Önümüzdeki 5 yıllık dönemde daha iddialı hedeflerimiz var
Sigorta sektörü açısından 2009-2010'un zor geçtiğini belirten Ray Sigorta GM, 2011 ve 2012'nin de zor olmaya devam edeceğini söyledi.
Yakup SAYAR
İSTANBUL - Türksigorta sektörü geleceğe umutla bakıyor. Sektörün lideri konumundaki şirketin yüzde 10 düzeyinde pazar payı olduğu düşünüldüğünde ise diğer şirketlerin pastadaki payını artırma amacıyla önümüzdeki yıllarda yoğun rekabet içine girecekleri düşünülüyor.
Ağustos 2010 itibariyle Ray Sigorta Genel Müdürlüğü koltuğuna oturan Levent Şişmanoğlu; Ray Sigorta'nın ürün portföyünü genişletip, büyüme yolunda ilerleyeceğini belirterek; "Ray Sigorta olarak ilk hedefimiz pazar payımızı yüzde 2'lerin birkaç kat üzerine çıkarmak. 5 yıllık perspektifte biraz daha iddialı hedeflerimiz var” diye konuştu.
Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu, DÜNYA'ya Ray Sigorta'nın gelecek yıl hedefleri, acentelerden beklentileri ve Vienna Insurance Group'un Türkiye yatırımından beklentilerine dair açıklamalarda bulundu.
Kendi ölçeklerindeki firmalar için kritik bir dönem başladığına dikkat çeken Şişmanoğlu, "Bu ölçekte kalmamamız gerekir. Bu ölçek sigortacılık faaliyetlerini, olmazsa olmaz giderlerini karşılayabilecek bir ölçek değil. Daha akıllı davranıp, teknik anlamda gelirlerimizle tüm giderlerimizi karşılayabilecek hali yaratmalıyız. İkinci olarak bu ölçekten bir parça daha yukarı çıkmamız gerekiyor. Ray Sigorta olarak ilk hedefimiz pazar payımızı yüzde 2'lerin birkaç kat üzerine çıkarmak.
5 yıllık perspektifte biraz daha iddialı hedeflerimiz var.Sigorta sektörü açısından 2009-2010 zor yıllardı, 2011 ve 2012'de zor olmaya devam edecek. GSMH ile ekonominin büyümesi ortalama primlerde hissedilmiyor. Dolayısıyla zorluk devam edecek. 2013'te düzlüğe çıkmamız için, müşterilere başka poliçeler satabilir miyiz diye bakmamız gerekiyor. Pasta genişlerse düzlüğe çıkarız" dedi.
Ray Sigorta'nın son 4 yıldır motor ağırlıklı bir portföyden, motor dışı branşların daha yoğun olduğu bir portföye doğru kaymaya başladığını belirten Şişmanoğlu; "Önümüzdeki yıllarda Ray Sigorta, motor portföyünü büyütmeksizin aynı yönde ama motor dışı branşlarda ve tüm segmentlerde, bireyselde, KOBİ'de ve kurumsalda büyümeye devam edecek.” diye konuştu. Şişmanoğlu; motor branşında maliyetleri karşılayan primler olursa motor branşının payını tekrar artırabileceklerinin de altını çizdi.
En çok satılan ürünlerin zorunlu poliçeler ve kasko poliçeleri olduğunu hatırlatan Şişmanoğlu, bu poliçelerin satışında en önemli kriterin fiyat olduğunun altını çizerek şöyle konuştu; "Genellikle daha ekonomik olan tercih ediliyor. O zaman demek ki pazar fiyatını takip edeceğiz, temel emtiaların Londra piyasasında fiyatı nasıl belliyse ve hiç kimse bunun üzerinde satış yapamıyorsa bizde de bir pazar fiyatı olmalı. Ürünün commodity olması şirketlerin verdiği hizmetin, teminatların birbirine benzeşmesi, standardın oluşmasını sağlaması anlamında iyi.
Sonraki evrede satarken kazanmayacağınız için alırken tasarrufu planlamanız gerekiyor. Çok hızlı ve verimli hasar kontrolleri gerekiyor. Hasarın layıkıyla, hakkıyla tamir edilmesini sağlayacaksınız ama, gerekmeyen parçaların değişmesine izin vermeyeceksiniz. Bunu yapamıyorsanız, bu commodity ürünü satmayacaksınız çünkü zarar edersiniz. Otomotiv endüstrisi sigorta endüstrisi ile birlikte var olmalı. Yakın zamanda sigorta şirketleri ile ortak kâr amacı güden otomotiv şirketleri daha verimli işlere imza atacaktır."
Sigortalıların yüzde 99'u dürüst
Kaza Tespit Tutanağı konusunda görüşlerini sorduğumuz Levent Şişmanoğlu, söz konusu uygulamanın gerekli olgunluğa geldiğini belirtti. Tutanağın ilk çıktığı zamanlarda var olan açlığı gidermek için çok kullanıldığına dikkat çeken Şişmanoğlu; "Stok bittikten sonra yumuşadı. Sigortalıların yüzde 99'nun dürüst olduğunu biliyoruz. Yeter ki, kazaya karışan kişilerin dışındaki tedarikçi, tamirciler veya başka aktörler devreye girip tutanakları manipüle etmesinler. Kaza Tespit Tutanağı'nı savunuyoruz, olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama bu da bir hazımdır, toplum anladıktan sonra yanıltıcı beyanlar belki yüzde yarımlık bir oranda olacaktır. Bizim kamusal sorumluğumuz yanıltıcı beyanları en aza indirmektir ki, boşu boşuna dürüst beyanlarda bulunan kişilerin primleri yükselmesin" dedi.
Faaliyet gösterdiği 23 ülkede hem bireysel hem de kurumsalda çok etkin olan Vienna Insurance Group'a ait bir şirket olduklarının altını çizen Şişmanoğlu, "Büyük işlerde sigorta şirketi açısından en önemli konu kapasite sorunudur. Bu hem sermayenizle hem yerleşik reasürans anlaşmalarınızla oranlıdır. Ray Sigorta'nın tarihi bir portföy geçmişi olduğundan bu tarihe göre oluşmuş bir reasürans paketi var. Bu paket oldukça avantajlı ve bizlere iyi kapasiteli iş yapma imkanı sunuyor" diye konuştu.
En yüksek sadakat KOBİ'lerde
KOBİ'lere yönelik hedeflerini sorduğumuz Şişmanoğlu, KOBİ'lerin sigorta satın alma kapasiteleri gelirleri ile orantılı olduğunu söyledi.
"Hem dünya, hem Türkiye gelişirken bazı iş kolundaki bazı KOBİ'ler sıkıntılar yaşayabiliyorlar" diyen Şişmanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Ama bazıları ise çok daha iyi şartlarda çalışabiliyorlar. KOBİ'ler en yüksek sadakati bulduğumuz segment olarak ortaya çıkıyor.
Uzun süre aynı sigorta şirketi ile çalışıyorlar ve sadakat seviyeleri yüksek. Çok daha bilinçli bir sigorta müşterisi olan KOBİ'lerin çok daha fazla ürün aldıklarını ve çok daha olumlu sigorta tüketimi yaptıklarını görüyoruz. KOBİ'lerle büyümek lazım. Sadece bir poliçe ile KOBİ müşteride duramazsınız. Ya kaybolur gidersiniz, ya da tüm sigorta ihtiyaçlarını giderebilecek bir çeşitlemeye gitmek zorunda kalırsınız."
Farklı ürünler satabilen acentelerle çalışacağız
Kasko ve Trafik sigortalarının kolay satılabilen ve müşterilerin sorduğu kolay bir ürün olduğunu ancak, müşterilerine başka ürünler de sunabilecek, müşterisinin ihtiyacına yönelik hareket eden acentelerle çalışmak istediklerini belirten Levent Şişmanoğlu, "Müşterilerinin tüm sigorta ihtiyaçlarını tespit edebilen,bu konuda müşterilerine bilgi verebilen, ihtiyaçlarını yönlendirebilen, çok daha düşük hasar frekansına sahip branşlarda da "seyrek olur ama oldu mu canınızı yakar” hatırlatmasını sigortalılarına yapabilen, hasar anında doğru yaratılmış beklentileri tam karşılamamızı sağlayabilen acentelerle çalışmak istiyoruz.
Bu iki anlamda çok önemli bir olgu. İlk olarak, bizim acentelerimize ilave poliçeler satarak daha çok müşteri sahibi olan, daha çok müşteriyi memnun eden ve hasar anında müşterisinin yanında daha fazla iş olmaları için gerekli destekleri vermeliyiz.
İkinci önemi nokta ise, bilinçlendirme, ihtiyaç uyandırma ve hasar anında yardımcı olarak sigorta olgusunun anlam ve önemini sigortalıları ikna ederek anlatmak böylece Türkiye'de sigortacılık pastasını büyütmek. Tabi bu, dantel işçiliği yapar gibi ilmek ilmek yapılması gereken bir iş"diye konuştu.
Hayat sigortacılığında fırsat kolluyoruz
Türk sigortacılığının henüz sigortalıların nezdinde sigorta bilincini artıracak düzeyde olmadığını söyleyen Levent Şişmanoğlu, şu anda daha çok acentelerin reçeteyi yazdığı bir evrede olunulduğunu ve nihai tüketicinin sigorta bilinç düzeyinin henüz istenilen seviyede oladığının altını çizdi.
Vienna İnsurance'ın yatırımını diğer 23 ülkede yaptığı gibi Türkiye'nin 2015'li, 2020'li yılları için yaptığına dikkat çeken Levent Şişmanoğlu "Dolayısıyla sektördeki yönetmelik değişiklerini takip ediyorlar. Vienna Grubu; önümüzdeki günlerde Türkiye'den, var olan potansiyelini çok daha etkin ve hızlı bir şekilde ortaya çıkartmasını, çok daha sağlıklı bir sigortacılık pazarına sahip olmasını, yenileme oranlarının yükseldiği, müşterilerin bir yıldan bir yıla şirketler arasında gezmediği, biraz daha oturmuş, daha kontrol edilebilir bir hasar yönetimi bekliyor. Hayat sigortacılığını da seviyorlar ve bu noktada fırsat kolluyorlar" dedi.
Hak edilen hasarı ödemek istiyoruz
Tüketicilerin şirketlerin anlaşmalı servislerini tercih etmelerinin çok önemli bir nokta olduğuna değinen Levent Şişmanoğlu, sigorta şirketlerinin hak edilen hasarı ödemek istediğinin altını çizdi.
"Küçük bir rötuşla düzeltilebilecek parçanın değiştirilmesi, milli servetin de kaybıdır" diyen Şişmanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Böyle bir durum belki başka sektördeki işçileri daha çok üretim yapmaya zorluyor olabilir ama, bu durum bir başka sosyal imece sistemine yani sigortacılara zarar veriyor. İkisinin arasında bir denge kurulması gerekiyor ve ortalama hasarlarda yüzde 10'luk bir tasarrufun bu dengeyi sağlayacağını düşünüyorum. Bunun dışında kaza adetlerini sigorta şirketleri çok belirleyemezler. Bunu belirleyenler; araç kalitesi, sürücülerin bilinci, yolların düzgünlüğü, uyarı işaretlerinin ve aydınlatmanın yeterli olması gibi faktörlerdir.
Ülkemizde giderek daha iyi yollara, daha iyi işaretleme tekniklerine, daha kaliteli otomobillere sahip oluyoruz ama özellikle ölümlü kazaları azaltmada yeterli olamıyoruz. Dolayısıyla özellikle ölümlü kazaları azaltmak bana bir kamusal yükümlük gibi geliyor. "
'Prenses Kasko' kulüp üyeliği gibi oldu
Ray Sigorta'nın ürünlerine değinen Levent Şişmanoğlu, özellikle "Prenses Kasko” adlı ürünleriyle farklı bir hizmet anlayışı geliştirdiklerini söyledi.
Hasar anında sigortalı hanımların tamirhaneye gitmelerinin zor olduğunu ve yeni ürünleriyle bu zorluğu ortadan kaldırdıklarını belirten Şişmanoğlu şunları söyledi; "Prenses Kaskoplus sahibi müşterimizin istedikleri takdirde, araçlarını alıyoruz ve tamirden sonra adreslerine teslim ediyoruz. Prenses Kasko bir kulüp üyeliği gibi olmaya başladı ve giderek büyüyor. Hedef kitlesi 30 yaş üzeri ve çalışan hanımlar olan ürünümüzden çok memnunuz.
Sadece büyük illerde değil küçük illerde de oldukça fazla hanım sürücümüzün olduğunu ve Prenses Kaskoplus'a ilgi gösterdiklerini gördük. Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor, kulüp üyeliğine dönüştüğü zaman daha da artacak. Bu ürünün en önemli katkısı hasarı ilk bizim görebilme şansımızın olmasıdır. Sonuç itibari ile hasar şiddeti düşük çıkıyor."