Nedir bu savaş hevesi?
BDP lideri Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada hükümetin Suriye politikalarını eleştirerek, "Suriye'den buraya bir savaş tehdidi yok ki 'gireceğim' diyorsun. İktidarın bu kan, savaş hevesi nedir, anlamış değiliz" dedi.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, darbeciyle hesaplaşıldığı zaman iktidarı, bir bütün olarak darbe zihniyeti ve kültürüyle hesaplaşıldığı zaman ise demokrasinin güçleneceğini söyledi.
Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Uludere olayıyla ilgili sorumluların hala ortaya çıkarılmadığını ifade etti.
"Sorumluların bilinmiyor olması tek başına skandaldır aslında ama çok iyi bildiğinizi biz de net olarak biliyoruz" diyen Demirtaş, sorumlular ortaya çıkana kadar bu işin peşini bırakmayacaklarını ve bu konunun asla kapanmayacağını söyledi.
Cezaevlerinde "kesintisiz, sistematik işkence uygulandığını" savunan Demirtaş, cezaevi koşullarının düzeltilmesiyle ilgili Adalet Bakanı'nın söz verdiğini, bunun takipçisi olacaklarını dile getirdi.
Nedir bu savaş hevesi?
Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Demirtaş, "Başbakan, Çin ziyaretinde neredeyse Suriye'ye savaş ilan ediyordu. Hem de sınırda kimin ateş açtığı belli değilken... Ne Meclisin ne muhalefetin ne hükümetin ne bakanların haberi var. Tek başına neredeyse bir ülkeye savaş açacak" dedi. Demirtaş, şunları kaydetti:
"Suriye'den buraya bir savaş tehdidi yok ki 'gireceğim, savaşacağım' diyorsun. Oradaki iktidarın ne kadar muhalifi varsa o kadar da destekçisi var. AKP iktidarında bu kan, savaş hevesi nedir, anlamış değiliz. Kardeşin Esad bir yıldır diktatörlük yapmıyor ki? Ülkeyi 50 yıldır diktatörlükle yönetiyor. Suriye politikasında ilkesiz bir duruş sergilediniz. Oradaki katliamları zamanında görmezden geldiniz, sustunuz.
Suriye halklarından Kürtler özerklik istiyor. Sen Suriye'de özerk Kürdistan'ı savunuyor musun? Senin derdin başka. Sen orada Kürtler hak elde etmesin diye tampon bölge oluşturmayı hesaplıyorsun. Bölgedeki halklarla dost ilişkiler kurarak etrafını dostlarla çevirmen gerekir. 'Kardeşim Kürtler, Sünniler, Araplar' demen gerekir. Sen halklarla dost olmayı beceremedin. Sen diktatörlerle dost olmayı iyi becerdin. El Beşir, Kaddafi, Esad, Mübarek de senin dostundu. Evet, orada rejim değişmeli ama halkların özgücüyle değişmelidir."
KCK'da dava değil rezalet sürüyor
KCK davasında ana dilde savunma yapamayanların üç yıldır tutuklu olduğunu ifade eden Demirtaş, "Orada dava değil rezalet sürüyor. Özel yetkili mahkemeler hükümetin hukuk komisyonlarıdır. Başbakan, Bakan çıkar konuşur bunlar talimat olarak algılanır ve mahkeme, polis görevini yerine getirir" diye konuştu.
Yeni anayasayla ilgili başlattıkları imza kampanyasının bazı illerde valilikler tarafından yasaklandığını belirten Demirtaş, "Böyle Bakan ve böyle bir Başbakan var olduğu müddetçe kimse valilerin günahını almasın. Sevinmeyi takla atıp yuvarlanmak olarak algılayan Bakan'ın valisi bunu yapmış çok değil. Bunlar kendi genel başkanlarını gördüğünde hemen yuvarlanıp takla atıyorlar, vatandaşın da böyle sevindiğini sanıyorlar. Vatandaş böyle sevinmiyor haberin olsun sayın Bakan" dedi.
Erdoğan'ın 28 Şubat'ta tek bir demeci yok
Hiç bir kurumun, şahsiyetin, kuruluşun, asla darbe girişimi ve gerçekleştirilmesinden korunmayıp yargılanması gerektiğini belirten Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece darbecilerle yüzleşilmemelidir. Sadece darbeciyle hesaplaştığınız zaman iktidarı güçlendirirsiniz ama bir bütün olarak darbe zihniyeti ve kültürüyle hesaplaştığınız zaman demokrasiyi güçlendirirsiniz. Şu anda hükümet darbecilerle hesaplaşıyor. Kötü müdür, değil ama yarımdır. Sadece kendisini güçlendirecek bir pozisyon almış durumda.
MGK, YÖK, özel yetkili mahkemeler olduğu yerde duruyor, hükümetin emrinin altında. Bunlar darbe kurumu, darbeciler bunlar aracılığıyla ülkeyi yönettiler. Bu eksikliği ifade ediyoruz diye AKP çevreleri neredeyse bizi darbecilerden yana olmakla suçlayacaklar. Bizim açımızdan Çevik bir, Erdoğan iki, bir fark yok. Bizi yine içerdeyiz yine cezaevindeyiz. 28 Şubat'ta da 12 Eylül'de de şimdi de öyle.
Öyle bir konuşuyor ki AKP'nin Genel Başkanı, sanırsınız tankları önüne geçmiş, bedenini caddeye yatırmış Sincan'da, direnmiş darbeye karşı. Peh peh... Arşivleri araştırın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasına rağmen Erdoğan'ın 28 Şubat'ta tek bir demeci yok. Sen nerede darbeye direndin de haberimiz olmadı? 'Ben yaptım ben ettim' havalarıyla sakın ha tek adam rolüne bürünme. Bu sıralarda Ortadoğu'da tek adam olmak iyi değil, götürürler adamı.
Hepsini çalsalar ne olur?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın "Türkiye'nin doğu ve güney doğusundaki elektrik kaçak oranı o kadar yüksek ki bütün Türkiye oranın faturasını ödüyor" açıklaması yaptığını aktaran Demirtaş, bu açıklama nedeniyle insanların "Biz, Kürtlerin elektrik hırsızlığı yüzünden yüksek fatura ödüyoruz" dediğini söyledi.
Bu açıklamanın ayrımcılık olduğunu öne süren Demirtaş, "Bunu, sayın Bakan'ın özürle düzeltmesini bekliyoruz. Hanelerin kaçak oranı çok düşüktür. AKP'nin kanatları altında büyük ticari işletmeler var bölgede. Onların kullandığı kaçak olmasın? Onları bir bakın. Bu illerin tamamının elektrik kullanımı İstanbul'un elektrik kullanımının dörtte biri. Hepsini çalsalar ne olur?" dedi.
Teknoloji eski olduğu için kayıp oranının çok yüksek olduğunun ifade edildiğini dile getiren Demirtaş, "Bir bölgeyi toptan zan altına bırakacak bir açıklamayı yapmak Bakan'a yakışmamıştır" diye konuştu.
Demirtaş, yeni teşvik yasasını da eleştirdi.
Bu konularda ilginizi çekebilir