Maden kanunu taslağı ihtiyaca cevap mı?
Raif TÜRK / Türkiye Mermer Doğal Taş ve Makinaları Üreticileri Birliği Başkanı (TÜMMER)
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı birimlerinde uzun zamandır görüşülmekte olan Maden Kanunu taslağı bir kez daha TBMM’ye sunulma aşamasına geldi. Ancak taslak, ilgili STK’lara gönderildiği gibiyse olumlu bazı yanları ile birlikte maden işletmecisini ve madenciliği zor bir döneme sokacak hükümler de taşımaktadır. Biz, olumlu gördüklerimiz için teşekkür ederek onları bir yana bırakıp sakıncalı olduğunu düşündüğümüz maddelere değinmek istiyoruz:
Sektörümüzün sivil toplum kuruluşları defalarca yasa metninde yer almamasını istedikleri maddeleri ilgililere ayrıntılı olarak sundukları halde tahribatının yüksek olacağını düşündüğümüz az sayıdaki maddeler üzerinde durmak istiyoruz.
Taslağın madenci aleyhine yer verdiği en önemli maddelerin başında Rödavans uygulaması geliyor. Şayet ilgili madde taslakta yer aldığı şekliyle yasalaşırsa özel sektör rödavans temelli bir üretim ilişkisine giremeyecek. Oysa doğal taş sektöründe halen işletmelerin %40’a yakın bir bölümünün rödavansa dayalı olarak çalıştığı tahmin edilmekte ve bu alanda hiçbir sorun da yaşanmamaktadır. Biz madenciler ve özel olarak da doğal taş üreticileri, böyle bir uygulamaya gidilmesinin, ülke ekonomisi bakımından negatif sonuçlar doğuracağına inanıyoruz. Taslağın yasalaşmasıyla birlikte istihdam, katma değer ve ihracatta gerileme yaşanacaktır. Sadece mermer ve doğal taş sektöründe değil, metalik madenler ile endüstriyel ham maddelerde de durum farklı değil. Halen doğal taş sektöründeki rödavanslı sahalarda çalışmakta olan kişi sayısı 80 – 90 bin olarak tahmin edilmektedir. Ayrıca yüzlerce işletmeci mevcut yasa ve yönetmeliklere güvenerek onlarca milyon Dolarlık yatırımlar gerçekleştirmiştir. Bu işletmelerin kaybı olduğu gibi ülkemizin ekonomik göstergelerine yansıyacak, firmalar bazında ise yok oluşlar yaşatacaktır. Sormak istiyoruz: Sorunsuz yürüyen ve sektöründe kökleşmiş bir uygulamaya son vermenin gereği var mı?
Rödavansın Kamu işletmelerinde geçerli, özel sektörde yasaklı olması da ayrı bir çelişki ve fırsat eşitsizliği. Her kes çok iyi bilir ki yaşanan ölümlü büyük maden kazalarının çoğu Kamu tarafından rödavansa verilmiş kömür sahalarında meydana gelmiştir. Durum buyken; neden özel sektörde kısıtlama?
Yine taslağın getirdiği en temel değişikliklerden biri de ağır para cezaları: Ön görülen para cezalarının ödenmesi, çoğu işletmeler açısından mümkün olamayacaktır. Bu para cezaları ve iptallerin bir ölçüsü yok ve sektörün gelişmesine de hizmet etmeyecektir.
Sektöre göre taslaktaki bir sıkıntı da ‘rapor ve projelerin hazırlanması’ görevinin Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler’e verilmiş olması. Bu durumda, bünyesinde onlarca mühendis çalıştıran firmalar da projesini kendi deneyimli teknik elemanına değil de yeni oluşturulacak bürolara yaptırmak durumunda kalacak.
Devir işlemlerinin Bakan Onayına sunulmasına gelince: hayatını bu sektöre verenler çok iyi biliyorlar ki bu madde gereksiz zaman kaybına neden olacak. Genel Müdürler ‘Bakan Adına’ imza attıklarına göre böyle bir maddeye de gerek yok diye düşünüyoruz.
2014 yılında yayımlanan Orman Genelgesi ile Orman yönetmeliği de madenciliği yapılamaz duruma getiren bir mevzuat oluşturdular.
Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı ile Sayın Başbakan’ın, Orman mevzuatının son durumu ile üzerinde çalışılmakta olan taslak metin konusunda madenciyi dinlemeleri, maddi-manevi kayıplar yaşamakta olan madenciliğimizi yeniden ayağa kaldıracaktır.
Gerek dünya piyasalarının durumu, gerek mevzuat ve gerekse özel koşullarımız, maden sektörünü sorunlar yumağı içine gömmektedir. Doğal olarak sektörümüz özel ilgi beklemektedir. Ne yazık ki bu taslak, yaşanmakta olan sorunları çözemez, kafalardaki sorulara cevap olamaz ve sektörümüzü 2023 hedefine ulaştıramaz.