İzmir'in adayı Binali Yıldırım
Başbakan Erdoğan, İzmir’de 12 ilin daha belediye başkan adayını açıkladı. AK Parti'nin İzmir adayı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım oldu
İZMİR - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mart ayında yapılacak yerel seçimlerde partisinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım olduğunu açıkladı.
İzmir'deki aday tanıtım toplantısının ardından 80 ildeki adaylarını tanıtmış olacak olan Erdoğan, hafta sonunda da partisinin Antalya adayını açıklayarak aday tanıtımlarını
tamamlamış olacak.
Erdoğan önceki haftalarda yaptığı aday tanıtım toplantılarında Ankara'da Melih Gökçek, İstanbul'da ise Kadir Topbaş'ın partisinin büyükşehir başkan adayları olduğunu
duyurmuştu.
Başbakan Erdoğan 12 ilin daha belediye başkan adaylarını açıkladı. İşte o adaylar:
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı: Binali Yıldırım
Burdur Belediye Başkan Adayı: Sebahattin Akkaya
Isparta Belediye Başkan Adayı: Nuri Uzaktaş
Karaman Belediye Başkan Adayı: Ertuğrul Çalışkan
Kars Belediye Başkan Adayı: Nevzat Bozkuş
Kilis Belediye Başkan Adayı: Hasan Kara
Osmaniye Belediye Başkan Adayı: Mehmet Gürbüz
Tunceli Belediye Başkan Adayı: Erkan Eroğlu
Uşak Belediye Başkan Adayı: Nurullah Cahan
Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı: Mustafa Savaş
Denizli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı: Osman Zolan
Manisa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı: Hüseyin Tanrıverdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de hiçbir vilayetin yaşam tarzına karışmadık. İzmir'in yaşam tarzına da bugüne kadar karışmadık, karışmayız. Buna karışılmasına da göz yummayız. Yaşam tarzlarına karışmak tek parti zihniyetinin siyasetidir. Yaşam tarzlarına karışmak, korku, tehdit siyaseti üretenlerin işidir. Biz özgürlerden yana olduk, özgürlüklerden yanayız" dedi.
Erdoğan, Karşıyaka Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Aday Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, İzmir'in sanayi, ticaret ve turizm şehri olduğunu söyledi. Dünya kenti İzmir'in yüzünün batıya dönük olduğunu belirten Erdoğan, İzmir'in tıpkı İstanbul ve Antalya gibi iddiaları, hedefleri ve potansiyelinin bulunduğunu dile getirdi.
İzmir'in tüm dünyada marka olmayı ve tanınmayı hak eden bir vizyon şehri olduğunu ifade eden Erdoğan, "İzmir, Barselona'nın, Marsilya'nın, Roma'nın, Atina'nın gerisinde kalmayı hak etmeyen, ismi bu şehirlerin yanında, bu şehirlerle anılmayı, bu şehirlerin üzerinde anılmayı ziyadesiyle hak eden bir şehirdir. Dünyada şehir etrafına surlar inşa etmiş, o dönemleri artık geride bıraktık. İçine kapanan, dünyaya kendisini kapatan, kendi yağıyla kavrulmaya çalışan şehirler dönemi artık geride kalmıştır. Şu anda doğrusu İzmir'de bunu görüyorum. İçine kapanık bir yapı görüyorum. İzmir buna layık değil" şeklinde konuştu.
[PAGE]
"İzmir dünyanın gözü önünde sönüp gidemez"
İzmir'in, yapılaşmada, ilçesiyle büyük şehiriyle o beklenen sıçramayı yapamamış bir şehir olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"İzmir altyapısıyla üstyapısıyla bunu gerçekleştiremedi. Öyleyse biz şunun cevabını vermeliyiz. İnsanca yaşayabileceğimiz şehirler özlemiyle 'AK Parti' diyoruz. Böyle bu yola çıkmalıyız. Şu anda İzmir ile birlikte 12 şehir, bugün inşallah belediye başkan adaylarıyla burada. Hep birlikte İzmir'i ve Ege'yi inşallah kentsel dönüşümlerde olduğu gibi değiştirecek, modern bir şehir haline, modern bir bölge haline getireceğiz. Şu anda aramızda misafir iller var. Tunceli aramızda, aramızda Kars var, misafirlerimiz... Onlar da aynı şekilde bu değişimi, bu dönüşümü gerçekleştirecekler. Vizyonu olmayan, planı, projesi olmayan, ufku ve hedefleri olmayan idareceler elinde, İzmir dünyanın gözü önünde sönüp gidemez."
"Belediyecilik mesleğimiz"
Belediyecilikten geldiklerini, bu işi bildiklerini, bunun adeta meslekleri ve sanatları olduğuna işaret eden Erdoğan, İzmir'de bunu icra edeceklerini anlattı. Erdoğan, İzmir'in vizyona, büyük düşünmeye, büyük hayaller kurmaya, büyük hedefler belirleyip, o hedeflere doğru atılım yapmaya ihtiyacı olduğunu belirtti.
"Bir şehrin sosyal dokusunu, kültürünü, geleneklerini, özellikle de yaşam tarzını siyaset ya da siyasetçiler değil o şehrin bizzat kendisi belirler" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"İzmir'in talihini ve tarihini şekillendirecek olan sadece İzmirliler, sizsiniz. Siyasetin ve siyasetçinin görevi hizmet etmektir, efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya karar verecek. Siyaset, siyasetçi, belediye başkanı, imkanlar oluşturan, fırsatları değerlendiren, altyapı yatırımları yapan, yolları açık tutan, zemini hazırlayan unsurdur. İzmir, niçin bir kongre şehri değil? Neden olmasın? Türkiye'nin ilk fuarı nerede kuruldu? İzmir'de. İlk fuar İzmir'de kurulduğu halde niçin acaba İzmir'de şöyle 3 bin kişilik 5 bin kişilik kongre merkezleri yok? Neden? İşte bu bir ufuktur. Bugüne kadar hep burada ağırlıklı olarak CHP belediyeleri oldu. Buraya AK Parti'nin eli değmedi. Onun için de buraya bir kongre merkezi dahi yapamadılar. Geçenlerde geldik, bir iktisat kongresi yapalım dedik. 4. İktisat Kongresi'ni maalesef bir otelin 400-500 kişilik salonunda yaptık. Yakışır mı? Böyle bir uluslararası toplantı için İzmir'de başladı diye İzmir'de devam edelim dedik. Ama ne yazık ki böyle bir yer bulamadık. Kapalı spor salonunda o tür bir toplantı yapılmaz. Bizler İstanbul'a geldiğimiz zamanda İstanbul'un hali de öyleydi. Orayı da CHP'den almıştık. Yine bir kongre merkezi yoktu."
Başbakan Erdoğan, İstanbul'da önce Haliç Kongre Merkezi'ni ardından da 17 ayda Harbiye'deki İstanbul Kongre Merkezi'ni yaptıklarını bildirdi. İstanbul'un, artık bir kongre merkezi haline geldiğini dile getiren Erdoğan, kongre merkezlerinin Antalya'ya ve İzmir'e de yayılması gerektiğini söyledi.
[PAGE]
Erdoğan, Türkiye'nin 13 milyondan 36 milyon turist çeken bir ülke haline geldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Adeta cennet gibi ülkemizin her köşesinde biz bu tür kongreleri yapmakla turizmi daha da patlatırız. Göreve gelmeden önce buraya gelenler sadece neden dolayı geliyordu? Güneş, deniz, kum. Ama şimdi alan değişti. Bir çok alanda, kongre turizmi için gelenler var, yayla turizmi ve sağlık turizmi için gelenler var, eğitim için gelenler var. Alan değişti artık, 4 mevsim hareketli olan bir Türkiye var. Bakıyorsunuz golf turizmi için gelenler var. Çok çok değişik alanlar da. Her alanda, dünyada zengini de orta hallisi de kalkıp Türkiye'yi tercih edebiliyor."
Erdoğan, ''Biz 76 milyona 'tek millet' diyerek sarıldık. Yani biz bu ülkede Kürdü de sevdik, Lazı da sevdik, Boşnağı da sevdik, Arnavudu da sevdik, Romanı da sevdik, Pomağı da sevdik, 76 milyonun tamanını Allah için sevdik. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Onun için yüzde 50'ye ulaştık'' diye konuştu.Bir kısımın ''Belli bir etnik unsurun partisi, kumsalların partisi'' dediğini ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin her yerin partisi olduğunu vurguladı. Erdoğan, ''Herkesin partisiyiz, aramızdaki fark bu. Bunu başarıyla sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz'' dedi.
"Tek millet" demenin yanında "tek bayrak" dediklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bayrağımızın dışında ikinci bir bayrak asla kimse bu ülkeye, bu millete dayatamaz. Gençler, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Böyle diyerek yürüdük. Rengi şehidimizin kanıdır. Hilalimiz bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldızı şehidimizin sembolüdür. Bu kadar güzel bir tanım olabilir mi? Böyle bir bayrağa sahibiz. Kardeşlerim, tek vatan, 780 bin kilometre kareyle tek vatan.''
''Yüksekova'da da havalimanını bitireceğiz''
Belli bir bölgenin değil, 780 bin kilometrekarenin partisi olduklarını vurgulayan Erdoğan, 'her tarafa hizmet verdiklerini, ülkede en doğudan, en batıya, en kuzeyden, en güneye hizmetin gitmediği yerin olmadığını söyledi.
Erdoğan, ''Size sorsam, 'Şırnak'a 10 yıl önce havaalanı gidecek' dense, inanır mıydınız? 'Iğdır'a, Kars'a, Ağrı'ya havaalanı olacak' dense inanır mıydınız? Buraların hepsinde şimdi havaalanımız var. Göreve geldik, 26 tane havaalanı hava limanı vardı, şimdi 52 tane havaalanı hava limanı var. Bakınız şu anda Hakkari'de havalimanı yapıyoruz. Ama bölücü terör örgütü engelliyor, tehdit ediyor, müteahhitlerin biri gidiyor biri geliyor. Onların engellemelerine rağmen biz Yüksekova'da da havalimanını bitireceğiz. Çünkü benim Hakkarili kardeşim, orada yaşayan benim Kürt kardeşim, Kürt vatandaşım, o da insani olarak, insanca yaşama hakkına sahip. Kalkıp da Hakkari'den İstanbul'a o da bir saat 40 dakikada, bir saat 50 dakikada ulaşmalı. Niçin 24 saat karayollarında zaman kaybetsin, oralarda çile çeksin. Bu adımları biz attık.''
''Kimlik politikalarını biz yıktık''
Kendileri için ''Kürtlere ikinci sınıf vatandaş muamelesi'' yaptıklarının söylendiğini ifade eden Erdoğan, ''Hayır. Bu ülkede 76 milyon birinci sınıf vatandaştır. Bunu biz getirdik. Politikalarını biz yıktık. Kimlik politikalarını biz yıktık, asimilasyona biz 'hayır' dedik. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik'' dedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin tek devlet olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Bununla bu yollarda yürüyüruz, yürüyeceğiz. Hiç endişeniz olmasın. Rabia değil mi, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, rabia'' dedi. Doğu-batı, kuzey-güney ayırımı yapanlara hiçbir zaman fırsat vermediklerini, vermeyeceklerini söyleyen Erdoğan, 11 yıldır Türkiye'yi kardeşlikle büyüttüklerini, kardeşlikle, dayanışmayla, kucaklaşmayla hep birlikte büyümeye devam edeceklerini dile getirdi.
[PAGE]
''21 milyar liralık yatırım sağladık''
Erdoğan, ''Biz, İzmir'in büyük Türkiye vizyonundan daha fazla uzak kalmasını istemiyoruz. İzmir'in daha fazla içe kapanmasını, Türkiye'nin ilerleyişinden, dünyanın değişiminden geri kalmasını istemiyoruz. 11 yıl içinde, İzmir'e cari harcamalar hariç, personel giderleri vesaire hariç, sadece yatırım ve destekte yaklaşık 21 milyar liralık yatırım ve destek sağladık. Eski rakamla 21 katrilyon liralık yatırım ve destek sağladık'' diye konuştu.
Ulaştırma, haberleşme alanında 4 milyar lira, orman ve su işleri alanında 2 milyar lira, gıda, tarım ve hayvancılık alanında 1,7 milyar lira, eğitimde 1,6 milyar lira, TOKİ için 1 milyar lira, sağlıkta 841 milyon lira yatırım ve destek sağlandığını aktaran Erdoğan, ''Toplamda yalaşık 21 milyar liralık hizmet, eser ve yatırım 11 yıl içerisinde İzmirimiz'e yapıldı'' dedi.
2011 yılı seçimlerinde İzmir için 35 büyük proje duyurduklarını anımsatan Erdoğan, devam eden projelere hız verdiklerini, yeni projeleri başlattıklarını bildirdi.
Erdoğan, ''Egeray, Aliağa Cumaovası Projesini 2011'de hizmete açtık. Gebze-Orhangazi İzmir Otoyol Projemiz devam ediyor. Durmak yok, yola devam. İzmit Körfezi üzerinde dünyanın en uzun köprülerinden biri şuanda hızla yükseliyor. Kardeşlerim, Konak treninin temelini attık. 2014'te inşallah tamamlıyoruz. Bitmedi, Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi'nin ilk adımı atıldı. Polatlı-Afyonkarahisar arasının yapımına başlandı. İzmir içinde, aynı zamanda banliyö sistemini geliştiriyoruz. İzban'ı 2016 yılı itibariyle, kuzeyde Bergama, güneyde Torbalı ve Selçuk'a kadar uzatıyoruz. Türkiye'nin en büyük, dünyanın 10. büyük limanı olacak Çandarlı Limanı'nın inşaatı devam ediyor. Bunun gibi 35 projemizle İzmir'in çehresi değişiyor, İzmir özlediği, arzuladığı, hasretini çektiği konuma doğru ilerliyor. İşte bütün bunların gerçekleşmesi için, bu başarıların elde edilebilmesi için yerel yönetimle merkezi yönetimin el ele dayanışmasıyla 'Binali Yıldırım' dedik ve huzurlarınıza böyle çıktık. İnşallah 30 Mart'tan sonra İzmir, yerel anlamda da farklı bir vizyona kavuşacak. Bu yatırımlar çok daha hızlı şekilde ilerleyecek.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 seçimlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde açıkladığı değişikliği, hayata geçirdiklerini belirterek, "Yassıada'nın adı 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası' oldu" ifadesini kullandı.Projenin hazır olduğunu ve inşatın da hızla başlatılacağını bildiren Erdoğan, "Orada da kongre merkezi yapacağız.Yanında Sivri Ada var, orada muhteşem bir kongre merkezi yapacağız aynı şekilde, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın içinde daha küçük çaplı toplantı salonlarını, kongre merkezlerini yapacağız. Oteliyle, kalınacak yerlerle, hatta hemen karşısında Pendik, Kartal oralardaki otellerden de istifade edebilecek şekilde adımı atıyoruz. Muhteşem bir proje, müzesiyle her şeyiyle. Orada neler yapıldı, yargılanma nasıl devam etti, bütün bunları simülasyonlarıyla beraber her şeyiyle yapacak ve Türkiye nereden nereye demokrasi mücadelesinde geldi bunu göstereceğiz" diye konuştu.
Millet ve milliyetçililk kavramlarının, hiç kimsenin ipoteği altında olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Cumhuriyet ve cumhuriyetçilik hiç kimsenin tapulu malı değildir. Milliyetçilik de cumhuriyetçilik de ancak insanın ülkesi, milleti, geleceği için hizmet ve eser üretmesiyle somut hale gelir. Milliyetçilik ve cumhuriyetçilik, Türkiye'yi içine kapatmak, şikayet etmek, Türkiye'nin dünyadaki itibarını zedelemek değil Türkiye'yi büyütmektir, Türkiye'nin itibarına itibar katmaktır. Türkiye, AK Parti iktidarları döneminde, 11 yıl içinde, milli gelirini üç kattan fazla arttırdı. Göreve geldiğimiz zaman, unutmayın milli gelirimiz 230 milyar dolardı. Şu anda 786 milyar dolar. Nereden nereye geldik. Kardeşlerim unutmayın, biz kimden aldık iktidarı, yavru CHP'den aldık. DSP, MHP ve ANAP. Burada cumhuriyetçi de var mı var, milliyetçi de var mı var. Her ikisi de öyle.
Peki bize nasıl teslim ettiler? IMF'ye 23,5 milyar dolar borçla devrettiler. Bunlar devretti. Hani siz milliyetçiydiniz, hani cumhuriyetçiydiniz, niye böyle devrettiniz bize? Ödedik, ödedik, ödedik, 14 Mayıs'ta işi bitirdik, sıfırladık ve şimdi IMF bizden borç istiyor. 5 milyar dolar istedikleri zaman kendilerine borç vereceğiz. Bu hale geldik. Şimdi milliyetçilik kimde? Biz milliyetçiyiz, milleti seven biziz, milleti güçlü noktaya getiren biziz. 1 milyon dolar için Batı kapılarında dolaşıp, eli boş dönen iktidarlar varken, şimdi alan el değil veren el olan bir Türkiye var bu hale geldik. "
[PAGE]
"Tarihi bir rekor kırdık"
Merkez Bankasının, ülkenin milli bankası olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Merkez Bankamızın kasasında biz göreve geldiğimizde 27,5 milyar dolar vardı. Şimdi ne oldu? Tarihi bir rekor kırdık. Bu tarihi rekorla Merkez Bankamızın döviz rezervini dün itibariyle söylüyorum; 135 milyar 637 milyon dolara ulaştırdık. Şimdi soruyorum kim bu ülkeyi, halkını daha çok seviyor, ülkeyi daha çok ayağa kaldırıyor? Biz.Devletin borçlanma faizine bakıyorsun, yüzde 63 faizle borçlanıyor devlet. Şimdi yüzde 6, yüzde 7. Buraya düşürdük. Kimin cebinden çıkıyordu bu faizler? Halkımın cebinden çıkıyordu. Şimdi nerede bunlar? Halkımın cebinde kaldı. Artık çıkmıyor. Bununla da biz yetinmedik. Ziraat Bankası çiftçiye yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde 5. Bu aradaki fark ne oldu? Çiftçinin cebinde kaldı. Aynı şekilde Halk Bankası esnafa yüzde 46 faizle kredi veriyordu. O da şu anda yüzde 4, yüzde 6-7 bu aralarda. Bu aradaki fark ne oldu? esnafın cebinde kaldı. Halkını sevmek, milletini sevmek, milliyetçi olmak bu.
Lafla milliyetçi olunmaz, slogan atarak milliyetçi olunmaz. İstiklal şairimizin ifadesi ortada; 'eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri'. Vaka bu. İşte savunma sanayi. Biz 50'li yıllardaki bize verilmiş o zor yürüyen Reo'larla askerimizi taşıyorduk ama şu anda artık biz kendi araçlarımızı üretir hale geldik. 11 yıl içinde sadece, Deniz Kuvvetlerine iki savaş gemisini bitirdik, kendi mühendisimiz, tasarımcılarımızla beraber denizlere uğurladık, kendi imkanlarımızla, kendi tersaneleremizde, kendi savaş gemilerimizi üretir hale böyle geldik. Şimdi arkasından altı tane daha yapılıyor. Türkiye şu anda dünyada kendi savaş gemilerini üretebilen 10 ülkeden biri haline geldi. İki uydu tasarladık, inşa ettik. Uydularımızı uzaya gönderdik. Kendi tankımızı, piyade tüfeklerimizi, insansız hava araçlarımızı, roketlerimizi, helikopterlerimizi imal eden bir ülke olduk. İnşallah kendi savaş uçaklarını yapabilen, kendi uydularını kendisi fırlatabilen bir üke olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."
[PAGE]
"Dünyada yardım olarak verdiğimiz destek 2,5 milyar dolar"
Bütün bunları sadece Türkiye için yapmayacaklarını, dünyaya ihraç edecekelerini de kaydeden Erdoğan, "Dünyanın her yerinde aktif dış politikamızla, yardım kuruluşlarımızla, mazluma el uzatan, hakkın yanında yer alan dik duruşumuzla varlık gösteriyoruz. Göreve geldiğimiz zaman ihtiyaç sahibi ülkelere Türkiye'nin yardımı 45 milyon dolardı. Geçen yıl bizim dünyada yardım olarak verdiğimiz destek 2,5 milyar dolar. 45 milyon dolardan yılda 2,5 milyar dolar, ihtiyaç sahibi olan, en az gelişmiş ülkelere yardım edebilen bir ülke konumuna geldik" ifadesini kullandı.
Erdoğan, Makedonya'da Kocacık Köyü'nde Gazi Mustafa Kemal'in babası Ali Rıza Bey'in evini bulduklarını, aldıklarını, yeni baştan inşa ettiklerini ve ziyarete açtıklarını hatırlattı.
Manastır'da, Gazi Mustafa Kemal'in okuduğu Manastır İdadisi'ni, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy'un dedesinin köyünü ve yaptırdığı camiyi bulduklarını ve ayağa kaldırdıklarını anlatan Erdoğan, "Moğolistan'da ilk Türk anıtlarını biz bulduk ve Karakurum'dan oradaki anıtlara 42 kilometrelik yolu da yaptık. Anıtların olduğu yeri müze haline getirdik. Dünya mirasına kazandırdık. Şimdi bizi CHP'liler eleştiriyor. 'Amerika'daki Kızılderelilere 200 bin dolar yardım etmişsiniz, Türkiye ne olacak' diyor. Biz evelallah Amerika'daki Kızılderelilere de ulaşıyoruz, Somaliye'de ulaşıyoruz, Filistin'e de ulaşıyoruz, Mısır'daki mazlumların da Suriye'deki mazlumların da Moğolistan'daki Dukha Türklerinin, Etiyopya'da Harar Türklerinin yanında da biz varız" dedi.
Erdoğan, "Bangladeş'te tüm girişimlerimize rağmen, dün sabah saatlerinde Bangladeş Başbakanını aramamıza rağmen, kendisinden 65 yaşındaki Abdülkadir Molla'yı idam etmemeleri noktasındaki ricamıza rağmen... 'Biz idamları kaldırdık. Biz de idam yok ve Bangladeş'in geleceğinden endişe ediyoruz' dedik" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşünebiliyor musunuz? Hükümetlerde bulunmuş, 60'lı yıllardaki bir şeyin hesabını soruyorlar ve bugüne kadar bir adım atılmıyor. Hükümetlerde bulunmuş ama Bangladeş'in ayrılması olayına, bunlara karşı çıkmaları nedeniyle ve belli bir kendilerine gerekçe uyduruluyor. Bu gerekçenin ne denli hakikat olup olmadığını bilmek, anlamak mümkün değil. Ondan sonra Abdülkadir Molla 'Ben af dilemem, çünkü benim suçum yok' diyor ve dün akşam saatlerinde kendisini idam ediyorlar.
Ben, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. 'Şu anda ne kadar daha var' diye sorulduğunda kendilerine, verdikleri cevap, 'Çok siyasi tutuklu var. 300 kadar da bu şekilde idamla yargılanacak isim var' diyorlar. Dün, kendisiyle yaklaşık 45 dakika kadar konuştuk. Cumhurbaşkanımız daha mahkeme başlamadan kendilerine bir mektup yazmıştı. Dışişleri Bakanım değişik ülkelere, BM Genel Sekreteri dahil, ABD Dışişleri Bakanı dahil, hepsine de bunu iletmiş olmasına rağmen... Maalesef Bangladeş, tarihin affetmeyeceği bir yanlışı yaptı. Biz kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz ama artık dünyada bu tür yargılamaların, duygusal yargılamaların artık bitmesi gerektiğini, adaletin tecelli etmesini herkesin beklediğini özellikle hatırlatmak, vurgulamak istiyorum."
Bangladeş halkına sabır dileyen ve siyasi mücadeleyi bırakmamaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Çünkü çekilmek, meydanı mevcut güçlere bırakmak anlamına gelir ve demokrasi mücadelesinden yılmamak gerekir" diye konuştu.
[PAGE]
"Türkiye'nin itibarını büyütüyoruz"
"Şu anda da bizler içeride ekonomiyi büyütürken, demokrasiyi, özgürlükleri büyütürken dünyada da Türkiye'nin itibarını büyütüyoruz, Türkiye'nin saygınlığına saygınlık katıyoruz" diyen Erdoğan, 23 Nisan 1920'deki o heyecana, umuda inanmış, Türkiye'yi o ruhla, o özle büyüten, aslıyla, özüyle, tarihiyle ve ecdadıyla buluşturan bir hükümet olduklarına dikkati çekti.
Erdoğan, özellikle bir şey de çok hassas olduklarını belirterek, "Cumhuriyetçiliğin biz sloganını atmayız, yaşarız. Milliyetçiliğin sloganını atmayız, biz yaşarız. Biz, güzel İzmirimizde Türk bayrağının istismarını yapan ama Hakkari'ye gidip Türk bayraığını saklayanlardan değil, 780 bin kilometrekare de bayrağın ve şehitlerin yüceliğini en güçlü şekilde savunan bir partiyiz" dedi.
İzmir ve diğer tüm illerin teşkilatından, AK Parti teşkilatının tüm mensuplarından, milletvekillerinden, belediye başkanlarından, il genel ve belediye meclisi üyelerinden, adaylardan, aday adaylarından, gençlerden, ev hanımlarından bir ricası olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye genelinde her eve her haneye her bireye ulaşmak durumunda olduklarını, girilmedik sokak, cadde kalmaması gerektiğini bildirdi. Erdoğan, Türk lirasından 6 sıfırı da kendilerinin attığını hatırlatarak, diğer iktidarların döneminde tuvalet ücretinin 1 milyon olduğunu söyledi.
Enflasyon canavarından da halkı kurtardıklarını anlatan Erdoğan, "Türk lirasıyla büyüyen bir Türkiye var. Şu anda biz Rusya'yla, İran'la, Çin'le kendi yerli paramızla alışveriş yapabilir duruma geldik" diye konuştu. Erdoğan, partililerden, kendilerine çirkin muamele edilse bile vazgeçmemelerini isteyerek, baskıya, şiddete, istismara geçit vermemelerini, Türkiyeyi bir bütün olarak kucaklayacaklarını söyledi. Erdoğan, şunları belirtti:
"Hiçbir AK Partili'nin başını öne eğmesini, geri adım atmasını, rehavet içinde olmasını, heyecanını kaybetmesini arzulamıyor, istemiyorum. Türkiye'ye bu kadar büyük hizmetler yapmış bir partinin mensupları olarak özgüven içinde olacağız, çalışmanızı sizlerden bu özgüvenle rica ediyorum. Türkiye sizlerden hizmet bekliyor, efendilik değil. Şehirlerimiz sizlerden hizmet bekliyor. Özellikle İzmir kabuğunu kırmak, yeniden Ege'nin incisi, yeniden Akdenizin parlayan yıldızı olmak için sizlerden mücadele bekliyor. Teşkilatıma ben yürekten inanıyorum, güveniyorum. Şimdiden yolunuz açık, bahtınız açık olsun diyorum."