KESK, 1 Mayıs'ı değerlendirdi: Hak verilmez, alınır
Sami Evren, "Başbakan Erdoğan'ın Taksim açılımıyla ilgili gereksiz bir tartışmanın içine girdiğini" öne sürdü.
İSTANBUL - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarına açılmasına ilişkin, "Toplumsal mücadeleler 'hak verilmez alınır' kavramı üzerinde gelişir. Siz mücadele etmezseniz kimse sizin talebinizi görmez. Dolayısıyla biz mücadele ettik, siyasi iktidar bu talebimizi karşılamak zorunda kaldı" dedi.
Evren, Taksim Hill Otel'de düzenlediği 1 Mayıs değerlendirme toplantısında, KESK olarak 1 Mayıs'ı 54 il ve 4 ilçe merkezinde coşkuyla kutladıklarını, Taksim'in 32 yıl aradan sonra kutlamalara açılmasının ve 1 Mayıs'ın tatil olmasının katılımın yüksek olmasında etkili olduğunu söyledi.
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Taksim açılımıyla ilgili gereksiz bir tartışmanın içine girdiğini" öne süren Evren, "Bir ülkenin başbakanı, emek örgütleriyle polemik yapma hakkına sahip değildir. Sendikaların taleplerini, önerilerini değerlendirmekle mükelleftir. Demokrasinin gereği de budur. Bir sorun varsa siyaset sorunu çözmek durumundadır. Türkiye'de 1 Mayıs sorundu. Türkiye'de Taksim'in yasaklı alan olması sorundu. Sendikalar yıllarca bunu dile getirdiler ve mücadele ettiler. AKP iktidarı sendikaları ve mücadelelerini ancak iktidarının 8. yılında anlayabildi, mesele bundan ibaret" diye konuştu.
Emekçilerin talepleri
Başbakan Erdoğan'ın 1 Mayıs meydanlarında emekçilerin ortaya koyduğu talepleri anlaması gerektiğine işaret eden Evren, bu talepleri şöyle sıraladı:
"Kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması, herkese güvenli bir gelecek, iş, aş ve insanca yaşam, parasız eğitim ve parasız sağlık, ucuz iş gücü piyasası oluşturan taşeron şirketlerin kaldırılması, eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasa, Kürt sorununun barışçıl çözümü için gerçek demokrasi, tutuklu belediye başkanlarının ve sendikacıların serbest bırakılması, taş attığı için tutuklanan çocukların özgür bırakılması, Tekel işçilerinin haklı mücadelelerinin karşılığı olan 4-C ve 4-B uygulamalarına son verilmesi, kamu emekçilerinin grev ve toplu pazarlık haklarının anayasal güvence altına alınması, çalışma sürelerinin kısaltılarak binlerce emekçinin çalışabileceği istihdam alanlarının üretilmesi, sigortasız çalıştırılmama, sendikal hak ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması, kamu çalışanlarına siyaset yasağının kaldırılması, temsiliyette adalet için yüzde 10 barajının kaldırılması."
"Hak verilmez, alınır"
Başbakan Erdoğan'ın 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanmasına ilişkin sözleri de hatırlatılan Evren, şöyle konuştu:
"Toplumsal mücadeleler 'hak verilmez alınır' kavramı üzerinde gelişir. Dolayısıyla bir hak yıllarca dile getiriliyorsa, demokratik kamuoyu tarafından meşru hale geliyorsa, burada bir mücadele var. Siz mücadele etmezseniz kimse sizin talebinizi görmez. Dolayısıyla biz mücadele ettik, siyasi iktidar bu talebimizi karşılamak zorunda kaldı. Meseleye böyle yaklaşırsak 'o mu verdi, biz mi aldık' tartışması anlamını kaybeder. Bundan sonra da biz mücadele edeceğiz, önce itiraz edecek, sonra haklıysak toplumsal bir meşruiyet oluşacaksa, Başbakan veya siyasi iktidarlar bunu karşılamak zorunda kalacak.
Aksi takdirde toplumsal mücadeleleri görmeden toplumsal mücadeleleri yok sayan bir siyasal iktidar anlayışı tam da kendisinin tartıştığı faşizm anlamına tekabül eder. O nedenle Taksim Meydanı meselesi 33 yıldır bu memleketin, işçi sınıfının meselesiydi. Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri olarak bunu gündeme getirdik, mücadele ettik, gözaltına alındık, dövüldük, gaz bombası ile tehdit edildik ama geçen yıl adım attık. Bütün dünyada hak olan bir şeyin bizde yasak olması zaten ayıptı. Bu ayıp Türkiye'den kalktı. Dolayısıyla gereksiz polemiğe gerek yok. Hakkımızı herkes teslim etmek zorundadır."