İşte CHP'nin tarım raporu
DÜNYA, CHP'nin üç bölümden oluşan Tarım Raporu'nu açıklıyor…
Ali Ekber YILDIRIM
İZMİR - Cumhuriyet Halk Partisi'nin ‘Yeni tarım Düzeni: Gelecek İçin Tarım' raporunu ilk kez DÜNYA açıklıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yarın İzmir Ödemiş‘te yapılacak çiftçi mitinginde raporu ilk kez kamuoyu ile paylaşması bekleniyor.
Ziraat Mühendisleri Odası Eski Genel Başkanı ve CHP Parti Meclisi Üyesi Doç. Dr Gökhan Günaydın'ın yönetimindeki ekip tarafından hazırlanan ‘Yeni Tarım Düzeni: Gelecek İçin Tarım' başlıklı rapor 3 bölümden oluşuyor.
İlk bölümde ‘Dünyada Tarım ve Gıda Sektörü', İkinci bölümde ‘Türkiye'de Tarım ve Gıda Sektörü' ve son bölümde ise ‘CHP Tarım Programı‘ yer alıyor. Raporun “Türkiye'de Tarım ve Gıda Sektörü” başlıklı ikinci bölümünde AKP Hükümeti döneminde uygulanan tarım politikasının eleştirisine geniş yer verilmesi dikkat çekiyor.
Tarımda en düşük büyüme AKP döneminde
Cumhuriyet tarihi boyunca tarımda ortalama büyüme oranının en düşük seviyesinin AKP Hükümeti döneminde olduğu belirtilen raporda şu görüşlere yer verildi: “Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar tarım sektörünün istihdama olan katkısı yüzde 75'lerden yüzde 25'lere, Gayri Safi Milli Hasıla'ya olan katkısı yüzde 50'lerden yüzde 8'lere doğru gerileyen bir eğilim izlemiştir.
2003-2007 arasında tarımın büyüme hızı Gayri Safi Yurt Hasıla'daki ithalata dayalı büyüme hızının altında kaldı. Hatta ekonominin genel olarak büyüdüğü 2003 ve 2007 yıllarında tarımda önemli küçülmeler yaşandı. 2007 sektörün yüzde 6,7'lik bir katma değer düşüşü yaşadığı bir yıl oldu. Bu yüksek oranlı küçülmenin ardından tarım sektörünün, sürekli yapılan istatistiki revizyonlarla 2008'de yüzde 4,3 ve 2009'da da yüzde 3,5 oranında büyüdüğü açıklandı.
2010 yılının dokuz aylık rakamlarına göre ise, GSYH yüzde 8,9 büyürken tarım sektörü yüzde 0,1 oranında küçülmüştür. Veriler, AKP döneminde tarım sektöründeki istikrarsız yapıyı açıkça ortaya koymaktadır. İthalata dayalı ve istihdam çağırmayan bir ekonomik yapı altında 2003 - 2009 dönemi GSMH artış ortalaması yüzde 4,8 düzeyinde olurken, aynı zaman diliminde tarım sektörü yıllık büyüme oranı yüzde 1,28 düzeyinde kalmıştır.
Tarım sektöründe Cumhuriyet dönemi boyunca kaydedilen büyüme rakamları, AKP döneminde ortaya çıkan düşük tempoyu deşifre etmektedir. Cumhuriyet tarihinde tarımsal büyüme oranlarını 10'ar yıllık dönemler halinde ele alındığında, en düşük büyüme temposu ortalaması 1,2 ve 1,3 olmak üzere 1981 - 1990 ve 2001- 2009 dönemlerinde ortaya çıkmıştır.
Başka bir deyişle, tarım AKP döneminde Cumhuriyet tarihinin en düşük büyüme değerlerine sahip olmakla kalmamış, dönemin üretim ve istihdam odaklı olmaktan uzak genel büyüme trendinin dörtte birine dahi ulaşamamıştır.”
Türkiye tarım sektöründe ithalatçı oldu
AKP döneminde tarımsal üretim yerine ithalatçı politikaların uygulandığı, sadece buğdayda 12 milyon ton ithalat karşılığında 3,5 milyar dolar döviz ödendiği, bu ithalat miktarının, un ihracatı ile açıklanabilir rakamların çok üstünde olduğu ifade ediliyor. Raporda, AKP döneminde buğday ekim alanlarının 1,3 milyon hektar daraldığı, bakliyat sektöründe ise dramatik bir tablo yaşandığı belirtilerek: “Dünyada gen merkezi ve en önemli ihracatçı ülke konumunda bulunduğumuz baklagil sektöründe izlenen yanlış politikalar üretimi geriletirken ithalatı patlatmıştır.
Bu dönemde nohut üretimi 650 bin tondan 530 bin tona, kuru fasulye üretimi 250 bin tondan 205 bin tona, kırmızı mercimek üretimi 500 bin tondan 422 bin tona, yeşil mercimek üretimi 65 bin tondan 24 bin tona gerilemiştir. Türkiye, baklagil ithalatçısı bir ülke haline düşürülmüştür. Bir zamanlar dünya lideri olduğumuz bakliyatta, Okyanus ötesinden Kanada'dan ithalat yapılmaktadır. 2009 yılında toplam 213 bin ton bakliyat ürünleri ithal edilmiş ve 207 milyon dolar para harcanmıştır“ görüşüne yer verildi.
AKP' nin Türkiye'de tütün üretimini bitirdiği, 10 yıl önce 200 bin ton olan tütün üretiminin 2010 yılında 55 bin ton'a düştüğü aynı dönemde ekici sayısının 411 binden 73 bine, ekim alanının 195 bin hektardan 116 bin hektara gerilediği ifade ediliyor. 2000'li yılların başında 19 milyon tona yakın olan şeker pancarı 17 milyon tonlara gerilemiştir.
AKP döneminde 4,9 milyon ton pamuk ithalatı yapılmış ve karşılığında 6,7 milyar dolar ithalat parası ödenmiştir. Yağ bitkilerinde net ithalatçı pozisyon devam etmektedir. Türkiye'nin soya talebi 1,5 milyon tona yakınken, 2002 yılında 75 bin ton olan soya üretimi 2010 yılı itibariyle 55 bin tona düşmüştür. 2003 -2009 döneminde yağlı tohum ithalatına 5, ham yağ ithalatına 5,5 ve küspe ithalatına 1,8 milyar dolar olmak üzere, yağlı tohum türevlerine Türkiye'nin ödediği ithalat parası 12,4 milyar dolar düzeyindedir.”
Mazot desteği 550 milyon, vergisi 3.5 milyar
CHP tarım raporunda çiftçinin kullandığı mazotun üzerinde çok yüksek vergi yükü olduğu, çiftçilere 550 milyon lira mazot desteği verilirken, çiftçiden 3.5 milyar lira vergi alındığına dikkat çekiliyor. Raporda:
“ Şubat 2011 itibariyle Türkiye'de 1litre mazot için ödenen 3,37 liranın 1,8 lirası ÖTV + KDV'den oluşmaktadır. Türkiye, dünyada mazota en yüksek para ödeyen çiftçilerin yaşadığı ilk beş ülke arasındadır. Türkiye'de işlenen tarım alanı, buralara hangi ürünlerin ekiminin - dikiminin yapıldığı, buna göre her bir dekar için sarf edilecek mazot gideri hesaplandığında, tarımda kullanılan mazot dolayısıyla üreticiden alınan dolaylı vergi miktarının 3,5 milyar lira olduğu ortaya çıkmaktadır.” Görüşüne yer verildi. Raporda CHP'nin mazottan alınan vergileri düşürerek çiftçiye litresi 1.5 liradan mazot vereceği vaadinde bulunuluyor.
'Yeni tarım düzeni' isimli tarım programı
Cumhuriyet Halk Partisi, ‘Yeni Tarım Düzeni' olarak adlandırdığı Tarım Programı ile Türkiye'yi yeniden üreten, önce kendine yeterli sonra ihracatçı olacak bir politika uygulamayı öngörüyor. Raporda, 2012-2023 dönemi için hazırlanan makro ekonomi programı ile uyumlu bir program uygulanacağı belirtildikten sonra şu ifadelere yer veriliyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında uygulanacak Yeni Tarım Düzeni, bugüne değin siyasal partiler tarafından açıklanan, bütünden kopuk, makroekonomik verilere dayanmayan bir temenniler manzumesi değildir. Genel ekonomide 2012 - 2023 döneminde ortalama yüzde 7'lik bir kalkınma sürecine eşlik edecek tarımsal GSYH gelişme hızı ise, yatırımların tahrik ettiği bir büyüme ortamında 2012'de yüzde 1,9'dan başlayıp dönem sonunda yüzde 3 düzeyine çıkan bir seyir izleyecektir. Bu çerçevede, 2010 fiyatlarıyla 2012 yılında 87,8 milyar lira olan tarımsal GSYH, 2023 yılında 118 milyar lirayı aşacaktır. 2010 yılında 73,7 milyon olan nüfusumuzun, 2023 yılında 82,2 milyon olacağı öngörülmektedir.
2010 yılı fiyatlarıyla, 2012 yılında 1 trilyon 210 milyar lira olacak GSYİH değerinin de, 2023 yılında 2 trilyon 434 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Aynı dönemde kullanılacak tarım bütçesi büyüklüğü ise 15,7 milyar liradan başlayıp 24 milyar liraya ulaşacak şekilde, toplam 249 milyar liradır. Tarım bütçesinin GSYİH'ya oranı yüzde 1'in üzerinde bir seyir izleyecek, dönem sonuna kadar mutlak olarak artacak ancak oransal olarak gerileyecektir.”
Tarım sektöründe yatırımlara ağırlık verilecek
Yüksek maliyet- düşük verim- yetersiz üretim kısır döngüsünün kırılabilmesinin bir yatırım seferberliği ile mümkün olduğu vurgulanan raporda, Türkiye'de uygulanan tarım politikalarının doğru hedef, uygun araç, yeterli finansman, etkin tarımsal kamu yönetimi gereklerini yerine getiremedikleri için başarısız olduğu ileri sürülüyor.
Sulama yatırımlarının eksikliği, ülke tarımının en önemli altyapı sorunlarından biri olduğu anlatılan raporda: “Bu çerçevede, maliyetleri düşük, verimli bir tarım modeli için Cumhuriyet Halk Partisi, 2023 yılına kadar ilave 11 milyon hektar alanda arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme yatırımları, ilave 4 milyon hektar alanda sulama yatırımları yapacaktır.
Bunların yanında, bitkisel ve hayvansal üretim için en temel hareket noktası olan tohum ve damızlık hayvan Ar –Ge yatırımları için de sürekli ve istikrarlı bir kaynak tahsisi gerçekleştirilecektir. 2012 - 2023 arasındaki 12 yıllık dönemde arazi toplulaştırması ve tarla içi geliştirme hizmetleri için 11; sulama yatırımları için 85; tarımsal Ar -Ge ve Arazi Edindirme Ofisi çalışmaları için 12 olmak üzere toplam 108 milyar liralık kamusal üretken yatırım finansmanı kullanılacaktır. Aynı dönemde, her yıl 3,5 milyar lirası özel mazot desteklemesi ve geriye kalanı diğer tarımsal desteklemeler için olmak üzere toplam 141 milyar lira destekleme bütçesi kullanılacaktır” görüşü dile getiriliyor.
Yeni Tarım Düzeni'nin 16 temel stratejisi
1- Tarım politikamız yapısal sorunları çözücü, yatırım eksikliğini giderici, maliyetleri düşürüp verimliliği artırarak sektörün rekabet gücünü geliştirici, doğayla dost, insan odaklı bir üretim temelinde gelişecektir.
2- Bu amaçla 5'er yıllık dönemler halinde hazırlanacak tarım programları ülke ve dünya ölçeğindeki gelişmeleri kavrayıp en uygun çözümleri yaratıcı bir nitelikte oluşturulacaktır.
3- Destekleme sistemi gıda egemenliği ve istikrarlı tarımsal gelir artışı için yeniden yapılandırılacak, desteklerin nitelik ve nicelikleri amaç ve stratejilere uygun biçimde düzenlenecektir.
4- Arazi Edindirme Ofisi çalışmalarıyla topraksız ya da yeter toprağı bulunmayan köylüye toprak dağıtan yeni bir toprak reformu anlayışı hayata geçirilecektir.
5- Tarım sektöründe üretken kamusal yatırımlar arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile başlatılacak, tarım arazilerinde ülkemiz koşulları ile uyumlu ve gerçekçi bir ölçek ekonomisi yaratılacaktır.
6- Küçük işletmeler arasında işbirliği ve dayanışma sağlayan yeni bir örgütlenme anlayışı, bu yapının verimlilik
- istihdam - üretim yaratmasını sağlayacaktır.
7- Ülkemizin teknik ve ekonomik ölçütlerle sulanabilir arazilerinin tümüne su götürecek bir sulama yatırımı seferberliği devreye sokulacaktır.
8- Toprak ve su kaynaklarımızın korunarak geliştirilmesine özel bir önem verilecek, biyolojik çeşitliliğin, doğanın ve çevresel değerlerin gözetilmesi tüm tarım uygulamalarının ortak bileşeni olacaktır.
9- Bilgi ve teknolojinin tarımda kullanımı özel bir önemle desteklenecek, tohum ve damızlık hayvan materyali geliştirme ve çoğaltma hizmetleri için yeterli ve sürekli kaynak tahsisi sağlanacak ve iş organizasyonu kurulacaktır. Bunun için kamu ve özel sektör ile üniversitelerin işbirliği olanakları artırılacaktır.
10- Tarım ve gıda işletmelerinin modernizasyonu sağlanacaktır. Bu işletmelere yönelik kamusal denetim güçlendirilecek ve gıda güvenliği alanında yaşanan iç ve dış pazar sorunları ortadan kaldırılacaktır.
11- Tarımsal girdi ve çıktı piyasalarındaki aksak yapılar üretici ve tüketici yararına yeniden düzenlenecek, tekelleşme önlenecektir.
12- Tarımsal kamu örgütlenmesi çağdaş standartlara göre yeniden yapılandırılacaktır.
13- Sağlıklı ve bol gıdanın tüketici sofrasına uygun fiyatla ve zamanında erişmesini sağlayıcı, örgütlü üretici ve tüketici kooperatifleri aracılığıyla işleyen, aracı mekanizmaları dışlayıcı yeni ve çağdaş bir pazarlama yapısı organize edilecektir.
14- Kırsal kalkınma politikası uygulamalarıyla sadece tarım değil tüm sektörlerde gelişme hızlandırılacak, kırsal kesimin gelir düzeyi artırılacak ve böylece yoksulluk ve işsizlik azaltılarak göçe bağlı sorunlar hafifletilecektir. Kırsal kesimde orman vasfını yitirmiş 2B alanları tarım yapan orman köylüsüne verilecektir.
15- GAP yatırımları özel bir önemle desteklenecek ve hızla tamamlanacaktır. Mayınlı araziler mayınlardan temizlenerek yöre çiftçilerinin tasarruf ve tarım amaçlı kullanımına açılacaktır.
16- Tarım nüfusunun eğitilmesine özel önem verilecektir. Nitelikli insan gücü yetiştirilmesi ve işletmelerde çalışanların mesleki ve teknik özelliklerinin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar desteklenecektir.