Kurtulmuş: Darbeler sadece o an yaşayanların ödediği bir bedel değil

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Darbeler sadece o an yaşayanların ödediği bir bedel değildir. Darbeler, ondan sonraki on yıllarda da gelen nesillerin bedelini ödemeye devam ettiği ihanet hareketleridir." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kurtulmuş, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla Meclis’te düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada, bugün milletvekilleri ve siyasi partilerin temsilcileriyle Meclis’teki Şehitler Anıtı ile 15 Temmuz’da bombalanan TBMM Şeref Holü'ndeki alana karanfil bıraktıklarını, daha sonra şehit aileleri tarafından açılan sergiyi gezdiklerini dile getirdi.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nün, o gece yaşanılan acılar, ihanetler ve kahramanlıkları hatırlamak için milli bir gün olarak ilan edildiğini anımsatan Kurtulmuş, her 15 Temmuz’da bir araya gelerek o gece yaşanılanları unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını bir kez daha ilan ettiklerini belirtti.

15 Temmuz’u her andıklarında üç temel meseleyi hafızalarda canlı tutacaklarını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlardan birisi, Anadolu topraklarının belki tarihi boyunca görmüş olduğu en büyük ihanetlerden birisine o gece şahit olduk. İhanetin sahiplerinin hiçbir zaman yok olmayacağını, hiçbir zaman ortadan kalkmayacağını, farklı adlarda, görüntülerde bu aziz milletin karşısına çıkabileceğini hiç unutmuyoruz. Onun için o gece yaşadığımız acıları, bir hatıra anlatır gibi değil, bu acılar bir daha yaşanmasın diye o gece yaşadığımız ihaneti sadece üç beş kişinin gerçekleştirdiği bir ihanet olarak değil, bir terör örgütünün gerçekleştirdiği bir ihanet olarak değil, belki ileride de yaşayabileceğiniz nice ihanetlerin net bir göstergesi olduğu için unutmayacağız, unutturmayacağız.

Meselenin ikinci yönü ise o gece ortaya konulan, büyük bir kısmının isimlerini bile bilmediğimiz, nerede olduklarının bile farkında olmadığımız isimsiz kahramanların ortaya koyduğu o destansı direnişi hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. 15 Temmuz'da hatırlamamız ve sonraki nesillere aktarmamız gereken en önemli ödevlerimizden birisi de milli egemenliğe olan bağlılığımız, milli iradeye olan saygımızdır. Bu bağlılığı ve saygıyı, sonraki nesillere büyük bir milli birikim olarak aktarmak vazifemizdir."

"O gece ortaya koyduğumuz en önemli kazanımlarımızdan birisi demokrasiye sahip çıkabilme şuurudur"

Kurtulmuş, 15 Temmuz gecesi, millet varlığı ve milli hasletlerin önemli bir kısmını bir kere daha ortaya koyduklarını ifade ederek, şunları söyledi:

"Bu milletin en önemli milli özelliklerinden birisi yeri ve zamanı geldiği zaman birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebilme becerisine sahip olmasıdır. İşte 15 Temmuz gecesi, hainlerin önemli bir kısmının hala pusuda beklediği o dönemde, o saatler içerisinde hayatını ortaya koyarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açık kalmasını sağlayan başta İsmail Kahraman beyefendi olmak üzere bütün değerli milletvekili arkadaşlarımıza ben de yürekten teşekkür ediyorum.

Yine işin ne tarafa seyredeceği belli olmadığı halde Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Çıkın meydanlara, çıkın şehirlerin sokaklarına’ daveti üzerine meydanları dolduran on binlerce, yüz binlerce vatandaşımıza şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Siyasi görüşü ne olursa olsun, fikriyatı, hayat tarzı ne olursa olsun birlik ve beraberliğin her şeyin önünde olduğunu bu millet 15 Temmuz gecesi büyük bir bedel ödeyerek ortaya koymuştur.

O gece ortaya koyduğumuz en önemli kazanımlarımızdan birisi de demokrasiye sahip çıkabilme şuurudur. Dünyanın birçok yerinde böyle bir şeyle karşılaşılsa insanların büyük bir çoğunun burunlarını odalarından dışarıya çıkaramayacağı bir ortamda bu milletin sokağa çıkmasının ve darbecilere karşı çıplak yumruklarıyla direnebilmesinin arkasında yatan en önemli hususiyetlerden birisi demokrasiye olan bağlılığımız, demokrasiye olan tutkumuzdur. Önceki darbelerde ne yazık ki başbakanları idam sehpalarında sallanmış olan bir millet, içine akıttığı o gözyaşlarını, sahip çıkamadığı demokrasiyi hatırlayarak, onların çocukları, torunları 15 Temmuz’da demokrasiye sahip çıkmıştır."

TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu milletin önemli bir hususiyetinin ise işgale karşı, yabancıya karşı direnmek olduğuna dikkati çekerek, "O gün uçakları kullanan pilotların, onlara emir veren terör örgütünün liderinin ve arkasındakilerin aslında buralı olmadığı, milli olmadığı, Türkiye’ye ait olmadığını hisseden milletimiz bir işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığını gayet iyi anlamış ve sokaklara, meydana çıkmıştır. Çünkü bu milletin kitabında işgalciye karşı eyvallah etmek yazmaz. Çünkü bu milletin kitabında, kim olursa olsun, hangi güçle karşısına gelirse gelsin işgalciye eyvallah etmek bu millete yakışmaz.” şeklinde konuştu.

Bu milletin en temel özelliklerinden birisinin vatanı savunmadaki olağanüstü gayreti olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu milleti Çanakkale'de coşturan, Dumlupınar'da, Kocatepe'de, İstiklal Savaşı'mızın her tarafında Trablusgarp'ta, Allahuekber Dağları'nda bu milleti ayağa kaldıran, coşturan en önemli hususiyetin şehadet bilinci olduğunu biliyoruz.” dedi.

"Demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin kapısıdır"

15 Temmuz'dan çıkarılacak önemli dersler olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "demokrasinin bu milletin en üst değer sistematiği olduğu"nun bu derslerin başında geldiğini bildirdi. Demokrasiyi yok sayan, ortadan kaldırmaya çalışan güçlerin hepsine karşı mücadele etmek mecburiyetinde olunduğunu 15 Temmuz’da gördüklerini anlatan Kurtulmuş, demokrasinin insan hakları ve özgürlüklerin kapısı olduğunu, demokrasinin olmadığı yerde ne insan haklarının ne özgürlüklerin ne bireysel hakların olacağını söyledi.

"Hayat standartlarının yükseldiği hiçbir demokratik olmayan ülke görülmemiştir." diyen Kurtulmuş, demokrasiyi ortadan kaldıranların sadece yönetime el atmak değil aynı zamanda ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek ve ülkeyi bütün alanlarda geri götürmek için bunu istediklerini belirtti.

Milletin o gece sokaklara çıkarken bütün bu kazanımlardan vazgeçmeyeceğini ortaya koyduğunu ve demokrasiye sonuna kadar sahip çıktığını anlatan Kurtulmuş, "Bundan sonra bizlerin de alacağı en büyük ders; demokrasinin en yüksek seviyeye çıkmadığı her durum, Türkiye'de demokrasi karşıtları için hazırlanmış bir ortam demektir. Onun için diyoruz ki hep beraber, TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler, 85 milyon bütün millet varlığımızla birlikte demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, 15 Temmuz'un en önemli derslerinden birisinin de "devlet adına hiçbir vesayet odağının millete karşı yönetme isteği içerisinde olmaması gerektiği" olduğunu vurgulayarak, "Bunun için demokrasiyi korumakla birlikte, demokrasi düşmanı vesayet odaklarına karşı da hiçbir ayrım gözetmeksizin hiçbirini bir diğerine karşı öncelemeksizin vesayet odaklarının tamamına karşı her zaman ve her ortamda mücadele etmek de bizim 15 Temmuz'dan çıkardığımız önemli derslerden birisidir." ifadelerini kullandı.

"Sadakat, bizatihi milletin kendisinedir, milletin tamamınadır"

TBMM Başkanı Kurtulmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz'un bize belki de ağır bedellerle öğrettiği bir diğer husus ise devlet kurumlarının güçlü olması gereğidir. Devlet kurumlarının içerisine sızan FETÖ örgütlenmesinin devlet kurumlarının sadece içinde bir tarafgirlik oluşturması değil, aynı zamanda devletin kurumlarının ruhunu ortadan kaldırdığını da hepimiz biliyoruz. Onun için 15 Temmuz'dan elde ettiğimiz bu dersle devlet kurumlarının ruhunun çok sağlam bir şekilde ortaya konulması, kurumların sadece kendine verilen görevleri, milletin tayin ettiği görevleri yerine getirmesi ve bunu yerine getirirken de kamunun bütün kurumlarının güçlendirilmesi en önemli siyasi görevlerimizden birisidir.

Ayrıca 15 Temmuz'dan çıkaracağımız bir diğer ders ise şeffaflık meseledir. Şeffaflık sadece hesap verebilirlik bakımından değil, demokraside devlet kurumlarının işletilmesi bakımından da hayati unsurlardan birisidir. Şeffaflığı en ileri seviyede sağlamak için devletin içerisinde liyakat, ehliyet ve sadakat prensipleri içerisinde kamu görevlilerinin iş yapmasının temin edilmesidir. Ehliyet ve liyakatin yanında özellikle millete sadakat meselesinin ne kadar önemli olduğunu 15 Temmuz'da çok ağır bir faturayla ödeyerek görmüş olduk. Liyakati, ehliyeti olsa bile sadakati millete, devlete, anayasal düzene ait olmayanın bu millete vereceği hiçbir şey yoktur."

Devletin içindeki hiyerarşiye ya da anayasal düzene değil de kendisine emir veren başkalarına tabi olanların devlete ne büyük bir zarar verdiğini 15 Temmuz’da gördüklerini kaydeden Kurtulmuş, "Sadakat ne sözde bir hocaya ne de karanlık bir locayadır; sadakat, bizatihi milletin kendisinedir, milletin tamamınadır." dedi.

Kurtulmuş, "15 Temmuz bize bir cümlelik ders verdi; kurallara dayalı bir sistem ve mutlaka vatana, millete güvenen bir toplumsal yapı. Bunu sağlayabilmek için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de darbeler dönemi geride kalmıştır"

Türkiye'nin çok partili siyasi hayatında beş sefer halktan oy almadıkları halde idareye el atmak isteyen birtakım şaibeli grupların istilasına uğradığını söyleyen Kurtulmuş, 1960 darbesinin 1971 muhtırasından; 12 Eylül'ün 1960 darbesinden; 27 Nisan muhtırasının 12 Mart muhtırasından; 28 Şubat'ın da kendisinden önceki darbelerden hiçbir farkı olmadığını vurguladı.

Milletin beş darbe ve darbe benzeri olay karşısında ağır bedeller ödediğini dile getiren Kurtulmuş, "Bu bedellerin en başında gelen; toplumsal kamplaşma ve kutuplaşmadır. Her darbe, darbenin yanlıları, darbenin karşıtları diyerek halkı ikiye böldü." dedi.

Türkiye'de her darbenin darbeye alkış tutan şakşakçılarla, darbenin karşısında mücadele ederek bedel ödeyenler arasında bir büyük mücadeleye sahne olduğunu belirten Kurtulmuş, bütün darbe ve darbe girişimlerinin tamamından sonra Türkiye'de çok büyük ekonomik krizler ve kaosların yaşandığını söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'nin dış tehditler karşısında sanıldığının aksine darbelerden sonra çok daha önemli tehditlerle karşı karşıya kalındığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Darbeler sadece o an yaşayanların ödediği bir bedel değildir. Darbeler, ondan sonraki on yıllarda da gelen nesillerin bedelini ödemeye devam ettiği ihanet hareketleridir. 15 Temmuz ile birlikte artık Türkiye'de darbeler dönemi geride kalmıştır. Yeter ki biz birliğimizi, beraberliğimizi koruyalım. Yeter ki biz, siyaseten bir başkasının önüne geçmek için birtakım demokrasi dışı güçlerden medet ummayalım. Yeter ki biz, millet olarak farklılıklarımızı zenginlik olarak ortaya koyarak ortak çözümlerde milli şuur, milli birlik etrafında birleşmeyi başarabilelim.

15 Temmuz'un verdiği bu ve benzeri çok sayıdaki dersleri de önümüze bir pusula olarak koyarak bundan sonraki dönemde daha güçlü bir demokrasi, daha güçlü ve kuvvetli halka yayılmış bir ekonomik refah, Türkiye'de toplumsal olarak bütün kesimlerle birlikte birliğin, beraberliğin sağlandığı çok güçlü bir toplumsal zenginlikle inşallah Türkiye yoluna devam edecektir. 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Cenab-ı Allah bu millete 15 Temmuz benzeri bir ihaneti bir daha göstermesin. Bu millet de birlik ve beraberlik ruhunu beraberlik şuurunu, milli bilinci hiçbir şekilde eksik etmesin. 15 Temmuz'un hepimiz için yeni bir başlangıç olmasını temenni ediyorum."