KESK, DİSK, TMMOB VE TTB, miting hazırlığında
Halkın refahını düşünen politikalar uygulanmadığını savunan KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, 8 Ekim'de alana çıkacak.
ANKARA - Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından "temel insanlık haklarını savunmak" için 8 Ekimd'e "Sokağın Meclisi" adlı miting düzenlenecek.
KESK Genel Başkanı Lami Özgen, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin bugüne kadar halkın mutluluğu ve refahı, ülkesinin esenliğini düşünen ve politikalarının merkezine bunları alan bir siyasi hükümet tarafından yönetilmediğini ileri sürdü.
Türkiye'nin, ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda büyük bir çözümsüzlük içinde olduğunu savunan Özgen, küresel krizin de etkisiyle işsizliğin artığını, yoksulluk ve açlığın artık gözlerden gizlenemeyecek bir duruma geldiğini söyledi.
Özgen, bu gidişat doğrultusunda her yeni günün, geçen günü aratır nitelikte olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Anayasa referandum sürecinde kamu emekçilerine 'toplu sözleşme düzeni getiriyoruz' denilmişti. Oysa gündeme getirilen 4688 sayılı Yasa'daki değişiklik ile bırakın özgür toplu sözleşmeyi, kamu emekçilerinin grev hakkı bile engellenmektedir. Özel istihdam büroları ile emekçiler köleleştirilmeye, Torba Yasa ile emek sömürüsü daha da artırılarak emekçilerin sürgün edilmelerine ve güvencesizleştirilmelerine yasal kılıf uydurulmaya, Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında, kıdem tazminatları kaldırılmaya, özel ve kamu alanı sermayeye peşkeş çekilmeye, emek değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. KHK'larla kamu hizmetlerinin tasfiyesi/ticarileştirilmesi süreci tamamlanıp güvencesiz istihdam olağan hale getirilmektedir."
Siyasal iktidarın, gerçekten demokratik bir toplum yaratma ve onlarca yıldır sürdürülen baskıcı politikalardan arınma anlamına gelecek bir toplumsal dönüşüm programının olmadığını iddia eden Özgen, tam aksine genel seçimlerden aldığı çoğunluk iradesini, devlet ve toplum üzerinde tam bir tahakküm kurma gerekçesiyle kullandığını savundu.