Kaldıracı planlayan VOB gecelik faize hazırlanıyor

Geçtiğimiz yılı 439.8 milyar TL işlem hacmiyle kapatan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsası (VOB), yeni sözleşmeleriyle bu yıl işlem hacmini artırmayı hedefliyor. Mart ayında kaldıraçlı işlemleri açmayı planlayan VOB, nisan mayıs ayları gibi opsiyon sözleşm

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Arzu ALP 
İZMİR - Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) Genel Müdürü Çetin Ali Dönmez, 2011 yılında toplam işlem hacimlerinin TL bazında beklentilerinin altında bir oranda ve sadece yüzde 2 artarak 439.8 milyar TL'ye ulaştığını söyledi.  Dönmez, diğer taraftan adet bazında yüzde 16'lık artış olduğunu, bunun iki anlama geldiğini belirterek, "Birincisi endeks düştüğü için TL olarak işlem hacmi düşük gözüküyor. İkincisi de sözleşmelerdeki işlem hacmi dövize doğru kaydı. 
Döviz sözleşmelerinde TL olarak sözleşmenin büyüklüğü endeks sözleşmesine kıyasla daha küçük olduğu için TL hacme bu durum fazla yansımadı.  İşlem gören sözleşme adeti bazında 2010'da 63.9 milyon olan seviye 2011 yılında 74.3 milyon adet oldu. Dolayısıyla dünya sıralamasında borsaların yerini adet bazında tanımlanan işlem hacmi verileri belirlediğinden 2011 yılında dünya sıralamasındaki yerimizi en kötüsü koruyacağımızı düşünüyorum şeklinde konuştu.  
Endeks sözleşmelerinde bir önceki yıla göre işlem hacminde TL bazında yüzde 4 azalış olduğunu anlatan Dönmez, "Endeks 30 sözleşmesinin toplam içerisindeki payı TL bazında yüzde 97,20'den yüzde 91,42'ye gerilediğini, adet bazında ise yüzde 88,37'den yüzde 73,53'e gerilediğini görüyoruz. Diğer taraftan döviz sözleşmelerinde TL bazında yüzde 179'luk bir artış söz konusu. Altın sözleşmesinde ise TL/gr da bir önceki yıla göre yüzde 73 artış var. 2010 yılının son günlerinde işleme açtığımız yeni sözleşmemiz dolar/ons altın sözleşmesinin işlem hacmi ise TL/gr altın sözleşmesini geçmiş bulunuyor"diye konuştu. Geçen yıl açtıkları euro/dolar sözleşmesindeki işlem hacminin yıllık toplamda 3.5 milyar liraya geldiğini belirten Dönmez, bunun ilk sene için iyi bir rakam olduğunu ifade etti. 
Opsiyon sözleşmeleri en geç mayısta
Dönmez, 2011 yılında işleme açtıkları Elektrik Piyasası Vadeli İşlem Sözleşmesi'nde istedikleri işlem hacmine ulaşamadıklarını, piyasanın talebi doğrultusunda sözleşmenin büyüklüğünü azalttıklarını bildirdi. Piyasa katılımcılarının özellikle yeni sözleşme açılırken nelere ihtiyaç duyulduğu konusunda farklı fikirleri olması ve piyasaların hızlı gelişen dinamikleri nedeniyle bu tür değişikliklerin kaçınılmaz olduğunu da ekledi.
Geçtiğimiz yıl alım satım sisteminde hiçbir sorun yaşamadıklarını, sistemin açık olan tüm zaman boyunca kesintisiz hizmet verdiğini, bunun dünya borsaları arasında özellikle teknolojik gelişmişliği ve mükemmeliyeti göstermesi açısından son derece önemli olduğunu anlatan Dönmez, sözlerine şöyle devam etti: "2011 yılında sistemde bir sıkıntı olmadı. Hep ayaktaydı ve hep servis verdi. Ayrıca emir iletim hızımızda da iyileştirmeler yaptık.  Ancak her şey de mükemmel oldu diyemem, mesela geçtiğimiz yıl açmayı planladığımız opsiyon sözleşmeleri bu yıla kaldı. 
Anlaşma yaptığımız yabancı firmanın bu işi projelendirirken tahmin hatası olduğunu, projenin bu kadar büyük olduğunu tahmin edemediklerini ve bizim konu hakkındaki bilgimizi tam olarak anlayamadıklarını düşünüyorum. Bizim mükemmeliyetçiliğimiz onları da şaşırttı açıkçası, ama sonunda taraflar artık birbirlerini daha iyi anlıyorlar. Yaşanan sıkıntılar büyük ölçüde giderildi, bu yıl en geç mayıs ayında opsiyon sözleşmelerini işleme açacağız."
Kaldıraçlı işlemler için ayrı bir ekran 
Çetin Ali Dönmez, 2011 yılında ilk defa işleme açtıkları Kurban Bayramı Vadeli Canlı Hayvan Kontratı'nı bu yıl da işleme açacaklarını, Ziraat Bankası başta olmak üzere tarım ve hayvancılık sektörüne dönük bankacılığa ağırlık veren bankalar, et üretici birlikleri, Et Balık Kurumu ile görüşmelerinin devam edeceğini bildirdi. 
Kaldıraçlı işlemlerle ilgili çalışmaların 2011 yılında yoğun bir şekilde devam ettiğini belirten Dönmez, bununla ilgili çok önemli çalışmaları olduğunu, SPK'nın bu konuyla ilgili düzenlemeyi yaptığını ancak yapılan düzenlemede, VOB'un bu konuda net bir şekilde yetkilendirildiğinin belli olmadığını, o husus aşılır aşılmaz kaldıraçlı işlemlere, opsiyon sözleşmelerinden önce başlama ihtimalinin yüzde 99 olduğunu açıkladı. 
Mart ayında kaldıraçlı işlemleri açabileceklerini vurgulayan Dönmez, "Orda da şu andaki VOB'daki işlem hacmini geçme ihtimali dahi var. Yeni kaldıraçlı işlemler mevcut ekranlarımızda olmayacak. Tamamen ayrı bir sistem kuruyoruz. İnternet tabanlı ayrı bir sistem olacak. 2012 yılına girişimiz hızlı olacak. Devreye almayı planladığımız yeni alım satım sistemi de 15 Aralık 2011 tarihinden itibaren tüm fonksiyonları ile üyelerimizin kullanımına açıldı"bilgilerini verildi. 
Dönmez, opsiyon sözleşmelerinin Türkiye'de yalnızca VOB'da işlem göreceğini tahmin ettiğini, bu sözleşmelerin açılmasıyla hem VOB hem de İMKB'nin işlem hacimlerine olumlu katkısı olacağını söyledi.
VOB'un gelişmesinin İMKB'ye de katkısı var
İMKB'deki yeniden yapılandırma süreciyle ilgili görüşlerini aktaran Dönmez, sözlerine şöyle devam etti: " Piyasaların gelişmesi için koordinasyon lazım. İMKB'nin yeni başkanı da çok güzel mesajlar verdi. Biz işbirliği içinde çalışacağız. İMKB'nin geçmişten gelen yapısal problemleri var. Onları da halletmesi lazım. Onlar halledilirken piyasanın da gecikmemesi lazım. Biz de ilerlemiş durumdayız. VOB'un gelişmesinin hem Türkiye'ye hem de İMKB'ye faydası var.  Dışardaki örneklere bakıldığında piyasaların koordineli şekilde yönetildiği yapılar para ediyor. Sanıyorum hükümetin de böyle bir hedefi var.  Ancak tek çatı altında toplamanın sonuçlarının daha etkin çalışmayı getirip getirmeyeceği konusu iyi analiz edilmeli. Çünkü İMKB'nin geçmişten gelen yapısal problemlerini çözmesi lazım. Onlar çözülmeyi beklerken de biz beklemeliyiz."
Dönmez, İMKB'nin AŞ'ye dönüşmesi ve halka arzı konusunda da Türkiye'de çok geniş bir yatırımcı tabanı olmadığını, halka arz edilirse de büyük ölçüde yabancı yatırımcının alacağını düşündüğünü ifade etti. Yabancı yatırımcı aldığı zaman da bu tür şirketlerin ekonomik işlevlerinin önemli olduğunu vurgulayan Dönmez, devletin elinin de orada olması gerektiğini savundu. Dönmez, piyasada herhangi bir çıkar grubunun tamamen kontrolüne geçmemesinde fayda olduğunu, dolayısıyla halk arz edilirse de özelleştirilirse de mümkün olduğu kadar küçük parçalar halinde olması gerektiğini ifade etti. 
Overnight future sözleşmeler geliyor
Dönmez, overnight future sözleşmeleri, yani, gecelik faizin vadelisi üzerine çalıştıklarını belirtti. Vade ayında belli bir tutardaki paranın fonlama maliyetinin bu sözleşmeler ile şimdiden sabitlenebileceğini vurgulayan Dönmez, bu sözleşmenin ilginç bir sözleşme olduğunu ve dünyada bazı ülkelerde ciddi hacimler yarattığına dikkat çekti. Dönmez, bu yıl içerisinde bu sözleşmeyi de işleme açmayı planladıklarını, teknik bir sorun olmadığını, yönetim kurulunun kararını takiben ilgili mevzuat gereği SPK'ya sözleşmenin asgari unsurlarının onaylanması için başvuru yapacaklarını söyledi. Merkez Bankası'nın faiz koridorunun genişlemesiyle faizlerin daha oynak hale geldiğini vurgulayan Dönmez, dolayısıyla faiz riskinin yönetiminin çok önemli olduğunu, bu sözleşmelerin ilgi göreceğini beklediğini kaydetti. 
Dönmez, fiziki teslimatlı sözleşmelerin esasen İslami kesime de hitap edeceğini ifade etti.  Türkiye'de lisanslı depo konusunda gelişmelerin çok yavaş olduğunu vurgulayan Dönmez, TMO'nun makbuz senetleri olduğunu, bu senetleri teslimata konu olabilecek vadeli işlem sözleşmesi kapsamında düşündüklerini söyledi. Dönmez, "TMO'dan tek isteğimiz, bir yatırımcı yatırımcıya bunu sattığında ve makbuz teslimata konu olduğunda bunun bölünmesini kolaylaştırmaları açık bir prosedüre bağlayıp ilan etmeleri"dedi. 
Dönmez, ayrıca VOB'da işlem gördükten sonra teslime konu olacak ürünün bir daha tescile tabi olmamasının son derece isabetli olacağını, bunların hepsinin piyasadaki maliyetleri artıran unsurlar olduğunu ifade etti. 
Yatırımcıların yüzde 85'i yerli 
VOB'da 70 binin üzerinde hesap olduğunu bunların aktif olarak işlem yapanlarının sayısının binlerle ifade edildiğini anlatan Dönmez, 25 milyona sahip Tayvan'ın 1.5 milyona yakın türev hesabı ile kıyaslandığında Türkiye'de çok düşük kaldığını ifade etti. Dönmez, VOB'da yapılan işlemlerin yüzde 85'ini yerli yatırımcıların, yüzde 15'nin yabancı yatırımcıların yaptığını sözlerine ekledi. 
İstanbul'da bir ofiste teşkilatlanacaklar
İstanbul Finans Merkezi Projesi'nde VOB'un başından beri yer aldığını belirten Dönmez, "Çünkü VOB olarak yerel bir borsa değiliz, ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren bir borsayız, hızlı büyüme konusunda da iddialıyız. Buradaki mevcut personelimizin dışında İstanbul'da da bir ofiste teşkilatlanmamız lazım. Bazı teknolojik hizmetlerin İstanbul'da verilmesinde fayda var. 
Ataşehir'deki finans merkezinde büyük ihtimalle olacağız. İstanbul'da hep bir bacağımız olacak. Şu anda personel sayımız 78. İstanbul'a yayılmış bir VOB'un şu anki personel sayısının 2-3 katına çıkması lazım. Çünkü bu piyasalar büyük piyasalar, büyüyen piyasalar. Sadece borsa hizmeti olarak değil teknoloji ihraç eden bir borsa olma iddianız varsa buna uygun altyapınız ve insan kaynağınız olmalı. Büyük düşünmekte fayda var"diye konuştu.
Finansın yedek merkezi İzmir'de olmalı
Dönmez, İstanbul Finans Merkezi Projesi'nde Ataşehir Projesi olduğunu, burada inşa edilecek yapının bir teknolojik merkez olacağı hatırlatarak,  olası bir felakette buranın bir yedek merkezi olması gerektiğini savundu. Bu yedek merkezin İzmir olması gerektiğini savunan Dönmez, "Burada bunu sağlayacak finans ve teknoloji şirketleri var. İzmir ideal, böylece İstanbul ve İzmir arasından birbirini destekleyen organik bir bağ da olur"dedi. 
Dönmez, 2011 yılında yurtdışından büyük bir borsa ile teknolojik işbirliği görüşmelerin olduğunu ancak İMKB ile olan koordinasyonun tam olarak sağlanamaması kaygısıyla, İMKB'den bağımsız hareket etmemek adına beklemek durumda kaldıklarını söyledi. Yeni başkan ile birlikte bu tür işbirliklerinin etkin değerlendirilmesinde büyük fayda olduğunu vurgulayan Dönmez, Türkiye'nin hem spot hem de vadeli borsası ile artık yurtdışındaki büyük borsalar ile "win-win"esasına dayalı eşit şartlarda masaya oturmaya namzet bir ülke olduğunun altını çizdi.
Bu konularda ilginizi çekebilir