırdı ki, insanlar ne yapacaklarını şaşırdı" diyerek, toplumsal hareketin dayanağının orta sınıfın hedef alındığına vurgu yapıyordu.
The New York Times'da Rachel Donadio, "Yunanistan'da korkutucu derecede somut bir süreç yaşanıyor: Orta sınıfa dayalı refah devleti çöküyor ve yerine gelen yeni bir şey yok" diye uyarıyordu.
Güngör Uras, Milliyet'teki yazısında İsrail'de gençlerin "sosyal adalet" istediklerini anlatıyor. İyi eğitim görmüş gençler için 2 bin 500 dolar ücretin yetersiz kaldığını, yoksul mahallelerde bile ev kirasının bin doları bulduğunu belirterek, orta sınıfın yoksullaştığına dikkat çekiyor.
Turquie Diplomatigue'de David DeGraw, çevirisi yapılan yazısında, ABD nüfus idaresinin son verilerine göre, 2005-2009 yıllarını kapsayan dönemde ortalama hane halkı refah düzeyinin yüzde 28 azaldığını belirtiyor. Bu azalışın hane başına 27 bin dolarlık bir kayıp anlamına geldiğini söylüyor. Yazar, en müreffeh kesimin üzerindeki vergilerde yapılan indirimlerin, rekor düzeyde bir servet eşitsizliğine yol açtığını; yoksul, yaşlı, hasta orta sınıfın aleyhine bir gelişme yaratıldığını belirtiyor. DeGraw'ın araştırmasında, sadece giyim malzemeleri fiyatlarının düştüğünü, diğer tüm temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında yükselme olduğunu; enerji ve eğitim giderlerinde hızlı artışın yarattığı açığın ancak borçlanma ile karşılanabildiği, yaşam maliyetindeki artışın orta sınıfı zorladığı belirtiliyor.
Mike Dorning, Bloomberg Businessweek'te çalışan erkeklerin oranı ve ortalama maaşlarının 1970'lı yıllardan bu yana sürekli gerilediğini yazıyor. Bu eğilim etkisiyle geride bırakılan 10 yılda aile bireyleri arasında kadınların daha fazla iş yaşamına girmesi ve taşın altına ellerini koyması sonucunu doğurduğunu söylüyor. Manuel Cartelss analizlerinde, ataerkil ailenin çözülmesi, çekirdek aile yapısının yaygınlaşması, tek başına erkeğin çalışmasının aileye yetmemesi nedeniyle kadınların iş yaşamına girmelerinde artış eğilimini hızlandırdığı üzerinde duruyor. Castelss'in analizlerinde, Sanayi Devrimi'nin simgesi olan fabrika-odaklı üretimin çözülmesinin küçük ve orta ölçekli işyerlerinin ekonomideki ağırlığını artırması sonucunu doğurduğu belirtiliyor.
Dünya genelinde az sayıda girişimci-odaklı sanayi çağı üretim yapısının,kitle girişimciliğine dayalı bir yapıya dönüştüğünü anlatan İngiltere'nin eski Başbakan'ı Gordon Brown, "girişimci kitleye" sahip olmanın sürdürülebilir büyüme yaratmanın özündeki güç olduğunun altını çiziyor. Rauf Gönenç "girişimci enerjisinin" önemini hatırlatıyor; bu enerjiye sahip ülkelerin avantajlı konumda bulduklarını ileri sürüyor.
IMF Genel Kurulu'na sunulan raporlarda ve Muhtar Kent'in değişik değerlendirmelerinde, çağımızın temel eğilimlerinden birinin de "göçler, kentleşme, kadın nüfusun iş yaşamına girmesi" olduğu; bu eğilimin orta sınıf yaratma etkisi üzerinde duruluyordu.
Orta sınıf yaygınlaşıyor ama…
Teknolojiye kolay erişebilirlik nedeniyle, ekonomik büyüme insan-odaklı hale geliyor.Bu temel eğilim, nüfusu genç ve kalabalık ülkelerde ekonomik büyümenin güvencesi oluyor. Son krizlerde hep bir gözlendi ki, Çin ve Hindistan'da yoksullukta önemli düşüş var. Bireylerin gelirleri ve refahlarında önemli bir artış gözleniyor. M.J. Cetron ve O. Davies'in Turquie Diplomatique'deki yazılarında altını çizdikleri gibi, 1978 yılında Çin'de orta sınıftan söz etmek mümkün değil. Toplum yaşamında çok sayılmayacak olan 30 yıl sonra 2007'de 80 milyon Çinli "orta sınıf" konumuna yükseldiği hesaplanıyor. Hindistan'da da orta sınıfın varlığı giderek genişliyor.
Bir hesaplamaya göre dünyadaki orta sınıf 2000 yılında 430 milyon insanı kapsarken, 2030 yılında 1.5 milyarı aşacak. Bu gelişmenin 2/3'ünü Çin ve Hindistan yaratacak. Dünya Bankası analizlerine göre orta sınıfın en az yüzde 52'si Çin'de yüzde 12'si de Hindistan'da ortaya çıkacak.
ABD'ye sığınan, yaşamı film konusu olan Çinli dansçı Li Cinxin, New York Times'daki söyleşisinde, Çin'de 1958 ile 1961 yılları arasında yaklaşık 38 milyon insanın açlıktan öldüğünü belirtiyor.Yarım yüzyıllık zaman kesitinde çok şey değişmiş… Çin şimdi dünya orta sınıfını belirleyen ülke konumunda.
Fadime Özkan'ın bilim insanımız Prof. Kemal Karpat ile yaptığı söyleşide, Türkiye'deki en önemli sosyal gelişmenin Anadolu'da yeni bir orta sınıfın ortaya çıkmasının olduğu iddia ediliyor. Fransız siyaset bilincisi-filozof Gilles Kepel, Haber Türk'teki söyleşide, AKP'nin yükselen dindar orta sınıfların yararlarını temsil ettiğini söylüyor. Ayrıca, bu orta sınıf pragmatik, pratik ve gelişmeye birinci derecede önem veren anlayışa da sahip olduğu da belirtiliyor.
Bumerang etkisi
KÜRESELLEŞME süreci orta sınıfı iki eksende etkiliyor: Birincisi, John Perkins'in kitaplarında ve söylemlerinde işaret ettiği, son 400 yılda oluşturduğumuz ekonomik sistemin "başarılı olamadığını" ortaya çıkarması… Sistem hızla çözülüyor… Çözülmekte olan ekonomik düzenin zaafı, hırsa, bencilliğe, sömürüye ve madde düşkünlüğüne dayanması ve adil olmayan paylaşımdan beslenmesi. Küreselleşmenin temel eğilimlerinden bir diğeri olan "sınırlı şeffaflıktan sınırsız şeffaflığa geçiş süreci". Kitle iletişimindeki gelişmenin hızlandırdığı bu süreç, hepimizin ekonomik düzenin yarattığı yoksullukları fark etmemize yardımcı oldu. Çelişik bir durumla yüzleşiyoruz: Bir yandan orta sınıfın ölçeği büyürken, öte yandan yoksul kesimler de hızla artıyor. Küreselleşme sürecinin "bumerang etkisini" iyi yönetmek gerekiyor. Orta sınıf açısından, çözülen ekonomik düzen yerine yenisi inşa edilirken ortaya çıkan fırsatların değerlendirilmesi hayati önem taşıyor.
Birincisi, Sanayi Devrimi'nin dayanağı olan "fabrika-odaklı üretimin" çözülmesi küçük ve orta ölçek işyerlerinin (KOBİ) önünü açtı. Seçkin azınlıklara dayalı "az sayıdaki girişimci" dönemi kapanarak "kitle girişimciliği" öne çıktı. Bu açıdan "kitle girişimciliğini ve girişimci enerjisini" iyi yöneten ülkeler orta sınıfı hızla geliştirebiliyor ve kalkınmanın odağına yerleştirebiliyor.
İkincisi "göçler, kentleşme, çekirdek aile egemenliği ve kadın nüfusun iş yaşamına girmesi" eğilimi. Göçtükleri yerde tutunmak için göçmenlerin çalışkanlığı kadar girişimci yeteneklerini zorlamaları bilinen gerçek. Göçmenlik aynı zamanda orta sınıfı besleyen bir sosyolojik olgu. Kentleşme, marjinal işlerden örgütlü işlere geçiş nedeniyle orta sınıf yaratmanın dinamiklerinden bir diğeri…
Castelss refah devleti analizinde ülkelere göre orta sınıf refah devleti, devletçi refah devleti ve kent refah devleti diye üçlü bir ayırım yapıyor. Türkiye gibi ülkelerin yönetenlerin kentleşmeyi orta sınıfın geliştirilmesinin kaldıracı olarak kullanmaları gerekiyor. Ataerkil ailenin çözülerek çekirdek aile yapısının egemen olması, geçinebilmek için kadının iş yaşamına girmesi, hane halkı gelirini kadın-erkek birlikte oluşturması orta sınıfın geliştirilmesinin bir diğer fırsat alanı… Ayrıca, çocuk sayısının azalması, gelirin az sayıdaki insan arasında bölüşümü bir başka etkeni oluşturuyor.
Üçüncüsü ise, orta sınıfı geliştirmenin bir başka yöntemi olan "anonsu kendinden büyük projelerin" hayata taşınmasıdır. Antalya'da turizm gelişme alanının teşviki, GAP'ta sulama, Mısır'da On Ramazan Projesi, ABD'de Afrika kökenliler için "pozitif ayrımcılık projeleri" vb. onlarca örnek sayılabilir. Türkiye'de devletin yaptığı yatırımlar, özellikle Cumhuriyet'in başlangıcındaki devletin üretim tesisleri orta sınıf yaratmanın kaynaklarını oluşturmuştur. Bir diğer kaynak, özel kesim yatırımlarının sağladığı örgütlü istihdam.
Dördüncüsü günümüzde, "piyasa sisteminin görünmez eli ile yönetişimin görünen elini dengeleyen"ülkelerdeki hızlı kalkınmanın yarattığı orta sınıf. Çin, hem piyasada girişimciliği yaygınlaştırarak hem de devlet eliyle gerişimler destekleyerek orta sınıf tabanını yaygınlaştırıyor. Bu yapının fiziki sermaye, insan kaynakları ve teknolojiyi en üst düzey verimde kullanarak kalkınmayı hızlandırmasına önemi var.
Beşincisi, adil bir gelir dağılımı yaratmaktır. James Petars'ın altını çizdiği gibi, adil bir gelir dağılımı yaratılmazsa, ABD'de olduğu gibi orta sınıf ve işçi sınıfının istikrarlı bir yaşam standardına sahip olma olasılığı azalır. ABD'de bugün herkes nüfusun yüzde 1'ini oluşturan en zengin kesimin, geri kalan yüzde 99'a kadar gelire sahip olması orta sınıf için önemli tehditlerden biri. Orta sınıfın uzun dönemli geleceğini güven altına almak için yeni dünya düzeninde, emeklilik ödemelerinin, sosyal güvenliğin, sağlık hizmetlerinin geliştirilerek sürdürülmesi gerekiyor. Oysa, ister orta sınıf refah devleti olsun, ister devlet eliyle yaratılan refah devletinden söz edilsin, isterseniz 1960'lı yıllarda ABD'de gözlendiği gibi kentleşme yoluyla yaratılan refah devletini kastedelim, sistem emeklilik gelirlerini, sağlık hizmetlerini ve diğer sosyal güvenlik araçlarını tehlikeye sokuyorsa, orta sınıfı da yok ediyor anlamına geliyor.
Tüketici değer, beklenti ve davranışlarının ne yönde geliştiği, gelişmesinin hızını kavrama, iş yaşamında her zaman birinci derecede önemli… Bir ülkede orta sınıfın varlığı, toplum içindeki ağırlığı, yaşam biçimi ve yaşam tarzları "talep koşullarını" belirliyor… Çok odaklı üretim ve çok kültürlü yönetime sahip olan firmalar, tüketici eğilimlerini yakalayabilmek için çok yoğun zaman, emek ve para harcıyor… Orta sınıf analizi, o nedenle firma yönetimlerinin ufkunun adıdır…