Kadın istihdamını artırmanın yolu Fransa modelinden geçiyor
Fransa’da kadınların istihdama katılım oranı yüzde 80’e ulaşıyor. Fransız modelinin başarısı ülkedeki çocuk bakım hizmetlerinin yaygın ve etkin olmasından kaynaklanıyor.
G20’nin başkanlığını yapan Türkiye’nin girişimiyle 16 ve 17 Ekim 2015 tarihlerinde İstanbul’da ilk W20 zirvesi düzenlendi. Bu grubun oluşturulmasındaki hedef, G20’nin yakın geçmişte benimsediği taahhütler doğrultusunda ilerleme kaydetmek olarak tanımlandı. Bu taahhütler;
►Kadınların tam ekonomik ve sosyal katılımı
►Kadınların finansal tabana yayılma ve eğitim konusunda ilerlemesi
►Yerel koşulları dikkate alarak her bir ülkede kadınlar ve erkeklerin katılım oranları arasındaki farkı 2025 yılına kadar yüzde 25 azaltmak olarak sıralanıyor.
Fransa, kadın ve erkek eşitliği konusunda başarılı bir örnek oluşturan, özellikle de kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması için önemli anlaşmaları destekleyen bir ülke. Bugün Fransa’da doğurganlık oranı diğer Avrupa ülkelere kıyasla oldukça yüksek. Ortalama her kadın iki çocuk doğuruyor. Çocuk sayısının artması, kadının evde oturması anlamına da gelmiyor. Fransa’da kadınların istihdama katılım oranı yüzde 80’e ulaşıyor. Fransız modelinin başarısı, ülkedeki çocuk bakım hizmetlerinin yaygın ve etkin olmasından kaynaklanıyor.
Fransa’da çocuk bakım hizmetleri ilk başta dernekler sistemi ile başlamış. Bundan 70 yıl önce devletin güçlenmesi ile, devlet hizmeti olarak verilmeye başlamış. Çocuk bakım hizmetleri, Fransa’nın doğum oranlarını destekleme politikasının en önemli unsurunu oluşturuyor. Bugün Almanya’da da, doğum oranlarının artması için çocuk bakım hizmetleri geliştiriliyor
Güçlü bir ekonomi kadınlarının katkısından mahrum kalmamalı
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach, üç çocuk sahibi ve aslında Fransız modelinin ne derece başarılı olduğunun kanıtı. Domenach, “Kadınların iş dünyasına daha fazla katımını sağlamak için çocuk bakım hizmetlerini geliştirmek gerekiyor. Bu konu B20 ve C20 zirvelerinde de önemli bir gündem maddesi olarak vurgulandı. Bu süreci destekleyecek bir kamu politikasına ihtiyaç var” diyor. Başkonsolos Muriel Domenach’ın vurguladığı bir diğer nokta da, amacın Türkiye’deki bakış açısını değiştirmek olmadığı; sadece kadınlara çalışma fırsatı vermek olduğu. Çünkü dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefl eyen bir ülkenin, kadın işgücünü yok sayma gibi bir lüksü yok.
Kreşlerin sadece kadın-erkek eşitliği için değil, ekonomik büyüme için de anahtar olduğunu ifade eden Başkonsolos Muriel Domenach, şu yorumları yapıyor: “Her ülkenin kendi kültürü, kendi istekleri var, fakat güçlü bir ekonomi kadınlarının katkısından mahrum kalmamalı. Bu, ideoloji veya kutuplaşma ile ilgili bir konu değil; Türkiye’nin çıkarına olacak bir konu. Toplumun tamamını bir araya getirebilecek bir hedef. Kadınlar, zafer ile mutluluk arasında seçim yapmak zorunda değiller. Çocuk doğurmak, çalışmamak anlamına gelmiyor.”
Kadın istihdamının artması ile GSYİH 4-5 puan artacaktır
AFD Türkiye Müdürü Bertrand Villocquet de, Türkiye’de kadın istihdamının Fransa ile aynı düzeye gelmesinin, GSYIH oranının 4-5 puan artmasına neden olacağını kaydediyor.
Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu ve Fransız Kalkınma Ajansı (AFD), kadın istihdamının Avrupa ortalamasının oldukça altında olduğu Türkiye’de de kadın ve erkek eşitliğinin geliştirilmesine farklı açılardan katkıda bulunuyor. Bu katkılar, kadınların güçlendirilmesi, işgücü piyasasına katılımı, küçük çocukların bakım araçlarının geliştirilmesi, kadına yönelik şiddete karşı mücadele gibi konuları kapsıyor.
Bu konudaki çalışmalar kapsamında Bakanlıklar, belediyeler, KAGİDER, AÇEV gibi STK’lar, Sabancı Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi gibi akademik kuruluşlarla bilgi alışverişinde bulunuluyor. AFD’nin yönetiminde, Development Analytics firması tarafından hazırlanan Türkiye’de Çocuk Bakımı Hizmetlerinin Artırılması ile Kadın İstihdamının ve İş Gücüne Katılımının Desteklenmesi isimli raporun sonuçlarını ve çözüm önerilerini Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach ve AFD Türkiye Müdürü Bertrand Villoquet’den dinledik. Raporda ortaya konan başlıklar şöyle:
2 milyon çocuk için 42 bin kreş gerekli
Siyasi farklılıklara rağmen, kadın istihdamının artırılması konusunda herkes hemfikir. Eğer kadın çalışmak istiyorsa, bunu sağlayacak fırsatların ve ortamın yaratılması gerekiyor. Siyasi politika gerekiyor. Dünya Bankası’nın da bu konuda daha önceden yapmış olduğu bir çalışma var. Düzenleyici bir çerçeve mevcut, fakat çocuk bakım hizmetlerinde özel sektörden beklentiler yüksek.
Bugün Türkiye’de, çocuk bakımı hizmetleri konusunda, düzenlemelere uyum gösteren şirketlerin sayısı çok az. Yasal düzenlemeler yeterince kolaylaştırıcı değil; çok sayıda teknik engel söz konusu.
Emlak fiyatlarının yüksek olması, kreş sayısının artmasının önündeki önündeki önemli engellerden birisi.
0-6 yaş okul öncesi eğitimde yeterince uzman personel bulunmuyor.
Kreş fiyatlarının pahalı olması da, ailelerin çocuklarını kreşe göndermeleri önündeki bir diğer engel.
Ailelerin büyük bir bölümü çocuklarını erken yaşta kreşe göndermeyi tercih etmiyor. Bu yaş sınırı anneler için 3, babalar için dört. Fransa’da ise dört aylık bebekler kreşe gönderilebiliyor. Türkiye’de 3-6 yaş arası çocuk nüfusu 3 milyona ulaşıyor. Bu çocukların sadece üçte biri kreşe gidiyor. OECD ortalaması yüzde 80’lere ulaşıyor. Fransa’da ise 3-6 yaş çocukların yüzde 100’ü okul öncesi eğitim alıyor. Türkiye’nin OECD ortalamasına ulaşması için 2 milyon çocuğun daha okul öncesi eğitime katılması gerekiyor. Bu da 42 bin yeni kreş binası anlamına geliyor.
Kreşler, kadınlar için istihdam kaynağı olabilir
Yasalara düzenlemeler ve değişiklikler gerekiyor. Bunun için güçlü bir siyasi ve kamu teşvikleri şart. Kadın çalışan sayısı 150’nin üzerinde olan şirketlerde, daha sıkı bir kontrol yapılması gerekiyor. Yeni Aile Kanunu paketinde, belediyelerin kreş açabilmeleri için yetkilendirilmeleri söz konusu. Bu sayede daha geniş kapsamlı hizmet vermem mümkün olabilir. Organize Sanayi Bölgeleri’nde çalışmalar gerçekleştiriliyor. Borusan’ın girişimi bu yönde önemli bir adım. 10 organize sanayi bölgesinde toplamda 10 kreş açılması planlanıyor. Bu karlı bir model değil, teşvik ihtiyacı duyan bir model. Dolayısıyla farklı bir ekonomik model geliştirilmesi gerekiyor. Bu kapsamda AÇEV ve KAGİDER’in çalışmaları var. Kadınlara eğitim verilerek bu kreşlerde çalışmalarını sağlamak konusunda farklı projeler gündemde. Dolayısıyla kreşler, bir yandan kadınların çalışabilmesi için kolaylık sağlarken, diğer yandan kadınlar için bir istihdam kaynağı da oluşturabilir.