Kasaya 58 milyar lira girecek

Başbakan Yardımcısı Babacan, kamu alacaklarının yapılandırılma sürecinde kesin olmayan rakamlarla birlikte 5 milyondan fazla kişinin borcunu yapılandırdığını açıkladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının son günü itibarıyla kesinleşmemiş rakamlara göre, Gelir İdaresine 5 milyon 78 bin, Sosyal Güvenlik Kurumuna da (SGK) 1 milyon 887 bin başvurunun geldiğini ve toplam 58 milyar 300 milyon liralık borcun yapılandırıldığını bildirdi.

Babacan,  katıldığı bir programda, yeniden yapılandırma sürecinin dün bittiğinin hatırlatılması üzerine, Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasının Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı yeniden yapılandırması olarak kayda geçtiğini söyledi.

Kesinleşmemiş rakamlara göre, Gelir İdaresine başvuruda bulunan mükellef sayının 5 milyon 78 bin, SGK'ya başvuran mükellef sayısının da 1 milyon 887 bin olduğuna işaret eden Babacan, şöyle devam etti:

"İki rakamı toplamakta dikkatli olmak lazım,aynı kişi iki yere de başvurmuş olabilir. Yeniden yapılandırılan ve taksit taksit ya da peşin olarak ödenecek toplam tutara gelince Gelir İdaresi tarafında 35 milyar 800 milyon lira, SGK tarafında da 22 milyar 500 milyon, toplamda da 58 milyar 300 milyon.  Bu tabi belediyeler, TEDAŞ gibi kurumlara ödenecek rakamlar var, doğalgaz borcu var, emlak vergisi bunları içermiyor. Onların henüz bütün bu kurumlardan derlenip toparlanması, olmadı bu rakamlar elimizde yok bu en az bir ayı bulur. Öncelikle hem başvuru sayısı hem de yeniden yapılandırılan tutar beklentinin üzerinde ama bu henüz nakit tahsilat anlamına gelmiyor çünkü bu ayın sonuna kadar peşin ödeyenler için dahi bu ayın sonuna kadar süre var. Taksit yapmak isteyenler hazirandan sonra ilk ödemeyi yapacaklar, tercihlerine göre 36 aya kadar taksitle ödeme imkanları var."

 

Bundan sonra daha sıkı tutacağız

Kasaya girmeden herhangi bir adım atmak, toplanan yeni parayla alakalı herhangi bir karar vermek istemediklerini vurgulayan Babacan, bunun ağırlıklı olarak borç geri ödemesinde kullanılacağını, belki Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak alt yapı yatırımlarına da bir kısmı yönlendirilebileceğini ifade etti.

Babacan, cari açık yüksek seyrettiği için kamu maliyesi tarafında da dikkatli hareket etmek gerektiğinin altını çizerek, bu nedenle kendilerinin tercihinin ağırlık olarak bunu borç geri ödemesinde kullanmak olduğunu söyledi.

Öte yandan,  Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bundan sonraki dönemde vergilerle ilgili yaptırımları artıracağız, ağırlaştıracağız. Vergi vermeyenin biraz canı yanacak ki adaleti sağlayabilelim" dedi.

Vergiler düşecek ama vakit alacak

"Türkiye'de bu vergi yapısını doğru buluyor muyuz? Hayır. Memnun muyuz? Hayır. Ancak nasıl düşecek bu?" diye soran Babacan, şunları söyledi:

"Kayıt dışı Türkiye'de azaldıkça, gerçekten kazananlar kazanırken ki vergilerini normal verdikçe biz dönüp öte yandan işi normalleştirmeye başlayacağız. Yani, ÖTV'yi, bu dolaylı vergileri kademe kademe düşürmeye başlayacağız. Bu da tabii biraz vakit alacak. Fakat, sadece vergi oranlarını indirmek kayıt içine geçmek için yeterli olmuyor, bunu da gördük. Yani, vergi oranları düşsün ki insanlar vergisini ödesin tezi tutmadı. Niye tutmadı? Çünkü, hiç kimse maalesef gönlüyle rızasıyla cebindeki 1 lirayı, 5 lirayı, 10 lirayı çıkarıp da devlete ödemek istemiyor.

Devletten beklenti çok, ama vergi ödemede böyle gönüllü, arzuyla istekle, 'ben şu vergiyi ödeyeyim de hani devletimin geliri çoğalsın' gibi bir eğilim yok. Vergi biraz da düzenlemelerle ve yaptırımlarla toplanan bir gelir. Biz şunu açık açık söylüyoruz, 'bundan sonraki dönemde vergilerle ilgili yaptırımları artıracağız, ağırlaştıracağız' diyoruz. Yani, vergi vermeyenin biraz canı yanacak ki adaleti sağlayabilelim.

Aksi halde bir kural var, ödeyen var, ödemeyen var. Şimdi ödemeyenin eğer yanına kar kalıyorsa, hatta ödemeyen KDV yoluyla malını daha ucuz satıp vergisini ödeyenin karşısına rakip olarak çıkıyorsa, vergisini tam ödeyen malını mecburen KDV eklediği için pahalı satarken, öbürü KDV eklemeden satıp onun karşısına rakip oluyorsa burada da adaleti sağlamış oluyoruz. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde denetim ve yaptırım konusunda daha sıkı olacak işler."

"Seçim sonrasında bir zam beklemeli mi?" sorusuna karşılık Babacan, şu anda hesap kitap ettikleri, seçim sonrasına erteledikleri herhangi bir fiyat artışının söz konusu olmadığını ifade ederek, "Ama kur hareketli. Türkiye pek çok ürünü dışarıdan ithal ediyor, özellikle enerjide dışarıya çok bağlıyız. Çok böyle ileriye doğru bağlayıcı bir şey söylemem de doğrusu mümkün değil. Ama biz 'sırf seçim geliyor, bekleyelim, şu zamları erteleyelim' diye bir tutum içerisinde de asla değiliz, olmadık da" diye konuştu.

Enerji bağımlılığı nükleerle aşılacak

Babacan, nükleer santralin Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu belirterek, Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını nükleer santrallerle azaltabileceklerini kaydetti. Babacan, 2023'te 3 tane nükleer santral hedeflediklerini hatırlattı.

10 numaralı yağ problemiyle ilgili soruya Babacan, "Bildiğimiz, takip ettiğimiz bir problem. EPDK ağırlıklı olarak yeni düzenlemelerle bunu önlemeye çalışıyor. Ama EPDK'nın yaptıkları da işe yaramazsa artık başka tedbirler de gündeme gelecek, ama ciddi bir problem alanı olarak görüyoruz" yanıtını verdi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, özel hayatında, evde paranın patronunun kim olduğu yönündeki soruya da, "Ailemizin günlük ihtiyaçlarıyla ilgili harcamaların çoğunu eşim yapıyor. Aile bütçemizi denkleştiren o. Kredi kartı faturası gelince ya da bir şeyler gelince ayda bir ben kendim şöyle oturup, bakıyorum 'yanlış bir şey var mı' diye. Onun haricinde günlük harcamayı yapan ve evde paranın patronu eşim" yanıtını verdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir