Londra'dan Türkiye'ye baktık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ESKİŞEHİR'DEN / Tülay TAŞKIN

[email protected]

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu'nun davetlisi olarak geçtiğimiz hafta bir grup gazeteci arkadaşımla Londra'daydık. Çeşitli ziyaretler ve görüşmeler yaparak Türkiye'nin İngiltere'den görünüşünü ve AB yolunda hangi noktada bulunduğumuzu tespit etmeye çalıştık. İngiliz yetkililerinin Türkiye'yi nasıl önemli bir çizgiye koyduklarını ve Türkiye çıtasını nasıl yüksek tuttuklarını şaşırarak gördük. Doğrusu kendi adıma söylemeliyim ki bu denli bir ilgi beklemiyordum ve İngilizlerin de Türkiye'yi AB yolunda oyalama taktiği izlediği ön yargısıyla geziye başlamıştım.

AB İngiltere Temsilciliği'nin Başkanı, City University'nin Gazetecilik Bölüm Başkanı, Lordlar Kamarası'nda Türk asıllı insan hakları ve eşitlik komisyonu bayan üyesi ile Liberal Demokrat denetçisi, Avrupa Gazeteciler Birliği Başkanı, İnsan Hakları İzleme Komitesi, BBC Yayın Kuruluşu, Basın Şikayetleri Komisyonu gibi hem AB konusunda çalışmalar yapan kurumların üst düzey yetkilileriyle hem de İngiliz medyasının önemli isimleriyle bir araya gelerek, Türkiye'nin AB yolundaki ilerlemesini ve şansını onlardan dinledik, konuya İngiliz medyasının bakışını gördük. Genel ortak görüş, İngiltere'nin Türkiye'yi AB konusunda sonsuz bir samimiyetle desteklediği, Almanya ve Fransa'nın olumsuz tavrının vizyonsuzluktan kaynaklandığı ancak bu iki ülkeye rağmen Türkiye'nin biraz zaman alsa da sonunda AB üyesi olacağı yönündeydi. Ortaya çıkan bir diğer görüş ise, Türkiye eskisi gibi AB yolunda acaba samimimiydi? Bize de bu soruldu.

Her ne kadar ana konumuz AB olsa da ben İngiltere ve Türkiye'nin ekonomik işbirliği konusunu merak ettim ve en çok Türkiye Büyükelçisi Ünal Çeviköz'ün söylediklerine takıldım. Bu yazımda da zaten Çeviköz'ün anlattıklarından çıkardığım dip notları paylaşmak istiyorum.

Çeviköz'ün verdiği bilgilere göre, İngiltere küresel ekonomik krizden en çok etkilenen ülkelerden biri; ülkede ciddi kemer sıkma politikası izleniyor. İngiltere'nin dış borcu ve bütçe açığı yüksek ve 2011 yılında dış borcun sadece faizi için 43 milyar sterlin tutarında ödeme yapması gerekiyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde kamu sektöründe çalışan 500 bine yakın kişinin işinden olacağı da İngiltere'de konuşulan bir konu.

İngiltere'nin Türkiye'yi önemsediğini, özellikle yeni İngiliz hükümetinin Türkiye'yle olan ilişkileri daha da geliştirmek istediğini de öğreniyoruz Çeviköz'den. Büyükelçi Çeviköz'e göre; Türkiye ile İngiltere arasında herhangi bir siyasi veya ekonomik sorun yok. İngiltere Türkiye'ye dış politika açılımları ve ekonomik zorluklarını çözmek açısından önem veriyor. Bu bakımdan Türkiye, onlar açısından sayılı ülkelerden biri. İngiltere ayrıca Avrupa Birliği üyeleri arasında Türkiye'nin AB'ye üye olmasını en hararetli şekilde destekleyen bir ülke ve Türkiye'nin AB'ye üye olma zorunluluğuna inanıyor. Hatta diğer üye ülkeleri de ikna etmeye çalışıyor. Dolayısıyla İngiltere-Türkiye ilişkileri gayet dostane şekilde ilerliyor.

Türkiye ve İngiltere arasındaki ekonomik ilişkiler hakkında da büyükelçimizden bilgiler aldık ve Türk sanayicilerine yol göstermesi açısından hangi alanlarda İngiltere ile işbirlikleri yapılabileceğini sorguladık. Çeviköz'ün verdiği bilgilerden, İngiltere ile aramızda 2009 yılında 10 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz olduğunu, bu yılın ilk 8 ayında ise 2009'un aynı dönemine göre yüzde 30'luk artış görüldüğünü öğrendik. Eğer bu yüzde 30'luk artış yıl sonuna yansıyacak olursa bu yıl 10 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmi yakalayabileceğiz. Türkiye, İngiltere pazarında beyaz eşya alanında bir numara durumda. Beyaz eşyada Beko güçlü bir marka olarak ilk sırada. Çeviköz'e göre Türkiye, tüketim malları pazarı olarak İngiltere'yi değerlendirebilir. Bankacılık sektöründe önemli işbirliği yapılabilir. İngiltere'nin Türkiye'ye bakışında ise yatırım alanı olarak birinci sırada enerji, inşaat ve tekstil olabilir. Her iki ülkenin de savunma sanayi ve inşaat sektörleri güçlü; bu güç birleştirilebilir ve güçlü işbirlikleri sağlanabilir.

AB konusu başta olmak üzere Türkiye'yi destekleyen dost bir ülke imajı veren İngiltere, kendi ekonomik açmazını Türkiye gibi bir pazarla aşmak isteyen bir ülke olarak bizim için de ciddi bir pazar olarak görünüyor. Sadece Londra'da 400 bin Türk'ün yaşadığı da düşünülürse, büyükelçinin çizdiği yol haritasından da anlaşılacağı üzere, hem bireysel yatırım hem de işbirliği anlamında değerlendirilmesi gereken bir Avrupa ülkesi, bizim yatırımcılarımızı ve iş ortaklığı kuracak girişimcilerimizi bekliyor.

Bu konularda ilginizi çekebilir