”Merkezi yönetimin Kuzey Irak'ta hiçbir egemenliği yok”
Başbakan Erdoğan, "Bölücü terör örgütü burada belli bir bölgeyi adeta konuşlanmış yönetiyor" dedi.
TORONTO - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Irak'ta coğrafi yapısı itibariyle şu anda yerel yönetimin egemenliğinin bulunmadığını belirterek, 'Bölücü terör örgütünün böyle bir yeri ele geçirmiş olması, bir ülkenin hem bir taraftan toprak bütünlüğünü konuşacak, ama toprak bütünlüğünü konuşurken birileri orada bir paylaşım gerçekleştirmiş olacak. Nerede toprak bütünlüğü? O zaman burada ya merkezi yönetimin görevini yerine getirmesi lazım veya yerel yönetimin görevini yerine getirmesi lazım" dedi.
Erdoğan, G-20 zirvesi için geldiği Kanada'nın Toronto kentinde basın toplantısı düzenledi ve çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.
Erdoğan bir gazetecinin "Üçlü mekanizmanın işlevine" ilişkin bir sorusu üzerine şunları söyledi:
"Bu işin birçok boyutu var. Psikolojik, sosyolojik, güvenlik gibi birçok boyutu var. Üçlü mekanizma zaten bunların çalışmasını yürütüyor. Biliyorsunuz burada Kuzey Irak coğrafi yapısı itibarıyla şu anda yerel yönetim tarafından tamamıyla orada egemen bir yapı yok. Merkezi yönetimin zaten Kuzey Irak'ta hiçbir egemenliği yok. Yani bütün bunlar nasıl bir egemenlik noktasında yönetime alınacak, bu konuları üçlü mekanizma kendi arasında konuşuyor. Buna yönelik adımların atılması...
Çünkü bölücü terör örgütü burada belli bir bölgeyi adeta konuşlanmış yönetiyor.
Terör örgütünün böyle bir yeri ele geçirmiş olması, bir ülkenin hem bir taraftan toprak bütünlüğünü konuşacağı ama toprak bütünlüğünü konuşurken birileri orada bir paylaşım gerçekleştirmiş olacak. Nerede toprak bütünlüğü? O zaman burada ya merkezi yönetimin görevini yerine getirmesi lazım veya yerel yönetimin görevini yerine getirmesi lazım. Bizler de NATO ülkesi olarak aynı zamanda Afganistan'daki birlikteliğimiz neyse bu birlikteliklerimizi de farklı yerlerde de kararlılıkla sürdürmemiz lazım. Hele hele bu bölgede dayanışmamız çok daha farklı bir önem ifade ediyor ve üçlü mekanizma bütün bunlara dayalı olarak atılmış adımlardır. Bunun gereğini de arkadaşlarımız şu anda çalışıyor, yerine getireceğiz."
ABD Başkanı Obama görüşmesi
Başbakan Erdoğan, "Obama görüşmesinde İsrail ile ilgili hangi koşulların sunulduğu, ABD Başkanı'ndan hangi yanıtları aldığına" ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Öncelikle Sayın Obama ile Türkiye-ABD ilişkilerini model ortaklık çerçevesi içerisinde görüşme imkanımız olduğu gibi, gerek İran'ın nükleer programı gerek Irak gerek Ortadoğu bunun yanı sıra tabii uluslararası sularda cereyan eden malum olay sebebiyle bir görüş alışverişinde bulunduk. Samimi bir ortam içinde kendileri samimi kanaatlerini bana aktarırken ben de yine aynı şekilde samimi kanaatimi çok açık net kendilerine ifade ettim. Ve yaklaşık 1 saat 15 dakika süren bu görüşmemizin bu samimi hava içerisinde geçmesi... Tabii bunun yanında son dönemde en önemli sıkıntımız olan PKK terörüyle ilgili konuyu yine kendileriyle görüşme imkanım oldu. Onu da kendileriyle paylaştık. Üçlü mekanizmanın gerekleri üzerinde durduk. Bundan sonraki süreçte neler yapılabileceği de yine kendileriyle konuştuk."
Ermenistan konusu
Başbakan Erdoğan, 1915 yılı olaylarına ilişkin bir soru üzerine, bu konuyla ilgili notları Kanada Başbakanı Stepen Harper'e daha önce verdiklerini belirterek, "Uluslararası toplantılarda kendileriyle bu konuyu paylaştık, görüştük. Bildiğiniz gibi bu son malum 24 Nisan olayında Kanada'da tesirini göstermiş olacak ki olumlu yaklaşımını görmüş olduk. Bundan sonraki süreçte daha hassas davranmak suretiyle bu konu ele alınırsa, bizler de memnun oluruz" dedi.
Erdoğan, "ABD Başkanı Obama ile görüşmeniz ışığında Türkiye'nin, bu aşamadan sonra Tahran'dan veya Washington ya da 6'lıların İran'ın nükleer programıyla ilgili beklentileri nelerdir? Türkiye'nin arabuluculuk çabaları devam edecek mi?" sorusunu cevaplandırırken, şunları kaydetti:
"Öncelikle bu nükleer program konusunda müzakere sürecinin devam ettirilmesi hususunda bu yaklaşımları devam ediyor. Bizler de bu süreci aynı şekilde devam ettireceğiz. Bu müzakere süreci içerisinde ne gibi gelişmeler olur, onu kısa zaman içinde göreceğiz. Öncelikle İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi'ne yazdığı mektup üzerine, şu anda cevabı söz konusu. Yine bu arada biliyorsunuz, (AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine) Ashton ve (İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said) Celili arasındaki görüşmenin olması söz konusu. Bu görüşme ne zaman olur nerede olur henüz belli değil. Ama bizler de takipçisiyiz. Dışişleri Bakanım İran Dışişleri Bakanı ile bunu takip ediyorlar ve bu süreç ayrıca devam ediyor."
Erdoğan, bölücü terör örgütü ile mücadele konusundaki soruya, şöyle yanıt verdi:
"PKK meselesi, bununla ilgili olarak biliyorsunuz aramızda bir 3'lü mekanizma var. Burada istihbarat paylaşımı noktasında zaten başlamış olan süreç devam ediyor. Orada sıkıntı söz konusu değil. 3'lü mekanizmanın istihbarat paylaşımından öte bazı işlevlerinin olması gerekiyor. Şu anda atık bu işlevin devreye sokulması müzakere ediliyor 3'lü mekanizma içerisinde. Öyle zannediyorum ki 3'lü mekanizmanın bu konuda attığı adımlar bundan sonra daha farklı uygulama alanları bulacaktır. Bunun çalışmaları yapılıyor. Ve bu konuda da ilgili arkadaşlarım Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı ve İçişleri Bakanı bunun sıkı bir takibi içindeler. Bizler de takip etmek suretiyle buradan en kısa zamanda netice almanın gayreti içindeyiz."
İsrail'in Mavi Marmara Gemisine saldırısı ve ABD'nin Türkiye ile İsrail arasında nasıl bir arabuluculuk sergileyeceği sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu konuların hepsi aramızda görüşüldü. Bu olayın uluslararası sularda cereyan etmiş olması, uluslararası hukukun çiğnenmesidir ki bunda kimsenin tereddütü yok. Kimse burada zaten aksini savunamıyor. Kimse burada İsrail'e bir saldırı, bir tecavüz ifadesini kullanamaz. Kullananların hepsi bir defa önyargılı veyahut art niyetli olduğunu kabul edebileceğimiz tipler olabilir. Ülkeler bile demiyorum çünkü ülkeler, ülke halklarının bunu kabul etmesi mümkün değil. Burada aslolan bir şey var. Olay tamamen uluslararası sulardadır. İkincisi tamamen sivil toplum kuruluşlarının Filistin'e insani yardımıdır. Eğer bu gemilerde bir tane silah yakalanabilseydi, İsrail'in dünyayı ayağa kaldıracağını herhalde sizler de takdir edersiniz. Bir tane silah dahi bulunamamıştır. Adli tıp raporlarının paylaşılması söz konusudur. Bu belge ve bilgileri de tabiiki paylaştık, paylaşıyoruz. Uluslararası mahkemelerde de zaten bunlar oralarda değerlendirilecektir."