Kamu yönetiminde olumlu gelişmeler-koordinasyon
Servet ERÖCAL
İster tenisteki çiftler maçı, ister futbol oyunu, ister şirket ya da devlet yönetimi, savaş, ulusal kalkınma, insanlığın gelişimi olsun, birden çok kişiyle yapılan bir aktivitenin başarısı için koordinasyonun, uyumlu davranışın gerekliliği sanırım genel kabul gören bir önermedir. 20-25 yıl önceki iki kutuplu dünyanın bir kutbunu oluşturan dünya devi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin, katı merkezi sistemin kurumlar arası koordinasyonu sağlayamadığı için dağıldığı, Gorbaçov'un perestroyka (yeniden yapılandırma) ve glasnost (açıklık) politikalarının koordinasyonu sağlamaya dönük politikalar olduğu, bu politikalar sonucu Rusya Federasyonu'nun güçlü bir devlet olarak varlığını koruyabildiği iddia edilebilir. Bir diğer tarihi örnek olarak Yıldırım Beyazit ile Timur arasındaki Ankara Savaşı alınabilir, gerekli koordinasyon sağlanıp Osmanlı Ordusu'ndaki Kara Tatarlar'ın Timur'a katılması önlenebilseydi Fetret Devri'nin yaşanmayacağı, hatta Osmanlı egemenliğinin tüm Asya'ya yayılabileceği ve tarihin akışının değişebileceği varsayımsal olarak ileri sürülebilir.
Ülkelerin gelişmişlik ölçütü olarak kişi başına ulusal gelir değil organize olabilme yeteneğinin alınması gerektiğini söyleyen iktisatçılar da bir anlamda koordinasyonun önemini vurgulamaktadır. Çünkü koordinasyon sağlanmadan etkin bir organizasyon kurulamayacağı, dezorganize toplumların da yeterli düzeyde gelişemeyeceği aksi ileri sürülemeyecek açık gerçeklerdir. Kalkınma planlarımızda en çok kullanılan sözcüklerden biri koordinasyon olup, gerek bu planlarda, gerekse birçok kamusal açıklamada ilgili kamu kuruluşları arasında gerekli koordinasyon ve işbirliğinin sağlanacağı belirtilmekte, ancak fiiliyatta gerek aynı kamu kuruluşunun çeşitli birimleri, gerekse farklı kamu kuruluşları arasında koordinasyon eksiklikleri görülmektedir. İl ölçeğinde koordinasyon kurulları var olmasına karşın, bir kamu kuruluşunun kazıp kapattığı bir yolu kısa bir süre sonra bir başka kamu kuruluşunun yeniden kazdığına hepimiz tanık olmaktayız.
Bardağın dolu tarafından bakmaya çalıştığımızda, gerek kamu kuruluşları, gerek kamu-yurttaş ilişkileri açısından koordinasyon alanında özellikle elektronik devlet uygulamaları ile önemli gelişmeler sağlandığını söyleyebiliriz. Henüz eksiklikleri çok olmasına rağmen, Sosyal Güvenlik Kurumu web sayfasına girilip e-devlet kapısından kişisel bilgi alınmak istediğinde "www. Turkiye.gov.tr" adresine yönlendirilmesi merkezi koordinasyon açısından önemli bir gelişmedir.
Maliye Bakanlığı'nın internet vergi dairesi uygulamasını sürekli geliştirip yaygınlaştırması vatandaş-devlet ilişkileri açısından koordinasyon, açıklık, zaman ve emek tasarrufu sağlayan devrim niteliğinde olumlu bir süreçtir. 23 Temmuz 2010 tarih, 6009 sayılı Kanun'la getirilen elektronik ortamda tebligat olayı da aynı paralelde çağın gereklerine uygun akılcı bir gelişmedir. Aynı Bakanlığımızın yine 6009 sayılı Kanunu'n 9'uncu maddesiyle Vergi Usul Kanunu'nun 140'ıncı maddesini değiştirerek oluşturduğu "Rapor Değerlendirme Kurulu", vergi inceleme yetkisine sahip Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri ve yardımcılarının hem kendi kurulları içinde, hem de kurullar arasındaki olası görüş aykırılıklarını gidererek gerekli koordinasyonu sağlayacak bir düzenlemedir.
6009 Sayılı Kanunu'n 15'inci maddesiyle değiştirilen Vergi Usul Kanunu'nun 413'üncü maddesinin özelge ve sirküler düzenlenmesi bakımından Gelir İdaresi Başkanlığı'na verdiği koordinasyon yetki ve sorumluluğu hem açıklık sağlayacak, hem uygulamada homojenizasyon yaratacak olumlu bir gelişmedir.
Birçok Belediyemizin paralellik gösteren "e-belediye" uygulamaları ile Emlak Vergileri'nde gerek belediyeler arasında, gerekse belediyeler ile vatandaşlar ve bankalarımız arasında koordinasyonu sağlayan bir ödeme düzeni oluşturulması yine sevinilecek bir gelişmedir.
Gümrük Müsteşarlığı'nca uygulamaya sokulan "Bilge" sistemi ile Dış Ticaret Müsteşarlığı ve ihracatçı birlikleri tarafından yürütülen dahilde işleme rejimini de kapsayan kompüterizasyon uygulamalarının öncelikle yurt içi ayağının uyumlu hale getirilip, Avrupa Birliği uygulamalarıyla adaptasyonunun sağlanması, ihracata dayalı bir kalkınma stratejisi benimsemiş olan ülkemiz için çok büyük bir kazanım olacaktır.