”Kriz Türkiye'yi teğet geçmemiş, milyonlar işsiz kalmıştır”
İSMMO Başkanı Arıkan, genel kurulda "Yapılacak siyasi müdahale bize demokrasi değil olsa olsa bozgunculuk getirir,değerlerimizi götürür." dedi.
İSTANBUL - İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Arıkan, "Bize dediler ki; odalarınızda benim istediğim kişiler yönetime gelecek. Ne için? Demokrasi için. Değerli meslektaşlarım kimse bize onu seçersin, bunu seçemezsin diyemez yada 'sizin derdiniz ne, dağılın ki benim giyimini kuşamını beğendiğim gelsin oraya' diyemez" dedi.
Arıkan, İSMMMO'nun seçimli 21. Olağan Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, meslekte kilometre taşlarında hep birlikte mücadele ettiklerini, şimdi hep beraber yeni projeler, yeni hayaller, yeni başarılar peşinde olduklarını söyledi.
Ancak heyecanlarını gölgelemeye çalışanlar olduğunu ifade eden Arıkan, "Onlar mesleğimize sahip çıkmamızı istemeyenlerdir. Türkiye'de milyonlar işsiz. Her 4 kişiden biri aç, yoksul. Böyle bir ortamda 'her şey ne güzel' nakaratlarını ağızlarından düşürmeyenler, 'sen bizdensin öteki diğer tarafta' diye konuşalar elbet bizleri hedef alacaklardır" dedi.
Meslek yasalarını günün ihtiyaçlarına göre yeniden değiştirmek istediklerinde ses gelmediğini, sonra bir gece yarısı muhalefetin de devre dışı bırakılarak yasanın çıkarıldığını ifade eden Arıkan, şunları kaydetti:
"Bize dediler ki; odalarınızda benim istediğim kişiler yönetime gelecek. Ne için? Demokrasi için. Değerli meslektaşlarım kimse bize onu seçersin, bunu seçemezsin diyemez yada 'sizin derdiniz ne, dağılın ki benim giyimini kuşamını beğendiğim gelsin oraya' diyemez. 'Bana alkış tutanı alkışlayacaksın' diyene yanıtımız bellidir, yok öyle bir şey yok... Yapılacak siyasi müdahale bize demokrasi değil olsa olsa bozgunculuk getirir, olsa olsa değerlerimizi götürür."
Ülkenin geldiği noktanın pek iyi olmadığını, ne ekonominin ne sosyal yaşamın moral vermediğini söyleyen Arıkan, kimsenin halinden memnun olmadığını savundu.
"Milyonlar işsiz"
Yahya Arıkan, dünyada da iyileşme beklentilerinin çok zayıf olduğunu, avro bölgesinin yaşadığı derin krizin ise adeta kök saldığını söyledi.
Bu yıl işsizlik oranlarının Avrupa ve gelişmiş ülkelerde artacağını ifade eden Arıkan, "Kriz Türkiye'yi teğet geçmemiş, milyonları işsiz bırakmıştır" diye konuştu.
Arıkan, bu kadar olumsuzluğun arasında sanayi üretiminde umut veren bir kıpırdanma yaşandığını, ancak bunun da şimdilik işsize umut vermekten uzak, ekonomiye katkısının sıfır olduğunu söyledi.
Ekonomisi güçlü, bağımsız Türkiye yaratmanın anahtarının vergi olduğuna işaret eden Arıkan, "Bu anahtarı iyi değerlendirmeli, sürekli işlevsel tutmalıyız. Adil bir vergi sistemi zorunluluktur. Özerk vergi idaresi, harcama ve tasarrufların kaynağının sorulması, borsa ve döviz işlemleri için finansal vergi işlemi uygulanması acil önlemler arasındadır" dedi.
Arıkan, kişilerden alınan gelir vergisi oranının yüzde 15 yerine yüzde 10'dan başlaması, verginin tabana yayılması için 18 yaşını dolduran herkesin yıllık beyanname vermesi gerektiğini anlattı.
"Türkiye bıçak sırtında"
Sorunlar karşısından "bana ne" deyip geçilemeyeceğini, ülkenin yönetiminde olanların ise kesinlikle böyle bir lüksü bulunmadığını söyleyen Arıkan, birilerinin zenginliğine zenginlik katması, siyasi kariyerlerini garantilemek için hesaplara girmesinin Türkiye'nin yarınlarını kurtarmayacağını, herkesin aynı gemide olduğunu kaydetti.
Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye işsizliğin yoksulluğun beslediği öfke nedeniyle bıçak sırtında gitmektedir. Yapmamız gereken ötekileştirmeyi, ayrılıkları, karanlıkları besleyecek tohumları yeşertmek değil, ortak paydayı, uzlaşma kültürünü yüceltmektir. Yapmamız gereken toplumun bütün kesimlerinin duyarlı olduğu değerlerimize sahip çıkmaktır. Bu aşamada hukuka sahip çıkmak önemlidir. Yasama, yürütme, yargı arasındaki ahengi bozmaya zemin hazırlayan rejimler demokrasi getirmez, bunun adı totaliter siyasi yönetimdir. Demokrasi hamlesinin olmazsa olmaz koşullarından biriyse seçim ve siyasi partiler reformudur. Ülke seçimlerinde yüzde 10 barajı antidemokratik. Siyasi partiler yasasını gündemine almayan, Cumhuriyet değerlerini ve kurumlarını hedef alan düzenlemeler Türkiye'yi bir adım öne taşımayacaktır.
Anayasa Mahkemesinin denge ve kontrol yetkilerini hedef alan değişiklikler ise vahimdir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin belirlenmesi yetkisi, Cumhurbaşkanı, yüksek yargı, parlamento ve üniversite arasında paylaştırılmalı, çoğunluk yine yüksek yargı tarafından seçilmelidir. Nitelikli çoğunluk aranması şart olmalıdır. Yargı bağımsızlığı, demokrasinin de sigortasıdır. Sonunun bu çerçevede ele alınması beklenmektedir."
"Vergi denetimi sıkılaştırılmalı"
Vergi denetiminin siyasallaştırılmaması gerektiğini, bunun son derece tehlikeli olduğunu ifade eden Arıkan, ötekileştirme kültürünün kimseye bir şey kazandırmayacağını söyledi.
Genel Kurul'a bir gün kala dün bazı gazetelerde asılsız haberler yer aldığını da söyleyen Arıkan, şunları kaydetti:
"Özellikle Odamız hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yapılacağı servis edilmiştir. İstanbul Odamızın dik duruşu nedeniyle, özellikle karanlığa karşı mücadele etme nedeniyle odamızı 2007 yılında denetime aldılar. 2008 yılında bu yapılanlarla ilgili 3 denetim elemanı daha gönderdiler. Yapılan iki incelemede de denetim elemanları tarafından Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan bir suç duyurusu yoktur.
2 yıl önceki bir raporun, kaldı ki Cumhuriyet Savcılığı suç bulmamış, bugün servis edilmesi ne demektir? Tıpkı herkesin telefonlarının dinlendiği gibi, tıpkı referandum öncesi sayın Baykal'a yapılan gibi... Yani bizi sindirmek mi istiyorlar değerli arkadaşlar. 'Çamur at izi kalsın'..."
Arıkan'ın bu sözleri üzerinde salondan, "meslek odası işini yapsın" şeklinde ifadeler ile yuhalama sesleri, "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganı eşliğinde de alkış sesleri yükseldi.
Yahya Arıkan bunun üzerine, "Kimse bizi yolumuzdan geri çeviremez. Yol almaya da devam edeceğiz. Size en güzel cevabı pazar günü sandıkta vereceğiz" diye konuştu.
"Hukuk işler"
CHP Genel Saymanı ve Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek, "Bazılarının dediği gibi Anayasa Mahkemesi ana muhalefet partisinin arka bahçesi değildir. Orada hukuk işler" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nde açtıkları davaya ilişkin olarak, bu konuda özellikle sayın Başbakan'ın, "CHP'nin tek işi çıkan kanunları Anayasa Mahkemesine götürmektir" şeklindeki suçlamalarına tanık olduklarını ifade eden Özyürek, şunları kaydetti:
"Dünyanın her yerinde parlamentoların yargısal denetimini yapan anayasa mahkemeleri vardır. Eğer biz milletvekilleri olarak parlamentodan çıkan bir yasanın anayasanın temel hükümlerine, hukuk devleti ilkelerine ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğuna inanırsak, onu elbette yargıya götürürüz. Yargının görevi bu denetimi yapmaktır. Anayasa Mahkemesi bunun için kurulmuştur. Anayasa Mahkemesi, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerin değiştirilmesi yönünde bir teklif varsa onu şekil yönünden denetler. Ve 96 sayfalık dava dilekçemizi incelerseniz orada şekil açısından ne kadar büyük ihlaller yapıldığını göreceksiniz. Anayasa Mahkemesi, biz saygı duyacağız, lehte kararına da saygı duyarız, aleyhte kararına da saygı duyarız."
Anayasa Mahkemesi'ne taşıdıkları kanunlardan birinin de meslek yasası olduğunu, yasada pek çok yanlış olduğunu belirten Özyürek, "Camiamızın isteklerine uygun olarak çıkması için olağanüstü çaba gösterdik. Hatta Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bütün partilere mensup milletvekillerinin itibar etmesine rağmen bazı çevrelerin girişimleriyle genel kurulda ne yazık ki sağladığımız uzlaşmaya itibar edilmedi, bugünkü ucube yasa çıktı. Bunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gittik, ama Anayasa Mahkemesi şu ana kadar gündeme almadı. Yani bazılarını dediği gibi Anayasa Mahkemesi Ana Muhalefet Partisinin arka bahçesi değildir. Orada hukuk işler" dedi.
Mustafa Özyürek, "Bunlar sandık önüne geldiği zaman 8 yıldır Türkiye'de işsizliği artıran bir iktidara halkımız mutlaka dur diyecek" dedi.
"Hukuk devleti"
Özyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vergi denetimi özgür bağımsız olmalıdır. Sivil toplum örgütlerinin, siyasal partilerin denetimi de bağımsız ve objektif olmalıdır. Eğer herkes elindeki yetkiyi kendisine karşı olanı sindirmek için kullanırsa o ülkede demokrasiden bahsedilemez, o ülkede hukuk devletinden bahsedilemez. Oysa, hukuk devleti hepimize lazım. Biz bizden olmayanları sindirmek için böylesine düzenlemeler yaparsak, şu anda biliyor musunuz 110 bin kişi hapishanede, bunların 62 bin tanesi tutuklu. Bu ne demektir. Onlar hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmadığı halde içeride tutuklu olarak yatıyor. Belki beraat edecek. Ergenekon davasında 3 yıldır içeride yatan, hala hakim karşısına çıkmayan insanlar var. Siz böyle bir ortamda bu ülkede hukuk devleti var diyebilir misiniz?"
Özyürek'in bu sözlerinin ardından salondan bazı kişilerin tepkisi üzerine Özyürek, "Niye rahatsız oluyorsunuz değerli arkadaşlarım. Adalet size de lazım. Bu ülkenin en saygın insanları yargılanmadan hapishanelerde süründürülüyorsa, buna hep birlikte karşı çıkacağız. O insanların hakkını hukukunu her birlikte savunacağız. Çifte standart kullanmayın" dedi. Özyürek'in bu sözleri alkış aldı.
Bir davadan mahkum olduğu için milletvekili olamayan Başbakan Erdoğan'ın milletvekili olması için Anayasa değişikliğini yaptıklarını ve milletvekili olmasının önünü açtıklarını anlatan Özyürek, "Biz haktan, hukuktan yanayız ama görüyorum ki siz de Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi kendinizden yana olmayan hiç kimsenin hakkını hukukunu savunmuyorsunuz. Bu ülkenin insanları, İlhan Selçukları, Mehmet Haberal'ları, rektörleri haksız yere içeride tutuluyor" şeklinde konuştu.
Oda seçimleri yarın yapılacak
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın (İSMMMO) seçimleri yarın yapılacak.
İSMMMO'nun Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda bugün başlayan 21. Olağan Genel Kurul toplantısının ardından, yarın sabah saat 09.00'da başlayacak olan seçimler, akşam saat 17.00'de sona erecek.
Nispi temsil sistemine göre yapılacak olan ve 3 grubun yarıştığı seçimlerde, Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Birliği (ÇDMB) Grup adına Yahya Arıkan, Meslekte Birlik Grubu adına Adem Çalışkan, Demokratik Değişim Grubu adına M. Hamdi Balcı aday olduklarını açıkladı.