“İzmir’de sadece bina değil çevreyi de dönüştürüyoruz”

Kocaoğlu, DÜNYA gazetesi ziyaretinde kentsel dönüşüm modellerinin sadece binayı yenilemekten ibaret olmadığını vurguladı. Kocaoğlu “Biz İzmir’de kentsel dönüşüm projesi yaparken mal sahibinin yerinde kalması ve çevresiyle beraber dönüşmesi maddelerini esas alıyoruz.” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İREM ÇETİNGÖZ

Büyük maliyetler ile yapılan kentsel dönüşüm projeleri Türkiye’nin ana gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Yarıda kaldığı için binlerce mağdurun yaratıldığı projeler için çözüm yolları aranıyor. Bir yandan da projelerin bazıları mülk sahiplerini yaşam alanından kopardığı için eleştiri alıyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun DÜNYA gazetesi ziyaretinde de konu döndü dolaştı kentsel dönüşüme geldi. Kocaoğlu, İzmir’de yaptıkları işlerden bahsederken kentsel dönüşüm proje modellerinin sadece binayı yenilemek değil, aynı zamanda binanın çevresini de dönüştürmek olduğunu ifade etti. Kocaoğlu, eğer teslim alınan alanda dönüşüm yapılacaksa sonunda da bina sahiplerine teslim edilmesinin doğru olduğunu aktardı.

“İki bölgede fiilen, bir bölgede etap etap çalışıyoruz”

İzmir’de 7 bölgede çalıştıklarını anlatan Kocaoğlu, şu anda iki bölgede fiilen, bir bölgede de etap etap projelerine devam ettiklerini kaydetti. İzmir’de kentsel dönüşüm projesi yaparken mal sahibinin yerinde kalması ve çevresiyle beraber dönüşmesi maddelerini esas aldıklarını anlatan Kocaoğlu, şöyle devam etti: “Okul, cadde, bulvar, otopark, spor salonu ve yürüyüş yeri de yapılmalı. Bunu bir coğrafyaya alıyorsunuz, fotoğrafın bütününe göre ulaşımını planlıyorsunuz. Yeni binalar, sosyal mekanlar yaparken eski planlı alanlardan çok daha rahat, yoğunluğu artırmadan bir bina yapılacak. Rant, bina kiminse onlara dağıtılacak...

Müteahhit kat karşılığı yapacağı için ihaleye girecek. Müteahhitin o bölgeyi yapma maliyetinin dışındaki bütün rantı oradaki arsa sahipleri alacak. Belediye olarak biz altyapısını mükemmelleştireceğiz. Bu işten belediyeye kentini kurtarmak, hizmet etmek, vatandaşını depreme dayanıklı sağlıklı binaya taşımanın keyfi kalacak.”

Bu şekilde İzmir’de 20 bin mal sahibi ve 40 bin konutun olduğunu belirten Kocaoğlu, Kadifekale’yi bitirdiklerini şu anda oranın alt kısmında heyelan bölgesinde kentsel dönüşüm projesi yaptıklarını aktardı.

“İstanbul’un 3 katı, Ankara’nın 13 katı kadar su arıtıyoruz”

İzmir’de yaptıkları altyapı projeleri de anlatan Kocaoğlu, tarım alanında kooperatif açtıklarını ve doğrudan alımlar yaptıklarını söyledi. Arazi ve yayla yollarının asfaltladıklarını belirten Kocaoğlu, “Şehir yolu gibi. Alıcının gelişi kolaylaşıyor. Pazarlama kuvvetleniyor. Tarımı bu şekilde ön plana çıkardık. Aynı şeyi OSB’lerde de yaptık. Bütün OSB’lerin altyapılarına destek veriyorum. Bir OSB’nin yolu için 2.5 milyonluk asfalt döktük. Kemalpaşa’nın da yollarını biz yaptık” dedi. Amaçlarının bir kentin yaşam kalitesini korumak ve geliştirmek olduğunu ifade eden Kocaoğlu, çevre yatırımlarında nüfusa göre kişi başında İstanbul’un üç, Ankara’nın 13 katı kadar su arıttıklarını vurguladı.

"Tarım, turizm ve hizmet sektörünü geliştirmeliyiz"

Türkiye’de üretimin konut ya da onun dışında finansal politika olarak görüldüğünü söyleyen Aziz Kocaoğlu, büyük borçların büyük bölümünün yap-işlet-devlet modeline gittiğini söyledi. Tarımın ekside, otomotivin de sadece rakam şişirmekten başka bir işe yaramadığını belirten Kocaoğlu, kârın sadece işçi çalıştırmak olduğunu kaydetti. Sanayi ile istihdamın arasındaki bağın kopmuş olduğuna dikkat çeken Kocaoğlu, “Artık öyle bir konumdayız ki sanayi istihdam üretemez. Teknoloji isteyen sanayi ise mümkün değil. Herkes robotlar ve makineler getirip rekabet edecek. Biz de istihdam üreten üç sektör var: tarım, turizm ve hizmet. Hizmeti de çeşitlendirirsek iyi sonuçlar alırız” ifadelerini kullandı.

"İzmir tıkanmıştı, iş dünyasının önünü açtık"

İzmir son zamanlarda cazibe merkezi olarak ön plana çıkıyor. İzmir’in cazibe merkezi olmasındaki ‘neden nedir’ sorusuna Aziz Kocaoğlu şu şekilde cevap verdi: “Ekonomi moraldir. İzmir tıkanmıştı. Potansiyeli yüksek olan kentin tıkanma nedeni Çeşme değil, birinci kuşak sanayicilerin çocuklarının salgın hastalık gibi tamamının işi götürememesi, havlu atması oldu. Adın büyük, soyadın büyük sen iş yapmıyorsun soyadını kullanarak kanaat önderliği yapıyorsun. Bu topluma zarar, negatif enerji üretir, dedikodu yapar. Ben geldiğimde 2004’te tablo buydu. İlk çıkışımı meclis toplantısında yaptım. 'Bakın benim karakterimi bilmiyorsunuz. Farklı davranış içindesiniz' ben farklıyım. Ben hiç geri adım atmadım, siz taş koymaya çalışıyorsunuz. Taşı alır kenarı koyar yoluma devam ederim dedim. Böylece iş dünyasının önünü açtık. Bu süreçte tarıma da destek verdik. Altyapı yatırımı yaptık. Bizim ciddi yatırımlarımızla İzmir toparlanmaya başlayınca da İstanbul’un dikkatini çektik.”

Bu konularda ilginizi çekebilir