Mersin'de yerel kalkınma yönetiminin önemi
Şerafettin AŞUT / Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
"Yerel kalkınma yönetimi" kentlerin yaşam kalitesinin artırılması için yerel aktörler eli ile gerçekleştirilen planlı, programlı çalışmalar için kullanılan bir kavramdır. Türkiye 72 milyon nüfusu ile gittikçe büyüyen ve gelişen bir ülke. Zaman zaman, kentlerin detay sorunlarının çözülmesinde merkeziyetçi yönetim anlayışı gecikmelere neden olabiliyor. Köy nüfusunun gittikçe azaldığı ve kent nüfusunun arttığı günümüzde sorunların yerel kalkınma modeli ile çözülmesi daha etkin ve verimli bir çözüm olacaktır. Yerel kalkınma yaklaşımının çalışma alanlarını üç başlık altında toplayabiliriz. Mekânsal gelişim, sosyal ve kültürel gelişim ile ekonomik gelişim. Bu üç alanda gelişimin sağlanabilmesi için de belediyelerimizin katılımcı ve etkin yönetim gerçekleştirmesi gerekiyor.Kentlerin ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsaları ve diğer önemli sivil toplum kuruluşları vizyon oluşturma, proje tasarlama, kentlerin sosyo-ekonomik gelişmelerine yön verme ve ışık tutma konusunda kentlerin omurgası olmalarına rağmen, ne yazık ki bu kurumlar belediyeler gibi icra kurumları değildir. Bütçeleri böyle büyük projelere uygun değildir. İcra kurumları hükümet ve belediyelerdir.
Mekânsal gelişim konusunda, kentlerimizin yaşam kalitesinin geliştirilmesi için mekânsal düzenlemelerin ihtiyacı karşılayacak nitelik ve nicelikte olması gerekiyor. Bunlar planlama, imar, kentsel dönüşüm, altyapı hizmetleri gibi zaruri hizmetlerin gerçekleştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasıdır. Ancak bununla sınırlı da değildir. Bunların yanı sıra sağlıklı, temiz, estetik bir yapılaşma da gerekli. Ülkemizde şehirlerin birçoğu maalesef taş, beton, çelik ve asfalt yığınlarından oluşmaktadır. Bir yandan doğal zenginlikleri korumak, öte yandan da peyzaj düzenlemeleri ile şehrin belirli bölgelerinde insanlara nefes alabilecekleri alanlar geliştirmek günümüz yerel yönetimleri açısından bir zorunluluktur. Örneğin Mersin'de sıvasız, badanasız, çatıları güneş enerjisi ve anten çöplüğü olmuş binalar ile kent estetiği kalmamış, yeşil alanların son derece yetersiz olduğu, var olanların bir kısmına ailelerin girmekten çekindiği, güvenlik problemlerinin yaşandığı, içindeki bankından oyun gruplarına kadar kullanım malzemelerinin kırık dökük olduğu parklar şehrin kaderi olmamalıdır.
Kentimizde son zamanlarda küçük ölçekteki esnafımız AVM diye bilinen büyük alışveriş merkezlerinin haksız bir rekabetle kendilerini bitirme noktasına getirdiğinden şikayet ediyor. Belli bir yasa hazırlanmadan, kuralları konulmadan, kent merkezlerine açılan bu kuruluşların yanlış bir planlama ile esnafımıza zarar verdiği bir gerçek. Ancak, AVM'ler modern dünyanın bir gerçeği ve ekonomimizin bir parçası. Aslında yapılaması gereken şey AVM'lerin müşterilerine sunduğu otopark, kafe, dinlenme alanları, eğlence alanları, çocuk parkları gibi hizmetlerin kent merkezinde veya kent esnafının yoğun olduğu bölgelerde de sağlanması değil midir? Ne yazık ki bunlar sağlanmadan esnafın tekrar ayağa kalkması mümkün değildir.