Önlük diktirip 'hikaye' yazıyor
Son 10 yılda Bahreyn’de iki fabrika satın alarak kapasitesini ikiye katlayan denim kumaş üreticisi Orta Anadolu CEO'su Atilla Kıyat, “Global bir şirket olmak için arkanızda gerçek bir hikayeniz olması gerek” diyor.
Global bir marka olmak için artık hizmet ve üründe mükemmelliğin ötesi gerekiyor. Sürdürülebilirlik, çevreye saygı, sosyal sorumluluk projeleri ve bu projelerle yaratılan bir şirket hikayesi. Bu hikayeyi çok özenli şekilde yazan bir Türk şirketi var; Orta Anadolu...
Orta Anadolu, Levis’tan Replay’e, Wrangler’dan Lee ve Mavi’ye dünya devi denim firmalarına denim kumaşı üreten köklü bir üretici. 60’ıncı yaşını kutlayan şirketin tepe koltuğunda, Atilla Kıyat var. 2000 yılından beri şirketin başında olan Kıyat, Orta Anadolu’yu global bir üretici haline getirmenin yolunun sadece üretim becerisi olmadığı, ‘global anlamda ilgi çekici bir hikayeye de sahip olunması gerektiğini’ belirtiyor.
Orta Anadolu son tüketiciye yönelik bir üretici değil. Ama bu durum onu geride tutmuyor. Buldan’a İtalyan bir fotoğrafçı getirip çok etkileyici bir kitap hazırlamak ve bunu yabancı müşterilere dağıtmak, tarihi bir Anadolu tezgahını Paris’teki fuarın tam merkezine kurmak, ABD’de kimsesiz çocukların jean pantolonlarını yeniden dönüştürmek, Lübnan’daki ev kadınlarına diktirdiği denim önlükleri Afrika’daki çocuklara dağıtmak gibi çok özel çalışmalarla Orta Anadolu’nun ‘hikayesini’ yazıyor. Atilla Kıyat, “Global bir marka olmak için mutlaka gerçek bir hikayeniz olmalı” diyor.
Bahreyn’de 2 fabrika ile kapasiteyi ikiye katladı
Orta Anadolu 60 yıl önce çok ortaklı bir mensucat şirketi olarak Kayseri’de kurulmuş. Şirket 1980’li yıllarda iki ortaklı hale dönüşmüş; bugün Karamancı ailesinin sahip olduğu Karamancı Holding bünyesinde. 1983 yılında denim üretmek için çalışmalar başlamış, 1985 ylında denim üretimi start almış. Yılda 3.5 milyon metre denim satarak yolculuğa başlayan Orta Anadolu, bugün ayda 5.5 milyon metre denim satar hale gelmiş durumda. Fabrika halen Kayseri’de. Firmanın Bahreyn’de ise 2 fabrikası var. 2003 yılında 50’nci yılını kutlarken Orta Anadolu 35 milyon metre kumaş satıyormuş. Bu yıl ise üretim kapasitesi 60 milyon kumaşa ulaşmış. Seneye 70 milyon metrelik satış için plan yapılmış. Ciro da hızlı bir artış göstermiş. Toplam ciro 230 milyon dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu üretim artışının ardında işte Bahreyn’de satın alınan bu iki fabrika var. Peki neden o günlerin popüler yatırım noktası Mısır değil de Bahreyn? Kıyat, “Ne kadar isabetli bir seçim yaptığımız ortaya çıkıyor şimdi. Bilmem, belki de şirketin başında eski bir asker vardır” diyor.
New York’ta öğrenciler çocuklar için tasarladı
Hedeflerinden biri tüketici bir jean pantolon alırken, hangi kumaşla yapıldığını etiketinden görsün ve Orta Anadolu’nun ürettiği denimle yapılanı istesin... Atilla Kıyat bunun çok kolay olmadığını, global bir şirket olma vizyonu ile hareket ettiklerini anlatıyor. “Dünyada bizi Orta olarak bilirler” diyor Kıyat ve stratejisini anlatıyor: “Artık herkes bu kumaşı yapabiliyor.Eskiden rakiplerinizden daha iyi hizmet veriyorsanız, teslimatları zamanında yapıyorsanız, müşteri şikayetlerini dünyanın neresinde olursa olsun çözebiliyorsanız bunlar yeterliydi ama artık değil. Şimdi insanlar sizin firmanız ve ürettiğiniz kumaşın arkasında bir hikaye bekliyor. Bu hikaye çevreyi korumak, sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluklardır... Bu sözle değil, yaptıklarınızla ne kadar gösterilebilirse, çevre, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projelerinizi ne kadar dünyaya duyurabilecek seviyeye getirebilirseniz oluyor. Bizim bunu çok iyi yapabildiğimizi düşünüyorum.”
Ne yapıyor Orta Anadolu? Birçok örnek sıralıyor Atilla Kıyat. “2011 yılında UNICEF’le birlikte Lübnan’da İslami bir yaşam olan bir köyde, çalışmak isteyen kadınları bulduk. Kadınlar fakirlikten kurtulmak için çalışmak istiyor ve köyün imamı da olan muhtarı UNICEF’e başvuruyor. Biz o köye gidip bir konfeksiyon atölyesi kurduk, kadınları eğittik. Afrika’da birçok ülkede okul çocuklarının formalarının denim kumaşından olduğunu, pek çok ailenin fakirlikten bu formaları alamadığı için çocuklarını okula göndermediğini öğrendik. New York’ta bir dizayn kolejinde yarışma açtık. Şimdi Lübnan’da kurduğumuz atölyelere kumaşımızı gönderiyor, yarışmayı kazanan bu dizaynla önlük diken Lübnanlı kadınlardan o önlükleri satın alıp Afrika’da dağıtıyoruz ücretsiz olarak.” Bugüne kadar Afrika’da binlerin üzerinde önlük dağıtılmış. Kıyat bir de sürdürülebilirlik projesi anlatıyor: “ABD’de bakımevlerindeki kimsesiz çocuklara pizza partisi yaptık, her birine birer yeni denim pantolon hediye ettik, onların vermek isteyenlerinden eski pantolonlarını aldık. Onları işleyip tekrar yeniden kumaş haline getirdik.”
Buldan Projesi’ne çok önem veriyor Kıyat. “Çok iyi bir ekiple çalışıyorum” diyor. Bu ekipten gelen bir fikir, tekstilin doğduğu kent olan Buldan’da yok olmaya yüz tutan asırlık tezgahlara yeniden hayat vermek... “O tezgahlarda denim dokutuyoruz şimdi. Tek isteğimiz bu sanat ölmesin. 50’ye yakın tezgah bize çalışıyor şu anda.”
Orta Anadolu, bununla yetinmemiş Buldan’dan bir asırlık bir tezgahı ve ustasını Paris’teki fuara götürmüş. Asırlık bir tezgahta denim dokunmuş ve Orta Anadolu standı tüm fuarın en ilgi çekici köşesi olmuş. Buldan’ı çok güzel resimlerle tanıtan bir kitap hazırlanmış ve bu kitap da fuarı gezen uluslararası katılımcılara dağıtılmış. “Herhangi bir bakanlıktan bir destek almadık” diyor Kıyat. Tüm bu yapılanları kendileri finanse etmiş. Organik pamuğa yüzde 5’lik kota açmış Orta Anadolu. Şirketin bu ve bunun gibi pek çok projesi ile ilgili bilgiler ortablu.com sitesinde tüm dünyaya tanıtılıyor. Lübnan, ABD, Afrika peki Türkiye’de bir şey yapmıyor mu firma? Kıyat Türkiye’de yaptıkları destek projelerini açıklamak istemediklerini, bunu bir reklam malzemesi gibi kullanmak istemediklerini söylüyor.
Müşteriye kumaşıyla çıkan pantolonu gösteriyor
Orta Anadolu’nun hedefi gelecekte dizayn merkezi Türkiye’de olan, tüm dünyada üretim yaptıran bir şirket olmak. Kayseri fabrikasında bir konfeksiyon atölyesi var Orta Anadolu’nun. B,u dünyada tek kumaş fabrikası içindeki konfeksiyon atölyesinde yılda 45 bin adet pantolon üretiliyor ve bu pantolonlarla Orta Anadolu kumaşını potansiyel müşterilerine tanıtıyor. “Bu kumaşımla böyle bir pantolon yapabilirsin, bunun know how’ını da sana veririm diyoruz” sözleriyle bu yapıyı anlatan Atilla Kıyat, bu merkez sayesinde Kayseri’ye tüm dünyadan dizaynerların gelip kurdukları Denim Academy’ye katıldıklarını anlatıyor.
Hong Kong ofisini açıp Çin’i zorlayacak
Orta Anadolu’nun Bayreyn birimlerinde 400 kişi çalışıyor. Türkiye’de Orta Anadolu bünyesinde 1500 kişi çalışıyor. Karamancı Holding’e bağlı yan şirketlerle çalışan sayısı 2 bin200’e ulaşıyor. New York, San Francisco, Almanya, İtalya, Brüksel, Tunus, Bangladeş ve Japonya’da ofisi var Orta Anadolu’nun. Şirket Hong Kong’da bir ofis kuruyor ve oradan Çin piyasasını zorlamaya hazırlanıyor. Dünya markalarının üretim yaptığı Bangladeş’e girmiş firma ve 3 milyon metre kumaş ihracatı yapılmış bu ülkeye.
Atilla Kıyat nasıl CEO oldu?
“Ben ordudan emekli olduktan sonra, Deniz Kuvvetleri’nden bir büyüğümün aile dostuymuş Karamancı ailesi. Beni o tanıştırdı. 13 Ağustos 1999’da üniformayı üzerimden çıkardıktan sonra biraz dinlendim. İlk görüştüğüm şirket benim geçmişimle çok daha ilgiliydi, marina alanına girmek isteyen biriydi. Ama beni 12.00’da çağırıp kendisi 12.45’te gelince olmadı. İyi ki de olmamış. Sonra Karamancı ailesiyle tanıştım. Son derece saygı ve sevgiye dayalı, patron ve yönetici ilişkimiz var. Şimdi paşalık pek geçerli bir meslek değil ama o zamanlar yönetim kurullarında mutlaka istenirdi. Ama denim kumaş silahlı kuvvetlerle ilgisi olmayan devletle ilgili olmayan bir şirket olduğu için tercih ettim.”
Herkese satıyoruz, şimdi hedef Uniqlo
Japon Uniqlo, Orta Anadolu’nun hedef markalarından. Hemen hemen tüm global denim markalarına kumaş satıyor firma, bir Uniqlo ile el sıkışılamamış. Atilla Kıyat, “Japonlarla iş yapmak zor. Çok ince eliyorlar ama bir de anlaştınız mı uzun vadeli ve sadakatin olduğu bir işbirliği oluşuyor. 5-6 yıl içinde cirolarını 5 kat artırmayı planlıyorlar. Uniqlo’ya da ulaşmak istiyoruz” diyor.
Fenerbahçe’yi hiç düşünmüyorum
“Fenerbahçe yönetiminde tekrar görev almayı istemiyorum, hiç de düşünmüyorum. 3.5 yıl görev aldım, Türk sporu bu hale geldiyse herhalde benim de katkım var. Türk sporunun bu hale gelmesinden çok mutsuzum. Türkiye iki şeyde öne çıktı: Şikeci ve dopingci ülke. Bazen oğlum arıyor, ‘İyi oynuyoruz değil mi Paşa’ diyor, neyi diyorum, meğer Fenerbahçe maçı varmış.”
Yunanistan’dan iplik fabrikası satın alıp Bahreyn’e taşıdı
Orta Anadolu, Bahreyn’de bir fabrika aldı. Kıyat bu yatırımın arka planını anlatıyor: “Biz kapasite artırırken müşterilerimizin tercihlerindeki değişimi de izliyoruz. Örneğin bir marka 40 liraya da pantolon satıyorsa, 200 liraya da pantolon satıyorsa biz her iki pantolonun kumaşını da verebilmeliyiz. Şimdi markaların büyük çoğunluğu her segmentteki hedef kitleye ulaşmaya yöneldi. Biz tabii ki üst segmentlerin taleplerini kolaylıkla karşılıyoruz ama alt segmentlerin taleplerinin Türkiye’deki maliyetlerle karşılanması mümkün değil. O segmentlerde de bulunabilmek için maliyetlerin düşük olduğu bir yer arayışına girdik. Biz önce dış alım yapmak istedik. Bahreyn’den ürün almaya başladık ama dış alım da yapsanız o şirketle kendi şirketinizin mentalitesini, iş yapma şeklini kesiştiremediğinizde ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor. Biz bu şekilde çalışamayacağımızı anladık ve mal aldığımız üreticiyi satın aldık. 40 milyon dolarlık bir yatırımdı ilk yatırım. Hem fabrikayı aldık, hem de ipliğini dışarıdan alan bu fabrika için Yunanistan’dan aldığımız bir iplik fabrikasını komple Bahreyn’e taşıdık. 2010 yılında bu yatırım tamamlandı. Bu yıl da ilave 5 milyon dolar yatırımla, kumaş üretmeye müsait bir şirketi satın aldık. Bahreyn’i aldığımızda 10 milyon metre üretimi vardı fabrikanın. Bu kapasiteyi 20 milyon metreye çıkardık.” Sektörde büyüme pahalı kumaşlardan çok alt segmentlerde. Bahreyn organizasyonu Orta Anadolu’ya, kapasitesini büyüyen bir alana düşük maliyetle hizmet verecek yapıda artırmış. “Aldığımız ikinci fabrika ile Bayreyn’de 30 milyon metre üretime çıkabilme altyapısına kavuşmuş olduk, bundan sonra talebi koklayacağız” diyor Kıyat. Peki Bahreyn’in nasıl avantajları var? “Türkiye’yle mukayese edilemeyecek kadar ucuz bir enerji ve işçilik var. Nüfusu 1 milyon 100 bin kişi.Yarısı dışarıdan gelen işçiler. Çoğu Pakistanlı” diyor Kıyat. Orta Anadolu, Bahreyn’de çalışma hayatına da değişim getirmiş. Kıyat anlatıyor: “Biz Bahreyn’de işçilerin yaşam standartlarını değiştirdik. Küçücük odalarda yerde, yan yana yatıyor ve iki yılda bir evlerine gidiyorlardı. Yemeklerini köşelerde ellerinde çıkınlar, çöküp yerde yiyorlardı. Biz fabrikayı aldıktan sonra ilk iş, karyolalar ve şahsi dolaplarının olduğu yatakhaneler yaptık. Bir şirketle anlaşıp her gün iki öğün sıcak yemek çıkarttık, bir yemekhane, çamaşırhane kurduk. Büyük ekran televizyon koyduk. Şimdi de maliyetlerimizi artıracak da olsa işçilerimizi her yıl ülkelerine gönderebilmek için çalışma yapıyoruz.Orada çalışanın maliyeti sosyal güvenlik ve yemek dahil aylık 350 dolar seviyesinde. Aidiyet duyguları çok yüksek, verimlilikleri de işin kalitesi de artıyor. Kendi evlerinde bir sorun olmuş gibi davranıyorlar artık fabrikada bir sorun olduğunda.”