Meclis Anayasa'ya sadakat göstermeli
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, "Anayasa'nın koruma altına aldığı maddelerin değiştirilmesi, Anayasaya aykırılık sonucunu doğurur" dedi.
ANKARA - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, "TBMM yetkilerini kullanırken ve bu kapsamda Anayasa'yı değiştirirken Anayasa'nın koyduğu kurallara mutlak suretle sadakat göstermeli" dedi.
Yalçınkaya, Yargıtay Konferans Salonunda düzenlenen "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18. Onur Günü"nün açılış konuşmasına yaptı. Başsavcı Yalçınkaya, anayasa değişikliğine ilişkin yaptığı değerlendirmelerde de anayasanın tarafsız bir biçimde hazırlanması veya değiştirilmesi için geniş bir katılımın sağlanması, toplumun her kesiminin görüş, düşünce ve eleştirilerinin alınması, tereddüt ve beklentileri giderecek bir yöntemin izlenmesi gerektiğini söyledi.
"TBMM yetkilerini kullanırken ve bu kapsamda anayasayı değiştirirken Anayasa'nın koyduğu kurallara mutlak suretle sadakat göstermesi" gerektiğini ifade eden Yalçınkaya,
"Anayasa'nın koruma altına aldığı maddelerde değişiklik öngören veya Anayasa'nın diğer maddelerinde yapılan değişikliklerle, koruma altına alınan maddelerin doğrudan doğruya veya dolaylı olarak değiştirilmesi, değiştirilmesinin teklif edilmesi Anayasaya aykırılık sonucunu doğurur" diye konuştu.
Özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğüne de değinen Yalçınkaya, "telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi"nin sıkı koşullara bağlanmak suretiyle Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. maddesinde yazılı suçlarla sınırlı olarak kabul edildiğini anımsattı. Yalçınkaya, şöyle devam etti:
"Söz konusu koruma tedbirinin, kişi temel hak ve özgürlüklerinden olan, özel hayatın gizliliği ile haberleşme özgürlüğünü kısıtlayan niteliği yatmaktadır. Kanun koyucunun bu açık iradesiyle, kanunda öngörülmemiş olması ve uygulamasının da demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olmaması nedeniyle ceza muhakemesinde
iletişimin denetlenmesi suretiyle elde edilen bir delil 'başka bir amaçla' kullanılamaz. Bu çerçevede alınan delilin, hukuka uygun şekilde elde edilmiş olmasının veya biçimsel olarak bir hakim kararına dayanmasının herhangi bir önemi bulunmamaktadır."
"Demokratik yönetimlerde gizliliğe yer yoktur"
Konuşmasında, "parti içi demokrasiye" de değinen Yalçınkaya, "Demokratik yönetimlerde gizliliğe yer yoktur" görüşünü dile getirerek, alınacak siyasal kararların parti organlarında ve parti gruplarında tartışılmasının kamuoyu üzerindeki kuşkuları da ortadan kaldıracağını belirtti.
Yönetimlerde demokratik olmayan tutum ve davranışlar, diyalog ve uzlaşmadan kaçış, ideolojik aşınmalar ve çıkara dayalı siyasetin siyasal rejimin kilitlenmesine neden olacağını ifade eden Yalçınkaya, şöyle devam etti:
"Yönetilemeyen demokrasi olgusunun en önemli nedeni, uzun zamandan beri ileri sürdüğümüz gibi siyasal sisteme, siyasal kadrolara karşı güvensizlik görüntüsü ve olgusudur. Ağır bir
güven bunalımı, toplumla siyasal kadroların birbirleri ile ayrı düştükleri görüntüsünü ortaya çıkarmış, bu, partiler ve siyasal kadroların, Türkiye'nin sorunlarına çözüm getirebileceği yönünde umut ve beklentileri azaltmıştır. Özellikle, siyasal partilerin örgütlenme modellerinin ve iç işleyişlerinin çözümsüzlüğe ve giderek siyasal krizlere yol açtığı bilinmektedir.
Demokratikleşme açısından ilk ve derhal yapılması gereken, 'siyasal sisteme, siyasal aktörlere duyulan bu güvensizlik duygusunun ortadan kaldırılması, güven duygusunun tekrar tesis edilmesi' için Siyasi Partiler Kanunu'nun belirli maddelerinin ve kısımlarının, bu amaçları gerçekleştirmeye yönelik olarak değiştirilmesi gerekmektedir."
Yalçınkaya, "Hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasilerde, soruşturma politikasını belirleyen temel, hukuktur. Ülkemizde sanıldığı gibi gündelik politik çıkarlar değildir. Hukuk
kurumlarından birini oluşturan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, bu alandaki önerilerini dikkate almayan uygulamalar ile artan suçlulukla baş etmek mümkün değildir" diye konuştu.