“Komutanım feda olsun” dedi ve son görevini yerine getirdi

O, karanlık gecenin en koyu zamanında bir kıvılcım çakmıştı. Özel Kuvvetler Karargâhı’nı ele geçirmek için gelen darbecileri karşılayan Ömer Halisdemir, aldığı emri, sonunda şahadet olduğunu bilerek hiç tereddüt etmeden uyguladı. Şahadete kavuşan Ömer Halisdemir, demokrasi kahramanları arasında yerini aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Darbeye karşı direnişin temsili haline gelen ve 15 Temmuz darbe girişimi­nin seyrini değiştiren Ömer Ha­lisdemir, Özel Kuvvetler Komu­tanı Zekai Aksakallı’nın emrine, sonunda şehadet olduğunu bile­rek itaat etti.

Özel Kuvvetler Ko­mutanlığını ele geçirmek isteyen darbeci Tuğgeneral Semih Ter­zi’yi gözünü kırpmadan öldüre­rek darbenin engellenmesinde büyük rol oynayan Halisdemir, olay yerinde darbeci askerler ta­rafından defalarca kurşunlana­rak şehit edildi.

Niğde’nin Çukurkuyu belde­sinde yaşayan Hasan Hüseyin Halisdemir’in 7 çocuğundan bi­ri olarak doğmuştu. Çocukluk yıllarını geçirdiği Çukurkuyu’da okuldan sonra çobanlık eder­di Ömer Halisdemir… Türk Si­lahı Kuvvetlerine 1999 yılında katılan Şehit Ömer Halisdemir, Piyade Astsubay Kıdemli Baş­çavuş olarak görevine devam ediyordu. Silahlı Kuvvetler bün­yesinde yurt içi ve dışında çeşitli görevler ifa eden Halisdemir, 15 Temmuz gecesi gösterdiği kah­ramanlık ile adını unutulmazlar arasına yazdırdı.

“Baba-oğul gibiydik”

Dönemin Özel Kuvvetler Ko­mutanı Emekli Korgeneral Zekai Aksakallı, 15 Temmuz 2016’da 42 yaşında olan Halisdemir’i çok iyi tanıyordu. Neredeyse 20 yı­la yaklaşan bir tanışıklıkları bu­lunuyordu ve Aksakallı’nın tabi­riyle aralarında adeta bir baba-o­ğul ilişkisi vardı. Zekai Aksakallı, tanışıklıklarını ve aralarında­ki bağı şöyle anlatmıştı: “Ömer Halisdemir, 1997 yılından be­ri birlikte çalıştığımız bir arka­daşımızdı. Biz bir baba-oğul gi­biydik. 1997 yılında Ben Tunceli, Bingöl o bölgelerde terörle mü­cadele harekâtı yaparken yanı­mıza 1997'de katıldı, daha 22 ya­şındaydı.

Özel Kuvvetler kursu­nu bitirmişti. Bu kursu bitirenler bütün birliklere birer ikişer tayin edilirdi. Ömer de bir arkadaşıy­la beraber bizim tabura atandı, Erzincan’da katıldı bize. O yıllar terörde mücadelede yoğun geçen yıllar. Çok kritik ve yoğun geçen yıllar. Oradaki birliktelik birbiri­ni tanımanın en önemli ortamla­rı… Artık birbirinizin zihin yapı­sını bile çözüyorsunuz. Bizler de bölgede çatışmalara girdik, çok kritik operasyonlar yaptık.”

Makam, Ömer Halisdemir’e emanetti

Özel Kuvvetler Komutanı Ze­kai Aksakallı, Semih Terzi’nin gelişini öğrendikten sonra Ömer Halisdemir’i aradı. Çünkü Ömer Halisdemir Zekai Paşa’nın o dö­nem 8 korumasından biriydi. Ze­kai Aksakallı, o gece neden Ha­lisdemir’i aradığını, “Ben ka­rargâhın dışında bulunduğum zaman 24 saat esasına göre bu arkadaşlardan (8 koruma) birisi, benim komutanlık karargâhım­da durur, ihtiyaç olduğu zaman bizimle iletişim sağlarlar. O gün­kü makamın korumasında Ömer Halisdemir vardı” diyerek açık­lıyor. Ömer Halisdemir’e güve­ni tamdı.

Hain pusu, kötü şeyler yaşanacağını gösteriyordu

Tarif edilmez duygular için­deydi o gece Zekai Aksakallı… Darbe teşebbüsünü haber al­mış, derhal harekete geçmişti. 15 Temmuz darbe girişimi gecesi makam aracı Külliye’ye giden yol üzerinde 3 araç tarafından sıkış­tırıldı. Bu pusudan kurtulmayı başaran Özel Kuvvetler Komuta­nı Zekai Aksakallı, bir kalkışma olduğundan emindi ve Özel Kuv­vetler Karargâhı’nın da ele geçi­rilmek istendiğini öğrendi.

Aksa­kallı, en güvendiği adamını aradı ve karargâhtaki nöbetçi subay­lara ulaşmaya çalıştı. Güvendiği askerlerine silahlarını alarak ko­mutanlığın önüne gelmeleri em­rini verdi. O gece Ömer Halisde­mir ile 8 kere telefon görüşmesi yaptıklarını hatırlıyor Zekai Ak­sakallı…Son araması, son görüş­meleri olmuştu.

“Çok atılgan, çok cesurdu”

Aralarında görev ile birlik­te gelişen güçlü bir bağ bulunu­yordu. Hatta Zekai Paşa, Halis­demir’in kendisini tehlikeye at­tığı bir anda ona çok kızmıştı ve bu olayı şöyle anlatıyordu: “Biz­de bir kural vardır mesela, ilk ge­lenleri çatışmalarda ön bölge­ye almayız. Bunu da ben sıkı sıkı tembih ederdim. Bir gün kritik bir operasyonda Ömer'i yanım­da gördüm ve belki de nadir kız­dığım anlardan birisiydi.

Buna çok şiddetle kızdım. Tim komu­tanı vardı, Rıza Üsteğmen… Rı­za’ya da ‘Siz benim emrimi dinle­miyor musunuz?’ diyerek (Ömer Halisdemir’i) arka plana gönder­dim. Oldukça atılgan, gözünü bu­daktan ayırmayan bir cesarete sahipti. Bu özellikleri işte bura­larda görüyorsunuz, ama zamanı gelmeden de ön plana çıkarmı­yorsunuz. Böyle yüzlerce süreç yaşadık. 20 yıllık süre içerisin­de zaman zaman ayrı kalmamı­za rağmen bir baba oğul ilişkisi doğdu.”

Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda zor dakikalar…

Alçak kalkışmanın yaşandığı gecede Zekai Paşa karargâhı ara­dığında, darbeci Terzi’nin “Ben oraya geliyorum. Kışlanın em­niyetini sağlayın, içeriye komu­tanlardan kimseyi almayın, ge­rekirse ateş edin" emrini verdiği­ni öğrendi. Sonrasında Koruma Astsubayı Ömer Halisdemir’i aradı. Zekai Aksakallı, “Bizim ko­muta katı diğer bölümlerden ba­ğımsızdır.

Ömer durumu kısaca söyledim ve keşif yap, durum ne­dir bana ilet dedim. Ömer çıktı, bölgeye baktı. Komutanım dedi, çok iyi silahlı, teçhizatlı adam­lar Hareket Merkezini emniyete almışlar. Önce onların bertaraf edilmesi için bir planlama yapa­caktım. Onlara o anda (bertaraf etmenin) mümkün olmadığını gördük” şeklinde yaşananları an­latıyor.

“Ülkemiz için ölüm kalım meselesi”

Çok dramatik hadiselerin vu­ku bulduğu o gecede Zekai Ak­sakallı, Ömer Halisdemir’e artık son emrini vermek zorunda kal­mıştı. “Ömer, artık ülkemiz için ölüm kalım meselesi” demişti Zekai Paşa ve son konuşmaları­nı şöyle aktarmıştı: “Semih Ter­zi’nin hain ve alçak olduğunu, ül­keyi felakete sürüklediklerini, onun mutlaka öldürülmesini ifa­de ettim. Sonra belki bir kurtul­ma umudu olabilir diye bölgeyi tarif ettim.

“Ömer” dedim, “Bu­nun sonunda şehadet olduğunu biliyorsun. “Komutanım feda ol­sun” dedi. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var. Hakkı­nı helal et” dedim. Komutanım helal olsun, siz de helal edin de­di. Ondan sonra görevini yerine getirdi.”

Halisdemir’i sırtından vurdular

“Emri verdiğin zaman bizde bir tereddüt olmaz. Kimse ge­ri dönüp bakmaz” diyordu Özel Kuvvetler için Zekai Paşa… Öy­le de oldu. Silopi’de görevli FE­TÖ’cü Semih Terzi, saat 02:16’da helikopterle Özel Kuvvetler Ko­mutanlığı’na geldi. Özel Kuv­vetler Komutanı Zekai Aksakal­lı’nın emriyle Astsubay Ömer Halisdemir, karargâh binası gi­rişindeki ağaçlık alana saklan­dı. Helikopterden inip karargâh binasına doğru yürüyen darbeci askerlerin arasına karıştı ve sila­hını çekerek Terzi’ye 3 el ateş et­ti. Terzi yere yığılırken, Halisde­mir karargâh binasının yanında­ki ağaçlık alana doğru koştu. Bu esnada Terzi’nin beraberindeki cuntacılar, Halisdemir’in arka­sından ateş açtı.

15 kurşuna dayandı, ölmediği anlaşılınca tekrar ateş ettiler

Astsubay Ömer Halisdemir’in vurduğu Terzi, cuntacılar tara­fından karargâh binasına taşın­dı. Ağır yaralı olan Halisdemir de ağaçlık alandan karargâh bina­sı önüne getirildi. Bu sırada Özel Kuvvet Komutanlığı’nda görev­li ambulans geldi. Ancak cunta­cıların talimatı üzerine Halis­demir’e hiçbir müdahalede bu­lunulmadı.

Aksine 15 kurşuna dayanan Halisdemir’in nabzını kontrol eden cuntacılar ölmedi­ğini anlayınca yerde yatan Halis­demir'e canice ateş etti. Darbe­ci askerlerin cuntacı Tuğgeneral Semih Terzi'yi hemen helikop­terle GATA’ya götürdüğü, ancak şehit Halisdemir’in naaşını öy­lece karargâhın önünde bıraktı­ğı belirlendi. Darbeci general ise GATA'ya gidemeden helikopter­de öldü.

 Asla unutulmayacak!

 Hatice Halisdemir ile evli olan Ömer Halisdemir’in Elifnur ve Doğan Ertuğrul adlarında iki çocuğu var. 42 yaşındayken şehadete gözünü kırpmadan yürüyen Şehit Ömer Halisdemir, memleketi Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Çukurkuyu beldesinde defnedildi. Şehit Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Halisdemir'in ismi Niğde Üniversitesi’ne, Ankara Etimesgut’ta bulunan bir liseye, Manisa’nın Yunusemre ilçesindeki bir ortaokula, Kahramanmaraş’ta bir ilkokula, İzmir’de bir Anadolu imam hatip lisesine, Ankara Yenimahalle’de bir imam hatip lisesine, İstanbul Çekmeköy’de bir Anadolu imam hatip lisesine verildi.

Kahraman şehidin kabri, yıllar içinde 100 binlerce kişi tarafından ziyaret edildi ve koca bir millet her zaman onu şükran duygularıyla anacak.