”KOBİ'lere yönelik atılan adımlar olumlu ve ümit verici”
Küçük "Krize karşı elde edilen başarının yanında, aksayan tarafların da olduğu bir gerçektir" dedi.
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, "Son dönemde, KOBİ'lerimize yönelik finansal destek paketi başta olmak üzere, atılan adımlar olumlu ve ümit vericidir" dedi.
İstanbul Sanayi Odasının (İSO) "Sürdürülebilir Rekabet Gücü–Sanayi ve Ekonomide Yapısal Dönüşüm" temasıyla düzenlediği "9. Sanayi Kongresi'nde konuşan Küçük, 2010 yılında küresel ekonomide taşların nispeten yerine oturduğunu belirtti.
Küçük, Türkiye'nin ise, krizden çıkış sürecinde dikkat çekici başarı gösteren bir kaç ülkeden biri olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin 2010'u, büyük olasılıkla, yüzde 7-8 civarında bir büyüme ile kapatacağını ve bu oranın Avrupa'daki en yüksek büyüme oranı olacağını kaydetti.
"2009'daki yüzde 4,7'lik küçülmenin ardından, 2010'da kayıplarımızı telafi ettiğimiz gibi, artıya da geçmiş olacağız ki bu, ayrıca önemli bir gelişme" diyen Küçük, küresel ekonomide belirsizliklerin henüz sona ermediğini anlattı.
Küçük, küresel krizin akabinde, nerede hata yapıldığının sorgulandığını, kontrollü ve kurallı küreselleşme talepleri daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandığına işaret ederek, ancak, bugün gelinen nokta itibarıyla, küresel sistemde, restorasyon eğiliminin çok güçlü olmadığını, aksine, yeni belirsizliklere kapı aralayan gelişmelerin ortaya çıktığını bildirdi.
Küresel krizin, kalıcı etkiler bırakarak yoluna devam ettiğine değinen Küçük, küresel krizin iktisat tarihi açısından bir milat sayılacağının, kriz öncesi ve sonrasının, birbirinden oldukça farklı, iki dünya olacağının ortada olduğunu söyledi.
Küçük, Türkiye'nin, bölgesine ve çevre ülkelere yönelik olarak izlediği aktif politika ile yüksek ekonomik potansiyeli ile tüm dünyada dikkat çektiğini ve giderek daha çok gündeme geldiğini ifade etti.
Türkiye'nin krizden çıkış sürecinde dikkat çekici bir başarı ortaya koyduğunu ve ekonomide çok önemli bir zemin kazanıldığını ifade eden Ergün, bu başarıda sanayi sektöründeki üretim artışının önemli katkısının olduğunu anlattı.
Küçük, "Esasen, gösterilen başarı, Türk sanayinin ve Türk ekonomi yönetiminin, krizlerle mücadelede kazandığı deneyimin bir göstergesidir. Bu yönüyle, hem sanayimiz hem de ekonomi yönetimimiz adına, paylaşılması gereken, ortak bir başarıdır. Kriz sürecinde, sanayicimiz, üretimini, ihracatını, istihdamını korumak ve artırmak için tüm imkanlarını zorlamış; hükümet ve ekonomi yönetimimiz de, uyguladığı politikalar ve yapılan düzenlemeler ile, sanayimizin mücadelesine destek verme gayreti içinde olmuştur" diye konuştu.
Cari açık
Son dönemde, KOBİ'lere yönelik finansal destek paketi başta olmak üzere, atılan adımların olumlu ve ümit verici olduğuna işaret eden Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Devamı mutlaka gelmelidir. Kongremizin daimi teması olan, sürdürülebilir rekabet gücüne, ancak, yapısal reformlar başta olmak üzere, iyileştirmelerin kesintisiz devam etmesi ile ulaşılabilir. Diğer taraftan, krize karşı mücadelede elde edilen başarının yanında, ekonomimizde aksayan bazı tarafların da olduğu bir gerçektir.
Kriz öncesi dönemde olduğu gibi, kriz sonrasında da, ithalatımız yine ihracatımızdan hızlı artmış, bu da dış ticaret açığı ve cari açığın çok yüksek oranlarda artmasına yol açmıştır. Yılın on ayındaki dış ticaret verilerini incelediğimizde, bir başka nokta daha dikkatimizi çekmekte. Bu dönemdeki, 147,8 milyar dolarlık ithalatımızın, 106 milyar dolarlık kısmını, enerji dahil, ara malı ithalatı oluştururken; aynı dönemdeki ihracatımız, 92,7 milyar dolardır. Dolayısıyla, yılın on ayındaki ihracatımız, üretim yapmak için ihtiyaç duyduğumuz ara malı ithalatını karşılamaya yetmemiştir."
Tanıl Küçük, bir diğer önemli zafiyetin de iç tasarruf oranının düşüklüğü olduğunu dile getirerek, 2010 yılında, iç tasarrufların milli gelire oranının, gelişmekte olan ülkeler grubu için yüzde 33 seviyesinde iken, Türkiye'de bu oranın yüzde 12,6 gibi düşük bir seviyede gerçekleşmesinin beklendiğini anlattı.
Türkiye'nin iç tasarrufu düşük olunca, büyümek için, yatırım yapabilmek için, dış kaynağa bağımlılığın kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayan Küçük, aşırı doz sıcak para riskinin, daimi bir tehdit olarak gündemde kaldığını dile getirdi.
Küçük, küresel ekonominin, içinden geçtiği bu kritik döneminde, zayıf yönleri güçlendirmenin her zamankinden daha önemli hale geldiğini ifade ederek, bu noktada, özellikle, hükümet ve ekonomi yönetimine, ama özel sektör olarak kendilerine de önemli görevler düştüğünü anlattı.