Liderlik sorumluluktur
Liderin başarısı kendinden sonra geleceklere güven vermesinde gizlidir.
Yönetim gurusu Peter F. Drucker Gün Gün Drucker adlı kitabında liderliğin sorumluluk almak anlamına geldiğini bir anekdotla anlatır:
'Karşılaştığım –hem birlikte çalıştıklarım hem de yalnızca izlediğim- etkin liderlerin hepsinin bildiği dört basit şey vardı. Bir lider takipçileri olan biridir; popüler olmak lider olmak anlamına gelmez; ama sonuçlar popüler olur; liderler fazlasıyla göz önündedir, başkalarına örnek oluştururlar; liderlik, rütbe, ayrıcalık, ünvan ya da para demek değildir, liderlik sorumluluktur.
Lise son sınıftayken mükemmel bir tarih öğretmenimiz vardı. Savaşta ciddi şekilde yaralanmış bir gaziydi. Bizden 1. Dünya Savaşı'yla ilgili birkaç tarih kitabı alıp okuduktan sonra bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Yazdıklarımızı sınıfta tartışırken bir arkadaşım şöyle sormuştu: "Bu kitapların hepsinde Büyük Savaş'ın askeri açıdan tam bir beceriksizlik örneği olduğu yazıyor. Neden böyle?" Öğretmenimiz hiç duraksamadan cevap vermişti: "Çünkü yeteri kadar general ölmedi; çatışma hattının çok gerisinde kalarak başkalarının savaşıp ölmesini izlediler." Etkin liderler de başkalarına iş devrederler, fakat standartları oluşturacak işleri başkalarına devretmez, kendileri yaparlar.
Drucker burada kıssadan hisse şunu vurgular: İster hasta tedavisi olsun ister tahvil satmak olsun, kuruluşunuzun merkezi işlevini tamamen başkalarına devrederseniz çalışanlarınızın saygısını kazanmayı beklemeyin.'
Lider kimdir?
Çevrenizde, insanlarla kurduğu iletişim, olaylar karşısındaki davranışları ve aldığı kararlarla kendini kocaman bir topluluğun içinde fark ettiren kişiler var mı?
Olaylara mantıklı ve adil bir şekilde yaklaşan, yakınındakilerde güven ve hayranlık uyandıran…
Bazen bir işi tamamlamak hatta başlamak için isteğinizi kaybettiğinizde kapısını çaldığınız ve size işin yapılmasının nelere etki edeceğini bambaşka bir açıdan gösteren…
Ne kadar yoğun olursa olsun, ne kadar çok insan ona bağlı çalışıyorsa çalışsın çaycıdan ofis boya herkesle kişisel temas kurmaktan çekinmeyen, kısa da olsa zaman ayıran, her çalışanını ismiyle bilen...
Gerektiğinde en zor kararları verip sert yüzünü gösteren ve bu kararları etkin ve açık bir dille karşısındakilere ifade eden…
Doğru zamanda espri yapmayı, şakalaşmayı ve çalışanlarını rahatlatmayı ihmal etmeyen…
Yeni fikirleri ilgiyle dinleyen, hiç gerçekleşmemiş herkesin 'olmaz öyle şey' dediği projelere fırsat veren, bireyin yaratıcılığını teşvik eden biri…
Çalışanların dürüstlüğünden, samimiyetinden ve sorumluluklarını her anlamda yerine getireceğinden emin oldukları ve gönüllü olarak takip ettikleri bir lider.
Bir lideri fark etmek zor değildir, zor olan bakış açılarını, davranışlarının bizleri ne gibi bir büyük resme götürdüğünü kavrayabilmek ve onu örnek almaktır. Liderlerin olaylara yaklaşımları onların belli karakter özelliklerini gösterirken, aynı zamanda ileriye dönük planlarına ve vizyonlarına ışık tutar. Liderlik özelliklerine çarpıcı örnekler bulmak için en etkili yol tarihteki liderlerin hayatlarından kesitleri okumaktır.
Büyük İskender – Atatürk – Gandi
Bugün Batı'dan Doğu'ya birçok şehrin isim babası tarihin en büyük fatihlerinden Büyük İskender, Hintlilerin babası lakabıyla tanıdığımız barışçı başkaldırı politikasıyla Hindistan'ı İngiliz sömürgesinden kurtaran Gandi, 1. Dünya Savaşı'nın harabelerinden modern Türkiye'nin temelini atan ve Türk insanının kaderini değiştiren Atatürk.
Yaşadıkları zamanda ve coğrafyada insanların hayatını değiştiren hatta tüm dünyadaki insanları etkileyen, hayran bırakan, ilham veren liderler. Nedir bu liderlerin ortak yönleri? Nereden geliyor milyonları birleştiren güçleri?
Büyük İskender
Birçok tarih ve sanat tarihi kitabı Büyük İskender ve efsanevi atı Bukefalos'u Napoli'deki Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde bulunan müthiş mozaiklerinden tanır. Büyük İskender Yunanistan'dan Kuzey Hindistan'a genişlettiği imparatorluğunu binlerce kilometre Bukefalos'un üzerinde fethetmiştir. Kendi ordusunun üç katı ordularla savaşmış, ancak bir kez bile cephelerde mağlup olmamıştır. İskender 'Denemek isteyen için imkansız diye birşey yoktur' sözüne sıkı sıkıya bağlı kalmıştır.
Atıyla tanışması İskender'in karakteri ve liderlik vasıflarının çok küçük yaşlarda dahi var olduğunun göstergesidir.
Birgün bir at tüccarı İskender'in babası Makedon Kralı Philip II'ye satmak üzere olağanüstü güzellikte bir at getirir. Ancak, bu at güzel olduğu kadar vahşidir de, kimseyi yanına yaklaştırmaz. Kral duruma sinirlenir, böyle bir atı almak istemediğini söyler. Küçük İskender araya girer, babasına hayvanı sakinleştirebileceğini, denemesi için izin vermesini rica eder. Babası Kral Philip 'buyur' der, 'eğer atı sakinleştirebilirsen, o senindir.'
İskender ata yaklaşır ve dizginlerinden çekerek atı güneşe doğru çevirir. Böylece, kendi gölgesinden kokan at, güneşe doğru baktığından artık gölgesini göremez ve hemen sakinleşir. İskender ata biner ve beraber bir süre gezerler. İşte o gün babası Kral Philip oğlunu tebrik eder. 'Makedonya senin için çok küçük. Kendine uygun büyüklükte bir krallık bul' der.
Henüz çocuk olan İskender o gün atın neyi huzursuz ettiğini gözlem ve muhakeme yeteneğini kullanarak tespit etmiş ve problemi çözmüştür. Denedikten ve gayret ettikten sonra, herşeyin yapılabileceğine inanmıştır. O gün Bukefalos'u sakinleştirmesi ona fetihlerindeki en yakın dostunu kazandırmış, babasının öngördüğü gibi, antik dünyanın en geniş imparatorluğunu yönetmiştir.
Gandi
Mahatma ismi Gandi'ye meşhur Hint şair Tagore tarafından verilmiştir. Mahatma 'yüce ruh' anlamına gelir. Gandi hayatını uzlaşma ve barışa adamıştır. Haksızlıklarla mücadele etmek için silahlar yerine barışçıl bir direnme ve diyalog yolunu seçmiştir. İngiltere'de hukuk öğrenimini tamamladıktan sonra, bir Hint firması için Güney Afrika'da görevlendirilmiş, Hintli azınlığın haklarını korumak için ırkçılık ve sömürüyle mücadeleye burada başlamıştır. İngiliz sömürüsündeki kendi yurduna döndüğünde, aynı barışçıl yaklaşımla direnişe öncülük etmiştir. Amacı, Hindistan'ı bağımsızlığa kavuşturmaktır ancak bu amaca ulaşırken dinler arası diyalogu sağlamak ve sosyal sınıflar arası eşitsizlikleri kaldırmak için elinden geleni yapmıştır. Kast sisteminde en alt sınıf olan dokunulmazların haklarını iyileştirmek için binlerce yıllık gelenekle mücadele vermiştir.
Kendi ülkesi sömürge kontrolündeyken bile, şiddet karşıtı bir politikayla bağımsızlık kazanmak Gandi'ye dünya liderlerinin saygı ve hayranlığını kazandırmıştır. Barack Obama, Martin Luther King Jr., Steve Jobs, Albert Einstein, Aung Sang Suu Kyi, Dalai Lama ve Nelson Mandela gibi dünyanın her köşesinden politikadan bilime, dinden iş dünyasına liderler Gandi'yi kendi icraatlarında örnek almışlardır.
Gandi'nin kişisel gelişimle ilgili gözlem ve önerileri de birçok kişiye yol göstermiştir: 'Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.'
Atatürk
Liderlik, yokluğun içinde, herşeyin bittiğine inanmanın kolay olacağı durumlarda herşeyden değerli hale gelir. 1. Dünya Savaşı'nın kaybedildiği, topraklarımızın itilaf devletleri arasında paylaşıldığı bir dönemde Mustafa Kemal askeri liderliğini ve siyasi ileri görüşlüğünü yeni bir devlet kurmak için birleştirdi. Topraklarını geri almak uğruna canlarını kaybetmekten çekinmeyen yoksul ve yorgun bir orduyla zor bir yola çıktı ancak hayalindeki Türk Cumhuriyeti'ne inandı ve milyonları peşinden sürükledi.
Atatürk'te gençliği yetiştirmek için büyük bir çaba ve istek mevcuttu. Cumhuriyeti yeni nesle emanet ediyordu, ne kadar az imkanı olsa da, tüm imkanlarını yeni liderler yetiştirmek için kullandı. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi'nde yayınlanan Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'ın yazısında Atatürk'ün bu çabası ve güveni anlatılıyor:
'1923 de, benim İstanbul Üniversitesi'nde talebe bulunduğum sırada bir ilân görüyoruz: "Avrupa'ya talebe gönderilecektir". Allah! Allah! Daha Lozan yapılmış ama, tasdik olmamış... Memleket her köşesinden, bucağından kanıyor... Harabe içinde... Yunan tahrip etmiş.. Birinci Cihan Harbi'nin tahribatı devam ediyor... Tam bu sırada lüks gibi gelmesi düşünülebilen bir şey, Avrupa'ya talebe... Gidelim bari kaderimizi deneyelim.. İşte Necip Fazıl, Burhan Ümit'lerle beraber, o yüzelli kişi arasından onbir kişi seçilmişiz.. Nereye gideceğimizi bize sordukları zaman, dedik ki: "Hükümet nereyi isterse!" Bilhassa Atatürk acaba birşey ister mi? Benim, naçizane adımın kenarına, "Berlin Üniversitesi'ne gitsin" diye yazmış. Artık başka yer hatıra gelebilir mi? Yola çıkacağım. O zaman uçak filan yok... Trene binmek üzere Sirkeci'ye gittim. Bir müvezzi benim adımı "Mahmut Sadi"yi filân arıyor.. Bir telgraf…
Atatürk'ten bir telgraf: "Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz!" Şimdi gel de haylazlık et, bakalım.'
Liderin başarısı kendinden sonra geleceklere güven vermesinde gizlidir. Atatürk, gençlere duyduğu güveni onları anlayarak, onların yanında olarak bireysel düzeyde de göstermeyi başarmıştır.
Kendi iş hayatımızda daha başarılı olmak ve kişisel anlamda kendimizi geliştirmek için tarihteki liderlerden öğrenebileceğimiz çok şey var. Liderlik vasıflarının bir kısmı doğuştan gelebilir ancak geliştirilebilecek birçok yönümüzün olduğunu unutmamalıyız.
Başlıca Liderlik Vasıfları
- Dürüstlük
- Kendini ideallerine adama
- Adillik
- Açıklık
- Yaratıcılık
- Güvenilirlik
- Otorite
- Alçakgönüllülük
- İlerigörüşlülük
- Espri anlayışı
- Azim