Net borcu: 194 milyon lira
Fenerbahçe Kulübün net borcunun 194 milyon 681 bin 463 lira olduğu açıklandı. Sarı-lacivertli kulüp bu yılın ilk 4 aylık bölümünde 13 milyon 673 bin 164 lira gelir fazlası yaptı.
İSTANBUL - Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği'nin net borcunun 194 milyon 681 bin 463 lira olduğu açıklandı. Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Arena'da gerçekleştirilen genel kurul toplantısında denetim raporunu okuyan Fenerbahçe Kulübü Denetleme Kurulu Üyesi Doğan Yeşin, 2012 yılının ilk 4 aylık bölümünün ardından net borcun 194 milyon 681 bin 463 lira olduğunu açıkladı.
Yeşin, 30 Nisan'a kadar olan süreçte sarı-lacivertli kulübün 61 milyon 848 bin 955 lira gelir elde ettiğini, 48 milyon 175 bin 791 lira gider yaptığını ve 13 milyon 673 bin 164 lira gelir fazlası olduğunu bildirdi.
Tahvil ihracında yanlış yapıldı
Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Arena'da yapılan kongrede söz alan Kulüp Yüksek Divan Kurulu Başkanı Yüksel Günay, bu yönetimden görevi bırakacak olanlara "güle güle", gelenlere de "hoş geldin" diyeceklerini belirterek, bazı tavsiyeleri olacağını söyledi. Genel kurulda mali raporlarla ilgili açıklamalar olduğunu belirten Günay, "Gelir hesaplarında beyanlar oldu. Temmuz ayında yapılacak Divan Kurulu toplantısına, denetleme kurulu, gelir ve giderlerle ilgili açıklayıcı notlarla gelsin. 400 milyon gelir var, nereden geliyor, onu söyleyeceksiniz. Bu eleştiri değil, tavsiyedir" dedi.
Tahvil ihracında yanlış yapıldığını ileri süren Yüksel Günay, "100 milyon tahvil ihracında yanlış yapıldı. Bu konu önce genel kurula getirilmeli, buradan yetki alınarak yapılmalıydı. Vakit kısaysa Yüksek Divan Kurulu'na getirip, tavsiye kararı alıp, onu uygulayacaksın. Sportif AŞ, Fenerbahçe'nin malı. Oraya giden yönetim kurulu üyeleri, Fenerbahçe'den seçilmiş insanlar. Sizin adınıza borçlanma yapıyorlar. Bir hususu çok dikkatli takip ediyorum. Biz yaptık oldu, olmuyor. Tüzük buna yer vermiyor" diye konuştu. Yönetimden ayrılacağını açıklayan Nihat Özdemir'e hizmetlerinden dolayı teşekkür eden Yüksel Günay, "Diğer arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Ama Sayın Özdemir, Yüksek Divan Kurulu'na ve başkanına teşekkür etmedi. Bu da beni üzdü" diyerek sözlerini tamamladı.
"Fenerbahçe, Türkiye Cumhuriyeti'dir"
Öte yandan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, "Fenerbahçe, başkanı, yönetimi, taraftarı ve sporcularıyla beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin her değerini temsil eder ve hepsine sahip çıkar. Fenerbahçe, Türkiye Cumhuriyetidir" dedi. Yıldırım'ın, Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Arena'da gerçekleştirilen genel kurul toplantısına gönderdiği açıklamayı kardeşi, yönetim kurulu üyesi Ali Yıldırım okudu.
"Toplumsal kargaşa ve kaos umutlarını Fenerbahçe üzerinden gerçekleştirmeye çalışanlar asla muvaffak olamayacaklardır" diyen Yıldırım, "Fenerbahçe, başkanı, yönetimi, taraftarı ve sporcularıyla beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin her değerini temsil eder ve hepsine sahip çıkar. Unutulmamalıdır ki Fenerbahçe, kendisine yönelik her türlü davranışına rağmen Türk polisidir. Fenerbahçe kendisinin cezalandırılmasını isteyen Türk savcısıdır, Türk hakimidir. Fenerbahçe, kendisini sıkça eleştirse de Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Fenerbahçeli başbakanıdır. Fenerbahçe, türlü gayrı hukuki girişimlerine rağmen ezeli ve ebedi dostları Beşiktaştır, Galatasaray'dır ve diğer kulüplerdir. Kısacası, Fenerbahçe Türkiye Cumhuriyetidir. Ve Fenerbahçe Spor Kulübü sahip olduğu tüm bu değerlerini, hiç kimseye teslim etmeme kararlılığındadır" şeklinde konuştu. Fenerbahçeliler için çok önemli ve anlamlı bir günde olduklarını, böyle bir günde kongrede bulunamadığı için büyük üzüntü duyduğunu kaydeden Yıldırım, "Bugün orada binlerce Aziz Yıldırım, Metris'te de milyonlarca Fenerbahçeli var" dedi.
3 Temmuz'dan bu yana yürütülen ve her aşaması ve ayrıntısının planlanmış Fenerbahçe operasyonu olarak artık tüm Türkiye'nin gözleri önünde bütün çıplaklığı ile durduğunu kaydeden Yıldırım, "Herkes bilmektedir ki bu Fenerbahçe operasyonudur. Ama unutulmamalıdır ki; bu operasyon sadece Fenerbahçe ve Fenerbahçelilerin değil, artık ülkenin bir sorunu ve açmazı haline gelmiştir. Fenerbahçe'yi 'Böl, yönet' teorisiyle parçalayarak, istedikleri şekle sokmak isteyenler tarafından 3 Temmuz'dan çok önceleri düğmeye basılmış ve bu tehlikeli oyun başlatılmıştır" diye konuştu.
Fenerbahçe başkanının, Türkiye Futbol Federasyonu ile yaptığı iki telefon görüşmesi gerekçe gösterilerek ortada bir silahlı suç örgütü olduğu iddiasıyla dinleme ve takip başlatıldığını savunan Yıldırım, "Ancak bu operasyonun düğmesine basanlar aslında oynanacak oyunun ne kadar hukuksuz ve gerekçesiz olacağının da ilk sinyallerini vermişlerdir. Hatta gözü dönmüş bu zihniyet o kadar ileri gidebilmiştir ki, bazı Fenerbahçeli yöneticiler hakkında alınan dinleme kararları henüz gerçekleşmemiş telefon konuşmalarına dayansa da, 'hukuki delil' olarak dosyaya konulmuştur. Bunu yapanlar bu hukuksuzluktan dahi çekinmemişlerdir" ifadelerini kullandı.
"Nisan 2011'de oyunun 2. perdesine geçildi"
Aziz Yıldırım, "Fenerbahçe başkan ve yöneticilerini silahlı suç örgütü suçlamasıyla derdest edemeyeceklerini anlayanların, TFF'deki kadrolu Fenerbahçe düşmanlarına sipariş ettikleri 6222 sayılı yasa ile kendilerine bir çıkar yol yarattıklarını zannettiklerini" iddia ederek şunları kaydetti: "Yasa dışı silahlı suç örgütü gibi tümüyle akıl dışı bir gerekçe ile oynanan bu orta oyunu, Nisan 2011'e kadar bu şekilde devam etmiş ve oyuncular Nisan 2011'de oyunun 2. perdesine geçmişlerdir. Bu, 6222 sayılı 'şike' trajedyasıdır. 6222 sayılı yasa ile getirilen cezalar silahlı suç örgütü suçlamasından daha ağır olduğu için, birdenbire suç isnadı şike ve teşvik olarak değiştirilmiş ve 3 Temmuz'a kadar silahlı suç örgütü olan bizlerin, şike ve teşvik suçlamasıyla tutuklanması, yaratılan infialle tüm kamuoyuna bir linç kampanyası ile servis edilmiş ve Fenerbahçe başkanı ile yöneticileri tüm insan hakları ve hukuk dışı ihlallerin eşliğinde katledilmeye başlanmıştır."
Amacın, "Ne olup bittiği anlaşılmadan, gerçekler ortaya çıkmadan ve Fenerbahçe taraftarına enjekte edilen narkozun etkisi geçmeden Fenerbahçe'nin ele geçirilmesi" olduğunu savunan Yıldırım, 6222 sayılı yasada yapılan değişikliğin mecliste görüşüldüğü gün iddianamenin açıklanmasının ve yasa değişikliğinin veto edildiği saatlerde iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesinin tesadüf olmadığını söyledi. Yasanın kişiye özel olarak çıkartılan Aziz Yıldırım ve Fenerbahçeli yöneticileri aklamak için sipariş edilmiş bir yasa olduğu söylentilerinin topluma empoze edildiğini anlatan Yıldırım, "Ama ne tesadüftür ki Fenerbahçe yasası olarak adlandırılan bu yasadan bir tek Fenerbahçeliler yararlandırılmamış, kısacası operasyon tüm hızıyla kaldığı yerden devam ettirilmeye çalışılmıştır" ifadelerini kullandı.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti ve Başbakanı'nı tehdit..."
Kendilerine karşı oynanan oyunun adının "Haksız ve çıkar amaçlı suç örgütü" olarak konulduğunu kaydeden Yıldırım şöyle devam etti: "Ancak bu sefer de, sahne sırası Fenerbahçe operasyonunun yardımcı aktörlerine gelmiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümeti ve Başbakanı'nı tehdit etmekten kaçınmayan, hakem atamaları yaparken yakalanan, Sivas'ta balık, Karabük'te profil siparişi veren ve hatta, devletten aldıkları trilyonları, şike ve teşvik eylemlerinde kullanmadıklarını ortaya koyamayanlar, umutsuzca ortaya dökülmüşlerdir. Şike ve teşvikin Türkiye'deki ilk günden tohumlarını ekerken suçüstü yakalananlar, Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne gitmemesi için ülke menfaatlerini dahi hiçe sayarak muhbirlik yaparken tespit edilenler, yasalarda suç tanımlamasının olmadığı tarihlerdeki eylemleri nedeniyle dolandırıcılık suçundan yargılanmayı temiz olarak yalanlarıyla örtmekten kaçınmayanlar, Türk sporuna siyaseti sokan ilk düşüncenin mimarları olmalarına rağmen Fenerbahçemize saldırmaya devam etmişlerdir." Yıldırım, açıklamasının son bölümünde uzun süre kendisiyle birlikte görev yapan ancak yeni yönetimde yer almayacaklara, zorlu süreçte Fenerbahçe için yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkür edip, yeni yönetimde yer alacaklara da başarılı bir dönem geçirmeleri temennisinde bulundu.