Katılım bankaları hızla büyüyor

Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, katılım bankacılığında gelinen noktayı ve bankanın vizyonunu DÜNYA'ya anlattı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN - Julide Y. GÜRDAMAR

İSTANBUL -  Katılım bankaları son 10 yılda aktif büyüklüklerini 17 kat, şube büyüklüklerini 6 kat, kredi hacimlerini 27 kat artırdı. Aktif büyümesi olarak bakıldığında 2010 yılında 2009 sonuna göre katılım bankaları yüzde 28.9 büyürken, kamu bankaları yüzde 19.1, özel bankalar yüzde 20.3, yabancı bankalar yüzde 25.8, kalkınma ve yatırım bankaları ise yüzde 14.6 oranında büyüdü.

En hızlı aktif büyümesi katılım bankalarından gelirken Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, yaşanan bu büyümeyi ekonomik ortamın katılım bankalarının büyümesine uygun hale gelmesine bağladı.

Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir ile ekonomideki gelişmeleri, katılım bankalarının büyüme performansını, alınan önlemlerin bankacılık üzerindeki etkilerini ve bankanın hedeflerini konuştuk. Özdemir, son yıllarda Türkiye ekonomisindeki ve bankacılıktaki değişimi anlatırken bu değişimin katılım bankalarının hızlı büyümesinin itici gücü olduğunu da aktardı.

Özdemir, kamunun bankacılık kaynakları üzerindeki baskısının hafiflemesinin reel sektöre müthiş bir kaynağın akmasına neden olduğunu ifade ederek "Türkiye bankacılık sektörünün büyüklüğü 1 trilyon lira civarına geldi. Krediler ise 500-600 milyar lira arasında. Bilançonun yarısını geçti krediler. Eskiden üçte biri krediydi. Kredi vermeyen bir bankacılık yapısından, kredi veren bir yapıya döndüğünüz zaman eldeki fon arttığı için de rekabet arttı ve fiyat düştü. Bunun kredi kullanıcısına faydası oldu" dedi.

Katılımcılar kredi piyasası güçlü olduğunda büyür

Yıllar içinde ekonomik ortamda yaşanan düzelmenin katılım bankalarının rahatlıkla büyüyeceği bir ortam haline geldiğine de dikkat çeken Özdemir, "Hep şu soruluyor: Katılım bankaları son yıllarda nasıl büyüdü? Sanki son yıllarda farklı bir destek varmış gibi algılanıyor. Halbuki böyle bir şey yok. Ekonomik ortam katılım bankalarının büyüyeceği yapıya müsait hale geldi. Kriz öncesi bankacılıkta kârı devlet sağladığı ve kârın kaynağı da Hazine bonosu, devlet tahvili olduğu için katılım bankalarının o alanda olamaması zaten onları büyütemiyordu.

Ekonomideki riski düşük oyuncalara gidiyordunuz, onlara da fiyat pahalı geliyordu. Oradan gelir elde edemeyince bu sefer kaynak toplayamıyorsunuz. Katılım bankalarındaki mekanizma mevduattan değil aktiften çalışıyor. Burada ana belirleyici unsur, kredi. Kredideki getiri yükselirse kaynağa ödediğiniz kâr yükseliyor, düşerse düşüyor. Dolayısıyla kredi piyasası güçlü olmalı ki siz büyüyebilmelisiniz. Ortam buna uygun hale geldi. Artık katılım bankaları diğer bankalarla rekabette aynı seviyeye geldi.

Gelirlerimiz birbirine yaklaştı. Kaynak yönüyle de aynı ortama döndük. Bu piyasa katılım bankalarının yapısına uygun olduğu için hızla gelişme görüldü" diye konuştu.

Şubeleşmede 6 kat büyüdük ama sihirli değnek değmedi

Türkiye bankacılık sektöründe pastanın her geçen gün büyüdüğünü, katılım bankalarının aktif büyüklüğünün de 31 Aralık 2010 itibariyle 43.3 milyar TL mertebelerine geldiğini ifade eden Özdemir, 2001 sonunda bu rakamın 2.3 milyar TL mertebelerinde olduğunu hatırlatarak toplam bankacılık sektöründen alınan payın da katlanarak büyüdüğüne dikkat çekti. Yine de bazı yorumlarda katılım bankalarının sektörden aldığı payın düşük olduğu değerlendirmeleri yapıldığını belirten Özdemir, "Düşüklük göreceli bir kavramdır. 2000'li yıllarda 4-5 katılım bankasının 20-25'er tane şubesi vardı. Toplam şube büyüklüğü 100 civarındaydı. Şimdi 600'den fazla şube var. 6 kat büyüdük. Bankacılıkta esas olan müşteriye ulaşabilmektir. En sağlıklı kaynak mevduattır. Katılım bankalarının büyümesi veya bankacılığın büyümesi şubeleşmeyle paraleldir. Tabii teknolojide buna destek oluyor. Artık call center, ATM'ler, alternatif dağıtım kanalları bunlar çok kullanılan kanallar. Ama fiziki bir bağın kurulması lazım. Türkiye şehirleştikçe daha çok şube açmak zorundayız" diye konuştu.

Yüzde 25 zaten ciddi bir büyüme performansıdır

Türkiye'nin iki tane büyük problemi olduğunu bunlardan birinin cari açık, diğerinin ise işsizlik olduğunu kaydeden Özdemir, ekonomi yönetiminin aldığı kararları 'bir sorun yaşanmadan kamu tedbir aldı' cephesinden değerlendirdiğini anlattı. Özdemir, "Bankalara şu mesajı verdi; ben bu tedbiri alacağım siz de planlarınızı buna göre yaparsanız yanlış bir hesap üzerinde çalışmamış olursunuz. Piyasadaki likiditeyi çekme yöntemlerinizden biri de zorunlu karşılıklardır. O artırdıkça elimizdeki para azalacak. Zaten para kıtlaşınca fiyat yukarı çıkar. Kredinizdeki fiyatlamayı yukarıya çekerseniz. Fiyat yukarı giderse talebi de düşürmüş olursunuz. Zaten yüzde 25 az bir büyüme değil, enflasyonun yüzde 5-6'da olduğu bir ekonomide yüzde 25 ciddi bir büyümedir" dedi.

Bundan sonra kritik nokta enflasyonun seyridir

Alınan kararlar sonrasında bankaların ilk tepki olarak kredilerde fiyatlamayı bir parça yukarı aldığını da kaydeden Özdemir, burada kritik noktanın enflasyonun seyri olduğuna da vurgu yaptı. Özdemir, likidite azalışının da izlenmesi gerekeceği üzerinde durarak "Likidite çok daralırsa fiyatlamalar değişecektir. Enflasyon düşük kalırsa da mevduat yukarı gitmez. Enflasyonun üzerinde bir gelir sağlayabiliyorsanız tasarruf sahibine o zaman bir sorun yok demektir.

Burada kritik olan enflasyonun yukarı gitmemesi lazım. Bankaların elindeki likidite azalırsa o zaman bankalar talebe göre fiyatını yukarı alması lazım. Bankacılıkta bu marjlarda bu seviyelerde daha büyük oynamanız gerekiyor ki mevcudu koruyasınız. Mevcudun paylaşılmasından ziyade mevcudu nasıl büyütebiliriz diye düşünmemiz lazım" değerlendirmesini yaptı.

Bundan sonraki dönemde bankacılığın daralan kâr marjları sonucunda ücret ve komisyon gelirlerini de artırmak zorunda kalacağını anlatan Özdemir, bankacılığın hizmet sektörünün bir parçası olduğunu da aktararak "Girilmeyen, ücret alınmayan alanlarda yeni ücretler oluşması lazım. Daha önce bazı alanlarda alınmadığı için maliyet yok gibi algılandı ve tepki doğuyor.

Bir hizmete, bir mala ücret koymazsanız değersiz kabul ediliyor. Hiç ücretlendirmediğiniz bir şey zaten kıymetli değildir bakışı insan psikolojisinde var. Mesela EFT ücreti almazsanız ne olur deniyor. Halbuki bu sistemin arkasında çok ciddi bir teknoloji var. Bunu kurmak da işletmek de ciddi maliyet. O kadar basit geliyor ki. Buraya gelmek için ciddi yatırımlar yapıldı. Biz almadığımız ücretlendirmediğimiz hizmet alanlarımızı ücretlendirebilirsek yeter diyoruz.

Büyük bankalar zaten ücretlendiriyor. Bankacılık sadece mevduat toplayıp kredi vermek değil ki" şeklinde konuştu.

BANK ASYA İÇİN NE DEDİ?

Yüzde 20'lik büyüme bütçeledik

Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, bu sene mevcut politikaları izlediklerini ve yüzde 20 gibi büyüklüğü bütçelediklerini vurgulayarak "Bu büyüklükte yüzde 20 büyümeyi sağlarsak yeterli görüyoruz. Planladığımız bir 20 şube açılışı var. Gerçi geçen sene sonuna kalıp da açmadığımız 5-6 şubeyi açtık. Şuanda 180 şubemiz çalışıyor. Bir 20 daha açarsak 200 şube ile bu yılı kapatırız. Buna paralel olarak bir parça daha istihdam sağlanır ama maliyetleri kontrol etme açısından istihdamda mevcut kadroları da kullanmayı düşünüyoruz şubelerde. Ortalama bir şubede 10 kişi çalışacaksa bunun bir kısmı dışarıdan alıp bir kısmını kendi içimizdeki kadrolardan destekleyerek büyümeyi sağlarız diye hesap ediyoruz" açıklamasında bulundu. Açılacak yeni şubelerin de daha çok büyük şehirlerde olmasını planladıklarını kaydeden Özdemir, "Çoğunluk İstanbul'da... Ankara, İzmir, Antalya, Konya gibi büyük şehirlerde düşünüyoruz" dedi.

Nisanda sendikasyonu yenileriz

Sendikasyonların vadesinin geldiğini ve nisan ayında 250 milyon dolarlık bu sendikasyonu yenilemeyi öngördüklerini de aktaran Özdemir, sukuk gibi diğer sermaye piyasası araçlarını kullanabilmeleri için ise leasing portföyünün büyümesi gerektiğini anlattı. Özdemir, " Bizim elimizde, aktifimizde menkul kıymet oluşması lazım. O da leasingdir. Leasing portföyümüzün büyümesi gerekiyor. Orada teşvik oluşmaya başlarsa büyütürüz. O zaman leasing portföyümüzü sukuka çeviririz" değerlendirmesi yaptı.

BES şirketimizin adı Asya olacak

Bireysel emeklilik şirketi kurduklarının hatırlatılması üzerine ise Cemil Özdemir, bunun katılım bankaları için ilk olacağına dikkat çekerek şu bilgileri verdi: "Çoğunluğu bankanın olacak. Herkese hizmet vereceğiz. İsmini Asya koyacağız. Kuruluş çalışmaları yürütülüyor. Çok sıkı bir proses. Kuralları çok belirli, çok düzgün bir yapı. Vatandaşı koruyan bir sistem. Bankacılık enstrümanı olarak düşünüyoruz. Müşterimize bunu rahatlıkla satabiliriz. Hem bu hizmeti vereceğiz hem de şirket kurarak bir değer çıkartacağız. İstediğimiz hacimlere ulaşırsak çok kıymetli bir şey çıkar ve Türkiye'de ilk olur. Bu yılın sonunda olur diyoruz ama asıl hedef 2012."

Kuzey Irak'ta şube açmayı düşünüyoruz

Suriye'yi bankacılık açısından 'pahalı' olarak niteleyen Cemil Özdemir, rotayı Kuzey Irak'a kırdıklarını anlatarak "Daha karar vermedik, araştırıyoruz ama ilk verilere göre uygun pazar görünüyor. Yakın olması, ekonominin gelişiyor olması önemli. Şube olarak düşünürüz ve bu yıla yetiştirmeye çalışırız" şeklinde konuştu. Afrika kıtasındaki 4 ülkede (Nijer, Senegal, Gana, Moritanya) bankacılık yatırımı yapan Tamweel Africa Holding'in yüzde 40'ına da sahip olan Bank Asya'nın yatırımının hatırlatılması üzerine de söz konusu bölgede gelişme potansiyelinin yüksek olduğuna ve ilk olarak bir pazara yatırım yapmanın önemine değinen Özdemir, hızlı gelişecek bir Pazar olarak gördüklerini söyledi. Özdemir, "Afrika'da ortağız. Oranın büyümesine paralel yeni yatırımlar, banka kuruluşları olabilir artık onu holding karar verecek. Yönetiminde kendi payımız kadar temsil ediliyoruz. Oradan başka ülkelerde yatırım kararı çıkarsa niye olmasın" değerlendirmesinde bulundu.

Bank Asya'dan Dedeli'ye kredi

Bank Asya,  Bilecik ve Afyon'da doğalgaz santrali kuracak olan Dedeli Elektrik A.Ş'ye 120 milyon euro tutarında finansman desteği sağladı. Yıldızlar SSS Holding bünyesinde bulunan Dedeli Doğalgaz Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. tarafından Bilecik'in Pazaryeri ilçesindeki organize sanayi bölgesinde ve Afyon'un Çay ilçesine bağlı Akkonak beldesinde kurulacak 2 adet doğalgaz kombine çevrim santrali için yapılacak toplam 160 milyon euro tutarındaki yatırımın 120 milyon euroluk bölümü, Bank Asya tarafından finanse edilecek. Yıldızlar SSS Holding ile Bank Asya arasında imzalanarak yürürlüğe giren sözleşmeye göre kredi, 1,5 yıl ödemesiz olmak üzere 4 yıl vadeli olacak. Her biri 143 megavat olmak üzere toplam kurulu gücü 286 megavat olacak santrallerin yıllık enerji üretiminin yaklaşık 2 milyar kilovatsaat olması bekleniyor.

Küçük işletmenin kime iş yaptığı da önemlidir

Bugün her büyük sektörün kendi KOBİ'sini yarattığını bankaların bile eskiden yemekten güvenliğe kendi yaptıkları hizmetleri KOBİ'lerden aldığına dikkat çeken Özdemir, şu ifadeleri kullandı: "Eskiden firmalar bütün işlerini kendi yapardı. Bankalar da öyleydi. Aldığımız her bir hizmet KOBİ demek. Otomobil firmaları bugün neredeyse organizasyon şirketine döndüler. Onlar tasarlıyor sadece. Ben artık KOBİ'nin kime mal verdiğine bakarım. Esas önemli olan malın alıcısının durumudur. Mal alan taraf malı keserse o firma sıkıntıya girer. KOBİ'ler daha da uzmanlaşacak ve müşteri çeşitliliğini de sağlayacak."

 

Bu konularda ilginizi çekebilir