Mevduata vadeye göre vergi geliyor

Maliye Bakanlı Mehmet Şimşek mevduatı uzun vadeye çekebilmek için amacıyla vergi oranlarında değişikliğe gidileceğini açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Ece CEYHUN
İSTANBUL - Maliye Bakanlığı ev sahiplerine doldurulmuş beyanname göndermeye hazırlanıyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Kapımızı hiç çalmayanların kapısını çalıyoruz. Artık daha proaktifiz. Vatandaş gelsin de kapımızı çalsın diye beklemiyoruz, biz çalıyoruz" dedi. 
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki akşam bir grup gazeteciyle bir araya geldiği toplantıda önceden hazırlanmış kira beyanname sistemi hakkında bilgi verdi. Şimşek, gelir idaresi başkanlığı veri ambarında bulunan mükellefiyet bilgileri, beyan bilgileri, tapu bilgileri, bankalardan gelen kira bilgileri ve sigorta şirketlerinden gelen prim bilgileri esas alınarak gayrimenkul sermaye iradı beyannamelerinin gelir idaresi tarafından önceden doldurularak internet veya vergi daireleri aracılığıyla mükelleflerin onayına sunulacağı bir sistem üzerinde çalıştıklarını söyledi. Şubat ayında testleri yapılacak sistem çerçevesinde mart ayında kira geliri elde eden mükelleflere doldurulmuş beyanname yollanacak. Maliye Bakanı Şimşek, mükellefin onayının ve beyanının esas olduğunun da altını çizdi. Şimşek geçen sene 451 bin mükellefe mektup gönderdiklerini bu yıl 750 bin mükellefe doldurulmuş beyanname yollayacakları bilgisini de paylaştı. 
Maliye Bakanlığı'nda son dönemde en önemli değişikliğin daha proaktif hareket tarzı olduğunu da ifade eden Şimşek, "Vatandaş gelsin kapımızı çalsın diye beklemiyoruz. Biz onların kapısını çalıyoruz. Hatırlatıyoruz. Milyonlarsa sms, mektup, e-mail gönderiyoruz. Her ay çıkıp hatırlatmalar yapıyoruz. Proaktif çalışıyoruz" açıklamasında bulundu. Gayrimenkul sermaye iradına yönelik çalışmada herkesin beyannamesini belli ölçüde önceden doldurup mükellefin kendisine yollayacaklarını anlatan Şimşek, bu uygulamayı daha önce 4 ve üstü sayıda gayrimenkul geliri elde eden mükelleflere yaptıklarını ve hepsinin gelip vergilerini ödediğini de aktardı. 
Peki vatandaş, doldurulmuş beyannameyi aldığında gitmezse ne olacak sorusuna Şimşek, beyanın esas olduğunu vurgulayarak "Şüphelendiğimiz mükellefleri incelemeye alabiliriz. Beyanda bulunursanız stopaj bellidir. Biz gelir bulursak o zaman 5 yıllık faizi ve cezasını gecikme faiziyle sizden talep ederiz" diye konuştu. 
İki öncelikli konuları var
Şimşek, gelir vergisinde reform çalışmalarının da devam ettiğini ve bu konudaki ülke örneklerini de incelediklerini de anlatarak "İlk Maliye Bakanı olduğumda masamda bir uluslararası kuruluşun gelir vergisinde hangi ülkeler başarılı, ne yapıyorlar diye bir çalışma vardı. Bu çalışmanın bazı unsurlarını yansıtmaya çalışıyoruz. Proaktif yaklaşımlar inanın sonuç veriyor" değerlendirmesinde bulundu. 
Danimarka da kurumlar vergisi ve gelir vergileri toplamının milli gelirlerinin yüzde 29'una ulaştığını Türkiye'de ise bu oranın yüzde 6 olduğunu kaydeden Şimşek, AB ortalaması yüzde 13 olduğunu da belirterek AB ortalamasına erişmenin bile önemli bir aşama olacağını kaydetti.  Gelir vergisi reformu yaparken pek çok değişkeni dikkate almaya çalıştıklarını da aktaran Şimşek, "Biz ilk yarıda Meclis'e göndeririz diye düşündük ama hep aklımızda 2012 yılı var. Amaç sistemi basitleştirmek daha adil kılmak ve kayıp kaçağı minimize etmek. Vergiyi tabana yayarak vergi gelirimizi artırmak istiyoruz. Bizim için iki öncelikli alan Gelir vergisi reformu ve Vergi usul kanunu güncellemek" dedi. 
Yeniden yapılandırmada başarı yüksek
Maliye Bakanı yeniden yapılandırma çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Yeniden yapılandırma yapmadan önce bir çalışma yaptıklarını ve 1923 yılından 2010 yılına kadar neredeyse her 2.5 yılda bir mali yapılandırma yapıldığına da dikkat çekti. Şimşek, devletin alacağı ne kadardı, ne kadarı yapılandırıldı ve ne kadarı ödenmiş diye baktıklarında en iyi dönemde oranın yüzde 23'e çıktığını gördüklerini de belirterek "Şimdi biz yüzde 37'ye vardık. Daha ikinci yılın başındayız. Çünkü biz 10 milyona hatırlatma gönderdik. Her bölgeyi de bir başkan yardımcısına zimmetledik. Biz proaktif bir yaklaşım içindeyiz" dedi.  geçtiğimiz dönemde yeniden yapılandırmadan 14.5 milyar TL tahsil edildiği açıklanmıştı.
Yeni teşvik sistemi dış ticaret açığını da azaltacak
Yeni teşvik sistemi hakkında da Bakan Şimşek, mevcut teşvik sisteminde de yer alan bölgesel kalkınmışlık farklarının en aza indirilmesi hedefinin aynen korunduğunu anlatarak yeni teşvik sisteminin ayrıca dış ticaret açığını azaltmaya yönelik unsurlar içereceğini de aktardı. Şimşek şöyle konuştu: "Yeni dönemde Türkiye'nin ihracatının gelişmesine katkısının olacağına inandığımız 12 sektör belirledik. Genel hatlarıyla stratejik ürün ve sektörler belirlenecek onlara çok daha yüksek dozda destek verilecek. En az gelişmiş güneydoğu, doğudaki yaklaşımlar korunacak. Yatırım indirimi vardı. Kurumlar vergisi indirilince kaldırılmıştı. Şimdi onu kısmi olarak yatırım süresince, sınırlı ölçüde indirime, imkan sağlayan bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Stratejik yatırımlar dediğimiz dış ticaret açığımızı azaltacak bazı alanlarda yoğun teşvik verilecek." Şimşek, bu büyük yatırımlarda da il ya da bölge şartı aramayacaklarını ve nerede yapıldığından bağımsız teşvik verileceğini de söyledi. 
Şimşek, yeni sistemde birden fazla kategori olduğunu da vurgulayarak "Sadece iller üzerine yoğunlaşmamak lazım. Stratejik yatırımlar nerede olursa olsun desteklenecek. Sonuç itibariyle yeni teşvik sisteminin mevcuda ilaveten birkaç önemli boyutu olacak. Bunlardan bir tanesi biraz daha cari açığı azaltmaya odaklı gerek içerden gerekse dışarıdan gelecek yatırımları belli alanlara yönlendirme fonksiyonu daha güçlü olacak. Bölgesel kalkınmışlık farklarını azaltmaya yönelik çaba güçlenecek kümelenme hususu da sektörel teşvik kapsamında ön planda tutulacak. Ama kaç bölge olacak il bazında mı yoksa başka kodlama mı olacak, bir takım eşik değerler nerede olacak daha net kararlar verilmedi" şeklinde konuştu. 
2009'da uygulamaya konulan teşvik sisteminin kriz döneminde önemli avantajlarının hissedildiğini de anlatan Şimşek, yeni teşvik sisteminin daha rafine olacağını söyledi. 
Mevduatta vadesine göre vergi ayarlaması gelebilir
Hükümetin tasarrufları artırma yönündeki çalışmalarının sorulması üzerine konunun vergi boyutu hakkında bilgi veren Bakan Şimşek, mevduatta farklı vadelerde farklı vergi oranlarının uygulanmasının da gündemde olduğunu söyledi. Özel sektörün tahvil ve bono ihraçlarında vadeye göre farklılaştırma yaptıklarını hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti: "Maalesef mevduatın yüzde 80-85'i 3 ay veya 3 aydan az bir vadeye sahip. Bu vadeyi uzatmak için belki, gelir vergisinde vadeye göre farklı vergi oranları belirleme yetkisini Bakanlar Kurulu'na alacağız. İkincisi bireysel emeklilik vergisel teşvik boyutunu yeniden masaya yatırıyoruz. İlk aşamada vakıfların, sandıkların, derneklerin, özel şirketlerdeki birikimlerin bireysel emeklilik sistemine aktarılmasını teşvik etmek amacıyla vergisel belirsizlikleri ortadan kaldırmaya çalışacağız. İkinci aşamada da bireysel emeklilik fonunu vergisel yönden daha fazla teşvik etmesine yönelik daha fazla adım atmayı düşünüyoruz." 
Şimşek bu açıdan bakıldığında teşvik sistemi ile tasarrufların artırılmasının birbirini destekleyen ve büyüten bir yapıya çevrileceğini de anlattı. 
Şimşek, geçen yıl yapılan çalışmalarla sukuk ihraçlarının da önünü açtıklarını ve Türkiye'de buna ilgi duyacak yatırımcılar olabileceğini ifade ederek dünyada son 10 yılda 150 milyar dolarlık sukuk ihracı yapıldığını söyledi. Şimşek'in verdiği bilgiye göre bu ihracın 112 milyar doları sadece Malezya tarafından yapılırken Türkiye sadece geçen yılki ihraçları ile bu toplamda binde 3'lük paya sahip. 
Türkiye'nin şansızlığı Avrupa'nın radikal çözüm üretememesi
Mehmet Şimşek, Fed'in 2014'e kadar faizleri artırmayacağım mesajı, ECB'nin likidite musluklarını açması ve son dönemde gelen ABD verilerinin küresel ekonomiye ilişkin bundan bir iki ay önce var olan olumsuz görünümü bir nebze daha yapıcı bir hale getirdiğini de söyledi.
Şimşek şu değerlendirmeyi yaptı: "Küresel piyasalarda her ne kadar bir sükunet varsa da önümüzdeki orta veya 10 yıllık perspektifte daha düşük büyüme olasılığı ortadan kalkmıyor. Orta ve uzun vadede Avrupa'da düşük büyüme riskini yüksek görüyorum. Herkes bütçeye ve borca yoğunlaşmış ama temeldeki esas sıkıntı rekabet gücü eksikliğidir. Almanya veya bazı kuzey Avrupa ülkeleri rekabetçi ama diğer ülkeler rekabet gücü kaybına uğraşmışlar. Onun içinde dikkat ederseniz özel sektör ücretleri insin diyorlar. Aslında sorunun tespitine gelmişler. Böyle bir ortamda mali uyum yani bütçenin sıkılaştırılması maalesef arzulanan sonuçları vermiyor. 
Borcu daha da büyütüyor ekonomi daha derin bir daralmaya gidiyor. Burada bizim için küresel anlamda en büyük talihsizlik bu sürecin bu şekilde yönetiliyor olması. Aradan 3 yıl geçti ama Avrupa'nın şu ana kadar dirayetli, güçlü bir radikal çözüm geliştirmemesi Türkiye'nin en büyük şansızlığı. Her ne kadar ECB bir finansal kriz riskini azalttıysa da orta ve uzun vadede düşük büyüme riski devam ediyor. Avrupa'da öyle görünüyor ki hayat standardı düşmeye devam edecek. Yüksek işsizlik yükselmeye devam edecek. Büyümenin de düşük kalması riskini artırıyor." 
Körfez'deki CEO'lara Türkiye'ye yatırıma gel çağrısı
Son olarak ocak ayında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte Körfez'deki yatırımcılarla bir araya geldiklerini de hatırlatan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bu ülkelerin fazladan elde ettikleri gelirin 2000-2010 yılında yaklaşık 2 trilyon 958 milyar dolar olduğunu ifade ederek "2011-2020 arasında öngörülen rakam petrol fiyatlarının 85 -128 dolar arasında oluşacağı varsayımı altında yaklaşık 4 trilyon 780 milyar dolar. Eğer petrol 100 dolarda kalırsa sadece 2015'e kadar 1.3 trilyon dolar ilave gelir söz konusu olacak. Bu fonların kendi ülkelerinde park etmeleri neredeyse imkansız. Türkiye'nin uzun vadeli kaynak arayışında buralardan kaynak çekebilmesi önemli. Devletlerin yönettiği fonlarda da varlıklar hızla büyüyor. 2011 itibariyle devletlerin yönettiği fonlar 4.8 trilyon dolar. Bu sene muhtemelen 400 milyar dolar daha artacak ve 5.2 trilyon dolara çıkacak. Bu fonların bir kısmı Çin'de bir kısmı Ortadoğu'da. Çin'in elinde rezerv olarak 3.2 trilyon dolar var. 10 yıllık ABD tahvili yüzde 2'nin Japon tahvili yüzde 1'in altında ve Almanya tahvil faizi yüzde 2 civarında bu kadar para basıyorlar. Petrol ihraç eden ülkelerin bugün ABD tahvillerinde 230 milyar doları var. CEO'lara açıkça orta ve uzun vadede gelişmekte olan ülkelere, gerçek varlıklara, şirketlere alt yapıya yatırım yapmalarının daha doğru olduğunu ve Türkiye'nin de bölgesel ve küresel anlamda önemli bir ülke olduğunu anlattık. Bizim amacımız doğrudan yatırıma ve ticarete konu olan alanlara çekmek." 
Bu konularda ilginizi çekebilir