Kuruyemiş üssü Gaziantep okullu çalışanlara kavuşacak

Kuruyemiş üretiminde Türkiye lideri olan Gaziantep, sektörde kalite çıtasını yükseltmek için harekete geçti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Gülistan TOR

GAZİANTEP - Türkiye kuruyemiş üretiminin yüzde 35'ini tek başına karşılayan Gaziantepli kuruyemişçiler, üniversite-sanayi işbirliği ile okullu çalışanlara kavuşmak için harekete geçti.

Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu bünyesinde kuruyemişçilik bölümünün açılmasını sağlayan sektör temsilcileri, eylül ayında öğrenci alacak okuldan çok şey bekliyor. DÜNYA Gazetesi ve Gaziantep Sanayi Odası'nın (GSO) birlikte düzenlediği toplantıda buluşan Gaziantepli kuruyemişçiler, DÜNYA Gaziantep Bölge Temsilcisi Orhan Karadağ‘ın sorularını yanıtladı. Sektör temsilcileri yüzde 1 ile 8'e varan KDV oranlarının yüksekliği nedeniyle kaçak oranının arttığını , KDV'nin makul seviyelere çekilmesi gerektiğini belirterek, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) çerçevesinde kati ithalatla ilgili yükümlülüklerin de tekrar gözden geçirilmesini talep ediyor.

GSO Hayvansal Ürünler, Reçel, Kuruyemiş, Bitkisel Yağlar, Süt Ürünleri ve Gıda Maddeleri İmalatı Komite Başkanı Abdulkadir Özkara, Türkiye'de kuruyemiş üretiminin yüzde 35'ini Gaziantep'in tek başına ürettiğini belirterek, "Kuruyemişin başkenti Gaziantep'tir. Gaziantep'te 100'e yakın kuruyemiş üreticisi var. Bunların yaklaşık 8'i kurumsal firmalar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin kuruyemiş ihracatını Gaziantep karşılıyor. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu bünyesinde kuruyemiş bölümünü açtık. İş garantili olan okulumuz bu yıl eylül ayında öğrenci alacak" dedi.

Kuruyemiş sektöründe üniversite -sanayi işbirliğinin oldukça iyi noktalarda olduğunu kaydeden Özkara, "Fakat en önemli sorun; üniversitelerde görev yapmakta olan öğretim görevlilerimizin sektördeki firmalara verdikleri danışmanlık hizmeti karşılığında aldıkları ücretin büyük kısmının (% 65) vergi ve üniversite kesintilerine gitmesi. Kesinti miktarının yüksekliği öğretim görevlilerinin firmalara danışmanlık yapmalarını zorlaştırıyor. Kesintillerin makul düzeylere çekilmesi durumunda öğretim görevlilerinin sektöre katkısı da artacak" diye konuştu. Özkara, kuruyemişte KDV oranının yüzde 1 ila 8 arasında değiştiğini belirterek, "Gıda ürünlerindeki yüksek vergi oranları kaçak mal ticaretini arttırıyor. Özellikle badem, ceviz ve kaju gibi yüksek vergili ürünlerde KDV'nin indirilmesi gerekiyor" dedi.

Dengesiz iklim koşulları ve yağışların tarımsal ürünlerin üretim miktarları ve kalitesinde değişiklikler yarattığını ifade eden Özkara, "Ancak TSE standartları sabit bir şekilde uygulanıyor. Ortalama 5-10 yıl önce belirlenen TSE standartları artık dünya üzerinde dolaşımda bulunan malların standartlarının çok üzerinde kaldı. İthalat esnasında bu ağır şartları karşılamak çok zorlaştı.

Nasıl ki yurtiçindeki üretici malını nihai tüketiciye ulaştırmadan seçme, eleme, ayıklama gibi bir opsiyona sahipse ithalatçının da böyle bir hakka sahip olması gerekiyor. TSE standartları dinamik bir yapıya kavuşturulmalı ya da eskiden belirlenen standartlarda bir esnekliğe gidilmeli" ifadelerini kullandı.

Lisanslı depo mecburi istikamet

Türkiye'de lisanslı depoculuğun devlete alternatif olarak mecburi istikamet olduğunu dile getiren Özkara, "Amerika'da 7 bin adet Hindistan'da 8 bin adet lisanlı depo var. İlk lisanlı depoculuk 100 yıl önceye dayanıyor. Lisanslı depoya gelen ürünler natürel halden işlem görerek ve standardize edilerek stoklama koşullarına uygun hale getirilecek.

Stoklama koşulları modern olacak, ürünler risklere karşı sigortalanacak, ürünler işlendiği için özellikle nem, afla toksin, mikrobiyolojik ve zararlılar açısından risk faktörü azaltılacak. Üreticiler yatırımcılara ihtiyaçları kadar satacak, stoklama imkânlarından dolayı değeri sezon sonlarında arttığından isterse mallarını sezon sonlarında satabilecek hem üretici hem tüketici aşırı fiyat yükselmelerinden korunacak.. Üreticilerin de gelir kaybı olmayacak.

Taban ve tavan fiyat uygulamasına alternatif olacak ve üretim artacak. Üretici ve yatırımcı ürün senedi alacakları için ister bu senetleri satarak nakite çevirebilecek ve isterse teminat olarak kullanabilecek" açıklamasını yaptı.

DİR konusunda da sorunları olduğunu belirten Özkara, "İhraç kayıtlı yapılan satışlarda aracı ihracatçı firma ihracatı gerçekleştiremediği taktirde Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) sahibi firmalar zarar görüyor. Kati ithalatı gerçekleştirmek istediğimiz taktirde ise ihraç kayıtlı satılmış olan ürünler de depomuzda görülmek isteniyor. Kati ithalatla ilgili yükümlülükler tekrar gözden geçirilsin. İhraç kayıtlı yapılan satışlarda aracı ihracatçı firma sahte belge gibi işlemler yaptığı taktirde durum ile hiçbir bağlantısı olamayan DİİB sahibi firmalar da suçlu gözüküyor" şeklinde konuştu.

Tarım il müdürlüğü analizleri diğer illerden pahalı

Biyogüvenlik Yasası‘nın uygulanmasında sıkıntılar yaşandığını, Tarım Bakanlığı‘nın yüzde 0,9 limitine kadar izin verdiği tüm genleri tespit edebilecek akretide bir laboratuvarın Avrupa'nın önde gelen ülkelerinde bile bulunmadiğini aktaran Abdulkadir Özkara, "Sayılı laboratuvar bu işlem için yüksek miktarda fiyat istiyor. Bu durum büyük hacimli firmaları fazla etkilemese de konteynır veya kamyon yolu ile ithalat yapan firmalara büyük maliyet getirdi. Yasanın kolay uygulanabilir bir hal alması sağlanmalı. Bakanlığın ilgili laboratuvarlara yönlendirme hususunda yardım etmesi gerekiyor" ifadesini kullandı. Türkiye'de ürün analizlerini tarım il müdürlüklerinin yaptığını ancak gıda ürünlerinin ithalat ve ihracat işlemlerinde gerekli olan tarım il müdürlüğü analizlerinin farklı illerde farklı sürelerde gerçekleştirildiğini belirten Özkara, "Basit, ham ve işlenmemiş gıda ürünlerinde dahi analizlerin iki haftalık bir zamanı alması firmaların tedarik zincirlerini sekteye uğratıyor" dedi.

Gaziantep'ten makine halısı ihracatı yüzde 22 arttı

GSO Araştırma Servisi 2010 yılı 7 aylık Gaziantep ihracat raporunu açıkladı. Ocak-Temmuz 2010 döneminde Gaziantep'in ihraç ettiği ürünlerin başında yüzde 22'lik artış oranı ve 455 milyon dolar ihracatla makine halısı yer aldı. Rapora göre, makine halısının ardından Gaziantep'in ürün gruplarını 232 milyon dolarla çimento ve toprak ürünleri, 208 milyon dolarla kimyevi maddeler, 117 milyon dolarla polipropilen iplikler, 115 milyon dolarla konfeksiyon ürünleri, 103 milyon dolarla buğday unu, 101 milyon dolarla dokuma kumaşlar, 85 milyon dolarla örme kumaşlar, 77 milyon dolarla bisküvi-pasta ve 58 milyon dolarla akrilik iplikler oluşturdu. İhracat yapılan ülke sıralamasında da ilk sırayı 765 milyon dolar ihracatla Irak aldı. Irak'ın ardından ülke sıralaması şu şekilde gerçekleşti: Suudi Arabistan, ABD ve Suriye.

Antepfıstığında 3.sıraya geriledik

Antepfıstığında rekoltenin 80-100 bin ton civarında olduğunu dünya ölçüsünde rekabet edebilmek için fıstık rekoltesinin 200 bin tona ulaşması gerektiğini kaydeden Özkara, "Birden olmasa da yavaş yavaş bu rakamları yakalayacağız. Antepfıstığının aromatik yapısı çok yüksek. Bu bakımından dünyada tektir. 1973 yılında fıstık üretiminde dünyada lider idik. Kalifornia ve İran'ın modern sulama tekniklerini kullanarak verimi arttırması ile 3. sıraya geriledik. Badem rekoltemiz 5 bin tonu geçmezken Türkiye'de badem tüketimi 30 bin tonu buluyor. Bademde bahçe yetiştiriciliğine dönüş var. Bu şekilde devam edilirse önümüzdeki 6 yıl içinde badem ithalatının önüne geçebiliriz" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir