Kıbrıs müzakerelerinde yeni ivme
Kıbrıs'ta yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci turunun başlayacağı yeni döneme giriliyor . Akıncı ve Anastasiadis, eylül ayındaki New York ziyaretleri öncesi 7 kez görüşecek
Kıbrıs müzakerelerinde geçen dönem birçok hususta uzlaşma sağlanırken, kritik konuların gündemde olduğu yeni dönem, yoğunlaştırılmış müzakerelerle yeniden başlıyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis, Kıbrıs sorununa kapsamlı çözüm bulmak amacıyla yarın yeniden bir araya gelecek. Görüşme, yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci turunun ilk toplantısı olması açısından büyük önem taşıyor.
Kıbrıslı liderler, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul çalışmaları kapsamında eylül ayında New York'a yapacakları ziyaretler öncesi yedi kez görüşecek. Liderler geçen ay yapılan görüşmelerde, azaltılan ayrılık noktalarını ikinci turda asgariye indirmeyi hedefliyor.
Akıncı ve Anastasiadis, 24 günlük aradan sonra yarın başlayacak ilk toplantının ardından 29 ve 31 Ağustos'ta, 2, 6, 8 ve 14 Eylül'de bir araya gelecek.
Garantiler konusunda fikir ayrılığı yaşanıyor
Mustafa Akıncı'nın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yeniden başlayan müzakere sürecinde önemli konularda yakınlaşma sağlanırken, Rum yönetiminin garantiler konusundaki yaklaşımı ve Türk tarafının kırmızı çizgileri bazı anlaşmazlıkları beraberinde getiriyor.
Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, bölgede ve özellikle Türkiye'deki son gelişmelerin, Kıbrıs sorununun çözümünün önemini bir kez daha gösterdiğini ve Türkiye'nin garantörlüğünün sürmesinin sadece Kıbrıslı Rumlar için değil Kıbrıslı Türkler için de olumsuz olacağını iddia ediyor.
Kıbrıs Türk tarafı ise Türkiye'nin adadaki etkin fiili garantisini kaybetmemek için garantiler konusunda Kıbrıs Rum kesiminin önerisine sıcak bakmıyor.
Bu arada adada garantör ülke konumundaki Yunanistan'ın Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, Kıbrıs'ta garantörlük sisteminin kaldırılması ve Türk askerinin çekilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Türkiye'deki siyasi erk de Türk askerinin adadan geri çekilmesi ve garantörlük sisteminin kaldırılmaması konusundaki ısrarını sürdürüyor.
Rumların Güzelyurt ısrarı
Rum lideri Anastasiadis'in de partisi olan Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) Başkanı Averof Neofitu'nun "Güzelyurt iade edilmeden çözüm olamayacağı" yönündeki açıklamaları Kuzey'de geniş yankı uyandırdı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı, DİSİ Başkanı Neofitu'nun 14 Ağustos'ta yaptığı bu açıklamayı şiddetle kınadı. Açıklamada, bu tür açıklamaların Rum tarafının esas niyetinin çözüm olmadığını ortaya koymaktan başka bir amaca hizmet etmediği vurgulandı.
Toprak ve mülkiyet konusu
Kıbrıslı liderlerin geçen ay yaptıkları bir görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Akıncı, "Güvenlik ve garantilerin ele alınacağı 5'li konferans aşamasına gelinmeden önce yeri gelmeden toprak, harita, yüzdelik ve yerleşim yeri adı konuşmayı reddediyoruz" ifadelerini kullanmış, bu konuların garantör ülkelerin katılımıyla yapılacak 5'li konferansta çözümlenmesi gerektiğini savunmuştu.
Akıncı ayrıca "Toprak ve garantiler en son konuşulacak. Şimdiden harita, yer ismi, yüzdelik konularının tartışılması oyununa sürüklenmek yanlıştır, bunu iki taraf da yapmamalıdır." uyarısında bulunmuştu.
5'li konferans muamması
Bu arada Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lideri Anastasiadis'in New York'ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile ortak görüşme yapıp yapmayacağı da henüz netlik kazanmadı.
Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis, Anastasiadis'in 17-18 Eylül tarihlerinde BM Genel Kurulu çalışmalarına katılmak amacıyla New York'ta olacağını ancak şu ana kadar ortak görüşme yönünde bir davet gelmediğini söyledi. Rum sözcü, BM Genel Kurulu devam ederken böyle bir görüşmenin yapılamayacağını savunurken, böyle bir görüşmenin yapılmasını gerekli kılacak, belirli bir görüşme konusu ve hedefin olması gerektiğini öne sürdü.
Hristodulidis, "Her şeyin, yarın başlayacak yoğunlaştırılmış müzakerelerdeki gelişmelere bağlı olduğunu" ifade ederek görüşmelerde 6 müzakere başlığındaki konuların ele alınacağını vurguladı.
Akıncı'nın Türkiye ziyareti hakkında bilgi aktarılmalı
Öte yandan Akıncı'nın geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede garantiler konusunun ele alındığının, Akıncı'nın bu konuda Erdoğan'ın fikrini almak üzere Türkiye'yi ziyaret ettiğinin iddia edilmesi üzerine Hristodulidis, Akıncı'nın Türkiye ziyareti konusunda kendilerine bilgi aktarmasını beklediklerini ifade etti.
Görüşmelerde, toprak, güvenlik ve garantiler konularının da ele alınacağını belirten Hristodulidis, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in Türkiye ziyareti ve Anastasiadis'i telefonla aramasının önemine de dikkat çekti. Hristodulidis, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin çok iyi düzeyde bulunmamasının, Biden'in Kıbrıs sorununda Türkiye'ye baskı yapma imkanlarını sınırladığını savundu.
Yargı ve yasamada tam mutabakata varıldı
Müzakerelerde çetrefilli konularda görüş ayrılıkları sürerken bazı konularda da önemli yakınlaşmalar sağlandı.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, yönetim ve güç paylaşımı başlığı altındaki önemli üç konu olan yürütme, yargı ve yasama organlarıyla ilgili ciddi ilerlemeler sağlandığını belirterek "Yasama ve yargıyla ilgili başlıkların hemen hemen tamamlandığını, tam bir mutabakata varıldığını belirtmek gerçekçi bir değerlendirmedir." ifadesini kullandı.
Akıncı, yürütme konusunda oldukça mesafe alınmasına rağmen bu başlıkla ilgili henüz sonuçlanmamış birkaç önemli konu bulunduğunu kaydederek "Bunların en önemlisi çözüm sonrasında cumhurbaşkanlığının rotasyon meselesidir." diye konuştu.
Dönüşümlü başkanlık
Dönüşümlü başkanlığın, sürecin daha ilerleyen aşamalarında sonuçlanmasının mümkün olacağını öngördüklerini ifade eden Akıncı, "Dönüşümlü başkanlığı, Kıbrıs Türk tarafı olarak siyasi eşitliğimizin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüğümüzü herkes biliyor. Dolayısıyla dönüşümlü başkanlıkla ilgili önümüzdeki süreçte bir uzlaşma sağlayabileceğimiz yönünde iyimseriz." mesajı verdi.
2016 çözüm yılı olmalı
Rum kesimi ve Türk tarafında yaşanan gelişmeler nedeniyle Akıncı, çözümün 2016 yılında gerçekleşmesi gerektiğini sık sık dile getirerek çözümün bu yıl içinde olmaması durumunda giderek daha karmaşık bir hale gelebileceğini savunuyor.
Güney Kıbrıs'ta 2018 yılında yapılacak genel seçimin, Kıbrıs'ta çözüm çabalarını sekteye uğratacağına işaret eden Akıncı, 2017 yılında seçim sürecinin başlayacağını, dolayısıyla 2017'nin bahar aylarında Rum tarafında adaylar, kampanyalar, muhtemel işbirliği koalisyonları gündeme geleceğini, dolayısıyla bunun çözüm çabalarına katkı sağlamayacağını belirtiyor.
2017'de doğalgaz sondaj çalışmaları olabilir
Yine 2017 yılının başında Akdeniz'de doğalgaz araştırma sondaj çalışmalarının başlama olasılığı, Akıncı'nın çözüm yılının 2016 olması ısrarının nedenini gözler önüne seriyor.
Akıncı gelecek yıl yaşanacak gelişmeleri şu şekilde özetliyor:
"2017 yılında BM Genel Sekreterliği'ne yeni bir isim gelecek, ABD'de yeni bir başkan olacak, aynı partiden insanlar seçilse bile yine de dosyalara hakimiyet açısından yeni zaman dilimlerine ihtiyaç duyulacak. Tüm bunlar değerlendirildiğinde bu kadar yoğun çalışılmış bir dönemin sonunda hedefimiz 2016 yılı çıkmadan Kıbrıs sorununda artık bir sonuca ulaşmaktır."
Kıbrıs'ta çözüm için son şans
Cumhurbaşkanı Akıncı, kendisiyle Rum lideri Anastasiadis'in aynı kuşakların liderleri olduğuna sık sık işaret ederek yıllardır devam eden Kıbrıs sorununu çözebilmeleri için bunun bir fırsat olduğunu kaydediyor.
Mevcut sürecin, kendi kuşakları ve federal bir çözüm için son şans olduğuna inandığını belirten Akıncı, gerekçeleri şu şekilde aktarıyor:
"Bu sürecin, bizim neslin son denemesi olduğunu defalarca altını çizdim. Bu dönem, çözüm için bizim neslin son denemesini yapmaktayız. Bunu her ikimiz de biliyoruz. Evet, diplomaside nokta yoktur, virgül, noktalı virgül olur. Diplomasi gene devam eder denebilir. Ama ben diyorum ki, federal çözüm ihtimalinin son şansı olabilir bu deneme. Yüzlerce kişi, Kıbrıs sorunun bu döneminde çok yoğun bir şekilde çalışıyor. Bizi sonuca götürebilecek çok malzeme birikti. Annan Planı'nın üzerinden 12 yıl geçti. Böyle bir süreç 12 yıla mal oldu. Şimdi bu kadar emeğin verildiği bir ortamda yine olmazsa, buna son şans demeyip ne diyeceğiz. Başbakan Sayın Binali Yıldırım'ın federal çözüm için son şans sözleri bu çerçevede bir tehdit değil, gerçeğin ifadesidir."