”İstanbul Deklarasyonu” onaylandı

İKÖPAB konferanslarında "İsrail işgaline karşı direniş ve Filistin Devleti'nin kurulması hususlarında Filistin halkının hakkını destekleyen tüm kararlar" teyit edildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği (İKÖPAB) İcra Komitesi II. Olağanüstü toplantısı sonrasında "İstanbul Deklarasyonu" katılımcılar tarafından onaylandı.

Conrad Otel'de gerçekleşen toplantı sonunda TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin tarafından okunan deklarasyonda, ilgili BM kararlarına uygun olarak, başkentin Kudüs olacağı, egemen, kendi ayakları üzerinde durabilen, komşu ve bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla, Ortadoğu'da adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanmasına olan tam ve tereddütsüz bağlılık yeniden ifade edildi.

İşgal altındaki Gazze Şeridi ve Batı Şeria ile Kudüs-ü Şerif'i içine alan Filistin topraklarının bir bütün ve bölünmez olduğu vurgulanan deklarasyonda, daha önce düzenlenen İKÖPAB konferanslarında, özellikle de 2009 İstanbul Deklarasyonu'nda kabul edilen "İsrail işgaline karşı direniş ve Filistin Devleti'nin kurulması hususlarında Filistin halkının hakkını destekleyen tüm kararlar" teyit edildi.

İlgili BM Güvenlik Konseyi kararlarına, özellikle de Kudüs-ü Şerif şehri ile ilgili kararlara atıfta bulunulan İstanbul Deklarasyonu'nda, "daha önce düzenlenen İKÖPAB konferanslarında kabul edilen İsrail işgaline karşı direniş ve başkenti Kudus-ü Şerif olan bağımsız Filistin devletinin kurulması hususlarında Filistin halkının hakkını destekleyen ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria'da Filistin halkına karşı uygulanan baskıcı İsrail uygulamalarının, özellikle İsrail'in ırkçı tecrit duvarını inşa etmeye ve en basit insani kurallara ve insani hukuka aykırı şekilde Gazze'ye uygulamakta olduğu adaletsiz ablukaya devam etmesinin kınanmasına ilişkin tüm kararlar teyit edildi" denildi.

Deklarasyonda, İsrail'e, gerilimi ortadan kaldırma, ivedilikle askeri kuvvetleri Filistin şehir ve köylerinden geri çekme, bütün yerleşim faaliyetlerini durdurma, sivillere ve yerleşim yerlerine saldırmayı durdurma ve Filistin topraklarından kuşatmayı kaldırma çağrısında bulunan PAB Karma Komitesi'nin 14 Eylül 2001 tarihinde kabul ettiği kararına bir kez daha atıfta bulunuldu.

Ayrıca deklarasyonda, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Organizasyonu (UNESCO) Genel Konferansı'nın Kasım 1967'deki 19. Oturumu'nda kabul edilen ve araziler ile mülkiyetlere el konulması dahil Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesi ile sonuçlanan ve uluslararası hukuk ihlaline yol açan İsrail tarafından alınmış tüm yasal önlemler ile işlemlerin geçersiz ve yasa dışı olduğunu vurgulayan 129/4 sayılı karara atıfta bulunuldu.

Kudüs'ün durumu

Deklarasyonda, Kudüs-ü Şerif konusunun Arap-İsrail ihtilafının esas konusu ve bölgedeki istikrarsızlığın nedeni olan Filistin sorununun merkezinde bulunduğuna dikkat çekilerek, "Kudüs-ü Şerif şehri sorununun, İslam dünyasının tamamı için hayati önemi, bu şehrin İslami yapısı ve çok kültürlü kimliği ile İslamın ve Hıristiyanlığın mukaddes mekanlarının kutsallığını koruma gerekliliği" vurgulandı.

Deklarasyonda, "İsrail saldırısı ve adaletsiz ablukasıyla karşı karşıya olan Filistin halkının azmine saygı duyulduğu" ifade edilerek, Birlik Genel Sekreteri'nin, Kudüs komitesi ve İslami Kalkınma Bankası da dahil olmak üzere bütün devletlerin, teşkilatların ve kurumların çabaları övüldü.

Deklarasyonda ayrıca, İslam ve Hıristiyanlığın Kudüs-ü Şerif'te ve çevresinde bulunan mukaddes mabetlerine karşı İsrail'in devam eden tahrikleri ile Harem-i Şerif, El Aksa Camisi ve çevreleyen alan altında yürüttüğü kazı ve tünel çalışmalarından duyulan derin endişe ifade edildi.

Yerleşimler ile şehrin içinde ve etrafında inşa edilen tecrit duvarı ve Filistinlilerin kutsal mekanlarda ibadet etmeleri de dahil, hareketleri ve şehre girişlerinin engellenmesi yoluyla geri kalan Filistin topraklarından tecrit edilen kutsal Kudüs-ü Şerif şehrinde uygulanan bu tür yasadışı eylemlerin zararlı sonuçlarından ayrıca rahatsızlık duyulduğu ifade edilen deklarasyonda, Filistinli mültecilerin evlerine koşulsuz geri dönme hakkı vurgulandı.

Toplantıya katılan Meclis Başkanları ile heyet başkanlarının, Filistin heyetinin ve İKÖPAB Genel Sekreteri'nin özellikle Kudüs-ü Şerif'te olmak üzere Filistin topraklarındaki yerleşimler hakkında beyanlarının dikkate alındığı deklarasyonda şunlar kaydedildi:

"İsrail'in, Kudüs-ü Şerif şehrinde ve diğer Filistin şehirlerindeki kutsal mekanlara karşı devam eden kışkırtıcı ve kasıtlı eylemlerini, mukaddes mabetlere karşı tecavüzlerini, özellikle İsrailli fanatik Yahudi gruplarının El Aksa Camisi civarının kutsallığını hiçe saymaları, buralarda ibadet etmeleri ve bitişik yapıları işgaline müsaade etmesini kınarız.

İsrail'in El-Halil'deki Harem-i İbrahim ve Beytüllahim'deki Bilal Camii ile Kudüs'teki Eski Şehrin duvarlarını kendi ulusal miras alanları listesine dahil eden açıklamasını reddederiz.

BM Güvenlik Konseyi, İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO'dan aşağıdaki konuları uygulamaya İsrail'i mecbur tutmalarını talep ederiz.

İşgal edilmiş topraklarda Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'ni ve Lahey Anlaşması'nı uygulamaya, bağımsız devletlerin egemenliğine ilişkin bütün uluslararası hukuk kurallarının mevcut ihlalinin yanı sıra terör faaliyetlerine son vermeye ve Filistinlilerin insan haklarına saygı duymaya, işgal kuvvetlerinin, Batı Şeria ile Doğu Kudüs'te bu şehirlere (sızdığı veya yasa dışı ikamet ettiği) bahanesiyle Filistinlileri sınır dışı etme ve alıkoyma ile tehdit ettiği 1649 ve 1650 sayılı askeri kararlarını ivedilikle iptal etmeye davet ederiz."

Deklarasyonda, dünyanın her tarafındaki Müslümanlara ve Hıristiyanlara El Aksa Camii, özellikle Kudüs-ü Şerif şehrindeki kutsal alanlar, tarihi miras ve mirasın korunması için birlikte çalışma çağrısında da bulunuldu.

Yahudi yerleşimleri

Deklarasyonda ayrıca, İsrail'in Kudüs şehrinde Filistinli nüfusunun azaltılması, tarihi ve medeniyete ait mahiyeti ile Arap ve İslam kimliğinin değiştirilmesi, şehrin Filistinli çevresinden ayrılması ve şehrin etrafında duvarların inşası, böylece Hıristiyan ve Müslümanların Kudüs-ü Şerif'te ibadet yerlerine erişimlerinin engellenmesini hedefleyen politikaların da reddedildiği bildirildi.

"İsrail'i, Kudüs'te yeni yerleşim yerleri açarak ısrarla uluslararası topluma karşı koymasının ve inatçılığının bölgeyi dipsiz bir uçurumun eşiğine getireceğine ve uluslararası barış ve güvenliği yakın ve kaçınılmaz bir tehlikeye maruz bırakacağına dair uyarırız" denilen deklarasyonda, şu görüşlere yer verildi:

"Uluslararası toplumu, özellikle Birleşmiş Milletler'i, İsrail'in kutsal Kudüs şehrinde herhangi bir coğrafi ve demografik değişikliğe yol açacak uygulamasının engellenmesi ve konutların tahrip edilmesine, Filistinli vatandaşların kimlik kartlarının geri alınmasına ve Kudüs şehrinin Arap vatandaşlarından arındırılmasına bir son vermesi için İsrailli yetkilileri uluslararası hukuk kararlarını uygulamaya zorlamaları yönünde harekete geçmeye çağırırız.

Özellikle Kudüs'te bulunan tarihi mirası muhafaza etmek ve İsrail'in uygulamalarını denetlemek amacıyla gerekli adımları atması için UNESCO'yu da göreve çağırırız.

İKÖ üyesi ülkelerden, Kudüs'ün İslami, tarihi ve kültürel yapısının muhafaza edilmesi ve kutsal şehrin nüfus yapısını değiştirecek girişimlere karşı konması için ilgili uluslararası ve bölgesel teşkilatlarla koordinasyon içerisinde hareketle, güçlerini birleştirerek çalışmalarını talep ederiz."

Filistinli gruplara çağrı

Deklarasyonda, Filistinli gruplara da çağrıda bulunularak, farklılıklarını bir kenara bırakmaları, bölünmüşlük haline bir son vermeleri ve Filistin'in ulusal birliğinin gerçekleşmesinin sağlanabilmesi için ulusal diyaloğu devam ettirmeleri, Filistin halkının yüce menfaatlerine hizmet etmeleri ve vazgeçilmez haklarını yeniden kazanmak için adil ve meşru direnişlerine devam etme kabiliyetlerini güçlendirmeleri istendi.

Gazze Şeridi'ne kara geçişlerinin yanı sıra, deniz ve hava çıkışlarının da açılması için çağrıda bulunulan deklarasyonda, "Gazze Şeridi'nde kuşatma altındaki Filistin halkının azmini takdir eder, Gazze Şeridi'ndeki adaletsiz ablukanın kaldırılması yönünde harcanan bütün çabaları destekleriz" ifadesine yer verildi.

Erdoğan'ın konuşması temel belge kabul edildi

"Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın açılış oturumunda yaptığı değerli konuşmanın bütün içeriğini destekler ve bu konuşmayı da toplantıda alınan kararlar ve tavsiyelerle birlikte temel belge olarak kabul ederiz" denilen deklarasyonda, tüm katılımcılara ve ev sahipliği yapan Türk Halkı'na teşekkür edildi.

Bu konularda ilginizi çekebilir