”Krizin en kalıcı etkisi işsizlik üzerinde oldu”
ASO Başkanı Özdebir, "İstihdamdaki artış bizleri yanıltmamalıdır" dedi.
ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki en kalıcı etkisinin işsizlik üzerinde olduğunu belirterek, "istihdamdaki artış da bizleri yanıltmamalıdır. Bu artışın önemli bir bölümü ücretsiz aile işçisi kategorisindeki istihdam artışından kaynaklanmaktadır" dedi.
Özdebir, ASO'nun Aralık ayı olağan Oda Meclisi toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 2010 yılının genel bir değerlendirmesini yaptı.
2010 yılının, Türkiye ekonomisinin hızlı bir biçimde krizden çıktığı, 2009 yılında doğan kayıpların büyük ölçüde telafi edildiği bir yıl olduğunu belirten Özdebir, 2010 başında ekonomideki toparlanmanın yavaş, sermaye girişlerinin sınırlı olacağı tahmini yaptıklarını ancak, gelişmelerin kendilerini yanılttığını kaydetti.
Türk ekonomisinin de hızlı bir toparlanma sürecine girdiğini, bu gelişmeler sonucunda 2009 yılında yüzde 4,7 küçülen ekonominin, bu yıl yüzde 7 dolaylarında büyüyeceğini belirten Özdebir, ancak ekonominin, yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin altında bir hızla yüzde 5,5 büyüdüğünü söyledi. Büyüme hızının beklentilerin altında kalmasında dış ticaretin rol oynadığını belirten Özdebir, yılın üçüncü çeyreğinde ihracatın büyümeye etkisinin eksi yüzde 2 olurken, ithalatın büyümeye etkisinin de eksi yüzde 17 olduğunu söyledi. İhracatın ekonomik büyümeye katkısının negatif olmasına dikkatle bakılması gerektiğini ifade eden Özdebir, "Bu yılın üçüncü çeyreğinde 27 milyar dolarlık ihracat yaptık. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde yaptığımız ihracat ise 25,3 milyar dolar" dedi.
2009 yılına göre ihracatın üçüncü çeyrekte 1,7 milyar dolar arttığını belirten Özdebir, ancak, ihracatın yarattığı katma değerin, geçen yıla göre yüzde 2 azaldığını kaydetti. Değerli TL'nin doğurduğu sorunları aşmanın mümkün olamadığına dikkati çeken Özdebir, şunları kaydetti:
"İhracatımızdaki artışa rağmen değerli TL nedeniyle ithalatımız daha hızlı artmış, on iki aylık dış ticaret açığımız da 64 milyar dolara çıkmıştır. Dış ticaret açığındaki artış ödemeler dengesine de yansımış ve Ekim sonu itibariyle 12 aylık cari işlemler açığı 41 milyar dolara yükselmiştir. Ancak, verilen açık 41 milyar dolar iken, Türkiye;ye bu dönemde 51 milyar dolar yani gereğinden 10 milyar dolar fazla yabancı sermaye girmiştir. Gelen yabancı sermaye doğrudan yatırımlara yönelse sorun olmazdı. Ancak, durum böyle değildir. Gelen yabancı sermayenin büyük bir bölümü her an çıkmaya hazır sıcak paradan oluşmaktadır.
Cari işlemler açığının esas olarak sıcak para ile finanse edilmesi ise ekonomide küresel fon akımlarına bağlı potansiyel bir risk oluşturmaktadır. Bu nedenle, benzer konumdaki bir çok ülke yabancı sermaye girişlerini kısıtlayacak ya da sıcak paranın hızla çıkışını zorlaştıracak tedbirler almaktadır. Biz ASO olarak çok önceden, Merkez Bankasının döviz cinsinden mevduatlara uygulanan karşılık oranlarını hızla ve kriz öncesi oranların da üzerine çıkarması gerektiğini ifade etmiştik. Merkez Bankasının sıcak para girişlerine karşı gecikerek de olsa almış olduğu son kararları destekliyoruz. Keşke Merkez Bankası, bizlere daha önce kulak verse ve bu kararları daha önce alsaydı."
İşsizlik sorunu
Küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki en kalıcı etkisinin işsizlik üzerinde olduğuna vurgu yapan Özdebir, bunun dünyada da böyle olduğunu, dünya genelinde 2007 yılında 178 milyon olan işsiz sayısının 2010'da 213 milyona yükseldiğini bildirdi.
Türkiye'de 2009 başlarında yüzde 16'lara ulaşan işsizlik oranlarının ekonomik büyümeye paralel olarak yüzde 11'lere gerilediğini söyleyen Özdebir, kapasite kullanım oranlarında kriz öncesi seviyelere gelinmemiş olmasına rağmen imalat sanayiinde kriz öncesi seviyelerin yakalanmış olmasının, ekonomik büyümenin istihdam üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu gösterdiğini anlattı.
İstihdamdaki artışın da kendilerini yanıltmaması gerektiğini belirten Özdebir, bu artışın önemli bir bölümünün ücretsiz aile işçisi kategorisindeki istihdam artışından kaynaklandığını söyledi. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde hem istihdamı hem de istihdamın kalitesini yükseltmenin en önemli sorunlardan biri olacağına işaret eden Özdebir, ancak, bunun kolay olmayacağını IMF'nin, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişen ülkeler grubundaki büyümenin 2010 yılında 7,1, 2011 yılında yüzde 6,4, Türk ekonomisinin ise 2011'de yüzde 3,4 büyüyeceği tahmini yaptığını hatırlattı.
"Dünyada olumsuz gelişmeler göz ardı edilmemeli"
2011 yılında, dünyada olumsuz gelişmeler olabileceğinin göz ardı edilemeyeceğine de vurgu yapan Özdebir, özellikle, AB'deki borç krizinin derinleşmesinin Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyeceğini bildirdi. Özdebir, Çin'in, 2011 yılında dünya ekonomisi için önemli bir risk kaynağı olacağını da bildirdi.
Konuşmasında Karşılıklar Kararnamesinin süresinin Mart ayında dolacağına dikkati çeken Özdebir, bu kararname sayesinde bankaların, ödemelerinde sorun yaşayan kredileri yüzdürebildiğini, Karşılıklar Kararnamesinin süresinin uzatılmaması halinde bu kredilerin yüzdürülemeyeceğini ve sorunlu kredilerin sayısında bir patlama yaşanacağını anlattı.